• pek guzide rem parcasi.

    nothing could bring me closer.
    nothing could bring me nearer.
    where is the road i follow?
    believing, leave.

    it's under, under, under my feet.
    the scene spread out there before me.
    better i go where the land touches sea.
    there is my trust in what i believe.

    that's what keeps me, that's what keeps me, that's what keeps me down.
    to leave it, believe it, leave it all behind.

    shifting the dream nothing could bring me further from my old friend time.
    shifting the dream, charging the scene.
    i know where i marked the signs.

    suffer the dreams of a world gone mad
    i like it like that and i know it.
    ugly and sweet, a temper man who said believe in his dream.

    that's what keeps me, that's what keeps me, that's what keeps me down.

    i sent it on an airline plane,
    i sent it off in an airplane that never left the ground.

    that's what keeps me, that's what keeps me, that's what keeps me down.
    to leave it, believe it, leave it all behind.

    lift me, lift me, i attain my dream.
    i lost myself, i lost them, heartache calling me.
    i lost myself in sorrow
    i lost myself in pain.
    i lost myself in gravity,
    memory, believe, leave, leave.

    that's what keeps me, that's what keeps me, that's what keeps me down.
    to leave it, believe it, leave it all behind.
    that's what keeps me, that's what keeps me, that's what keeps me down.

    midnight hands, my eyes are still i walk into the scene.
    shoot myself in a different place.
    leavin' longed for this to take me
    longed for my release
    waited for the coming leavin', leave.
    leave, leave, leave. leavin', leavin'.
  • rem'in insanı içine çekip sonra tüküren şarkısıdır. bıkmadan usanmadan dinlenebilir, baymaz, sıkmaz, germez, yormaz aksine itekler, besler, büyütür.
  • dinleyeni hem böcek gibi hissettiren hem de kanatlandıran sarkı.
  • rem'in felsefi acidan en degerli parcasidir, duygusal / düsünsel acikdan basli basina bir felsefedir, sorgulamadir.
    dinlendiginde insanin hayatini, beklentilerini, umutlarini, gecmisini, o anini ve hatta gelecegini; kisaca kendini sorgulamasina, terkedecek bir yeri olup olmadigini düsünmesine, eger varsa oraya ulasmanin güclüklerini kestirme cabasina vs. neden olan bir hikayedir..
    müzigi neselendirdigi icin seven ve dinleyen bünyelere göre kesinlikle degildir.
    videosu cekilmemistir. söyle bir düsününce, belki de cekilmesi dinleyene yapilmis büyük bir haksizlik olurdu.
    zira son derece öznel bir sarkidir, yaraticisinin düsünselligini coktan asmistir. her dinlenisinde farkli imgelemelere, zihinde farkli izdüsümlere yol acmaktadir. yillardir "videosunu ben ceksem su görüntü, su imajlari kullanirdim." diye düsünmeme ragmen halen bir bütünlük yaratamamisimdir. bu da tamamen sarkinin her dinlenisinde farkli düsünsel tatlar vermesinden, icine girildikce derinlesmesinden ve muglaklasmasindan kaynaklanmaktadir.
    son olarak bu sarkinin rem'in bir dörtlü olarak doruk noktasi oldugunu, 40'ina yaslanan michael stipe'in ise yaraticiliginin ve üretkenliginin zirvesi oldugunu belirtmek gerekir. keza bundan sonraki albümlerinde new adventures in hi fi'daki deneysel üretkenligi ve bütünlügü yakalayamamislardir.
  • muhteşem bir michael stipe/rem şarkısının yanında -milyon defa dinlense de aynı şekilde iç parçalayacak iç çektiren nefsi bir şarkıdır-
    once'dan da pek hoş bir ayrılık şarkısı.. glen hansard sesi..

    i can't wait forever is all that you said
    before you stood up
    and you won't disappoint me
    i can do that myself
    but i'm glad that you've come
    now if you don't mind

    leave, leave,
    and free yourself at the same time
    leave, leave,
    i don't understand, you've already gone

    and i hope you feel better
    now that it's out
    what took you so long
    and the truth has a habit
    of falling out of your mouth
    but now that it's come
    if you don't mind

    leave, leave,
    and please yourself at the same time
    leave, leave,
    let go of my hand
    you said what you have to now
    leave, leave,
    let go of my hand
    you said what you came to now
    leave, leave,
    leave, leave,
    let go of my hand
    you said what you have to now
    leave, leave...
  • bir süredir ortalarda yoktu. şimdi emekçi düşmanlığına kaldığı yerden devam ediyor anlaşılan. (bkz: #18059753)

    tekel işçilerinin aylık 3000 lira maaş aldığını iddia etmiş. gazetelerde televizyonlarda 1300 lira civarı onlarca bordro gösterildi. tekel işçilerinin yanında olan insanlar bu bordroları şahsen gördü. şimdi o da çıksın, 3000 lira ödemeli bordrolardan birini göstersin. ya da tekel işçilerinin eline ayda 3000 lira geçtiğini başka türlü kanıtlasın. yapamazsa, emeğiyle geçinen binlerce insana neden iftira ettiğini açıklasın.

    edit: beklenen açıklama: (bkz: #18065761). "ben net maaş demedim brüt maaş dedim" diyor. bir kere de şaşırtın bizi. madem öyle, ilk entryde niye "brüt", "devlete maliyeti" gibi tabirler kullanmamış? unutkanlık işte, yoksa eminim tekel işçileri hakkındaki dezenformasyona katkıda bulunmaya hiç niyeti yoktur.
  • yazdıklarına denk geldikçe okuduğum, okunmaya değer bulduğum yazarlardan biriyken nasıl olduysa bir anda kendisinin karşıt görüşündeki bir adama fikirlerini söyledi diye "köpek" yakıştırması yapacak kadar seviyesizleşen yazar.

    önce, #18631094
    sonra, #18632273

    ne görüyoruz bu entry'lerde? ben çoluğa çocuğa tecavüz eden adamın yaşama hakkı olmadığı düşüncesindeyim, siz olduğu düşüncesindesiniz. ee? pkk lehinde entry giren adamlara bile gösteremediğiniz bu tepki de ne oluyor? sizinle hiçbir şekilde diyalog halinde olmayan ve de tanımadığınız bir adama kendi fikirlerini -iyi ya da kötü, doğru ya da yanlış- sözlüğe yansıttı diye, üstelik nick'ini de vurgulayarak, "köpek işte havlıyor" derseniz, sokaktaki at hırsızı tipli adamlardan hiçbir farkınız kalmaz sevgili leave.

    benden uzak, inandığınız üstün güç her ne ise ona yakın olunuz.
  • ölmeden önce dinleyeceğim son şarkı olucak.
  • ing. izin (n), sorumluluğuna bırakmak gibi anlamları da vardır.
  • ceyn'ini bulmus gibi gozuken tarzan.

    ayitalum, ayduralum:
    kuzey angiltar'da demir leydi megi icun "rast in piis" deyusleri lehceden oturu degil, filhakika tefekkurden ve tecrubeden oturudur.
    binaenaleyh, kendisinin hanim-koyde huzur bulabilmek icun bunu iyi bellemesi gerek.

    bu mevzuda darlanirsa ken loach kardasimizdan yardim alabilir elbet. yahut bobby sands'in ruhunu da huzura davet edebiliriz.
hesabın var mı? giriş yap