*

  • asıl adı "william sydney porter" olan müthiş kısa öyküler yazarak insanlara yaşama sevinci aşılayan amerikalı yazar.
    (bkz: o henry)
  • coca-cola reklamlarinda gol atmaya calisan kaleci...
  • o henry her zaman küçük mutlulukları,küçük sevinçleri olağanüstü bir sezgiyle yakalayıp bize anlatır.hayata bıyık altından gülerek bakan bu yazarın hikayelerinde hep bir mizah havası vardır.hikayeleri katıla katıla güldürmez ama sürekli tebessüm ettirir.bunun için de tekrar tekrar okumak ister insan.''armağan''isimli bir hikayesi vardı ve çok dokanmıştı bana.birbirlerini seven evli, iki insan vardı .della ve jim.bunlar çok fakirler işte,ev tutacak paraları bile yok.ertesi gün noel olduğu için birbirlerine hediye almak istiyolar fekat paraları da yok(ühhüü adile naşit gibi şimdi bile ağlarım) sonra jim büyükbabasının sonra da babasının olan altın saatini satmak zorunda kalıyor hediye almak için ve della'ya bir tarak satın alıyor bu parayla.della ise taa dizlerine kadar uzanan saçlarını peruka yapan bir yere satıyor ve jim'e saatine takması için bir saat zinciri satın alıyor.ve ikiside hediyelerini kullanamıyorlar ama gerçekten birbirlerinin değerini bir kez daha anlamış oluyolar.-the end-
  • hıncal uluç bi aralar köşesinde hikayelerini yayınlardı okurduk zevkle.
  • bulduğum her kitabını almaya çalı$tığım ender yazarlardan.
    tavuk suyuna çorba hikayelerinin atası.
  • hıncal uluç'un her 1 ocak günü köşesinde yayınladığı hikayenin yazarı.
  • the gift of the magi (the gift of maggie ya da the gift of magi degil, sadece the gift of the magi) adli hikayesinde:

    ..."oh, and the next two hours tripped by on rosy wings. forget the hashed metaphor. she was ransacking the stores for jim's present."

    şeklinde bir sarkazm yaratan eğlenceli adam.
  • ölümünden sonra american academy of arts and science tarafindan adına ödül konmuş amerikali yazar. olacak o kadar'da bir sürü öyküsü aynen oynanmıştı, referans gösterilmeyerek. (bkz: intihal)
  • gerçek adı william sydney porter olan yazar,1862-kuzey carolina da yoksul bir ailenin oğlu olarak dünyaya geldi.küçük yaşta öksüz kaldı ve eğitimini yarım bıraktı.bir süre bir eczanede çalışan yazar 1882 de teksas a gitti.eczacı kalfalığı,muhasebecilik,harita ressamlığı gibi çeşitli işlerede çalışmıştır.evlendikten sonra bir kitabın illüstrasyon işine başlayan henry,sonra bankada veznedarlığa başlamış fakat zimmetine parta geçirdiği suçlamasıyla işine son verilmiştir.houston post ta köşe yazarlığına başlayan yazar hapse girmemek için honduras a kaçar fakat karısının ölümü üzerine tekrar abd ye geri döner.5 yıl hapse mahkum olan henry nin hayatında yazdığı hikayelerin kahramanlarının hayatlarının izlerine rastlarız.kimi zaman macera dolu kimi zamn trajik kimi zaman da komik.o henry new york ta uzun süreli bir ayyaşlık dönemi geçirmiştir.1910 yılında new york da bir otel odasında ölü bulunduğunda odada boş içki şişeleri bulunmuştur,cebindeyse birkaç bozuk para.
  • bir hikayesinde "dolandırılan bir insan dolandırıldığını hiçbir zaman anlamayacaksa aslında dolandırılmamıştır" tezini savunan hikaye yazarı. örnek hikayede adam boyadığı kumları gaz lambasının aniden parlamalarını ve kalitesinin düşmesini azaltır diye satıyordu. ama satarken her zaman şunu da söylüyordu. "bunun işe yaraması için lambanızı her hafta temizlemelisiniz." aslında sadece temizlemenin yaptığı bir işi sattığı kumlara mal ederek insanları dolandırıyordu ama insanlar bunu asla öğrenmediklerinden gerçekte verdikleri o para işerine yarıyordu.

    hıncal uluç'un her 14 şubat'ta yayınladığı hikayesi ise sevgililer gününde gurur duyduğu dedesinin saatini rehin vererek karısıın en övündüğü şeyi olan saçları için tokalar alan adamla saçlarını kestirip kocasının gurur duyduğu saate zincir alan kadının hikayesidir ki ilk okuduğumda çok duygulanmıştım. bu arada son yaprak hikayesi bir zamanlar *edebiyat kitaplarında yer alırdı.
hesabın var mı? giriş yap