• zaman.

    insan çocukluğundan uzaklaştıkça, hayat kavgasının içerisine girdikçe, yakınları, büyükleri birer birer dünyayı terk etmeye başlayınca duygusuzlaşmaya başlıyor. özlemle yad edilen şeyler, eski dostlar, hatıralar aynı tadı vermiyor.

    nerede o eski bayramlar diyorlar ya... bayramlarda bir sıkıntı yok, biz duygusuzlaşıyoruz işte.
  • * insanların iç yüzünü görebilmek (bkz: yüz okumak)
    * beğenilmemek, sevilmemek, özetle bir hayat boyu karşılıklı aşka hiç denk gelmemek
    * yukarıdaki maddenin sonucu olarak evlenmemek ve çocuk sahibi olmamak
    * yukardaki maddenin sonucu olarak yalnız kalmış veya kalacak olmak
    * sık sık taşınmak vb. nedenlerle onlarca yıllık geçmişe dayanan, sağlam, kalıcı ve adeta yapışık arkadaşlıklar, dostluklar yaşamamış olmak.
    * korunup kollanmamak
    * bencil insanlarla çevrili olmak
    * bazı meslekler
    * çok çalışıp karşılığını alamamak ve az çalışıp hatta hiç çalışmayıp şansı yaver gidenleri görmekten bıkmak
  • (bkz: kandırılmak)
  • merhametsizlik. merhamet görmemek bir insanı canavarlaştırabilir.
  • insanlara ilgili yakin davrandıkça, bencil umursamaz davranmaları.

    sanırsam insanlar iyi niyetli düşünceli veya saf olmayı bir güçsüzlük göstergesi olarak görüyor. o yüzden kötüye (kişiden kişiye değişir bu algı) gizemliye ilgi duyuyor.

    ve durum böyle gittikçe sende duygularını kaybediyorsun, onlar gibi oluyorsun. uyum sağlıyorsun.

    keşke herkes gerçek duygularını yansıtsa maskelerini atsa.
  • duygularının istismar edilmesi.
  • çok fazla hayal kırıklığı. aslında bi nevi öğrenilmiş çaresizlik. artık öyle uyuşuyorsun ki, hayal kırıklığını hissetmiyorsun. o zaman hayallerin özgürleşiyor ama, nasılsa gerçekleşmeyecek diyerek istediğin hayali kurabiliyorsun, özgüvenin sikilmiş bi halde.
  • her zaman dediğim gibi;

    hak etmeyen insanlara gereğinden çok çok fazla değer vermenizle başlayan sürecin devamında, aslında o insanların bahşettiğiniz değere değmediklerine defalarca şahit olmanıza rağmen hala ve hala akıllanmayarak onları hatalarına rağmen aklayacak sebepler bularak yine onları affetmek sureti ile yeniden onlara inanmak ve de sonunda bu döngünün artık boşa kürek çekmekten farksız olduğunun nihayet farkına varmak.

    bu oldukça sancılı bi süreçtir. fakat bu olaydan en az yara ile sıyrıldığınız vakit, sizi üzen şeylerin aslında ne kadar gereksiz olduğunu fark etmenizin yanı sıra hayatınızda sizi üzebilme ihtimali olan insanların sayısını da en aza indirgiyor.
    hatta bu noktadan sonra sizi üzebilecek tek bir kişi kalmış oluyor; kendiniz.
  • insanları yakından tanımak. ne zaman birini yakından tanımaya başlasam biraz daha duygusuz biraz daha güvensiz oluyorum.
  • bugün acile kocasıyla kavga ettiği için konversif atak geçiren bir kadın geldi. bilinçsiz davranıyor, sadece ağlıyordu.
    iğrendim kadından.
    eski anılarımı hatırlattığı için.
    kalbim o kadar taşlaşmıştıki, neyin var diye bile soramadım.
    kendi kendime tekrar ettim, asla bir erkeği kendinden çok sevmeyeceksin, vazgeçemeyecek kadar bağlanmayacaksın, her an terk edecek gibi hazır olacaksın, asla tam teslim olmayacaksın, hoşuna gitmeyen bir olay olduğunda yalvarmak yerine kapıyı çekip gidecek kadar cesur olacaksın.
    işte o zaman seninle gurur duyuyacağım.
    şimdi sadece tiksiniyorum senden bezelye.
hesabın var mı? giriş yap