ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
the economist'in hatay'a azrail çizmesi
-
beyaztv ve ülketv’yi azaltması gereken bir yazarın gördüğü hezeyanları bize anlatması durumu. kanka istersen bulutlara da bak, nimbus bulutları da haarptan etkilenip pütür pütür olmuş o gün diyorlar. şinşek gibi bişi olmuş hatta maraşta. allahım millet deliye hasret biz akıllıya.
edit: arkadaşa aktrol dediğimi düşündüğü için biraz sitem etmiş. sol görüşlü kişilerde de büyük resimciler var. (bkz: cemre demirel)
edit2: arkadaşlar lütfen! simpson falan demeyin bana. 25 küsür yıldır yayınlanan dizi, zorlarsak benim doğum tarihimi bilebiler.
edit3: ne cemre sevdalıları varmış ya!
edit4: tamam arkadaşlar cemre’nin karl hakkındaki yazılarını okudum. alın size yeni düşman veriyorum has solcu (bkz: sezgin tanrukulu). cemre demirel hakkındaki görüşlerim değişmedi.
edit5: bu entry’i de debeye sokmamak. neyse!!!
ev kredisi borcu uğruna yıllarını ipotek etmek
-
akılla bir konuşmam oldu dün gece;
sana soracaklarım var, dedim;
sen ki her bilginin temelisin,
bana yol göstermelisin.
yaşamaktan bezdim, ne yapsam?
birkaç yıl daha katlan, dedi.
nedir; dedim bu yaşamak?
bir düş, dedi; birkaç görüntü.
evi barkı olmak nedir? dedim;
biraz keyfetmek için
yıllar yılı dert çekmek, dedi.
...
ömer hayyam
adamm taaa 1100 yıllarında olayı çözmüş, bizimkiler halen mal mülk peşinde...
chp'nin seçim kampanyasına suç duyurusu yapılması
-
provokasyon olarak görenlere zoruna mı gitti yarrağım şeklinde sorma isteği doğuran girişim.
imamoğlu'nun yunan tanrısını metroya bastırması
-
inanmıyorsanız da saygı duyun. haşa “sözde tanrı” falan ayıp oluyor.
ahmet davutoğlu'nundan cuma namazı müjdesi
-
işten kaytarmak isteyen ateistlerin canına minnet olan müjdedir.
yaran diyaloglar
-
abimler üniversitedeyken:
küçük abim: abi geçende sen ödedin bu sefer ben ödeyeyim
büyük abim: olmaz koçum burada senin paran geçmez
küçük abim: abi ölümü öp bu sefer ben ödeyeyim
büyük abim: tamam neyse bu sefer sen öde haftaya ben öderim.
diyalogu yaran diyalog yapan detay şu: ikisi de babamın kredi kartını kullanıyor.
emrullah gülüşken için isveç'e uçak gönderilmesi
-
isveç'e vergi veren türkiye ile bağı kalmamış adama yapılan yardımdır. kızının avrupa'da ölmek daha iyi tarzı bir twiti vardı. bu adamlara mı yardım ediyorsunuz şimdi? bakın her şeyi geçtim yatağa düşene kadar beklemişler üstüne isveç'ten kalkan kurtarma uçağına gitmemişler ve siz ayaklarına özel uçak gönderiyorsunuz . devletin parasını böyle çarçur edip bir de utanmadan oyun konsoluna, makyaj malzemesine vergi getiriyorsunuz. daha kendi vatandaşınıza maske dağıtamadınız ama sorsan ortamlarda büyük devletiz. aferin size.
edit: arkadaşlar bahsettiğim olayların hepsi adamın kızının twitter hesabında var. herkese tek tek cevap veremem. bahsettiğim ilk twit çok daha önce atılmış. birkaç gün önce açılan konuda linki paylaşılmıştı daha sonra silindi. ss alan varsa paylaşabilir.
edit2: özelden iltica konusunda çok fazla mesaj aldım. evet herkes hangi profilde insanların isveç'e iltica edebileceğini az çok biliyor. zulüm gördüklerini iddia ettikleri bir ülkeden yardım istemek de ayrı bir yüzsüzlük gerçekten.
ölen kişiden geriye kalan en hüzün verici nesne
-
13 yaşındaydım. yaz tatili için anneannem ve dedemle köyde kalıyordum. bir sabah dedem erkenden kalkmış, güzelce giyinmiş kokulanmış beni uyandırdı. "ben şehre iniyorum kızım bir şey istiyor musun" diye sordu. ben de sabahın köründe beni uyandırdığı için sinirlenip dünyanın en gereksiz atarını yaptım. aşırı huysuz bir şekilde "falım sakız al, buranın bakkalındaki sakızları beğenmiyorum" deyip kıçımı dönüp geri yattım.
dedem şehre gittiğinde karşıdan karşıya geçerken bir dolmuşun kendisine çarpması yüzünden birkaç gün hastanede yatıp sonra da öldü. şehir merkezinde işleri olduğunda hep elinde taşıdığı içine evraklarını koyduğu küçük kahverengi bir çantası vardı. hastane, cenaze vs süreçleri geçtikten sonra annemle çantasını açtık. içinden 10'a yakın falım sakız çıktı. günlerce o sakızlara bakıp bakıp ağladım. şımarıklığıma, domuzluğuma öfkelendim. o sakızlar bana bazen çok basit olarak görebileceğin bir nezaketsizliğin nasıl ömürlük bir pişmanlığa dönüşeceğini öğretti.
hatırladıkça hala burnumun direği sızlar. hiç geçmeyeceğini bildiğim bir hüzne kapılırım.
vanuatu ile türkiye arasında vize anlaşması
-
adını bile yazmak için 2 defa baktım amk. ilk defa duyuyorum ülkeyi. avustralya ’nın 1750 km doğusunda, gidiş 3 ay falan sürüyor sanırım.
"vanuatu ile türkiye arasında turist vizesi anlaşması yapıldı. türkler vanuatu'yu artık vize almadan ziyaret edebilecek."
dışişlerimizi bu başarısından dolayı kutluyorum. şimdiye kadarki tek ve en büyük başarıları bu sanırım.
haberin altından bir yorum:
"hayaldi gerçek oldu. bravo başbakana nasıl öderiz hakkını :)) ülke zaten hep tatil yapacak yer sorunu yaşıyordu özellikle asgari ücretliler."
3 temmuz 1990 el muaysem faciası
-
tarihin gördüğü en büyük tünel faciası. mina'da şeytan taşlamaya giden ve dönenlerin gidiş geliş ayrımı yapılmayan tünel içerisinde karşılaştıkları izdihamdan kaynaklanmıştır. suudi yetkililerin açıklamalarına göre 447'si türk 1426 kişinin can verdiği olayın gerçek boyutları saklanmıştır. diyanet sağlık ekiplerinin ortak gözlemlerine göre en az beş bin ila altı bin kişinin vefat ettiği söylenmekte. ölüm nedenleri ayakta sıkışmadan dolayı kaburga kemiklerinin kırılması ve oksijensizlik olan, suudilerce gelişigüzel tırlara istif edilip akıbetinden haber alınamayan binlerce insanın hesabı hala sorulamadı.
imamoğlu'nun büfecilerin ekmeğine göz dikmesi
-
eminönü, kadıköy, bağdat caddesi gibi yerlerde 3 bin lira kirayla büfe işletenleri ortaya çıkarmış olay.
bugüne kadar bu millete ne kadar kayıp yaşattıklarını siz hesap edin.