hesabın var mı? giriş yap

  • tgrt ekranlarında menekşe plajı ve orda denize giren insanlarla röportaj yapılmaktadır.

    sunucu - efendim burdan denize giriyorsunuz temiz mi buralar
    kadın - yok yok değil pis gibi duruyo sular
    sunucu - e teyzecim madem pis diyosun niye giriyosun o zaman suya
    kadın - e yavrum biz bilinçsiziz ya o bakımdan giriyoruz suya.
    sunucu - ?

  • her gün gidiş-geliş 5 kez uçuş var moskova'ya, moskova biletlerini 1000-1500 liraya nah satar artık kazıkçı thy.

    (bkz: girdi mi?)

    alanya'da odaya “iki bay rezervasyon yapamıyoruz” diye cevap veren oteller(şaka değil,gerçek), rusları kapıdan kabul edip türkleri kapıdan çeviren antalya'daki kulüpler (kemer aura mesela), ruslara günlük 100 euro'ya bizlere 150 euro'ya araba kiralayan şirketler...

    (bkz: girdi mi?)

  • bir insanın sahte deliller ve tanıklar ile tamamen yasal yollar kullanılarak ayrıca bu yolları kullanan kişilerin üst düzey memurların olduğu, hakiminden savcısına, polisinden amirine kadar herkesin yapay bir suçlu yaratma çabasını günümüz açısından değerlendirip izlemeniz gereken muhteşem bir hukuk rezaleti belgeselidir.

    belgeselin ilk bölümünde şu vurucu cümle bir hukukçu olarak beni benden aldı. şöyle ki; '' mahkemeler bir insanın masum olup olmayacağını araştırmak yerine suçlu olup olmayacağını araştırması, işte bu çok saçma ''.

    gerçekten de öyledir. masumiyet karinesine göre herkes suçu ispat edilene kadar masumdur. ancak özellikle ülkemiz dahil olmak üzere bir çok ülkede mahkemelerinde sanıkların doğrudan suçlu muamelesi görmesi alışılagelmiş bir gelenek, teamül halini almıştır.

    şu anda dahi ülkemizdeki canlı örnekleri gündemi meşgul etmekte. fetö terör örgütü operasyonlarında alınanların tamamı suçlu muamelesi görmekte hatta onu da geçtim sosyal medya platformundan yazdıkları eleştiri yazıları dahi '' ülkeyi bölmek veya ülkeyi bölmeye çalışanları övmek '' gibi saçma bahanelerle suçlu sıfatı verilmektedir.

    ortada masum olduğuna dair suçlu olduğuna kıyasla daha fazla maddi delil olmasına karşın kişiler yalnız bir beyanıyla suçlu ilan ediliyor. hatta şunu söyleyebilirim ki; nefret ettiği komşusunun fetöcu olduğu yönünde karakola şikayette bulunan kişi sırf nefret ettiği için yalan beyanlarda bulunup kişiyi delilsiz tutuklanmasına sebebiyet veriyor.

    işte gerçek '' nefret suçları ''nın bunlar olduğu kanısındayım.

    belgesele gelecek olursak tamamen gerçek dışı ancak yasal zemine oturtulmuş deliller ile insanların hayatlarının nasıl değişebileceğini, hakim-savcı-polis gibi soruşturma ve kovuşturmada görevli olan kişilerin istedikleri kişilerin hayatını nasıl da bitirebildiklerini görüyoruz. yani '' görevi kötüye kullanma ''nın masum insanları bir katile bir tecavüzcüye bir hırsıza bir teröriste nasıl dönüştürebileceğini izliyoruz.

    bu dizi mevcut hukuk sistemlerinin altyapı eksikliklerini gün yüzüne çıkartıyor. hukuk sistemlerini daha detaylı sorgulamanız için sizi yönlendiriyor. her şeyi geçtim hukuka ve yargıya olan güvenin asla tam olmaması gerektiği konusunda saflığınızı sizden alıyor.

    harika bir belgesel ve bu belgesel hakkında bu kadar az entry girilmesi ve izleyen kesimin azınlığı beni şaşırttı.

    lütfen izleyin...

