• bayılıyorum şu yazarların çizerlerin, yaşadıkları bohem ama kaygısız dertsiz hayatlarını gözlerinde büyütüp fakirlerin çok mutlu olduklarına karar vermelerine. ismet beyin de bu entel yanılgısı, yaşadığı hayatın dertsizliğinden, banallığından ileri geliyor olsa gerek. o kadar mutlu olduklarına kanaat getirdiyse, böyle bir önermeyi şiirine meze edeceğine oturup baca temizleyip sırıtsaymış mutluluktan. sonra da ay sonuna borçları yetiştirmek uğruna tansiyon hastası olurken halen sırıtmaya devam etsin. "ne güzel lan baca temizlemek, fakirlik. ağzımız kokuyor ama süper mutluyuz arkadaş bu neymiş ya acayip mutluyum lan" demeye devam etsin. fakirlik üzerinden teoriler üzerine yorum yapmak edebiyatın kaçış noktası sanırım. "abi düşünsene çok cahilsin, hiçbir şey bilmiyorsun ne kadar mutlu olurdun" felsefesi yıllardır konu kıtlığı çeken kolpa edebiyatçıların tutundukları dal olmuştur. anladığım kadarıyla öyle olmaya devam ediyor.
  • gariban edebiyati denen olay gene garibana zarardir, cunku kandirilirlar. (gariban kelimesi sadece parasal anlamda degil farkli sorunlar cekip mazlum durumda olanlara hitaben de soylenir)

    hayatinda varo$larda ya$ayip ya$amadigi bile kesin olmayan ayna grubu "ba$ka olur varo$larin sevdasi cikarsiz" diye $arki yapar, kendilerini konserlere goturen limuzinlerin parasi o varo$larda satilan kasetlerden gelir. nereye oluyor varo$ sevdasi cikarsiz, zengin adam bulup sevdigi adamdan vazgecen insanlara az mi rastlaniyor varo$larda? cartel grubu eziliyoruz ayagina kendi hayatlari ve cocuklarini kurtaracak para ve $ohreti kazanmadi mi? ismail yk allah belani versin isimli, edebiyatin pacalardan aktigi $arkiyi yaparken gece kondu muhendisligi kullanmadi mi, dortmund'daki evine buldozerler yana$mi$ken mi yazdi o $arkiyi?

    buyuk garibanliklar icinde olduklari halde sulalecek birbirine bagli, harala gürele ne$eliymi$ gibi gorunen bir hayat suren mahallelerde cocuklarinin basit bir saglik sorununu cozemedikleri icin vucutlarinin her yani sıkıntıdan benlerle dolan, biz yanindan ozel arabamizla gecerken tikli$ belediye otobusunde muazzam keyif almaktan uzak, ayakkabisini boyayamadigi icin suyla yikayan adamin genel olarak ozenilecek bir yonu oldugunu soylemek hem adama, hem kendine hem de okuyucuya hakarettir.

    bi kac hafta bile yer degi$tirmenin goze alinamayacagi adamlari gariban edebiyatina alet etmemek lazim.
  • ismet özel’in “akla karşı tezler” şiirindeki birkaç dizenin toplamı. sahiden de böyledir, en mutlu insanlar baca temizleyicileridir çünkü, “öyle dar, öyle kara karanlık bir yerdedirler ki yüreklerini geniş, dayanıklı aydınlık tutmak zorundadırlar buna yükümlü sayarlar kendilerini” diye devam eder şiir. şiirin üzerine bir şey yazamadığımdan ötürü, sadece kolaj yaptım, kestim birleştirdim ama baca temizleyicisi olmak zor iş, biraz daha erdem ve belki bıkkınlık gerekiyor.

    (bkz: akla karşı tezler)
    (bkz: yaşamak debelenir içimde kıvrak ve küheylan)
  • "dünyanın en mutlu insanları akşamları işten döndüklerinde ter kokanlardır."
    bruce almighty'deki tanrı* böyle buyurmuştu. belki alakalıdır.
  • ismet bey'in hemen deneyerek cevabını kendi kendin bulabileceği bir merak konusu.
  • (bkz: noel baba)
    ho ho ho diye gülüşünden anlamalıydım zaten mutlu olduğunu!!!
  • yanlış önermedir.

    pislikle bokla uğraşan insan mutlu olamaz kardeşim. insanın dayanamayacağı şeylerden en önemlisi pisliktir. pislik varsa insan kaçar. şimdi baca diyosun... bacı mı diyodun? ne diyosun? şimdi bacıcılara gelelim. bizim millette erkeklerin bi bacıcılık muhabbeti vardır. önce bacı olarak başlayıp sonradan aşık olma ve indirme çalışmaları başlar. ama zaten bu sözlükte vardır. baca mı diyodun? şimdi pis bi bacayı sırf mutlu olmak için temizleyecek bir insan bulamazsın. parası iyi olmasa çekilmez hocam bu iş.
hesabın var mı? giriş yap