hesabın var mı? giriş yap

  • insanları aptal yerine koymanın, kandırmanın yeni yolu. epey de popüler.

    eminim sizler de farkediyorsunuzdur bu gözü açık firmaları. her sektörde görmek mümkün ama ben bir kaç örnek vereyim.

    - 300'den 250 grama düşürülen ekmek.

    - 5'ten 4 buçuk kilograma düşürülen sıvı yağ.

    - önceden 200'ken şimdilerde 150 mililitre su eklenmesi gereken hazır içecek türevleri.*

    - paketin dibine bir avuç koyulan kuruyemiş türevleri.*

    - gramajı düşe düşe fındık boyutuna getirilmiş hazır kekler.*

    - 250'den 200 mililitreye düşürülen cam şişe içecekleri.*

    - gramajı azaltılmış kişisel bakım ürünleri.*

    bir çırpıda aklıma gelenler bunlar. insanların dikkatsizliğinden faydalanıp hiç zam yapmamış gibi görünmek, sinsi hesaplar peşinde koşmak ne kadar etik bilemem ama o markalardan uzak duruyorum. gidip pahalı da olsa diğer markayı satın alıyorum. adam olsun da varsın zam yapsın.

    edit: birkaç ekleme daha yapmak istiyorum.

    - büyüğünün fiyatıyla satışa sunulan bir alt boy yumurtalar.

    - cips, bisküvi, çikolata türevleri.

    - 750'den 650 mililitreye kadar düşürülen şampuanlar.

    - makarna, dondurulmuş gıda türevleri.

    - adeti azaltılmış temizlik ürünleri.*

    - dondurmalar.

    evet ben de biliyorum bunlardan sağlıksız olanları, üzerinde gramajının yazdığını, bunun bir pazarlama stratejisi olduğunu. ama bu ürünlerin çoğu çocuklara hitap ediyor, kandırsınlar mı yani daha muhakeme yeteneği bile gelişmemiş yavrunu? sen ekmek yemiyorsun diye yiyenleri aldatsınlar mı? paketi bile değiştirmeyip daha da mı azaltsınlar ürünleri. akıl fikir diliyorum böyle düşünenlere.

  • sıklıkla şişman kızlara, çok zayıf erkeklere, kısa boylu insanlara bazen açıkça bazen üstü kapalı yapılan eziyet. bu minareyi çalanlar genelde "takılıyorum yaaa, n'oldu bozuldun mu?! off sen de amma alıngan çıktın" ya da "ne var yani, dürüst bir insanım ben, doğruyu söylüyorum, yalan mı?" kılıfına sığınır.

  • başlık: 2000 lerin başıydı yanlış olmasın

    1. hani bu cola turka toplarının ilk çıktığı zamanlar. 3 kapağa mı 5 kapağa mı ne veriyorlardı. colaturka da iyi çıkış yapmıştı o dönemler hatırlarsınız, müslüman kolası türklerin kolası diye kertirmişlerdi. neyse. bizim mahallede de bu topu ilk yılmaz bini aldı. hemen kaleleri kurduk tabi deli gibi oynuyoruz. top da baya iyi sağlam bişi. yılmaz bininde de ticari zeka tavandı. bu dedi bana uzaktan bu topla gol atabilene topu veririm, he şayet atamazsa bu topun aynısından isterim. biz tabi fakir fukara kuru ekmek kemiren fasulyeleriz. hiç yanaşmadık bu teklife. ama sonra bizim mahallenin en sert abananı var; adı uğur. dıbına koyduğum bininde nasıl bir ayak varsa füze gibi vuruyordu. adı carlos uğur'a çıkmıştı zaten. uğur dedi tamam lan ben sana bir şut çekicem ama gol olursa bu top mahallenin topu olacak, öyle bacak arası yedin mi alıp eve kaçmayacaksın tamam mı dedi. uğurun, bu olayı herkes oynayacak tarafına çekmesi bizi çok sevindirmişti. helal olsun sana adamsın lan diyerek bunu biraz pohpohladık. sonra yılmaz tabi tek kalınca egosunun hıncıyla tamam diye bağırdı, kaleleri ayarladık yılmaz 30 metre öteye koydu topu dıbına koyduğum gavatı, buradan vuracan dedi. bizim uğur ilkte bi yapabilir miyim diye git gel yaşasa da bizim desteğimiz ve pohpohlamamızla tamam lan oç diyerek geçti topun başına. ben de kalenin dibindeyim gol olduğu an topu alıp uğurun yanına koşucam. bizim uğur gerildi gerildi gerildi gerildi bir yapıştırdı, o top ışık hızıyla meteor gibi geldi benim gibime bi vurdu. ama ne vurma. dünyam karardı amk. kendime geldiğimde sağlık ocağındaydık, ilk cümlem top artık bizim mi lan demek olmuştu...