  • yalnız olmadığımı düşündüğüm insanlar topluluğu.

    kocaman adam oldum, her siren çaldığında ve hayat durduğunda, 9:05'i gösterdiğinde saatler gözlerim doluyor.
    insanları görebilmek adına cama koşuyorum, sirenleri dinliyorum. ve evet bunu her seferinde can-ı gönülden isteyerek yapıyorum.

    allah rahmet eylesin.

  • burçin pakdil'in astronomi adına önemli bir katkısıdır. tebrik ederiz. kendisi adına çalışmaları ile daha çok iftihar ederiz umarım.

    yine de söylemeden edemeyeceğim ama "burçin galaksisi" tam umut sarıkaya esprisi gibi :)

  • 250 - 300 bin bandında çıkacağı ifade edilmiş. abicim yerli aracın halka faydası ne o zaman. hani yerli olur, vergisi olmaz falan. 300 bin tl'ye araç alabilen adam zaten tesla'ya da biniyor, mercedes'e de biniyor.
    yerli araç yine zengine hizmet edecek yani anladığımız kadarıyla. muadilleri 300 bin tl falan denmiş bir de. ulan yurt dışından ülkeye giren arabayla, bizim yerli aracımızın fiyatı nasıl birbirinin aynı olabilir yav?
    aydınlatacak olan beri gelsin.

    edit: saçma sapan cevaplar aldığım için entry'i düzenleme zorunluluğu hasıl olmuştur. arkadaşlar bakınız ben ülke para kazanmayacak ya da bu araç faydasız demedim. mercedes de muadili olduğu için yazmadım. bakın mala anlatır gibi anlatayım derdimi.

    bu aracın muadili mesela tesla cybertruck diyelim. bu araç amerikan malı bir araç. bu araç ülkesinde amerikanın yerli parası olan dolar üzerinden 40bin dolardan başlıyor. çünkü ülkenin aracı kendi ülkesinde gümrüğe tabi olmaz, kur farkı olmaz, vergileri düşük olur v.s.
    bizim çıkardığımız yerli aracın 300bin bandında çıkacağı söyleniyor ve bunun da açıklaması muadillerinin bu fiyat üzerinden satılıyor oluşu. şimdi yabancı marka muadillerinin 300bin liraya satıldığı aracın yerlisi de 300bin liraysa "bu nasıl yerli?" diyorum. bu aracın gümrüğü ve kur farkı olmaması gerekmiyor mu sizce de? ve vergisinin düşük olması.

    verdiğim mercedes örneğine gelirsek; halk içerisinde 300bin lira arabaya para verebilecek olan adam zaten istediği markaya binebiliyordur manasında referans örnek olarak mercedes yazdım. araba elektrikli falan filan buralara girmeye gerek yok. kastım buydu yani.

    şimdi bütün bu sebepler doğrultusunda halkın binebileceği ( en azından orta direk ) tabir edilen kesimin teşvikle falan filan alabileceği fiyatlara çıkmayacak olan aracın yerli araç olmasında nasıl bir yarar var halka? ülke ekonomisine elbette öyle ya da böyle bir katkısı olur.

    debe editi: arkadaşlar yüzlerce mesaj aldım. ve ortak fikre göre o zaman bu araca yerli araba demekle, kanuni markalı motosiklete yerli demek arasında bir fark yok. bazı motosikletler var ismi türkçe örneğin kanuni, asya motor, harput gibi. bu araçların parçaları çin'den ithal edilip montajı ülkemizde yapılıyor ve ithalatçı firma kendi ismini kullanıyor.
    bu aracın da bir farkı yok bunlardan o halde. evet ucuz olamaz çünkü tüm parçalarını dolar üzerinden satın alıyoruz. hepsinin de gümrük vergisi v.s. var. o zaman demek ki üretmediğimiz şeye yerli demeyeceğiz. umarım başlangıç için böyle olur da ileride kendimiz üretmeye başlarız.