ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
irem derici
22 eylül 2021 sanayi bakanının ötv açıklaması
-
vatandaşımızın uygun fiyata araba almasını istemiyoruz demiş, bunu biz zaten biliyorduk, yine de teyit etmişler
kpss sorularının 10 bin dolara satılması
-
(bkz: ösym'ye gelişi 9bin)
ölü bedene dokunmak
-
gecenin kör bir vakti vefatını öğrendiğim babam, evin küçük bir odasında soğuk beton üzerinde yatıyor. beyaz bir örtüye sarınmış, kefen değil. dudağının kenarında bir tebessüm var, hala aklımda... her daim çatılmış kaşları ve kesmeye kıyamadığı sakalları yok. yanakları kırmızı. sanki her an olduğu yerden kalkıp "öğlene ne yiyeceğiz" diyecekmiş gibi, uyuyor gibi, şekerleme yapıyor gibi yüzüne bakınca. ama kımıldamıyor, konuşmuyor, susuyor.
odanın kapısından bakıyorum. o yerde yatıyor ben onu izliyorum. hala bir rüyanın içindeyim gibi hissediyorum. biri beni dürtüp uyandırsın istiyorum. orda bekliyorum. çatılmış kaşları gevşemiş, dudağının kenarındaki tebessüm büyüyor gibi baktıkça.
birileri omzuma dokunup dostça gelip geçiyor. kapıya dayanıyorum hala, bir yere dayanmam lazım, yıkılırım yoksa...
hastalandığımız zamanlarda "durun ben sizi bir terletirim bişeyciğiniz kalmaz" diyen babam, buz gibi yatıyor. yanına sığışmak istiyorum. usulca yaklaşıyorum. elimi tereddütlü. korku değil bu, onun öldüğü gerçeği ile yüzleşmek. hani filmlerde görürüz ya öyle işte, dokunmakla, dokunmamak arasında kalıyorum. gözlerimi kapatıp elimi yüzünde gezdiriyorum. hala sıcak... bembeyaz, pırıl pırıl parlayan saçlarına dokunuyorum. bir ölüye dokunmak gibi değil bu. ölü gibi değil, ölmüş gibi değil. gözlerimi açıp saçlarını düzeltiyorum, kaşlarını. o kesmeye kıyamadığı sakallarından arta kalanları seviyorum. belki yaşarken sevemediğim kadar çok seviyorum babamı. o yatıyor, ben ağlıyorum. usulca çekiyorum elimi, elimde onun sıcaklığı, içimde ölümünün soğukluğu... ılık ılık ağlıyorum...
hafta sonu üç gün olsun kampanyası
-
dünya ekonomisini ve çevreyi (ve bizi-hayatımızı) kurtarabileceği öne sürülen durum. ayrıca aile ve arkadaşlarla daha çok zamanın geçirildiği, iş yaşamının streslerinden daha uzak bir dünya demek. beden ve ruh sağlığı üzerine olumlu etkileri var bu nedenle sağlık harcamalarını azaltırken iş verimini yükseltebilir. ayrıca daha iyi yetiştirilen çocuklara zemin hazırlayabilir.
isveç'te 2015 yılında pilot bölgede denenmiş ve iş verimini, mutluluk oranlarını artırdığı saptanmış.
abd ve avrupa'da yapılan araştırmalara göre bu durum enerji tüketimini ve doğaya salınan karbon emisyonlarını %20 oranında azaltıyor. abd utah'ta 2007-2011 yılları arasında denenerek de kanıtlanmış. bir teoriye göre bu durum klima, bilgisayar, ve ışıkların kapalı olması ile ilişkilendirilmiş. bu şekilde yılda 12 bin ton karbondioksitin salınımı önlenebilirmiş. sistemden çıkılma nedeni vatandaşların cuma günü devlet dairelerine ulaşamamaktan yakınması imiş.
bir diğer olay da ileride otomasyon ve robotik sistemler dolayısı ile bir çok işin elle yapılmasına gerek kalmayacağı. 20 yıl içinde mevcut mesleklerin %47-54'ü bu kategori içerisinde ele alınacak.
venezuela da benzer bir proje üzerinde çalışmakta. yılın iki ayı için başlatmaya karar vermişler.
ne diyelim desteğimizi sonuna kadar veririz
kaynaklar:
http://www.independent.co.uk/…g-hours-a7215421.html
http://www.travelandleisure.com/…ekends-save-planet
http://www.deccanchronicle.com/…says-scientist.html
https://www.theguardian.com/…eekends-nicolas-maduro
http://theconversation.com/…-world-and-us-too-64503
edit: konuyla ilgili eklemeler
http://diply.com/…ay-weekends/3?publisher=budget101
aynı zamanda iş memnuniyeti artıp stres azalacağı için iş değişiklikleri azalacak ve inovasyon, ekip kararlılığı artacak.
