hesabın var mı? giriş yap

  • iki türlü ghosting vardır.
    birincisi keyfi ghosting yapanlar, bu kişiler ağır narsistiklerdir (veya paranoyak) görüşümce, karşıdaki kişi hiçbir kötü niyetli iletişim yapmamasına rağmen onlarla istedikleri zaman iletişimi bozabileceklerini düşünen, onları oyuncak gibi kullanan, bir neden veya açıklama yapmayı bile kendine zor bulan grup, ghosterların çoğunluğu bu gruptandır. bunlar yaptıkları işlerin karşı insanda nelere sonuçlanacağını bilmeyen insanlardır. empati oranları çok düşüktür. ghostlanmış insanın yaşayacağı bunalımı, psikolojik bunalımı, ona yaşatacağı kötü hissi algılayamayan bir gruptur.

    ikinci ghost grubu zorunlulukdan dolayı ghostlayanlardır, bunlar genel olarak eylemlerinde haklıdır. çünkü iletişim de karşı tarafın iletişimi kötü kullandığı ya da karşı tarafın gerçekleştirdiği zorbalık durumlarında yapılan eylemdir. karşı tarafa istenildiği kadar neden verilirse verilsin, karşı taraf iletişimi bitirmeyi reddecektir. bu yüzden burada ghosting kullanmak haklı ve doğru bir durumdur.

  • evimin yanında kreş olması sebebiyle her sabah gördüğüm manzara.
    annesinin peşinden sürüklene sürüklene, ayakta uyur vaziyette kreşe bırakılan çocuk bu.
    küçücük yaşta yaşam kavgasına girişmiş bebecik.
    bir bıraksalar oracıkta kıvrılıp uyuyacaklar oysa.
    lan bir insan 3 yaşında mı başlar hayatın yükünü yüklenmeye?
    bir kaç sene sonra da okul derdi başlayacak.
    sonra sınavdı, ygs lgs igs hayatı sikilecek garibimin.
    sokaklarda topaç çevirmek, akşam ezanına kadar maç yapmak hiç olmayacak hayatında.
    varsa yoksa ders, sınav, koşuşturmaca.
    dershane, rekabet ve başarılı olma zorunluluğu.
    şu an ne olduğunu tam idrak edemese de birşeyler oluyor.
    tv'de mutsuz insanları görüyor.
    nefretten gözü dönmüş amcaları görüyor.
    polisler var, sirenler çalıyor.
    sonra uyku saati geliyor.
    sabah gene annesi uyandıracak.
    süklüm püklüm annesinin peşine takılıp kreşin kapısına bırakılacak.
    akşama kadar annesini özleyecek.
    debe edit:
    (bkz: taşlıdere ilköğretim okulu yardım kampanyası)

  • son günlerin popüler yatırım aracı. ciddi prim yapmasına rağmen hakkettiği gibi manşette yer bulmuyor daha önemlisi gümüşü yukarıya taşıyan ana dinamik basit bir emtia primlenmesinden daha fazlası hakkında işaretler veriyor ki bu finansal piyasalarla ilgilenen veya ilgilenmeyen herkesi ilgilendiriyor yine ilginç bir şekilde bu hikayeden gümüşle ilgilenenler dahil kimse pek bahsetmiyor.

    son günlerde kıymetli madenler şova kalkmış durumda; altın nominal olarak tarihi rekorunu kırarken gümüş aslında altına göre çok daha güçlü primleniyor; gümüşün değeri 4 ayda ikiye katlandı ve bu büyük primin çok önemli bir kısmı son iki haftada gerçekleşti. bugüne çift haneli karla başlayan gümüşte 26 seviyelerinde kar satışı geldi ve emtia eksiye geçti fakat son iki hafta %25 civarında prim yapmış bir emtiadan bahsediyoruz.

    geçmişe gidersek altının primlenmesi 2018'in sonlarında başladı ve altın ile beraber hareket etmesi beklenen gümüş 2018'den beri teknik olarak çok daha fazla potansiyel taşıyor olmasına rağmen yatırımcısına sürekli olarak altına oranla daha az prim getirdi; yaklaşık 2 senedir gümüş onlarca defa önemli teknik seviyelere geldi ve her defasında yatırımcısının heyecanını boşa çıkardı bu sebeple de yatırımcısını kendinden soğuttu diyebiliriz.

    geçtiğimiz haftalarda gümüşteki büyük potansiyel dikkat çekiyordu ama ''öğrenilmiş çaresizliğin'' de etkisiyle takipçileri bile artık buradan uçacak demeye çekiniyordu fakat avrupa'dan gelen 750 milyar avroluk destek paketi haberi gümüşü çok güçlü şekilde destekledi ve yıllardır birikmiş olan potansiyelin hızla gerçekleştiğini gördük.

