• bu mucizenin içindeki bir diğer mucize ise efendimiz'in (s.s.s.) cenab-ı allah'tan namaz konusunda direktif alıp, o nurların nuru makamından beşerriyet makamına dönerken, yolda hz. musa (a.s.p) tarafından durdurulup, "namazı kaç vakit verdi?" sorusuyla bir kaç kere geri yollanmasıdır. yanlış bilmiyorsam 50 civarında olan namaz vakitleri, hz. musa'nın her seferinde "bu çok olmuş, git bi daha görüş de gel" uyarısıyla beşe inmiştir. böylelikle yatsıdan sonra burada bir iki birşey karalama fırsatı kalıyor. ve böylelikle mümin kardeşlerimiz seccadeden nurlu yüzlerini kaldırıp nursuz entryleri zamanın ötesine yolluyabiliyorlar. teşekkürler musa, beş vakit ve herşey için....
  • peygamber efendimiz'in (s.s.s) mucizesi. efendimizin her mucizesinin zaman içinde başka insanlarca da erişebileceği söylenmiştir. misal bir gün efendimiz dünyanın çeşitli yerlerinden akan görüntüleri real time olarak kayaların üzerinde izlemekteydi. ne ilginç ki fennin geldiği noktada hepimiz dünyada olup bitenleri tv adını verdiğimiz bir kutudan an be an izlemekteydiz. ecnebilerin yüzyıllarca uğraşıp elde ettikleri fenni gelişmeler aslında yüzyıllar önce efendimiz tarafından insanlığa müjdelenmişti. mirac mucizesinin hükmü de böyledir. beşerriyetin idrakine sığmayan bu akıl almaz mucizeyi yaşamak için insanlık albert hofmann namlı ilim adamını beklemekteydi. bu fen aliminin bulduğu lsd denilen ilaç sayesinde, miraç mucizesinin aslı idrak edilmiş, cenab-ı hakk'a yay mesafesi kadar olmasa da, bir adım da olsa yaklaşılmıştır. öyle ki gözü yaşlı, boynu bükük hippiler allah'larını görünce çiçek açmış, çiçek çocuğu olmuşlardır.
  • mescid-i haram'dan, mescid-i aksa'ya, oradan da, sidret'ül-münteha *'ya gidiş ve geliş. gelişte, yatağı aynı sıcaklıkta bulma. çünkü, seyahatin başlangıcındaki zamana teslimat var. her şey, kaldığı yerden devam ediyor...

    öteki peygamberlerin de...

    mescid-i aksa'da, peygamberler hazır bekliyor. zaman üstülük olduğuna göre, peygamberler belki de, hz. muhammed'in yataktan kaldırılışı gibi, zamanlarındaki ya son yemekten, ya mancınıktan, ya da kızıldeniz'den, ya da mezarlarından kaldırılıyor.

    ruhlarıyla geliyorlar. ya da, hz. muhammed vücüdu ile gitmişse, peygamberler de vücudlarıyla geliyorlar.

    mescid-i aksa'dan sonra, semavat tabakalarında beraber ilerliyorlar. kapıları gene peygamberler açıyor.

    gökte toplu bir yıldız kayması yaşanıyor...

    zirveye geliniyor.

    zirvede selam vermiyor hz. muhammed, sadece tanrısını övüyor: "et-tahiyyatu..." ile. selam tanrı, selam veriyor: "es-selamu... * "

    selam, tüm mirac ekibi adına alınıyor: "es-selamu aleyna ve ala ibadillahis'-salihin *"

    ve sonra, zamanlarına teslimat başlıyor.

    mancınığa, son yemeğe, kızıldeniz'e ve yatağa...

    belki de mezara...

    ya ruhen, ya da bedenen...

    15 yıl sonra gelen edit: kuran'a harfiyen inanan bir insan olarak, burada çok duygusala bagladıgımı göruyorum. bu entrim dini kaynaklara dayanmayan bir varsayımdır. şimdi bu şekilde dusunmuyorum. en dogrusunu allah bilir.
  • https://www.facebook.com/…327922904851&id=803609850
    (bkz: israfil balcı)
    ------------------
    olmayan mi'râc'ın gecesini kutlayanlar, ne zaman uyanacaksınız?

