hesabın var mı? giriş yap

  • ilişkilerde nirvana'ya ulaşmış kişidir. sonu belli olan bir eylemin henüz başlamamışken bitirilmesi.
    git, yeni biriyle tanış, çabala, ilk başta herşey iyi gitsin, sonra sikimsonik sebepler yüzünden kavga et, canını sık, ayrıl, tekrar barış,...
    ilişkide amaç nedir? mutlu olmak di mi?
    ama öyle olmuyor ki. belli bir süreden sonra saçmasapan bir hal alıyor. en azından benimkilerde durum böyle.
    eminim bu konuda yalnız da değilimdir.

  • kendini bir bok sanan iktidar yalayıcısı bir ailenin mensubu, bisiklet süren size saatte 150km/h sürat ile çarpıp ölmenize neden olsa bile arabasının masrafını ailenizden isteyecek kadar hayatınızı karartabilir. (bkz: öldürdüğü kişinin ailesinden tazminat istemek)

    bu ahval ve şerait içinde bırakınız bisikleti, sarı damperli kamyon kullanmak evlâdır.

    debe editi: bununla debeye girmek şaşırtıcı.
    demek ki herkes tepkilerimizin giderek sivrildiğinde hem fikir.

  • az önce eriştiğim mertebe.
    rahat olun ya. hayat güzel, kendinizi kitaba, spora, müziğe verin. kişisel olarak kendinizi geliştirin bireysel donanımla kendinizi mutlu edin.

    mal gibi ona buna laf yetiştirmeyin. kendi doğrunuzda inanarak yürüyün. gerisi boş.

  • çok üzüldüğümüz zaman boğazımızda bir yumru hissi oluşur. yutkunmakta zorlanırız. sanki boğazımızı bir şeyler tıkamışlar gibi. boğazımızdaki bu tıkanıklık hissinin nedeni globus hissi olarak bilinen hededir. nefes borusu ağzındaki yani glotisteki karşıt güçler arasındaki savaşın sonucudur. ağlamaktan kaçınmak için üzgün olduğumuzda veya yutkunduğumuzda veya nefesimizi tuttuğumuzda kendini gösterme eğilimindedir.

    vücutta iki otonom sinir sistemi vardır. sempatik ve parasempatik. sempatik sistem, savaş ya da kaç sinir sistemimizdir. vücudu tehlikelere karşı uyarır, tetikte tutar. parasempatik sistem ise, vücudu sakinleştirmekten sorumludur. üzgün hissetmeye başladığımızda veya herhangi bir stresli deneyim yaşadığımızda hipofiz bezi kan dolaşımımıza hormonları salgılayarak kalp atış hızı, kan basıncı ve metabolizma hızının artmasına neden olur. sonucunda daha fazla oksijene ihtiyacı ortaya çıkar. bir tehlike sezen sempatik sinir sistemi devreye girer. daha fazla oksijen alabilmek için glotisimize olabildiğince açık kal sinyalini gönderir. gırtlağımız yapısında bulunan arka krikoariteniod ve tiroaritenoid kasları nefes borusu ağzını açarak bu sempatik güce yanıt verir. sonucunda, oksijenin ciğerlerinize girmesi için daha büyük bir açıklık sağlanır. gün içerisinde de her yutkunmamızda glotis açılıp kapanır. bu hareket yemek ve havanın ayrı yollardan gitmesini ve birbirine karışmamasını sağlar. ancak üzüntü durumunda glotis sürekli açık kalmaya çalışır ve her yutkunmamızda da yanal krikoaritenoid, aryepiglotik ve tiroepiglot tarafından da kapanmaya zorlanır. bu karşıt güçler yani kaslar boğazımızda dev bir yumru hissine neden olur. bu yumru hissi globus sensation yani globus hissi olarak isimlendirilir ve stresli anlardaki hemen hemen herkeste görülür. bu his normale döndüğümüz ise glotisimiz fonksiyonel haline geri döner.

