• ılk bir milyon tam sayinin asal carpanlarina gore vektorel halini gorunce ufku kac kat ciktim bilmiyorum da sayilarin muhtesem gorunumunu epey izledim. sayilari izleyiniz.

    izlemek isteyenler için;

    https://johnhw.github.io/umap_primes/index.md.html
  • ironi kelimesinin çoğu zaman sarkazm'la karıştırılması ve yanlış kullanılması. ironi "yapılan" bir şey değil, "gerçekleşen" bir durumdur. bir şeyi söylerken (özellikle kinayeli bir biçimde) tam tersini söylemenin adı sarkazmdir (türkçesi istihza). mesela domates sevmeyen birinin kinayeli bir şekilde "domatesi ne kadar da severim canım" demesi ironi değil sarkazm/istihza oluyor.

    peki ironi nedir? bir şeyin doğasına ters bir olayın gerçekleşmesidir. mesela itfaiye binasında yangın çıkması bir ironidir çünkü itfaiyenin varlık amacı başka yerde çıkan yangınları söndürmektir. emniyet müdürlüğünün veya bir karakolun hırsızlar tarafından soyulması bir ironidir çünkü karakolun amacı hırsızlarla ve benzeri suçlarla mücadele etmektir.

    başka ironi örnekleri:

    1. diyet yapan birinin diyet sırasında kilo alması.
    2. bir evlilik danışmanının eşinden boşanması.
    3. bir papaz veya imamın aslında ateist olması.
    4. fahrenheit 451 kitabında itfaiyecilerin kitap yakması.
    5. cankurtaranın denizde boğulması.
    6. bir adamın karşıdan karşıya geçerken ambulans tarafından ezilmesi.
    7. bir terzinin sökük kıyafetlerle dolaşması
    8. kellik ilacı satan kel kafalı.
    9. bir diyetisyenin obez olması.
    10. barış ve demokrasi getireceğiz diyerek bir ülkeye saldırmak.
    11. abd'de kitapçılardan en çok çalınan kitabın incil olması.
    12. charlie chaplin'in charlie chaplin taklit yarışmasında ilk 3'e girememesi.
    13. match.com'un kurucusunun sevgilisinin kendisini match.com üzerinden aldatması.
    14. "ucuza yapabileceğiniz yemek tarifleri" kitabının 500 lira olması.
    15. ava giderken avlanmak.
    16. kalp doktorunun kalpten gitmesi.
    17. hayvanları koruma derneği açılışında kurban kesmek.
  • öyle ilginçtir ki aynı ortamda yaşayan kadınlarım mensturasyon döngüleri birbirine ayarlıdır yani aynı evde yaşayan kadınlar eş zamanlı regl olurlar bunu sebebi de limbik sistemin, birbirlerinin salgıladıkları kimyasal işaretleri algılamasıymış.

    * bunu derste öğrenince ufkum açıldı yemin ederim
  • newton'un 50'li yaşlarda o dönem zehirli olduğu bilinmeyen civa yüzünden tozutma hadisesi

    --- spoiler ---

    ısaac newton elli yaşındayken uzun süren bir paranoya, uykusuzluk ve sosyal geri çekilme nöbetlerinden mustarip olmuştu. eski dostlarına kızıyordu; bakir newton filozof john locke'u kendisini kadınlara bulaştırmaya çalışmakla suç- ladı. işin özü şuydu; newton meraklı bir simyacıydı ve simyacılıkta cıva kulla-
    nımı yaygındı. cıva o dönemler "masum" meraklar için kullaıulıyordu ve zararı bilinmiyordu
    --- spoiler ---

    kaynak: saklı seçilmişler kitabı
  • dunyanin en turistik mezarligi

    icinde, peter abelard ve héloïse, molière, eugène delacroix, jacques-louis david, georges bizet, frédéric chopin, honoré de balzac, marcel proust, georges seurat, oscar wilde, sarah bernhardt, ısadora duncan, gertrude stein, colette, edith piaf, marcel marceau, richard wright, yves montand, rossini, jim morrison,ahmet kaya ve yilmaz guney'in mezarlarinin yer aldigi ve resmi adi cimetiere de l’est, yani "dogu mezarligi" olan "pere lachaise" mezarligi, yaklasik 110 donum alana kurulmus ve 5000'den fazla agaca ev sahipligi yapmaktadir. bu ozelligi ile de paris'in en buyuk mezarligi ve ayni zamanda en buyuk parkidir.

    mezarligin kuruldugu yer , 15.yy'da zengin bir tuccarin yasadigi champ eveque olarak bilinen bir alandi. cizvitlerin 17.yy'da evi ele gecirmesinden sonra burayi bir sayfiye yer haline getirmesiyle, bolgenin kaderi degismeye baslar. kral 14.louis'in confessoru yani gunah cikartma yetkisine sahip papaz'i peder francois'a la chaix'in (veya billinen adiyla pere la chaise - sandalyedeki papaz) bu sayfiye yerinde ikamet etmesiyle bolgenin adi, ozellikle de peder francois'un olum tarihi olan 1709'dan sonra pere la chaise olarak anilmaya baslanir.

