• 2. fragmanı da gelen film.

    http://www.youtube.com/watch?v=lybwprszmxy
  • renato castellani'nin yönettiği 1954 yapımı film. aynı yıl altın aslan'ı kazandı.
  • shakespeare'in yüz yıllar öncesinden günümüze kadar gelen romantik tragedyası. tutkuyu ve çaresizliği, iki aşığın dramını en iyi anlatan eserlerden biridir benim için. shakespeare bunu 1500'la yıllarda yazdı, günümüzde de(aşktan başka) bizden bişeyler barındırıyor bu eser. 'düşman aileler.' belki o zamanlardaki gibi düşmanlık değil ama hâlâ çoçuklarının mutluluğuna mani olabilecek kadar önemli bir faktör ailelerin farklı sosyo-kültürel düzeylerden olması, farklı düşünmesi. yüzlerce yılda bir çok devrim, yenilik olmuş ama maalesef bazı şeyler hep aynı kalmış, bunu bir kez daha yüzüme vurdu bu kitap ve film. farklılıklara saygı duyan bir toplum oluruz umarım birgün.
  • içerik açısından değil birkaç cümleyle, ferman ebadında entry'lerle özetlemek dahi mümkün değil william shakespeare'in "romeo and juliet"ini. fakat hikayenin genel özetini noir désir'in "l'europe"undan apardığım şu cümleyle ortaya koyabilirim belki;

    «les noces de sang incendient l'horizon.
    deux fois.»

    yani;

    «kan davaları ufku ateşe veriyor.
    iki kez.»

    ayrıca, «bir edebiyat eserini "klasik" yapan nedir?» sorusuna cevap verirken tek argümanımız "romeo and juliet" olsa kafi. bir eser ki, salt aşk hikayesi olarak okuyan da keyif alıyor, toplumcu kaygılarla okuyanlar da. yani shakespeare hem ebatça hem de hikaye zamanınca öyle bir kompaktlıkta oluşturmuş ki metni, adeta hiçbir okuyucu kitlesini unutmamış.

    ana tema olan aşkın yanı sıra; sıfatların gereksizliğine, felsefenin işlevsizliğine, yasaların bireye faydasızlığına, elitist takımının bayıklığına, ve hatta barışın kılıçla sağlanamayacağına dahi değinmiş shakespeare 1096 mısrada.

    not: oyunun, shakespeare dahisine yıllarca önyargıyla bakmış 'ben' kişisine yönelik bir kapak niteliği de vardır. iyi ki de vardır...
  • eserin kendisini romantizmle bagdastiracak her insanogluna buradan belirtmek isterim ki eser, 13 yasindaki bir kizla 17 yasinda bir erkegin arasinda gecen, 6 kisinin olumuyle sonuclanan 3 gunluk bur iliskiyi anlatmaktadir.

    eksiduyuru'da benzer bir iliskiyle ilgili duyuru acsam "mal lan bu" dersiniz.
  • -ama fazla sahiplenirsem öldürebilirim seni- juliet .. haklı şekspir, sevince çok öldürüyorsun.
    istediğin kadar adların önemi olmasın, istediğin kadar unut ondan başka herşeyi işte bu yani.
  • southpark'in atasi. mahalledeki cocuklar ufak ve onemsiz bir konuyu (ask) asiri buyutuyorlar. mevzu o kadar buyuyor ki (klasik southpark) sonunda 6 kisi telef oluyor.

    oyle bi hikaye yani.
  • hayatımda duyduğum en iyi melodilerden birine sahip dire straits şaheseri.
  • bu muazzam dire straits eserinin sözlerinde bahsedilen şarkılar somewhere ve my boyfriend's backdir.

    sözlerin tamamını türkçeye şöyle çevirebiliriz:

    körkütük aşık romeo bir türkü çığırır, bir serenad
    yazdığı aşk şarkısıyla herkesi kendinden geçirir
    bir sokak lambası altında, gölgelerden fırlayıp
    "ikimiz ha? ne dersin?" gibi bir şeyler söyler

    juliet der ki "aaa bu romeo. ödümü kopardın."
    romeo camın altında; kız da şarkısını söylüyor, "aha, erkek arkadaşım döndü.*
    böyle etraflarda kafana göre gezip şarkılarını söylemesen daha iyi olur.
    yine de, merak ettim, ne yapacaksın ha?"

    juliet, zar başından beri hileliydi
    ve bahse girdiğimde, kalbimde patladın
    ve unuttum ben, o filmdeki şarkıyı
    ne zaman bunun sadece yanlış zamanlama olduğunu anlayacaksın, juliet?*

    farklı sokaklardan geldiler, ikisi de utanç dolu sokaklardı
    ikisi de kirli, ikisi de acımasız, ve evet ikisinin de rüyası aynıydı
    ve ben senin hayalini sana hayal ettim ve artık hayalin bir gerçek
    nasıl oluyor da bana seninkilerden biriymişim gibi bakabiliyorsun?

    seni gümüş kolyeler tavlayabilir belki ya da altın kolyeler
    güzel yabancılar ve onların verdiği sözler de tavlayablir
    bana her şeyin sözünü vermiştin, ne pahasına olursa olsun.
    ama şimdi diyorsun ki "aa evet romeo, bilirsin bi ara takılmıştık."

    juliet, aşk yaptığımızda ağlardın sen
    derdin ki "seni gökteki yıldızlar gibi seviyorum, seni ölene kadar seveceğim."
    bizim için bir yer var, hani şu filmdeki şarkı
    ne zaman bunun sadece yanlış zamanlama olduğunu anlayacaksın, juliet?*

    televizyondakiler gibi ağzım laf yapamaz
    ya da düzgün bir aşk şarkısı yazamam
    her şeyi beceremem ama senin için ne olursa yaparım
    sana aşık olmak dışında elimden bir şey gelmez

    ve yaptığım tek şey seni özlemek, ve tabi ki eski halimizi
    yaptığım tek şey ritim tutmaya devam etmek, kafa şişirmek
    yapabildiğim tek şey kafiye kalıpları arasından seni öpmek
    julie, seninle yıldızları yaratırdım

    juliet, aşk yaptığımızda ağlardın sen
    derdin ki "seni gökteki yıldızlar gibi seviyorum, seni ölene kadar seveceğim."
    bizim için bir yer var, hani şu filmdeki şarkı
    ne zaman bunun sadece yanlış zamanlama olduğunu anlayacaksın, juliet?*

    ve körkütük aşık romeo bir türkü çığırır, bir serenad
    yazdığı aşk şarkısıyla herkesi kendinden geçirir
    bir sokak lambası altında, gölgelerden fırlayıp
    "ikimiz ha? ne dersin?" gibi bir şeyler söyler
hesabın var mı? giriş yap