    avrupa'dan gelen haber kıymetli madenleri neden ilgilendiriyor ve daha büyük potansiyeli anladığım kadarıyla şurada ayrıntılı şekilde yazmıştım; okumadıysanız okumanızı tavsiye ederim (bkz: #110560667)

    avrupa'dan gelen haberde hak ettiği değeri görmeyen ama devrimsel bir yenilik olan ''yeşil ekonomi'' nüansı gümüşü yukarı taşıdı; haberlerde yeterince ilgi görmedi ama avrupa birliği ülkeleri aldıkları kararla yeni destek paketinin en az 1/3'nün yeşil ekonomi projelerinde kullanılmasını şart koştu. bahsettiğim projelerde kullanımı yüksek olan gümüşe talebin artacak olması gümüşteki rallinin ana hikayesi oldu. (temel hikayesi diyelim.) şunu da eklemek gerekiyor, yeşil ekonomi anlayışında bu güçlü değişim sadece bir emtianın spekülatif olarak değerlenmesinden çok daha fazla yenilikleri de işaret ediyor olabilir. (yeşil ekonomi nedir)

    gümüşe dönersek dünyanın diğer büyük ekonomik bölgesinde de ''yeşil ekonomi'' kaynaklı önemli bir gelişme olabilir; abd'de seçimlere üç ay kaldı ve anketler trump'ın şimdilik gidici olduğunu gösteriyor. (abd seçimleri son durum) trump'ın yeşil ekonomiye yaklaşımı komplo, yalan düzeyinde... abd'i paris iklim anlaşmasından çekmiş bir yöneticiden söz ediyoruz, diğer tarafta ise güçlü bir yeşil ekonomi ajandası olan demokratlar var. abd seçim sonuçları (yeni başkan ve en az başkan kadar önemli olan senato dağılımı) gümüş üzerinde önemli düzeyde etkili olabilir.

  • ben esenyurtta yasiyorum ve bu yavsak, kansiz suruleri yuzunden milli bayramlarda bile evime bayrak asamiyorum. cunku ne devletin polisine ne de askerine, beni koruyacagina dair zerre guvenmiuorum. evimin dibinde aponun cocuklari, gunesin cocuklari diye sikimsonik sarkilar falan caliyorlar. polisin sikinde degil tabi.

  • rezalet değilse de bal gibi de can sıkıcı olaydır. bir de aptal yerine koymuş kadına bak ya. aferin kardeşim, yedirme hakkını. ben de olsam aynı şeyi yapardım.

  • keşke sevdiğim bir adam olsa da yapsam dediğimdir.

    bir kadın sevdiği adama yemek yapmayı bir ağırlık bir yük olarak görüyorsa, bir adam sevdiği kadına yardım etmeyi hayatından almak, zamanından çalmak olarak görüyorsa bitmişiz biz.

    ne kadar bitkin olursam olayım sevdiğim bir insana yemek yapmak benim iş stresimi alır, yorgunluğumu unutturur. özellikle o kişi yemeği beğendiğini söylediği an, işte o an dünyalar benim olur.

    ve bunu erkeğe hizmetçilik olarak görmem. paylaşmaktır bu, sevdiğim adam da eminim ev içinde bir şeylere ortak olmuştur. o da birşeyler yapıyordur.

    zaten sevdiğiniz adama yemek yapmak batmaya başladıysa siz bir düşünün derim o ilişkiyi. helvasını yemeye az kalmış belli ki!!!

  • başlangıçtan beri var olmalarına rağmen neden "hamam" gibi çok sonradan ortaya çıkan bir isimle anıldıkları tarafımı şaşırtmaktadır. atalarımız böcekleri sınıflandırma ihtiyacı duymamış demek ki.
    - o ne?
    - böcük...
    - bu ne?
    - o da böcük..

  • geçenlerde bu durumun benzeri benim de başıma geldi. iş çıkışı eve dönerken bizim mahallenin iki gencini yolda el ele gördüm. hatta sokak ortasında öpüşüyorlardı. hiddetlendim! gittim uyardım; "hılmi, dursun naapıyosunuz olm siz?"

  • 5 yıl önce çok sevdiğim kız arkadaşım beni para yüzünden terk etmişti.
    çok koydu bana. okulu bıraktım. çalıştım çabaladım.
    çok mücadele verdim.
    sonuç değişmedi hala fakirim.
    ileri görüşlü kızmış.
    bana çok şey katabilirdi.

