hesabın var mı? giriş yap

  • kayserispor - vestel manisaspor üst
    malatyaspor - samsunspor 1 handikaplı
    çaykur rizespor - denizlispor 2
    ankaraspor a.ş. - trabzonspor a.ş. 2
    mke ankaragücü - gaziantepspor 1
    konyaspor - sivasspor 1
    fenerbahçe - kayseri erciyesspor 1
    beşiktaş a.ş. - galatasaray a.ş. 2

  • dün gültan kışanak'ı konuk ettiği programında yüzünde güller açmaktaydı. karşılıklı acaba yarınki nevruz mesajı ne olacak? ayy çok heyecanlı diye konuştular (izlediğim 10- 15 dakika boyunca). gültan hanım'ın yüzündeki gurur ve nereden nereye geldik duygusu hakkında bişey yazmak lazım mı bilmiyorum. ben şirin hanıma yoğunlaştım.
    hani insan hayvan kesilmesine dayanamaz ama et yemeğe bayılır. mesela ben balık tutmaya kıyamam ama çinekop çok severim. bu kentleşmenin sanayileşmenin falan bize kazandırdığı bir riya olsun. ya da özümüzden koptuk mu diyelim. ağız tadıyla bir tavuk bile kesemiyoruz. o dehşeti yaşayıp, şükredip allah ne verdiyse yiyip hayatımıza geri dönemiyoruz.
    kendisinde bu tarz bir kopukluk var bence kürt siyasi hareketini demokratik, özgürlükçü ve heyecan verici bulmasından kaynaklanıyor. heyecanla mesajını bekledikleri kişi gültan hanım için belli ki önder. ama o kişi aynı zamanda türk ordusuna düşman diyen, türkiye devletini düşman olarak gören, bunu da saklamayan bir kişi. öcalan'ın şimdiki barış güvercini halleri pek çaktırmıyor olabilir ama eski görüntülerinde açık ve net düşman diye bahsediliyor türkiye devletinden. böyleyken böyle yani. şirin hanım devleti pek sevmiyor diyeceğim. evet devletin bayılacak bir tarafı yok ama başka devlet de yok.
    kendi budunuzun kesilmesine dayanamıyorsunuz, bakamıyorsunuz. zaten siz şiddete militarizme falan da karşısınız. sonra biri o budu size demokrasi sosu ile pişirip getiriyor. ne kadar hoş, adamlar bunu otuz yılda pişirdi, helal olsun diyorsunuz. karşılıklı heyecanla bakalım menüde daha neler var falan diye konuşuyorsunuz. bence olayın kendisi böyle bir çarpıklık, anlamıyorum.

    edit: imla

  • bundan neredeyse 8 bucuk yil once basima gelendir. kiz halimle beni yarim saat bekletmisti taksimdeki tramvay duraginda. nihayet geldi, mephistoya gittik. ben bi cafe latte ictim, o cay icti. hic begenmemistim kendisini. o ise begendigini fazlasiyla belli etmisti. sirf ilk bulusmada kestirip atmak ayip olur diye ikinci kez bulusma teklifini kabul ettim. bu sefer daha sicak ve sevimli gelmeye basladi.
    3. bulusma: ya aslinda o kadar da fena adam degilmis
    4. bulusma: sanki hoslanmaya mi basladim ne?
    5,6,7,8,9......... diye gecti gitti aylar, yillar. sirf adama ayip olmasin, gururu kirilmasin diye kabul ettigim 2. bulusma teklifi meger hayatimin donum noktasiymis. 8,5 yillik sevgilimi, 1,5 yillik kocami, kizimin babasini reddedecekmisim nerdeyse.

    debedit: oncelikle hepinize tum guzel dilekleriniz icin cok tesekkur ederim.
    gercek olup olmadigini soranlar oldu. tamamen gercek. yazana kadar o kadar da masalsi gelmemisti bu yasadiklarimiz .

    bir de corbada tuzumuzun olmasi amaciyla, lutfen : (bkz: minik gülce için yardım kampanyası)

  • az önce egm tarafından tarafıma yollanmış sms. yanlış. newton'ın fizik kurallarını egm'ye hatırlatacak olursak:

    d = v.t

    yani

    mesafe = hız x zaman

    buradan hesaplarsak

    zaman = mesafe / hız

    yani mesafe aynı olduğu zaman hız arttıkça zaman azalıyor bölen olarak değeri arttığından. eğer

    aşırı hız > hız

    denklemine bakarsak aşırı hızın her zaman zaman kazandırdığını söyleyebiliriz. dolayısıyla doğru cevap:

    "aşırı hızla kazanılan zaman, kaybedilen hayatlara değmez"

    olacaktı. bir emniyet genel müdürlüğü eğitiminde daha görüşmek üzere.