http://www.sciencedirect.com/…pii/s0140673615602951
bu da büyük tıp dergisi lancet'te yayınlanan araştırma abd, avrupa, avustralya'da 603 bin kişiyle yürütülen aşırı çalışmanın insan sağlığına zararlılığını ele alan araştırma. diyabet inme kalp hastalığı depresyon anksiyete sinirlilik uyku kalitesizliği gibi riskler barındırıyor.
https://www.theguardian.com/…es-modern-working-life
google ceo su da bu duruma karşı değil ve iş verimliliğine inananlardan. ayrıca amazon ve japonya'nın uniqlo firması da bu durumla ilgili pilot projelerini başlatmış.aynı zamanda bu durumun iş yerinde kadın erkek eşitsizliğini azaltabileceği bildirilmiş. bazı araştırmalarda haftada 30 saate varan verimsiz işyerinde bulunma zamanları bildirilmiş.
pucca
-
dün gece trt haber'e yapmış olduğu canlı telefon bağlantısından;
-ailen kitap yazdığını biliyor mu? annen, baban?
-pucca: yok, onlar bilmiyo. sadece kardeşim biliyo.
-öyle mi, hala bilmiyorlar yani senin pucca olduğunu?
-pucca: yok hala bilmiyolar.
-peki kitabı biliyorlar mı, evde hiç konu oluyor mu?
-pucca: yok hiç konu olmuyo. zaten babamın böyle şeyleri seveceğini zannetmiyorum. "babam böyle çok nasıl diyim bilim teknik falan okuyan bi insan"
evet, bu kısa diyalogdan fark edeceğiniz üzre annesine çekmiş olmalı. babasına hürmetlerimi iletiyorum.
istanbul valiliği makam odası dekorasyonu
-
altın suyuna odayı komple batırmışlar
taksiye binince arka koltukta oturan insan
-
ben yapıyorum bunu. tam biniyorum taksiye, bakıyorum arka koltukta ben oturuyorum. sonra yanıma oturuyorum, yol boyu kendimle sohbet muhabbet. vapurlar falan...
(bkz: tecavüz-ül türkçe)
fakirler de alabilsin diye kalitenin düşürülmesi
-
artık gerçekten katlanamayacağımız bir noktaya gelen durum.
ülkedeki fakirler de alabilsin diye tüm ürünlerde önce gramaj düşüklüğüne gidildi yetmedi içerikleri maliyeti düşürecek şekilde kalitesizleştirildi ve sonunda istediğimiz kalitede bir ürün bulamayacak noktaya geldik.
kardeşim artık şu ürünlerin kalitesini düşürmeyin! magnum 50 lira olması gerekiyorsa 50 lira olsun. benim imkanım varsa 50 lira verip alabileyim, imkanı olmayan da almasın. ama 50 lira verdiğimde de 3-5 sene önce yediğim kalitede yiyebileyim. magnum sadece bir örnek. sebzeden meyveye kadar neredeyse her üründe inanılmaz bir kalite düşüşü var. neden fakirler alamıyor diye biz de kalitesiz ürünlere maruz kalıyoruz.
bu konuda bakanlığın gıdalarda katı sınırlar koyması gerekiyor. ben artık fakirler de alabilsin diye, yıllardır tüketmeye alışkın olduğum ürünlerin kalitesinin düşmesini istemiyorum.
27 ocak 2022 amazon.com.tr memnuniyeti
-
türkiyeyi isveçe çeviren şirket.
23 haziran 2019 binali yıldırım'ın ağlaması
-
yazık lan kaç yaşında adamın düştüğü hallere bak.
birileri tarafından kullanılmış bir siyasi figürdür binali yıldırım. yazık ettirdi kendisine.
o birilerinin bu hale düşmesi lazım aslında ama neyse... onun da vakti var.
edit: fakir yanım üzüldü yine ama oğlunun gemileri geldi aklıma. ağlayın ahlaksızlar.
edit2: yau tamam vallaha üzülmüyorum, yeşilimi rahat bırakın.
14 eylül 2018 3. havalimanı olayları
-
işçilerin haklarını almasıyla beraber, projenin imajına leke gelmesin diye medyadan gizlenen işçi ölümleri de gün yüzüne çıkması için duacıyız.
mehmet akif ersoy
-
toprakta gezen gölgeme toprak çekilince,
günler şu heyûlâyı da, er geç silecektir.
rahmetle anılmak... ebediyet budur, amma,
sessiz yaşadım, kim, beni nerden bilecektir?
şu vasiyet gibi şeyi okuyunca nasıl da boğazına bir yumruk döşenir. offf off. anlatmak için yine mehmed âkif olmak lâzım.
iz bırakan kitap cümleleri
-
"nefrete sevgiden daha çok güvenirim," dedi şeytan. "çünkü nefretin sahtesi olmaz."
emre yılmaz - şeytanın fısıldadıkları