hesabın var mı? giriş yap

  • "brain in a vat" düşünce deneyi, gerçekliğin doğasını ve bu gerçeklikle ilişkimizi araştırmak için kullanılan bir felsefi düşünce deneyidir. düşünce deneyi, sadece bir tencerede sıvı besinlerle beslenen beyinler olup olmadığımızı sormaktadır. bu beyinler, bir süper bilgisayara bağlı olup, bize duyusal bilgiler veren ve düşüncelerimizi ve deneyimlerimizi yöneten bir süper bilgisayar tarafından beslenmektedir.

    düşünce deneyi, genellikle şüphecilik kavramının örneklenmesi için kullanılır, yani gerçekliğin doğası hakkında emin olamayacağımız fikrini ifade eder. bu, dünya hakkındaki algılarımızın ve deneyimlerimizin tamamen simulasyon ya da yapay olabileceği ve bu deneyimlerin doğruluğunu doğrulayamayacağımız anlamına gelebilir.

    bu düşünce deneyi, insan bilgi ve anlama sınırlarını da sorgulamaya yol açar. dünya ve gerçeklik hakkında anlayamayacağımız ya da anlamayacağımız şeylerin olma olasılığını gösterir.

    "brain in a vat" düşünce deneyi, felsefi soruları araştırmak ve gerçeklik hakkındaki varsayımlarımızı sorgulamak için yararlı bir araçtır.

    düşünce deneyi, gerçekliğin doğası ve bu gerçeklikle ilişkimiz hakkında ilginç sorulara yol açar. dünya hakkındaki algılarımızın ve deneyimlerimizin tamamen simulasyon ya da yapay olabileceği ve bu deneyimlerin doğruluğunu doğrulayamayacağımız fikrini ortaya koyar. bu, duyularımızın güvenilirliği ve dünyayı doğru algılama ve anlama yeteneğimiz hakkındaki varsayımlarımızı sorgulamaya yol açar.

    düşünce deneyi ayrıca insanin bilgi ve anlama sınırlarını da sorgulamaya yol açar. dünya ve gerçeklik hakkında anlayamayacağımız ya da anlamayacağımız şeylerin olma olasılığını gösterir. bu, dünya ve evren hakkında bilebileceğimiz ve bilmediğimiz şeyler hakkındaki varsayımlarımızı sorgulamaya yol açar.

    genel olarak, "brain in a vat" düşünce deneyi, gerçeklik ve gerçeklikteki yerimiz hakkındaki varsayımlarımızı araştırmak ve sorgulamak için yararlı bir araçtır.

  • yedi yıl önce ülkemizde polisler, ali ismail korkmaz'ı döve döve öldürdüler. döve döve. hiçbir suçu, günahı, yanlışı yoktu. daha iyi bir yaşam istediği için öldürüldü.

    almanya'da gerçekleşen bilmediğim bir olay üzerinden nefret kusacak değilim. ama o zamanlar tepki göstermeyenlerin şimdi dış güçler demesi de gülünç olur. kendi ülkesinde medeniyet olmayan bizler, başka ülkelerin asayişlerine had bildirebilecek mertebede değiliz.

  • bulaşıkların yemekten sonra değil de yemekten önce yıkandığı tek yer öğrenci evidir..

  • yedi - sekiz yıl önce, sahip olunan pentium 100 bilgisayarın 20 gigabyte'lık hard diski, norton speed disk ile defragmente edilmeye bırakılmıştır. bu işlem yarım saatten fazla sürecektir. o esnada başka bir işi halletmek için dışarıya çıkılır. eve dönüldüğünde, anne odanızda bilgisayarınızın başında oturmuş, büyük bir dikkatle, hipnotize olmuş halde monitöre bakarken bulunur.

    - anne ne oldu?
    - oğlum şu şeylere bakıyodum, ne zaman durucak diye. (norton speed disk'in blok hareketlerini gösteren renkli minik kutucuklarını kast ediyor)
    - niye ki anne?
    - e dursun da kapatayım, boşuna açık kalmasın diye.

    burada anne, en azından ekranda bir hareket varken, "demek ki bilgisayarın içinde bir işler dönüyor, çalışıyor" mantığını yürüttüğü için takdir edilir. çeşitli yazılımlardaki, yaptığı her haltı grafik olarak gösteren cafcaflı arabirimlerin hikmeti anlaşılır.

    demek ki ucuz bilim kurgu filmlerinde, panellerde o kendi kendine yanıp sönen ışıklar sırf şekil olsun diye orada değildir. o ışıklar hareket etmese, mürettebattan birinin annesi gelip "boşuna açık kalmasın" mantığıyla sistemi kapatacaktır.

  • neden beton diye sorguladığım fikir. bence mısırla doldurabiliriz böylece yanardağ patladığında tüm dünyaya patlamış mısır yağar eğlenceli günler geçirebiliriz.

  • doğru konuşmuş kız. şimdi kendisi ne kadar büyük oyuncu ki star wars'u ve oyuncuları eleştiriyor derler ama kız bir sinema izleyicisi olarak beğenmemiş oyuncuları ve hikayeyi. ben çıkarım daha iyisini yaparım da dememiş. bir sorun yok yani.

  • erasmus'a gidenlerin uyması gereken sayısız yazılı olmayan kural vardır. bunlardan bazıları şunlardır:

    -hometown bilgisi binilen trenin hızıyla doğru orantılı olarak değiştirilmeli.
    -yabancı gazeteyi le café'de okurken "farkına varmadan" çekilmiş fotoğrafı profil resmi yapmalı.
    -gidilen her yerde çoook eğleniyorken çekilen on binlerce fotoyu paylaşmalı. gece gündüz paylaşmalı.
    -erasmus'a gittikten 2 hafta sonra türkiye'deki sevgiliden ayrılmalı.
    -erasmus'ta edinilen arkadaşlarla duvar üzerinden native speaker gibi gramere özellikle dikkat etmeden konuşmalı.
    -türkiye'de geceleri asla dışarı çıkmayıp orada her gece partilerde kusulmalı.
    -şahıs erkekse onu aynı anda iki yabancı kız öpüyorken çekilmiş profil fotosu kullanmalı.
    -yabancı dil kursu reklamı gibi zencili,çekikli,araplı, fransızlı arkadaş grubu yapmalı ve bu grupla gidilen her yere event açmalı-yüzlerce fotoğraf yüklemeli.
    -sıçmak için bile event açılmalı.
    -türkiye'de karşı cinsle alaka olmasa bile erasmus'ta skor yapmaya kasılmalı.

    özet geç piç diyenler için:
    http://www.funnypictures.net.au/…ourist-photos1.jpg

  • dunya tarihinde bir astronota karsi belediye secimi kazanmis tek insan onemli tabi ahah.

  • şehirlerin plansız olmasıyla ilgilidir. abd, japonya gibi ülkelerde o terimler kullanılır çünkü şehirler ızgara sistemiyle imar edilmiştir. bir caddede batıya doğru giderken düz gittikçe aynı yöne gidersiniz. ancak türkiye'de batıya giderken cadde'nin sola dönmesiyle güneye dönebilir ya da son bulmasıyla farklı bir yönde bulabilirsiniz kendinizi. bu nedenle coğrafi yönlerin türkiye'de kullanılması pratikte imkansızdır.