• alice, aliye, ali
    ayna, ayna, ayna

    erkek bedenine hapsolmuş kadın ruhlar, aynalara hapsolmuş kadınlar, oyunun içinde kaybolmuş kadınlar... murathan mungan'ın gündelik yaşamda "şöyle bir bakıp geçtiğimiz" aynalara yeni anlamlar yüklediği harika kitabı.
  • "aşk, sevdiğiniz kişinin mazisini de ele geçirmenizi ister sizden. aşk, birlikte yaşanmamış zamanları da ele geçirmek ister."
    ...
    "bazı anlarda yüzün aldığı bir ifade, sevenin belleğinde sonsuzlaşır, insan o ifadeyi herşeyden çok daha fazla özler. o yüzün sahibiyle günün birinde darıldıktan, ayrıldıktan, hatta ondan nefret ettikten sonra bile, o ifadeyi özler. bir andır o ama bütün zamanlara siner"
    ...
    "seni ne zamandır derin bir tutku, sarsıcı bir ihtiras, büyük bir aşkla seviyorum. seni eksilmeyen bir arzu, yaşlanmayan bir yenilik, ölümsüz bir şiddetle seviyorum. seni hiç sönmeyen bir ateş, hep uğuldayan bir vadi, dinmeyen bir yara, susmayan bir nehir, bütün zamanlarda esen bir rüzgar gibi seviyorum. aramızda milyarlarca yıl ışık hızı uzaklık da olsa, aramızda gezegenler, gökadalar, kara delikler de olsa, aramızda yaşayan ya da ölü milyarlarca yıldızın ışığı ya da evrenin uçsuz ve dilsiz karanlığı, sonsuz sessizliği de olsa seviyorum."

    (bkz: alice harikalar diyarında)
  • "...tuşlara basmaktan tırnaklarının cilasının biraz daha aşındığını goruyordu. bu ona ömrünü düşündürüyordu, bir omru olduğunu; akıp giden zamanı.
    ...
    hayat tırnak cilasıdır. sen tuşlara istediğin kadar bas dur.. zaman hiç bir sey olmadan geçip gidiyor.."
  • her hikayede aforizmaları sıralıyordur üstad.

    günün birinde yazdıklarımdan bir perde çekeceğim hayatıma. herkes kağıt üstüne yazılanları benim hayatım sanacak, ben de hayatımı saklamış olacağım böylelikle. saklanmanın en iyi yolu fazla görünmektir, biliyor musun? herkes seni gördüğünü sanır, sen de rahat edersin. kasada oturan kız gibi! herkes kasadaki kızı görür, ama kimse tanımaz.

    en güvenilmez hikayeler, aynalara fazla bakanların başından geçer.
  • murathan mungan 'ın çok şahane tespitler yaptığı kitabı.

    --- spoiler ---

    doğru masal olmadığı gibi, doğru yer, doğru zaman, doğru kişi, diye de bir şey yoktur. var oluş, hepten bir yanlışlıktır belki de. hepimiz saçmasapan tesadüflerin esiri olan hayatlar yaşıyor ve bu hayatların altında bir düzen arıyor olabiliriz. sonuçta, bize kelimeler ve hikayeler kalıyor yalnızca. hatıralarla pişmanlıkları saymıyoruz bile...

    --- spoiler ---
  • kendi paramla aldığım ve okuduğum ilk kitap olma özelliğini taşır benim için. orta sondaydım ve dersanemizin yanındaki kitapçıda satılan 8-9 romandan biriydi. o yaşta anlayabildiğim kadarıyla okumuş, sevsem mi tiksinsem mi anlamamıştım. roman sevdasına stephen king serisini bitirerek başlayan biri için, değişik yönelimler zor oluyor haliyle. kitapta üç ayrı hikaye vardır ve üç hikayenin kesişim noktaları ali ve aynalardır. aynalara çok değişik anlamlar yüklenmiş, kişilik değişikliklerini ya da kendi içinde kaybolma metaforunu cisimleştirmek için kullanmıştır onları. sonuçta homoseksüel bir insanın iç dünyasını okumak ya da cinsel organların olabilecek en kaba isimleriyle olaylarda geçmesi, her kitap okuyucusunun kaldırabileceği, en azından isteyeceği şey olmayabilir.

    bu yüzden her romansevere tavsiye edilebilecek bi kitap değil. o kitabı bitirdikten sonra felsefe hocama vermiştim kitabı, o da okumak istemişti. fikirlerini sorduğumda "çok gereksiz bir kitap" cevabını verdi, ve bi daha getirmedi kitabı. böylece kitaplığımda, ilk aldığım kitabı saklama şansına erişemedim. şimdi düşünüyorum da unutmaktan ziyade, "fazla dolanmasın bu kitap ortalıkta" gibi bi düşünceyle de vermemiş olabilir.

    evet daha önce de arkadaşların söylediği gibi homoseksüel bir insan yazmış bu kitabı. daha doğrusu murathan mungan içindeki homoseksüel insana yazdırmış bu kitabı. ama nerenizle düşündüğünüze bağlı olarak, kitap hakkındaki tutumunuz farklılık gösterecektir.
  • murathan mungan'ın kelimelerin efendisi mertebesine yükseldiği kitaptır.alice,aliye,ali...hepsi kendisinin harikalar diyarında,kendi masallarını yaşıyor.hem çok masalsı hem de çok gerçek...
    düşündüm de ; tim burton'nın ellerine teslim edilse korkunç güzellikte bir film çıkar.
  • her bir cümlesiyle hikayeler örülürken kendi bin görüntünüzü size verir, kendi odalarınızın kapılarını açar; geri dönerek, deli gibi merak ederek, ball gibi tad alarak, bazen kahkahalarla, bazen hülyalara dalarak, bitmesin isteyek, hepsini akılda tutmak isteyerek, çokça gülümseyerek okunan bir kitap. okumamış olana yazık yaa dediğim **
  • ilk hikayedeki alice star tiplemesiyle adeta insanın içine işleyen, hayalgücünün eğlenceli sınırlarını zorlayan; ikinci hikayesi aliye'yle hüzünlendiren, toplumsal konularda düşündüren; ali adındaki kahramanın çevresinde gezen son hikayedeki cinsel sapkınlıkların anlamsız tekrarlarıyla okuyucuyu boğan, adeta yazara 'ne gerek niye bunları yazdın kii? hadi yazdın kafama kakmak için mi bu kadar tekrar ediyorsun?'' dedirtecek nitelikte ve nicelikte sapıklık içeren son hikayesiyle ünlü .ayrıca aynalara farklı bakmama neden olan, yazarına zaman zaman hayran olduğum, zaman zaman abartmış dediğim, garip ama içinde okumaya değer ilginç düşüncelerin de bulunduğu kitap.
  • murathan mungan'nın türkçeyi ne kadar guzel kullandıgının en güzel örneği...edebi açıdan çok etkileyici olan bu kitabın öyküleri de çok sarsıcıdır...içindeki hikayeler arasında hepbir geçiş ve garip bir bağlantı vardır...kapağı da ayrı bi guzeldir,içinde insanı koparan cumleler olsa da kimi zaman bunaltır insanı...
hesabın var mı? giriş yap