    1760 yilinda gelen bir emirle, cizvitler bolgeden tahliye edilir.

    18.yuzyilin sonlarinda, yetkililer paristeki mezarliklarinin dolulugundan ve hastalik yaymasindan endise etmeye basladilar. boylelikle 1804 yilinda, zamanin sayfiye yerinin bir mezarliga donusturulmesine karar verirler. alani, mimar alexandre-théodore brogniart ve sehir plancisi nicholas frocht beraberce tasarlar. ancak bir sorun vardir, mezarlik sehrin oldukca disindaydi, ve pek ragbet gormuyordu. 1860 yilinda bir kararla bolge, "ville de paris"in icine dahil edilir ve ilk etapta kalabalik mezarlardaki cesetler buraya tasinmaya baslanir. planci frocht ve sehir yetkilileri mezarligin kullanimini arttirmak icin reklamini yapmaya karar verir. ve diger mezarlardaki unlu kisilerin "kalintilari" buraya tasinmaya baslanir. balzac'in da bazi romanlarinda buraya atifta bulunmasiyla, mezarligin popularitesi artmaya baslar. cok gecmeden pere lachaise'e gomulmek bir statu haline gelir ve 1889 yilinda mezarliga bir de krematoryum insa edilir

    1814 napolyon savaslarinda, ve ruslarin 1870-1871 yillari arasindaki "paris kusatmasi" sonrasinda gomulen kisi sayisi iki katina cikar. 147 kisinin infaz edildigi bu kusatma sirasindaki kursun izleri "mur de federes" yani "komunler duvari"nda halen gorulebilmektedir.

    toplamda 1.000.000 civari kisinin defnedildigi mezarlikta gunumuzde 70.000 adet mezarlik bulunmaktadir.

    yillik iki milyon ziyaretciyi agirlayan bu mezarliga gomulmek icin ya paris'te olmus olmaniz ya da bir sure orada yasamis olmaniz gerekmektedir.

    unlu biri degilseniz en fazla 100 yil kalabileceginiz bu mezarlikta , yer icin paris belediyesine basvurmaniz ve 16.000 € gibi bir rakami gozden cikarmaniz gerekiyor.
  • alman usülü hesap ödemenin kaynağı

    bu durum, kapitalizmin ortaya çıkışı ile max weber, başını hollanda’nın çektiği protestan ahlakıyla bağlantılıdır. protestan ahlakı: “protestan ahlakında bir kişinin doğduğunda cennete ya da cehenneme gideceği yani seçilmiş olup olmadığı bellidir ve bu mezhepten kişiler eğer seçilmişlerse bir işaretle tanrı’nın bu durumu onlara göstereceğine inanırlar.(ör:yetenek, ünlü olmak , vs) max weber’e göre eğer bu kişiler ne ünlü ne de özel bir yeteneğe sahip değillerse başka bir isaret olan zenginliğe yönelirler ve bu amaç uğruna sürekli çalışırlar ve bu devinim kapitalizmi doğurur.

    özetle protestan ahlakının temelinde yatan : "çok çalış, günahkâr bile olsan belki tanrı seni affedip cennetine alır", düşüncesi yatar.

    bu yüzden olsa gerek paranın kıymetini çok iyi bilen hollandalılar, davetlerde parayı herkesin kendisinin ödemesi adetini başlatmışlardır. daha sonra tüm kapitalist ülkelerde yaygınlaşan bu adet için “dudtch’a gidelim” yani “herkes kendi yediğinin içtiğinin parasını kendi ödesin.” demeye başlamıştır. türkler de bu kapitalist adete “alman usulü” der ve bunu bir türlü anlayamaz. alman usulünü komik bulan türkler, hesabı kimin ödeyeceği konusunda yaptıkları hafif tertip kavgaların bazen kendilerini de komik duruma düştüklerini göremezler. çünkü bizde hesap ödemek; gösterişin, şan, şerefin ve delikanlılığın bir gereğidir!

