hesabın var mı? giriş yap

  • gecenin bir yarısı hepimizin kopmasına sebep olan okuma hatası.
    şöyle ki..
    yer yamulmuyorsam meşrutiyet caddesi, bir dükkan vatan gazetesinin reklamını tepesine asmış, altta da dükkanın ismi: yakut kırtasiye...
    arabayla önünden geçiyoruz arkadan arkadaş atladı:
    nassı yaa vatan yahut kırtasiye yazmışlaarr...

  • londra'dan bildiriyorum, dünya tersine dönse dönmem.

    medeni bi ülkede, minimum kazansa bile insanca yaşamayı bir kez tatmış birinin de çok ekstrem bir şey olmadıkça dönmek isteyeceğini sanmıyorum.

    yurt dışında yaşamanın zorlukları yok mu? tabi ki var. ama -henüz kendi işimi yapamıyor olsam da- saatlik minimum ücrete çalıştığım işimde yılda 22 gün + 8 gün bank holiday tatilim var, dilediğim zaman kullanıyorum, üstelik ödemesini de çatır çatır alıyorum.
    ay sonunu nasıl getireceğim derdim yok, birikim bile yapabiliyorum ufak ufak. ki londra'da kiralar ve ulaşım astronomik. buna rağmen türkiye'de yaşadığımdan kat kat kaliteli bi hayat yaşıyorum.
    neden döneyim? haftada 60 saat çalışıp asgari ücretten bozma maaş alıp yılda 1 hafta tatil için yalvarıp günümün 4 saatini metrobüste geçirmek için mi?

    tenk yu but kalsın almayayım.

  • allah'tan arada "öncelikle, türk insanı gerçekten de farkındalığı yüksek bir kitledir. " cümlesine rastladım hızlıca geçerken. yoksa bütün yazıyı okumak zorunda kalacaktım.

  • merkezi ordunun-merkezi yönetimin olmadığı ve meşruiyetini tanrıdan alan sistem.
    merkezi ordu yerine parçalanmış ordu, merkezi yönetim yerine yerinden yönetim vardır bu sistemde.

    merkezi ordunun olmamasının sebebi o dönemlerde fiziki şartların gelişmemiş olması, teknolojinin yetersiz olması, barutun bulunmamış olmamasıdır. çünkü böyle bir dönemde merkezi ordu ile imparatorluk sınırlarını kontrol etmek imkansızdır. bir bölgeden bir bölgeye hareket etmek zordur ve merkezi ordunun olması imparatorluk sınırlarının savunmasız kalması demektir bir bakıma.

    bu yüzden imparatorluk toprakları parçalara bölünür. her parçanın başında bir lord vardır. lordlar topraklarında köylüleri çalıştırır. her lordun kendi toprağında yetiştirilen ürüne el koyma hakkı ile kendi toprağında yargılama hakkı vardır. bu hakların karşılığında imparatorluk için ordu besleyeceklerdir belli sayıda ve sınırlarını koruyacaklardır. bütün bu haklar vassallık sözleşmesi ile verilmiştir. vassallık sözleşmesi kral ve lordlar veya lord ile lordlar arasında yapılabilir.

    bu sistemde kralın bütün kararlarını kilisenin onayı ile alması gerekiyor. kilise tanrıyı temsil etmektedir ve ruhbanlar sistemin meşruiyetini anlatmaktadır. insanlar din yolu ile sisteme boyun eğmek zorunda bırakılmışlardır. bunu yaparken bağlı bulundukları lordlara itaat etmeleri gerektiği anlatılmakta ve bunu yaptıkları takdirde öldükten sonra rahat edecekleri anlatılmaktadır. kilise sistemin dayanağıdır. matbaa bulunup aydınlanma yaşanana kadar insanlar kiliseye sorgusuz itaat etmişlerdir.

    bu sistemdeki önemli sınıflardan biri de tüccarlardır ki daha sonra sistemin dönüşümünü sağlamada öncü görevi göreceklerdir. tüccarlar kentlerde yaşamakta ve ülke dışından getirdikleri lüks tüketim ürünlerini asillere satmaktadırlar.