ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
yaran diyaloglar
-
- umut bey'le görüşebilir miyim?
+ umut bey yurt dışında
- pasaportu bende vize işlemleri için aramıştım
+ :/
sahibinden.com'daki şakacı alıcılar
-
200 lira civarına satışa koyduğum parfüm için arayan birisi "hocam amerikada bunun fiyatı 100 lira civarı, 100 liraya veriyorsan senden alayım" demişti mesela. 100 liraya bulduysan bana da bi tane al dedim kendisine, sonra kapattık. 1-2 saat sonra gene aradı "bak hocam şu an amerikadan sipariş veriyorum 50 küsür dolara, satmıyor musun emin misin" diyor.
adamın şantajına bak. elimdeki parfümü amerikadan daha ucuza almakla tehdit ediyor beni. al abicim amerikadan, hasta mısın dedim. "alıyorum bak kardeş, sen kazansaydın elin amerikalısına kazandırıyosun" falan diyor. suçlu olduk bi de ayaküstü.
yakında bi telefon daha bekliyorum "kardeş parfüm amerikadan geldi" deyip telefonun ahizesine fıslatacak.
rusların 330 tonluk nükleer reaktörü düşürmesi
john wick'in saatini bilek içine doğru takması
-
john wick’i 3 tane müthiş filmde izledik. filmler ile ilgili yeterince yazı yazıldığı için o konuya girmiyorum. bu yazının konusu başlıkta da görüldüğü üzere 3 filmde de john’un kullandığı otomatik, deri kayışlı carl f. bucherer saatini bileğinin içine dönük takması.
bir sebebi var mı çok merak ediyorum. çünkü filmin aynı zamanda sponsorlarından biri olan bu saati 3 filmde de gözümüze gözümüze soktu chad stahelski. kendim diyorum zaten sponsor diye değil mi? peki neden ters?
söz konusu saat
evde ters takıyor
işte ters takıyor
bir başka görsel
farklı bir açıdan
göze sokmaya devam
saati çok net görüyoruz
parabellum'dan bir sahne
edit: linkler güncellendi
köpek saldırırsa yapılacaklar
-
köpeğe doğru koşmaktır. hatta arkadaşım kendisine doğru koşan köpeğe efsane bir tokat atmıştı. o günden sonra da ne zaman birbirlerini görseler yollarını değiştiriyorlardı. ciddiyim.
kolpaçino
-
--- spoiler ---
abiler onca olay sonunda kıçları sıkışmış ama lakin muhabbetten hiç geri kalmadan sado-mazo diye bir şeyden yeni haberdar olurken;
-yav bizim bi emrullah abi vardı, kendisi tencere imalatçısı olur. kalkar tayvan'a gider, karıyı üzerine işetir yıkanmadan atlar geri gelirdi!
-böğv!
--- spoiler ---
kefen parasını rte'ye bağışlayan teyze yalanı
-
şöyle bir teyze kendisi.
http://yenisafak.com.tr/…7.2014-669027?ref=manset-2
--- spoiler ---
ak parti il başkanı ahmet uzer, gazetecilere yaptığı açıklamada, gaziantep halkının başbakan erdoğan'a ciddi destek verdiğini söyledi. bankadaki kalabalığın, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de başbakan'a şehirden tam destek çıkacağını gösterdiğine işaret eden uzer, "bugün burada olan herkes gücünün yettiği kadar bağış yapacak" diye konuştu.
--- spoiler ---
-
hah, aferin size, utanmadan, yüzünüz kızarmadan kabul ettiniz di mi şu zavallı kadının 500'tl'sini ?
biraz duyarlı olaydınız da "teyze sağol, gerek yok, biz de bok gibi para var" deseydiniz.
5 gun sonra gelen edit : zorla getirmisler bir de kadincagizi, yatacak yeriniz yok.
- buraya ne icinin geldin teyze ? basbakanimiza destek ıcin degil mi ?
- bilmiyorum.
http://www.dailymotion.com/…ideo/x223vbj_bagis_news
(bkz: kefen parasını rte'ye bağışlayan teyze yalanı)
oha dedirten cm olayları
-
2. lig b kategorisinde başladıyıp uefa kupasında çeyrek finalle noktaladığım 4 yıllık başarılı adana demirspor macerasından sonra, artık kendimi fenerbahçe için hazır hissettiğimi anlayıp kovulan samet aybaba'nın yerine kanaryamın başına geçtikten sonra 3. senemde oynadığım şampiyonlar ligi finali sırasında kardeşimin şaşkın bakışları arasında maça takım elbise giyerek çıkmam, juventus karşısında son 10 dakkaya 3-1 önde girince bi puro yakıp koltuğa yayılmam, şampiyonluğun ardından evin içinde son ses marşlar çalmam, zafer turu için bayrak çıkartıp babamdan arabayı istemem. babamın saçmalama git üstünü değiş deyip beni rencide etmesi.. babama içimizdeki irlandalı demem. gülmekten bana fırça atamaması*
antalya'da şiddet gören kadının kocasını öldürmesi
-
kadinin yuzunde morluklar, sislikler varken g.t lalesinin birisi cikip erkege siddet filan basligi yazmis. bu ulkenin mali bitmez.
