ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
6 yaşındaki çocuğunu kuran kursuna gönderen millet
-
6 yaşındaki çocuğunu yabancı dil eğitimine yollayıp dünyayı daha iyi okuyabilmesini sağlamak yerine kuran kursuna yollayan ailedir.
kur'an kurslarında ortaya çıkan o kadar haber varken halen bunları umursamaz.
kaldı ki 6 yaşında bir çocuğun soyut düşünme boyutu halen yeterli değildir. o çocuğa yapılan bu yüklemeler onu kötü hale getirebilir. hadi çok muhafazakarsın diyelim, e orada kötü bir hoca çıksa çocuğa alttan alttan ışid zihniyetini verse ne olacak? 6 yaşında bir çocuğun beynine çoğu şeyi yerleştirirsin ve onlardan kurtulsa bile ruhunda yaralar oluşur.
yaran facebook durum güncellemeleri
-
"internet hızı sıralamasında avrupa ikincisiymişiz. haberle ilgili yarım saattir dolmasını beklediğim video yüklensin detayları vericem."
ateist de olsa kimseye ayrımcılık yapmayız
-
hayatı takiyye üzerine kurulu rte'nin yeni yumurtası. bunu diyen çok değil, 3 hafta önce şöyle diyordu;
(bkz: bunlar solcu bunlar ateist bunlar terörist)
süleyman bağcıoğlu
-
vakti zamanında kaygı ismindeki bir grupta harikalar yaratan gitar ustasıdır. kanımca ülkemizde fender stratocaster isimli tasarım harikasını en iyi kullanan iki isimden birisidir. bulunduğu yerde blues, rock, müzik, gitar meraklısı herkesin canlı canlı izlemesi şarttır. yavuz çetin'i izleyemedik diye üzülenlere peşin söyleyelim üstün yetenekli insanlar ülkemizde de dünyada olduğu gibi az sayıda, kaçırmadan bu ustayı izlemek lazım.
çal keke çal
-
ekşi sözlük versiyonu tarafımdan yapılmıştır.
ekşi sözlükte bir gün geziyordum,
ssg çağırdı.
debauchee buraya gel.
buyur hocam.
dedi çıkar kalem.
belimden klavyeyi çıkardım.
dedi çıkar defter,
mahkeme kağıtlarını çıkardım
dedi çıkar harita,
işte güzelim orda senin benim karmamda bıraktığım 3-5 tane z.ö var ya
işte onları çıkardım.
ssg dedi bunlar ney?
hocam 3-5 şakirt yarası
sanki sanırsınız ki trollun allah'ı
ama bilmezsiniz ki o 3-5 karma yarası,
gök yeleli bozkurtun hatırası
çal kanzuk çaalll
osmaniye'de şemsiyeyle uçan adam
-
ulan kemal sunal filmleri gibi aynı; 5-10 kere de izlesen sıkılmıyosun. adam resmen göğe yükselmiş
edit: tekrar tekrar izleyince detaylar daha bir ortaya çıkıyor; uçuşa engel olmak isteyen dayılardan bir tanesinin elindeki çay bardağı ve uçuş gerçekleştirdiği anda bile o çay bardağından vazgeçmeyişi, sıkı sıkıya, hayata sarılırcasına sarılışı...
arabam.com'daki 35 bin tl'lik 2000 model passat
-
ilan sahibinin sözlükte reklamını yaptığı passat.
şahsın ankara hakkında bir sürü entry'si var, araç da ankara'da.
dava çözüldü.
hayata dair iç burkan detaylar
-
bir görme özürlü adam vardır maltepe pazarının girişine yakın yara bandı satan...
bir karton kutusu vardır, onun üzerine oturur, yanında getirdiği küçük siyah çantasından 10lu yara bandı paketlerini çıkarır, ve çekine çekine duyurmaya başlar işini:
"10 adet yara bandı 1 milyon lira..."
yandan akıp giden kalabalığın yarısı adamın görme özürlü olduğuna inanmaz, birazı duygu sömürüsü yapıyor zanneder, bir kısmı değecek birşey olsa sattığı kandırmanın hesaplarını yapar... çok azımız farkederiz adamın hakikaten namusuyla para kazanma çabasında olduğunu...
1 milyon uzatır, kendi kendinize iyilik yapmaya niyetlenir "bana 2 tane ver, yeter" dersiniz...
"olmaz abi, 10 tanesini satıyorum 1 milyona" der...
ısrar edersiniz, inatla kabul etmez, "abi, haketmediğimi almam ben" cümlesini duyarsınız...