    evet, mahalle bir top kazanmıştı.. belki iki top. ama kazanmıştık ya gerisi önemli değildi.

  • - 2 mart 1962 yılında dünyaya gelmiş olan john francis bongiovi jr., 1983 yılında sayreville, new jersey çıkışlı bir rock grubu olan 'bon jovi'nin kurucusudur .. elbette, john francis bongiovi jr, gruba ismini de vermiş olan jon bon jovi’den başkası değildir ..

    - annesi (kadın deniz piyade-woman marine (wm) olarak) ve babası (berber olarak) abd deniz kuvvetlerinde görev yapmışlardır ve görevleri sırasında tanışıp evlenmişlerdir.. çok ilginçtir ki annesi carol sharkey bongiovi, donanmadaki görevinden ayrıldıktan sonra bir süreliğine ‘playboy bunny’ (bildiğiniz playboy tavşan kızı) olarak çalışmıştır (ilk tavşan kızlardan biridir) .. babası john francis bongiovi, sicilya kökenlidir ..

    - jon bon jovi, ünlü sanatçı frank sinatra ile akrabadır (baba tarafından kan bağı mevcuttur) ..

    - az kalsın grubun adı ‘johnny electric’ olmak üzereydi ama o tarihlerde, belli ünlü grupların isimleri, grubun gerek kurucusu olup gerekse de öne çıkan ve grubu sürükleyen karakterlerin isimlerinden geliyordu (eddie van halen’ın kurucusu olduğu ‘van halen’ gibi) .. ilk menejerleri doc mcghee’nin bir çalışanı olan pamela maher’in tavsiyesini dinleyerek bu kervana katılırlar ve grubun adı ‘bon jovi’ olarak kalmış olur ..

    - ‘şimdi bu da nereden çıktı’ diyeceksiniz belki ama ünlü otomobil markası vw (volkswagen), 90’lı yılların ortalarında, dünyaca ünlü üç rock grubu olan ‘pink floyd’, ‘rolling stones’ ve ‘bon jovi’nin tüm avrupa turnelerinin finansörü olmuştur .. bu finansman desteğini tarihe geçirmek amacıyla vw, 1996 yılında, arka sol dirseklerde bahsi geçen rock gruplarının adlarının olduğu metalik isimlik ve araç içinde, koltuklardaki kafa dayamalıklarında yine grupların adlarının işlenmiş olduğu 3 farklı ‘vw golf’ anı modelini piyasaya sürmüştür .. görsel için tıklayınız : görsel