    ne yazık ki, hurafe panayırı gündüzden açıldı ve kanallardan adeta rezalet akmaya başladı. akşamı düşünemiyorum. zihin dünyamı tahribata uğratmamak için asla tv açmayacağım.
    peygamber’i göğe uçuranlar aslında sizler, adeta allah’ın âyetlerini hiçe saydığınızın farkında mısınız? masalları bırakıp isrâ sûresinde dile getirilen on iki esasa dikkat çekmek istiyorum. unutmayın kur’ân isrâ’dan bahseder, mi’râcdan değil. isra suresinde (ayetler: 17/22-37) bizlere şu mesajı verir:

    1. allah’tan başkasına ilah olarak tapmayın ve yalnızca ona kulluk edin.
    2. ana-babaya iyi davranın.
    3. akrabaya, yolcuyla ve yolda kalmışa hakkını ver.
    4. bu konuda ne savurganlık yap ne de cimri ol.
    5. rızklarını temin edememe korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyiniz.
    6. zinaya yaklaşmayın.
    7. allah’ın haram kıldığı canı haksız yere öldürmeyin.
    8. yetimin malını yemeyin.
    9. ahde vefa gösteriniz.
    10. ölçü ve tartıda hile yapmayın.
    11. bilmediğiniz konuların ardına düşmeyin.
    12. böbürlenerek yürümeyin.

    mi’râc’ın olmadığına dair kur’ân’dan bir çok delil sayabilirim, fakat sadece şu âyeti hatırlatarak yetinmek istiyorum:
    "şayet müşriklerin imandan yüz çevirmeleri zoruna gidiyorsa, şunu bil ki, yerin derinliklerine doğru bir tünel kazmaya veya göğe merdiven dayamaya gücün yetse ve böylece onlara bir mucize göstersen bile, onlar yine de imana gelmezler. allah dileseydi veya layık görseydi onların hepsini imana getirirdi. o halde sakın bu gerçeği bilmiyormuş gibi davranma." (en’âm 6/35).

    ayrıca daha önce paylaştığım yazıyı alıntılayarak, rivayet bataklığında boğulmamanızı, tekrar tefekkür etmenizi ve vahyi rehber edinmenizi önemle hatırlatmak istiyorum.

    biliyor muydunuz?
    1. mi'râc'ın isradan yaklaşık olarak altı yıl öncesinde resûlüllah'ın kaylule uykusunda gördüğü bir rüya anlatısı olduğunu,
    2. bu rüya anlatısına kadim iran, yahudi ve hıristiyan kültüründeki göğe yükseliş motiflerinin de eklenmesiyle, zenginleştirilerek resûlüllah'a uyarlandığını,
    3. mi'râc diye bir olayın gerçekleşmediğini, tamamen hayali bir kurgu olduğunu
    4. en erken mi'râc anlatısına dair rivayetin hicretten 211 yıl sonra ölen abdurrezzak'ın 2 ciltlik tefsirinde geçtiğini. sahabenin mi'râc diye bir şey bilmediğini,
    5. hadis kaynaklarındaki en erken mi'râc anlatısının ilk kez 235 yılında vefat eden ibn ebî şeybe'de geçtiğini,
    6. en muteber kaynak olan buharideki rivayetlerin hiçbirisinde resûlüllah'ın kudüs'ten göğe yükselme anlatısının yer almadığına hiç dikkat ettiniz mi? buhârî'deki tüm mi'râc anlatılarının doğrudan mekke'den/kâbe'den semaya yükseliş şeklinde anlatıldığını,
    7. peki yahudi kültüründe kudüs'teki taşın (sahre/bu günkü kubbetüssahre) üzerinden melekler ve peygamberlerin göğe yükseldikleri inancına alternatif olarak müslümanların da mekke'den semaya yükseliş kurguları oluşturduklarını fark eden oldu mu?
    8. buharî ve müslim gibi muteber hadis kaynaklarındaki tüm mi'râc rivayetlerinin en son ravi olarak sadece enes b. malik'e dayandığını bilen var mıydı? hemen belirteyim kapsamlı rivayetleri kast ediyorum. zira diğerlerinin tamamı bunların parçaları niteliğindedir.
    9. isrâ ile mi'râc anlatıları arasında hiçbir bağlantının olmadığını bilen var mıydı?
    biri düz yürüyüşü, diğerinin göğe doğru yükselmeyi ifade ettiğini hiç fark ettiniz mi. isra'nın gece yürüyüşü, mi'râc anlatılarının ise öğle uykusundaki rüya olduğunu kaç kişi size anlattı?
    10 isra'nın âyette yer aldığını fakat detayının verilmediğini, buna mukabil isrâ hadisesine eklemlenen mi'râc anlatılarının tamamının hayali olduğunu ve asla kur'ân'a dayandırılamayacağını bilen var mıydı?
    11. peki sünni dogmanın muteber ansiklopedisi olan diyanet islâm ansiklopedisinde isra maddesinin bulunmadığını, isra maddesinin tamamen hayali olan mi'râc maddesi içinde kaybedildiğini ve ayetin rivayetlere kurban edildiğini, keza bu maddenin baştan aşağı yanlış olduğunu kaç kişi fark etti?
    12. buna mukabil 'elin gâvuru' dediğimiz batılıların çıkardığı islâm ansiklopedisinde (meb), isra ve mi'râc maddelerinin ayrı ayrı yazıldığını ve bizim böyüüüük akademisyenlerimizin elin gâvuru kadar hassas davranamadıklarını fark ettiniz mi?
    13. peki bahsettiğim madde ile ilgili bütün detayları yazıp, "zeyl" cildine konmasını önerdiğim halde hiç dikkate alınmadığımı ve nezaket edilip dönülmediğini tahmin edebilir miydiniz?
    sanırım fazla oldu.
    not: lütfen kafanız karışmasın. ben de bu konuları incelemeden önce sizin gibi düşünüyordum. benim kadar araştırıp bir gün bu hadiseler uykularınızı kaçırır rüyalarınıza girerse, benden daha keskin olacağınızı şimdiden söyleyeyim. kaldı ki, bunlar benim tespitlerim ve şahsi düşüncelerim. kimseyi bağlamaz. kutsallar edinenlere kendi kutsalları ile birlikte mutluluklar diliyorum.
    bu kafa yapısıyla ve zihin dünyasıyla daha çooook sürüneceğimizi tahmin edebiliyor musunuz?