  • cidden çok enteresan yıllardı.

    sonra turkcell telsim'e karşı bir kampanya yaptı. turkcell'den turkcell'e dakikası 4 kontör oldu, turkcell harici aramalar gene 10 kontör ücretle devam etti.

    sokaktaki adamın bu kampanyaya tepkisi ise şu oldu:

    - abi 1.5 dakikadır konuşuyorsun, girdi kol gibi.
    + abi turkcell kampanya yapmış, dakikası 4 kontör. girmiyor yani.
    - yürü git lan! nasıl 4 kontör oluyor?
    + vallaha bak!
    - vay amuğa goyyim.

    evet, beklentilerimiz buydu, düşüktü. sonra uzaklardan bir yerlerden aria ve aycell adlı iki kahraman çıktı.

    aria : "günde 10 kontör bedava" gibi akıl almaz bir kampanya yaptı. aklımızı başımızdan aldı.
    aycell : cüzi bir paraya öğretmen hattı sattı. sınırsız denen kavramı hayatımıza soktu.

    başlarda turkcell "zengin hattı" olduğundan, marka pantolon, ayakkabı giymek gibi bir şey olduğundan, bazıları kazık da olsa, hattını değiştirmeye kıyamadı ama o kitle de zaman içerisinde azalınca, turkcell pazarı kaptırmamak için kampanyalara başladı.

    o yüzden ne zaman avea ile ilgili sözlüğe kötü bir şey yazasım gelse, yazar, silerim. adamlar bizi nerelerden kurtardılar, ahde vefa denen bir şey var. turkcell'i ise geçmişten gelen kinle petrol milyarderi olsam kullanmam.

  • düşündürücü bir olay. açıklaması ise basit. açıklayacı olması adına detaylandıracağım işi.

    şimdi şöyle ki yürüyen merdivenlerde el bandını tuttuğunuzda el bandı kısmının yürüyen merdivenden daha hızlı gittiğini fark edebilirsiniz.

    şimdi önce yürüyüş bandının çalışma mantığına bakalım:

    el bandı düzeneğinin hemen altında basamakların olduğu bandın düzeneği var, ikisi üst üste yani. ikisinin de iki ucunda kendine ait bir çark düzeneği var dönüş hareketlerini sağlamak adına. el bandının düzeneği dişsizken yürüme bandınınki dişli bir yapıya sahip ve bu iki çark birbirine bağlı.

    el bandının olayı ise bu noktada şöyle:

    kayışla dişsiz düzeneğin sürtünme olayı gitgide el bandının dönüşünü gerçekleştiren bantları eskitir. çap küçülür ve bant gittikçe daha yavaş hareket eder. haliyle kayışların değişmesi gerekir. işte bu noktada yürüme bandının kullanım ömürünü uzatmak için kayışlar olması gerekenden %2 daha geniş tutuluyor ve haliyle el bandı kısmı yürüyen merdivenden gözle görülür derecede hızlı hareket ediyor.

    oysa yürüme kısmında işler hep yolunda. çünkü çarkın dişleri demirden yapılmış, daha yavaş eskimeye meyilli ve adımların hızı neredeyse hiç değişmiyor.

    son olarak da can güvenliğimizle ilgili bu konuya dair küçük bir hatırlatma bilgisi verelim:

    yeni yürüme bantlarında el bandı yolcudan bir tık daha ilerde hareket ediyor.

    servis ömrünün yarısında olan yürüme bantlarında ise el bandı yolcuyla birlikte hemen hemen aynı hızda hareket ediyor.

    onarıma ihtiyacı olan el bantlarında ise el bandı yolcudan bir tık daha geride hareket ediyor.

    dikkat edilmesi gereken bir konu, biliyorsunuz.

    kaynak için tık tık.

  • göndermeyin lan o turisti. içimizdeki irlandalı o. memleketi hizaya sokacak bir kurtarıcı adeta.

  • muhtemelen türkiye'ye yapılacak geri göndermedir.

    yalnız isveç devletinden ricam, düzgün mültecileri değil de,
    seçebilirlerse, hırsız, tecavüzcü, barbar tipleri bize göndersinler.

    biz de kırmızı halılı devlet töreni ile karşılarız.
    çünküm bu tarz insanları halkımız baştacı etmeyi çok sever ve onlar da bizden birisi gibi olacağı için rahatça kaynaşırız.