    - 80’lerin sonunda grup, dünya turnesini tamamladıktan sonra bir suskunluk dönemine girer ve çalışmalarına ara verirler .. tam o dönemde, 1990 yılı yapımı ‘young guns 2’ filminin müziklerini yapması için jon bon jovi’ye şahsi teklif gelir ve jovi kabul eder .. hatta filmin ünlü oyuncusu ‘emilio estevez’, jovi’den ‘wanted dead or alive’ parçasını ister filmin tema müziği olarak lanse edilmesi için ama ‘jon bon jovi’ şarkının sözlerinin filmin konusundaki zaman dilimine uymayacağını düşünerek bu isteği geri çevirir .. buradan sonrasını filmin diğer ünlü ismi olan kiefer sutherland bir röportajında şöyle anlatır : “jon bon jovi film ekibine dahil oldu ve bir gün hep beraber yemeğe çıktık .. biz hepimiz hamburgerlerimizi yerken ‘jon’, önündeki peçeteye beş-altı dakika birşeyler karaladı ve sonunda kafasını kaldırıp ‘blaze of glory’yi yazdığını söyledi ve peçeteyi ‘emilio estevez’e uzattı .. ben daha bir hamburgeri bile bitirmemişken adam filmin müziğinin tema şarkısını yazmıştı .. aptal gibi hissettik ..” .. ‘blaze of glory’ aynı zamanda jon bon jovi’nin ilk solo albümüdür ..

    - eşi dorothea hurley, jovi’nin liseden arkadaşıdır ve bir kız, üç erkek olmak üzere dört çocukları vardır .. lisedeyken dorothea, jon’un en samimi okul arkadaşı ‘bobby’ ile birliktedir ve o sebeple beraberliklerinin başlaması, 20’li yaşlarında dorothea ve bobby’nin ayrılmasını takiben olur ama jon bon jovi her fırsatta, eşini ilk gördüğü andan itibaren ona vurgun olduğunu söyler (hatta ilk şarkılarından biri olan ‘bobby’s girl’ün onun için yazılmış olduğunu söylemiştir).. dorothea siyah kuşak sahibi karate eğitmenidir ..

    - iki erkek kardeşi vardır ..

    - en sevdiği film, 1972 yılı yapımı ‘baba’ (the godfather) filmidir .. muhtemelen sicilya kökeninin etkisi vardır ..

    kaynak : wikipedia, imdb, blog.heritagepartscentre, biography.com, leatherneck, pandagossips (türkçe kaynak kullanılmamıştır, çeviriler bana aittir, kaynaklar çapraz kontrol edilmiştir)

  • olan bitenden az önce duyurulan hede.

    ulan keşke kaldırılmasaydı, kesin bu entry ile yarın debe'ye girerdim.

  • bir araç. doları 17,22'den 16,80'e düşürüp tekrar 17 üstüne çıkmasına alet olan şey. insanlar bunun ne olduğunu anlayana kadar çok zaman geçer. haber sitesi editörleri çılgınca “gelire endeksli senet” cümlesi dolduruyorlar makalelere şimdi.
    --- spoiler ---
    gelire endeksli senet açıklandı. peki gelire endeksli senet ne demek? gelire endeksli senet sahibi olmak için neler yapılmalı? gelire endeksli senet ile ilgili sık sorulan sorular haberimizde.

    gelire endeksli senet nasıl alınır sorusuna yanıt arayan kullanıcılar gelire endeksli senet nereden alınır merak içinde…
    --- spoiler ---

  • dondurulmuşunun tercih edilmesi gereken sebzeler hakkında bir makale:
    http://www.huffingtonpost.com/…d08be4b0ec3d5a6ba29c

    özetle diyor ki,
    - bazı sebzeler (brokoli ve karnıbahar örnekleri verilmiş) dondurma işlemine dayanamıyor ama bazıları (bezelye, ıspanak ve enginar kalbi) özellikle uygun,
    - manavdan en tazelerinin seçilmesi durumunda bile, tarladan toplandığı gibi şoklananların tatları daha güzel, besin değerleri daha yüksek oluyor.

    not: sebepleri tahmin edilebilir, bu sebzeler olgunluklarının ve besin değerlerinin zirvesindeyken donduruluyorlar. halbuki öbürleri manavımıza gelene kadar nice badireler atlatıyorlar.

  • dürüst bir türkiye cumhuriyeti vatandaşlığı. kurallara uyarsın, borcun ödersin, iş sahibi olmak için sınavlara ve mülakatlara girersin bir karşılığı olmaz. diğer tarafta ceza yersin, vergi kaçırırsın, trafik magandasi olursun, mafya olursun..vs. devlet senin yerine hepsinin bedelini üstlenir. bu tamamen keriz silkeleme degil midir?