  • ifşa edilen kişi şikayet ettiği takdirde ifşa eden kişi kesinlikle ceza alacaktır. en kötü ihtimalle hükmün açıklanması geri bırakılır, 5 yıl boyunca diken üstünde durur. tadı kaçar. canı sıkılır. ne halt yediğini sorgular belki.

    yargıtay diyor ki bir kararında:

    "sanık ...'nin, mağdur ... tarafından twitter hesabına gönderilen mesajları, aynı sitede, belirsiz sayıdaki birden fazla kişinin okuyup, öğrenebileceği şekilde paylaşarak, kendisiyle yapılan haberleşmelerin içeriğini mağdurun rızası olmaksızın alenen ifşa etmesi ve yayımlaması biçiminde sübut bulan eyleminin, tck'nın 132/3. madde ve fıkrasında tanımlanan haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunu oluşturduğuna dair yerel mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir."

    savunma olarak "beni taciz etti" dese bile bu savunmaya itibar edilmeyecektir.

    birincisi, ortada bir taciz yok. ikincisi, özel mesajları, fotoğrafı ifşa etmişsin. haklı olduğun düşünülse bile haksız duruma düşmüşsün. hak aramanın yolu bu değil ki. senin amacın bambaşka belli ki.

    umarım ifşalanan kişi şikayet eder de bu ilgi bekleyen kişi hak ettiği cezayı alır.

    edit: 2. görsele bakmamıştım. "hırbo" diyerek hakaret de etmiş. ceza bir miktar daha artar.

  • öyle bir para yok... işin iç yüzü hiç öyle değil...
    kurye şirketlerinin adam bulmak için çektirdikleri youtube videolarına kanıp gelmeyin şuraya...

    bir kurye günde 13-14 saat çalışır, her şey yolunda gider de hedeflediği paketi atabilirse ancak o paraya ulaşabilir, ki 10-12 belki de 15 bin çok zor... (iş dönüşü, işinden evine dönerken katlanamadığın yarım saat/bir saatlik trafikle 13-14 saat boğuşmaktan söz ediyoruz burada, her bünye kaldıramaz, fiziksel/ruhsal)

    bu arada bu parayı kendi motoru ile çalışıyorsa alabilir. öyle anlaşırsın şirketle. yani ya cebinden para verip bir motor alacaksın peşinen gireceksin ya da birçok kurye gibi bu işi henüz yaparken aldığın motorun kredisini ödeyeceksin bir yandan da. bir motor fiyatlarına göz atın isterseniz...

    her şey muhteşem gitti 15000 hakediş faturası kesti diyelim
    sadece aklıma gelenleri yazayım
    2600 tl yakıt (13-14 saat çalışan motor, hedeflenen pakete ulaşabilmek için 100 tl yer günlük)
    1050 tl bağkur
    2300 tl kdv (yakıt ve motor bakım faturası vs. ancak gösterirse düşer bu rakam. 2600 tl yakıtın bile düşecek kdv'si 400 tl... epey gider girilmesi lazım...)
    300 muhasebe
    520 tl yemek (o da 20 tl'ye bulursa yiyecek bir şey)
    240 tl yağ değişimi (13-14 saat sürekli çalışan bir motor 2 haftada bir yağ değiştirir)
    bu adam
    + motor kredisi (ki motor borcu bitene kadar yaptığı km yüzünden epey değer kaybeder. siz mesela gidip taksi çıkması araç alır mısınız? bu da bir sermaye kaybıdır)
    daha saymadığım bir sürü motor arıza gideri vs. var
    +kaskı var, eldiveni var, yağmurluğu, rüzgar elciği, lastiği vs. vs.
    +yazı var, kışı var...

    bu giderleri düştükten sonra elde kalan para, haftalık 85 saat çalışarak kazanılan
    neredeyse 8 saat çalışan, asgari ücret alan birinin 2 katı çalışma süresi. zaten asgari ücretli, maaşlı insan da bu kadar fazla mesai yapsa aynı parayı alır... sen bu çalıştığının 2 katı çalış bu ay, sana bu kadar para deseler kaçınız çalışır... ki yukarıda aklıma gelenleri sıraladığım meselelerle de uğraşmamış olursunuz.

    özetle bu iş esnaflıktır. öyle işçilikle, maaşla, elinize geçen maaşla karşılaştırmayın. bakanlık pazar gününden perşembe gününe kadar kar nedeniyle motorların çalışmasını yasakladı. bu insanlar 4 gün para kazanamadılar mesela... nasıl bir esnafa şu kadar fatura kesmişsin bu kadar kazanıyorsun sen diyemezsen, kuryeye de diyemezsin... maçası sıkan maaşlı işini bırakır esnaf olur...
    bu kadar basit...

  • islam'ın, imanın şartları gibi... çekilmesi usulden ve zaruri birkaç kare var. bunları çekmeyene fotoğrafçı demiyorlar cemiyette.

    - çürümüş ahşap eski ev fotoğrafı
    - ekstra buruşmuş yaşlı fotoğrafı(portre)
    - buruşuk yaşlıyı iş yaparken gösteren bir fotoğraf,
    - gün batımında şehir manzarası,
    - varoş mahalle karesi
    - ufak, pis, sümüklü erkek çocuk fotoğrafı(böyle bana yardım edin gibi objektife baktırarak)