hesabın var mı? giriş yap

  • bir adamın var oluşsal yolculuğunu anlatan güzel bir film. kendi evine, ailesine, var olduğu yere yabancılaşmış babasıyla hesaplaşan bir adam. babasını kaybedip kendisiyle etrafındakilerle bağını yitirmiş bir insan, babasının yaşıyor olabileceği ihtimaliyle karşılaşınca kendisiyle ve babasıyla yüzleşen ve çıktığı yolculukta kim olduğunu neye değer verdiğini bilen bir adama dönüşen roy'un yolculuğu.

    hiç bir şekilde sıkılmadım. her anından etkilendiğim bir filmdi. tamamen insanla ve onun var oluşsal yolculuğuyla ilgili olması beni en çok etkileyen yönüydü. evden uzaklaşmak istemeniz, nereden geldiğiniz gerçeğini asla değiştirmez. insan, değişmek, ilerlemek bir yandan da gelişmek için evden uzaklaşmaya ihtiyaç duyar. ancak bu evle olan bağınızı asla yok etmez. yeniden kurulan bağla eve güven içinde dönmenizi sağlar.

    bu filme böceğimsi uzaylılarla, insanların kapışacağı, bol aksiyonlu bir film beklentisiyle gidenler kesinlikle zevk almaz.

  • şöyle görüp yükseltiyorum bunu:

    diyelim yolladın ve arkadaşın görmedi. mavi tik olduğunu gördüğüm anda ben de -daha önce dinlememe rağmen- bir daha dinliyorum ve özellikle onunla aynı anda basmış olmak için çaba sarfediyorum ki beraber bitirmiş olalım.

    galiba sanal dünyada sohbet tandansı yakalamak için bir çaba bu.

  • şimdi o kuyruktakiler gerçekten açlık çekiyor olmasına rağmen bu kuyruğu oluşturabilmişse bu ülke için hiçbir zaman umut bitmeyecektir diye düşündürmüştür. kimsenin aç açıkta olmadığı iddia edilen cennet vatanımda 3 kuruşluk yardımları yağmalarcasına birbirini ezen insanların görüntülerini akıllara getirerek düşünün bunu.

  • birisi turizm ve otel yönetimi okulunun tiyatro kulübünü kurmuş, diğeri de tiyatro bölümünde turistmiş gibi duruyor.

  • allah, kelam gibi dini sözler kullanıp 10 yaşındaki küçücük çocuğa tecavüz etmekten bahsediyor..hiç mi şaşmaz bu sözde müslüman insanlar be..bu ülkeyi bu hale getiren leş insan topluluğundan sadece biri..

  • ülkenin en çok kazanan kolejinin öğretmenine verdiği maaş yerine harfe takılmış, utanmamış üşenmemiş bir paragraf ayar yazısı yaşmış. troll zannettim ama dümdüz vicdansız biriymiş. vallahi siz ıslah olmazsınız. eğitilmezsiniz.

  • sınıfta anıl var. anıl'ın cyborg olduğunu düşünüyoruz. anıl bir anadolu lisesinden bizim okula bizim bilmediğimiz bir puanı yükseltmek için gelmiş. anıl odasının duvarına güneş saati çizmiş.

    sınıfta gülcan var. matematik hocası gülcan'ı seviyor. bu dünyada belki de bir tek gülcan'ı seviyor. hatta gülcan'ın karnesine "unutma unutulanlar unutanları asla unutmaz" yazmış. (bkz: ibrahim erkal)

    hocanın sorduğu bütün sorulara ya anıl parmak kaldırıyor ya gülcan. biz de not tutmak zorunlu olduğu için deftere çizdiğimiz şekillere not süsü vermeye çalışıyoruz. figüranız biz.

    bir gün hoca tahtaya bir soru yazdı. yabancı bir ses "30 derece" dedi.

    hoca sınıfı bakışlarıyla taradıktan sonra sordu "kim dedi onu?"

    alper, anıl ve gülcan'ın sultasını kırmanın verdiği sevinçle "ben" dedi.

    hoca alper'in sırasına doğru ilerledi. hoca yaklaştıkça alper'in suratındaki zafer ifadesi yerini endişeye bıraktı. gelen bir aferinse şimdiye kadar gelmiş olmalıydı...

    hoca kendisinden beklenmedik bir çeviklikle alper'e dalıverdi. hem de ne dalmak... sağlı sollu. duvar tarafında oturan alper'in kafa lambrilerden sekip tekrar tekrar hocanın yumruklarıyla buluştu.

    alper büyük bir şok ve küçük bir beyin sarsıntısı yaşarken hocanın soluk soluğa sesini duyduk:

    "parmak kaldırmadan konuşma!"