imei kayıt ücretinin 500 lira olması
-
vestel adlı ne olduğu belirsiz kurumun talebiyle gerçekleştirilmiş, soygun kararnamesi
yayaya sen niye aynaya bakmıyorsun diyen motorcu
-
haklıyı haksızı geçtim de bir çok motorcu haklı bile olsalar tiksindiriyorlar kendilerinden. adama gerizekalı diye bağırmak nedir ya?
bu öfke nedir onu anlamıyorum, insan kendisi iyiyse yaya için panik yapar. geçenlerde aynı şey arabayla giderken başımıza geldi. bir kadıncağız, belli ki bir yere yetişmeye çalışıyor, sola bakmadan pat diye atlayıverdi. çok da hızlı gitmiyordum ama hemen farkedip durdum. kadın eliyle tuttu kaportayı. acaip panik yaptık iyi misiniz diye. kadın ben hatalıyım, hakkınızı helal edin dedi. hayır o kadına bir şey olsa da ben haklı olsam ne olur? evet yasal olarak haklı bile olsan bir insana bir şey oldu mu diye korkmamak nasıl bir ruh hali acaba?
savcıda şeref varsa tırda silah olduğunu ispatlar
kıbrıs türk'tür türk kalacaktır geçmişte kaldı
-
konuyu bilmeyen ve öğrenmek isteyenler için bilgilendirme niteliğinde yazı,
efendim. 1950 lere gelindiğinde türkiyede kıbrıs meselesi diye birşey yoktu. ingilizin zımnen de olsa bize lozanda kabul ettirdiği üzere kıbrıs artık onlarındı ve kıbrısla ilgili bizim bir istek ve talebimiz yoktu. niye yoktu konusu çok derin bir mevzu dur. daha sonra bir başlık altında anlatabilir.
ancak rumlar ve pek tabii yunanlı dostlarımız?! kıbrısın yunanistana bağlanması için bir yoklama (plebisit) yaptılar. ortodoks kilisesinin organize ettiği bu çalışma zamanla enosis yani yunanistanla birleşme olarak ortaya çıktı. zaten ikinci dünya savaşında ingilizler rumlara bağımsızlık sözü vermişti. ama türkleri düşünen yoktu.
sonuçta ingilizler sözünde durmadı rumların bağımsızlığı yalan oldu. bunun üzerinde rumlar eokayı kurdular ve terör kartını kullanarak ingilizleri pazarlığa oturtmaya çalıştılar.
ve yine türklere ne istediklerini soran yoktu. hem türkiye hemde adada yaşayan türkler olaya uzunca bir süre seyirci kaldılar.
ingilizler rumlarla tek başına baş edemeyeceğini anlayınca türkiye yi işin içine soktu. 1955 londra konferansında konuyu görüşmek üzere türkiyeyi konferansa çağırdı.
ve bu olaydan sonra türkiyenin artık kıbrısla ilgili bir tezi vardı. eğer ingilizler adadan birşekilde çıkacak ise ada gerçek sahibi olan türkiyeye verilmeliydi.
işte ozaman "kıbrıs türktür türk kalacak" sloganı ortaya atıldı. yani "ey ingiltere osmanlının gaflet anını kullanarak hile ile gasp ettiğin adayı eski ve gerçek sahibine geri ver." dendi.
ama ingilizler ne yunanistanla ne de türkiye ile kötü olmak istemiyordu.
sonrasında orta yol bulundu ve iki milletli ortak anayasalı bağımsız kıbrıs cumhuriyeti 1960 'ta kuruldu. bu cumhuriyeti rumlar "63-64 kanlı noel" olaylarıyla türk köylerini basıp katliam yaparak yıktılar. sonra türkiyenin ilk hava müdahalesi cengiz topelin şehit düşmesi derken süreç 1967 yunan askeri cuntası ile farklı bir boyut kazandı ve en nihayetinde 1974 barış harekatı ile ada ikiye bölünmüş oldu. sorun çözüldü mü ? tabiki hayır. türkiye 'nin önerisiyle 1984 yılında kktc kurulduysa bile, ülkeyi tanıyan bir tek türkiye var. diğer ülkelere göre kktc denilen yer, kıbrısın türkiye tarafından işgal ettiği topraklar aslında.
akıncı beyfendi diyor ki; kktc 'yi türkiyeye ilhak edemezsin. biz eşit paylaşımlı rumlarla ortak ve ab üyesi bir kıbrıs istiyoruz.
iyi de rumlar bunu istemediğini son olarak annan planına "oxi" diyerek ilan etti zaten. "yes be annem" tutmadı yani akıncı bey.
o nedenle tek dostun türkiye yi kıracak hareketlerden bence uzak durmalısın. yoksa oturduğun koltuk bile kalmaz benden söylemesi.
yaran çeviriler
-
alcatel telefonlarda vardı "call again ?" di sanırım "aramak mı ?" diye çevirmişler türkçeye ...
- aramak mı ? neler saçmalıyorsun sen o aşağılık adam aranır mı bir daha
mühendise 25 bin işçiye 35 bin veriyoruz
-
orta anadolulu ilkokul mezunu esnafın okumuş kesimden intikam almaya çalışmasını izliyoruz.