yıkık ^*

• yılgın hisseden, bedenindeki agırlıkla, kırıklıkla, azıcık ayakta dursa titreyen bacaklarıyla, rahme donmek isteyen benligiyle, bilincsizlik ozlemiyle...
• tanıyorum seni!
  gel desem gelmezsin,
  gidersin git desem...
  ve gidersem bir gün
  neylersin?
  hiç birşey söylemeden
  benden bir ses duymadan
  kalsan,
  sen hiç susmasan
  ben çıt duymasam
  kalsam,
  neylerim?
  auk
• ... dökük
  parçalanmış...
  ve her bir parçası bilmediği yerlere dağılmış olandır...
• (bkz: yıkık dökük)
• (bkz: kırık)
• enkaz altında kalmış bir yılkı atı görüntüsü betimler en iyi kendini gerçekleştirmeye soyunmuş ama finişe varamamış olma durumunu. torunlara aktarılması gerekmeyen yenilgilerin bilançosu, bir fotofinişdir, kaldırılıp atılası bir anıdır çoğu zaman. kendine saklamak daha akıllıca olur, insanın kendinden başka midesiz dostu olmadığını ortaya koyan anların izdüşümleridir yaşamda.
  (bkz: dibe vurmak)
• "kıraç naptın abi sen" diye tepki verilesi, gündüz vakti dagıtmış şarkı..pek güzel olmuş..
• ayrılığın ardından dinlenebilecek en güzel parçalardan biri. dinlemekten ziyade dinletilirse^* daha etkili olabilir.
• kıraç bu şarkıyı ilk olarak yagmur zamanı dizisinde kullanmıştı. bazı sahnelerde sözlü, bazı sahnelerde enstrumental olarak çalıyordu bu şarkı. sırf bu şarkıyı duymak için izlerdim o diziyi.
  
  kıracın olayı bitirdiği şarkıdır. şarkı etkileyici bir gitar tınısı ile başlar. kırac'ın şarkıyı düşük perdeden söylediği kısımlar daha güzeldir, içlidir; bağırıp cağırarak söylediği yerlerde vokal kulakları rahatsız eder.
• bu aralar içimi en çok acıtan şarkı... dinledikçe dinleyesim geliyor ama aynı zamanda içimi yaralıyor. kesinlikle mükemmel bir şarkı.