    “…allah, aklını kullanmayanları pisliğe, küfre ve her türlü belaya dûçâr eder” (yûnus 10/100).
    selam ve kalbi muhabbetlerimle
    israfil balcı
    ---------------------------------
  • aşk

    hepimize içlerimizi yıkayan bir miraç temennisiyle...
  • ingilizcede miracle(mucize) ve hem fransızcada hem de ingilizce'de kullanılan mirage(serap, hayal) kelimeleriyle olan fonetik yakınlığın ötesinde bir organik bağı olup olmadığını merak ettiğim kelime ve olay. öte yandan, arapçadaki ilk anlamı da tırmanmak imiş.
  • arapça'da merdiven, yukari çikmak, yükselmek anlamlarini dile getirir. islam'da hz. peygamber (s.a.s)' in göge yükselerek allah'in huzuruna kabul edilmesi olayi. mirac olayi hicretten bir yil ya da onyedi ay önce receb ayinin yirmi yedinci gecesi gerçeklesir. olayin iki asamasi vardir. birinci asamada hz. peygamber (s.a.s) mescidül-haram'dan beytü'l-makdis'e (kudüs) götürülür. kur'an'in andigi bu asama, gece yürüyüsü anlaminda isra adini alir. ikinci asamayi ise hz. peygamber (s.a.s)'in beytü'l-makdis'ten allah'a yükselisi olusturur. mirac olarak anilan bu yükselme olayi kur'an'da anilmaz, ama çok sayidaki hadis ayrintili biçimde anlatilir.

    not: bu bir kopipeyst yapımıdır kaynak: islam ansiklopedisi
  • asıl kökeni sümer'e ve iran'a dek giden; ancak islam'a geçişi ibrani mistisizmi ile alakalı islam miti. muhammed'in seyahati aslında kutsal moriah tepesindeki shekinah'adır. zira şekinah, kabala'ya göre tanrının nur olarak zuhur etmesidir. islam söylencesi, muhammed'in kat kat çıkarak, (miraç: ar. merdiven) sonunda allah'ın bir tezahürü ile buluştuğunu anlatır, ki bu da birebir ibrani mitleriyle aynıdır. eğer miraç kuran kökenli bir hikaye olsaydı, bu durumun muhammed'in çok zeki ve kültürel birikimi dolgun bir lider olduğunun kanıtı olduğunu söylerdim. lakin burada daha önce de belirtildiği üzere, kuran ibrani mitlerine benzeyen bir miraç'tan açıkça bahsetmez. miraç mitini yaratan hadis kültürüdür.

    shekinah, (bkz: #53181278)

    hacer-i muallak, (bkz: #53182460)
hesabın var mı? giriş yap