    bir hocamız ingiltere’de yüksek lisans yaparken bu konuya dair bir anısını paylaşmıştı. birlikte , dersten çıktıktan sonra hoca ingiliz bir arkadaşına:
    - “haydi sana bir yemek ısmarlayayım.”
    - “ ingiliz arkadaşı: “niye benim param var” ?
  • iran'da dünya'daki en büyük kondom fabrikalarından birinin olması, evlenmeden önce hem erkeklere hem kadınlara zorunlu cinsel eğitim dersi verilmesi ve ülkedeki doğurganlık oranının aynı isveç gibi kadın başına 1,8 olması.

    bir iran'a bak bir de arap ülkelerine bak...
  • aspirin ve eroin ayni firma ve aynı kimyager tarafından icat edilmiştir ufkum gökdelenlerde şu an
  • "...
    nice şeyin okulu yok
    aşkın, inancın, insanlığın okulu yok
    ama dilerseniz hepsini öğrenebilirsiniz
    biraz çaba
    yeter..."

    (sabahattin kudret aksal'ın okuldışı şiirinden)
  • büyük iskender'in satraplarının, iskender imparatorluğu'nun topraklarını, iskender öldükten sonra triparadisus şehrinde paylaşmaları.

    ne kadar büyük bir paylaşım olduğunu, iskender'in fetihleriyle hatırlamak gerekir elbette. mö 336'da 19 yaşında tahta geçip mö 323'de 32 yaşında ölen bir kralın bu kadar kısa bir sürede, bilinen dünyanın neredeyse tamamını fethetmesi de oldukça büyük bir başarıdır. fetihleri sırasıyla şöyle;

    iii. alexander, babası ii. filip'in öldürülmesinin ardından generaller tarafından kral ilan edilmiş ve babasının asya seferi için topladığı ordusunun da başkomutanı olmuştur. önce trakyaya girer sonra da yunan devletlerini bir bir kendisine bağlar ve sparta hariç bütün yunanistan iskender'e boyun eğer. asya seferine, tıpkı okumaktan zevk aldığı homeros'un ilyada destanındaki gibi başlar ve troia'da achilleus'un mezarına bir çelenk bırakıp seferine devam eder yani dünyanın fethine.

    granikos'ta ilk defa perslerle karşılaşan iskender, savaşta persleri yener ve anadolu'nun kapısı biz türklerden yüzyıllarca önce ona açılır. batı ege'de kuzeyden güneye lidya, efes, priene, miletos, karya ve halikarnassos'a kadar ilerleyen iskender, bu bölgenin fehtini tamamlar ve atını issos'a sürer ama önce lykia'yı ve perge'yi fetheder, oradan da kuzeye yönelir yani frigya'ya. burada, kehanetlerle ünlü kral midas'ın düğümünü kılıcıyla çözer ve asyanın hükümdarı olacak kişi olarak anılır hatta tanrısallaştırır kendisini. ankara, kapadokya ve kilikya'yı geçen iskender, tarsus üzerinden onu bekleyen pers ordusu ile issos'da çarpışır. pers hükümdar iii. darius bu savaşta kesin bir yenilgi alır hatta ailesini savaş esiri bırakarak kaçar. fenike'ye ve suriye'ye inen iskender, kolayca şehirleri ele geçirir ta ki tiros şehrine kadar. bugün sur olarak bilinen kentte sert direnişle karşılaşır iskender ilk defa. iii. darius'un barış önerisine karşı, kendisini asya'nın efendisi olarak tanımasını ve koşulsuz teslim olmasını ister. tiros şehrine karşı uyguladığı bütün kuşatma taktiklerine karşın, bu müstahkem ada kenti yedi ay boyunca başarıyla saldırılara karşı koydu. kuşatma sürerken iii. darius, ailesi için fidye olarak 10 bin talent ödemeyi ve fırat ırmağı'nın batısında kalan topraklarını bırakmayı önerdi. bu olayla ilgili iskenderun komutanı parmenion'un "iskender'in yerinde olsam kabul ederdim" dediği, buna karşılık iskender'in de "parmenion olsaydım, ben de kabul ederdim" biçiminde bir karşılık verdiği anlatılır.

    nitekim şehir daha fazla kuşatmaya dayanamaz ve iskender tarafından ustaca düşürülür. e tabi bu kadar uzun bir kuşatma yağmasız geçilmez. şehirdeki bütün erkekleri öldürür iskender'in ordusu, kadınları ve çocukları da köle olarak satar ve daha da güneye iner. hedef artık o firavunları ile ünlü mısır'dır. yol üstünde gazze'yi de fetheden iskender, mısır'a girer. mısır'da adeta bir kurtarıcı tanrı gibi karşılanır ve memphis'te başına firavun tacı takar. burada iyiden iyiye tanrısallaşan iskender kışı atlatır ve iskenderiye kütüphanesini kurdurur.