  • yikan olay.

    sene 1995, bakirkoy,
    istasyon caddesinde kumpircinin ko$esi olmasi lazim, sinema ve ptt'nin oldugu ara, luks bir $arkuteri var. biz de ogrenciyiz bir evde, yari ac yari tok ya$ayip gidiyoruz. yaz okulu, yalnizim. bir gun para biriktirmi$im. oyun falan almami$im bir hafta on gun. sucuk alicam da sucuklu yumurta yapacam... hastasiyimdir. yumurtalar hazir evde, sigara almaya cikarken aldim 8-10 tane. yatirdim buzdolabinin kapagina. sucuklari beklerler.
    bu dukkana gidesim tuttu. belki biraz pahalidir ama kalitelidir. 3 lira pahali olsa ne olacak dedim. alt tarafi bir kucuk kangal sucuk. bu arada da kafamda hesap kitap yapiyorum. bir kangaldan 3 sucuklu yumurta cikarma egilimindeyim. kangali 33 derecelik acilarla nasil keserim acaba diye teknik cali$iyorum kafadan. 2 seferde mi yapsam diyorum o zaman sucugu bol olur ogunun, daha kiral olur ama 1 sefer az yersin.
    fakirlik i$te bunun gibi bir $ey olsa gerek dedim kafamdan. neyse;
    gittik dukkana, marka sucuklar var, kiral. ustlerine bakiyorum. biraz buyukcenelere param yetiyor, 2 de ekmek alicam taze. banip banip...
    $oyle ortalama bir taneyi alayim diye karar verdim. uzunca sure marka marka, buyukluk buyukluk baktim sucuklara ama... farkindayim mekan sahibi killaniyor. kiyafet de belli. itulu bir muhendis sap... matematik de co$sun, kari de sussun, cepte para yok, t cetvelim hic olmadi benim, olsa satacam oyun alacam. :(
    ogrencilik de boyle $ey arkada$lar... hep biliyoruz ya. neyse;
    neyse sucuga uzanacam tam. gozum pastirmaya ili$ti. ne de guzel olur be? he? ben sucuklara bakarken pastirma alanlar da olduydu. kafadan bir hesap yaptim gene, eldeki para ile ne kadar alinir, oran ve orantiya hakim bir insanim, bir pi$irimlik pastirma da alabiliyorum gibi geldi. karar veremedim. 2 pi$irimlik sucuk mu? 3 pi$irimlik sucuk mu? 1 pi$irimlik pastirma mi? bu arada 10 saniyede bir yutkunuyorum. karnim deli ac. eve ko$acam yapacam, yiyecem. neyse;
    ben tam son ve aslinda mantiksiz karar olan pastirmayi alacaktim, arkadan kalantor, ustten kel bir adam geldi. dukkan sahibi, "- oooo bilmemne bey, sizin ozel sipari$ hazir..." dedi. $oyle bir kucaga yakin, cuvalimsi kagida sarili bir "$ey" uzatti. kenarindan gordum, nereden baksan 2-3 kilo pastirma. sonra cikardi parayi verdi balyayla, benim nereden baksan 2 ayda yiyemeyecegim para...
    buruldum bir ko$ede. gozlerim pastimada, sucukta. alamadim. almak ezilmek miydi, kazanmak miydi? tarif edemedim. seri adimlarla kacarcasina ciktim.
    eve giderken eti burcak aldim. kotu gunlere dosttur diye... onu yedim de agladim.

    kemalettin tugcu gibi yazdim, farkindayim, ozur dilerim. agladigim da yok tabi ama, o sectigim sucugu var ya, $imdi gorsem hatirlamazsam adiyim. santimetrekareye du$en beyaz yag noktaciklarini sayacak kadar uzun sure baktiydim sucuklara.

    allah kimseyi aclikla islah etmesin.
    yalniz da birakmasin.
    sevdiceginden de ayirmasin.
    sigaraya ba$ladigim yilin yaziydi. dersler kotu gittiydi. neyse,
    .
    .
    .