  • salondaki, ahşap kahverengi dolabın ortasında 37 ekran televizyonumuz, üstteki rafta ise gelişim hachette ve britannica ansiklopedileri vardı. yanlış hatırlamıyorsam gazetelerin kuponlarıyla alınmışlardı.

    tüm ciltleri duruyordu ansiklopedilerin ve harf sırasına göre rafa dizilmişti. boyum ansiklopedilerin olduğu rafa yetişmiyordu. ben de uzanmaya çalışmıyordum. unuttum gibi sonra...

    bir gün içlerinde ne olduğunu iyice merak ettim. bir sandalye alıp, sandalyenin üzerine çıkıp en baştaki ansiklopediye uzandım. ansiklopediler öyle sıkışık haldeydi ki, ilkini çıkarmaya çalışırken, yanındakiler de çıktı. üç dört tanesini kucağıma alıp çekyata oturup şöyle bir göz gezdirdim. yazılar küçük ve sık haldeydi, okumaya yeltenmeyip, ilk resimleri inceledim. yazılardan da ilgimi çeken konuların kısa paragraflarını okuyordum. bunu alışkanlık edindim.

    aklımda hiçbir şey kalmadı, ne resimlerden ne de yazılardan ama o 37 ekran televizyonumuzu, hafif rutubetli evimizi, naftalin kokusunu hatırlatır bana ansiklopediler.

  • taktik basit;

    şimdi bu adamlar euro ile maaş alıyor. türkiye ekonomisi ne kadar çökerse euro da o kadar artıyor. adam 2000 euro maaş alıyorsa 1-2 sene önce 6000 tl almış olup gelip burada harcıyordu. şimdi ise 8000 tl'ye denk geliyor. seneye 10 000 tl olacak belki.

    türkiye ne kadar kötüyse o kadar iyi yani onlar için. para kazanıyorlar bu işten.

  • biri hacettepe tibbi bitirdi, yillarini zorunlu hizmet ile gecirirken evlendi dunya tatlisi bir kizi var.

    biri odtu elektronigi bitirdi, cok ucuk bir insan oldugundan standard bir is bulmayip kendi sirketini kurdu. birkac makine icat etti (evet hakikaten icat etti oyle bir adam), ama sonunda ulkeye dayanamayip isvec'e goctu simdi orada bir sirket kurdu avrupa bilim destek fund'larindan yararlaniyor.

    biri bogazici elektronigi bitirdi, mit'ye doktoraya gitti. yillar yili calisti aldi doktorayi, sonra konusma firsatimiz olmadi.

    biri de mal mal eksisozlukte entry girmekte an itibariyle.

    not: fen lisesi

  • tam akp tarzı olmamış mı? gazetecileri içerip tıkıp sonrasında onlar gazetecilikten değil başka terör faaliyetlerinden içerideler ya da gezi zamanında gezicilere yardım eden işletmeleri kapatan belediyelerin kapatma sebebi olarak uygun yangın tüpü olmaması ya da faaliyet kolunda yanlışlık olması açıklaması yapmak gibi olmuş. bu örnekler çoğaltılabilir. yazık valla.

  • görsel

    inanılmaz bir olay. kendisi akp sarıyer ilçesinin kurucularındanmış.. resmen siyasete göbeğine kadar bulaşmış milletvekili adaylarını veya eski milletvekillerini bir bir rektör atıyorlar. ankara üniversitesi rektörü 3 dönem akp milletvekilliği yapmış birisi. bir sürü var bu örnekten. insanların ülkemizde adalete liyakate inancının düşmesi boşuna değil.

    bu atama bana ak partide devlet yönetme geleneğinin olmadığını böyle bir kültürün olmadığını gösteriyor. çünkü bu makam bir üniversite yöneticiliği bir belediye başkanlığı veya milletvekilliği değil. devletin güçlü olması için buraya liyakat sahibi gerçekten o makamı hak eden ve siyasete bulaşmamış birisi atanmalıydı.

    gerçi ak parti milletvekili adayı yapılıp sonra aynı kişinin mit başkanlığına atandığı süreci yaşatan veya eski milletvekilini anayasa mahkemesi üyesi atayan bir partiye devlet yönetme kültürünü anlatamazsınız.