    ordusunu da düzenleyen iskender kış arifesinde tekrar tiros'a döner. buradan mezopotamyaya yürür ve darius ile tekrar kapışıp babil'i de fetheder. yetmez zagros dağlarını aşıp iran'a girer ve yunanistan'a büyük acılar çektiren meşhur i. kserkses'in sarayını törenle yakar ve öç savaşını bitirir ve tanrısal boyutunu arşa çıkarır. ne de olsa tanrılar duygusuzdur ve iskender de öyle olmalıdır. devamında media'ya girer ve oradan afganistan içlerine ulaşır. hindikuş dağlarını da aşan iskender, iskitlerle burada karşılaşır ve sert bir direniş görür. ordu içi çatışmalar başladığından bu direnişleri kırması uzun sürer ama yine de sonuçlandırır.

    yola çıktığı yunan generaller, iskender'in kurduğu yeni düzene karşı şiddetle tepki gösterirler ama iskender kararlıdır bilinen her yeri fethedecektir. tekrar hindikuşu aşan iskender'in bu seferki hedefi hindistan'dır ve indus nehrine inip oraları da fetheder. daha da doğuya gitmek istese de ordu içi isyanlar yüzünden geri döner ve hindistan fethi yarım kalır. hindistan seferine başlamadan yönetimde kanlı temizlik hareketlerini başlatan iskender, yokluğu sırasında da bu politikayı sürdürerek satraplarından üçte birini değiştirmiş, altısını öldürtmüştü.

    büyük doğu seferi için ordusunu çok iyi şekilde hem pers, hem hindu hem de nice ortadoğulu ile güçlendiren iskender, topraklarına düzen amaçlı oyalansa da aklı doğudadır. bütün hazırlıklar nihayete erecekken babil'de 32 yaşında bol içkili bir eğlence sırasında hastalandı ve 10 gün sonra da mö 323 yılında öldü. cenazesi önce memphis'e, oradan iskenderiye'ye götürüldü ve burada altın bir tabuta kondu.
    ölmeden önce kendisine "bu kadar büyük bir imparatorluğu kime bırakıyorsun" diye sorulduğunda ise son söz olarak "en güçlünüze" der. devasa bir imparatorluk. yunanistan, anadolu, mısır, ortadoğu, ıran, hazar denizi güneydoğusu, pakistan-afganistan ve hindistan. neredeyse bilinen dünyanın tümü. ve sahne artık satraplardadır.

    büyük iskender'in ölümünün ardından imparatorluğunun komutası üvey kardeşi filip iii arrhidaeus ve iskender'in oğlu iv. iskender'e verildi. ancak, filip'in akli dengesi bozuktu ve iv. iskender babasının ölümünün ardından doğduğu için yönetimde boşluk oldu. perdikas adlı bir kral naibi ortaya çıkar bu dönemde.
    birkaç satrap da daha fazla güç kazanmak için fırsat kolluyordu. ptolemy, mısır satrabı diğer generallere karşı isyan etti. perdikas buna karşı çıktı fakat kampındaki askerlerin ayaklanması sonucu öldürüldü. ptolemy kendisine sunulan kral naibliğini geri çevirdi. peiton'u ve arrhidaeus'u tutsak aldı. bu olaya euridis ve deli kral iii. filip'in karısı karşı çıktı. bütün satrapları, topraklarını tekrar dağıtmak üzere, mö 321 yılında triparadisus'ta toplanmaya çağırdı.

    antlaşma gereğince;
    ptolemy mısır, libya ve onların batısında kalan her yeri aldı.
    suriye, midillili laomedon'a verildi.
    kilikya, daha önce de oraları aldığından dolayı filozenus'a verildi.
    mezopotamya ve çevresi, amfimakus'a verildi.
    babil, selevkos'a verildi.
    pekestas, iran'daki hükümdarlığını onaylattı.
    peiton ve filip, part ve medya'yı paylaştı.
    hindistan, agenor'un oğlu peiton'a verildi.
    frigya ile likya'nın arası antigonos'a verildi.
    karya asander'e verildi.
    lidya kleitus'a verildi.

    ve koca imparatorluk bir sürü parçaya bölündü. iskender'in mirası yerini bulmuştu. en güçlülerine bırakmıştı koca imparatorluğu ama hiçbiri yeterli bir güçte değildi.
    zamanla hepsi yok oldu ve birçoğunun adı dahi hatırlanmadı. yalnızca iskender ismi çalındı nesillerce kulaklara büyük iskender.
hesabın var mı? giriş yap