"ben helal ediyorum" demeniz birşey ifade etmez, o daha keskin "bakıyordur" duruma, daha fazla uzatmaz, 10 yara bandını alır gidersiniz...
iş biter, dönüşte sizin yaptığınız konuşmanın neredeyse aynısı iki genç kızla onun arasında yapılıyordur.
kızlar sizden ısrarcı çıkınca başka bir çözüm önerir adam;
"abla, o zaman ben sizin almadığınız bu artanları sizden sonraki müşterime veriyorum, ama helal edin..."
konuşmanın ardından ne olacağını görmek için beklemeye başlarsınız...
biri gelir birkaç dakika içinde, verir 1 milyonu alır 10 tane yara bandını, tam gidecekken bizimki "pardon abla," diye başlar anlatmaya, ve ısrarla ona verir elinde önceki seferden kalan 8 tane yara bandını...
az üzülür, biraz burulursunuz,
az önce 50 yara bandı parasına yediğiniz döner ekmek düğümlenir boğazınızda...
bir görme özürlü adam vardır maltepe pazarının girişine yakın yara bandı satan,
bakmanın ötesinde görmeyi öğretiyordur insana yanından her geçildiğinde...
malum,
10 adet yara bandı 1 milyon değerinde...
alman fayans ustasının iş disiplini
-
(bkz: hans gotufayans)
bhopal
-
facia olayın gelişimi şu şekildedir:
hindistan çok büyük bir ülkedir ve çok fazla insan yaşamaktadır ve haliyle bu insanların beslenmesi gerekmektedir. mevcut tarım kapasitesi yeterli olmadığı için amerikalılar "hindistan'a gidelim, tarım üretimini artırmak için zirai ilaç üretelim ve satalım" derler. hindistan'da zirai ilaç fabrikasını kurduktan sonra birşeyin farkına varırlar: hindistan nüfusu fakirdir ve zirai ilaca verecek paraları yoktur. ürettiklerini satamayan amerikalılar tüm sistemleri kapatıp, fabrikayı ve tesisleri de olduğu gibi bırakıp ülkelerine dönerler. zirai ilaç üretiminde mic * (bkz: metil izosiyanat) kimyasalı kullanılmaktadır. üretim yapmadıkları için hammadde olarak depoladıkları 55 ton kadar mic'i de bırakıp giderler. mic, soğutulması gereken bir kimyasal olduğu için sisteme bir soğutucu bağlıdır. ama tabi herşeyi kapatıp gittikleri için soğutucu da görev yapmamaktadır. depo tanklarından birinin içine, su ile yol temizliği yapılırken su sızmıştır. mic ile suyun egzotermik reaksiyonu ile depo tankı içerisindeki sıcaklık artmıştır. soğutucu çalışmadığı için sıcaklık kontrolsüzce yükselmiştir. diğer bir önlem de gaz yıkama ünitesidir (bkz: scrubber). depo tankı içerisindeki basınçlı gazı yıkayıp doğaya zarar vermeden atabilecek bu gaz yıkama ünitesi de kapatılıp bırakıldığından, sıcak ve basınçlı gaz depo tankı içerisinde kalmaya ve sıcaklığı yükseltmeye devam etmiştir. üçüncü ve son bir önlem olan yakma ünitesine giden hat ise bakım nedeniyle söküldüğünden, depo içerisindeki egzotermik reaksiyon sonucunda patlama olmuştur.
resmi kayıtlara göre: kazanın olduğu gece 3800 kişi ölmüştür. sonrasında 10000 kişi daha ölmüştür.
1989 şubatında hindistan yüksek mahkemesi, union carbide'ı 470 milyon dolar ödemeye mahkum etmiştir. union carbide bu parayı ödemiştir ancak bu para felaket sonrası acıların dindirilmesi için kullanılmamıştır; zaten parası olanların cebine girip onların zenginliklerine zenginlik katmıştır.
thy'nin dönüş bileti kurnazlığı
-
şimdi şöyle bi durum da var mı acaba arkadaşımın arkadaşı...
adam gidişi değil de dönüşü kaçırsa...
gidiş-dönüş aldığı için indirimli ödediği gidiş biletinin, indirim oranını geri mi isteyecekti firma?
buyrun...
süreniz 45 saniye.
üniversiteye yeni başlayacaklara tavsiyeler
-
cumhuriyet'in kuruluş tarihini, atatürk'ün doğum ve ölüm tarihini, tbmm'nin açılış tarihini mutlaka bilin. bir gün yolda tv spikeri sorar, sonra bilemediniz mi 'üniversiteli öğrencilerin vahim durumu' diye haber olursunuz. çok fena.
laf edilirse eksi manyağı olunacak kişiler
-
kıvanç tatlıtuğ. laf edince ''adresini ver lan'' diye mesaj atan hatunlar var lan sözlükte.
görme engelli oğluna maç anlatan baba
-
yaşarken ve burnunun dibindeyken bile çocuklarını psikolojik öksüz/ yetim bırakan ana babaların yanında; eli bırakıp, ayağı öpülecek '' baba ''dır. ''ben'' değil ''biz'' diyebilendir. bravo.
sonradan gelen edit: (bkz: başlığın yazarın başına kalması). ilk entry'de bir video vardı, şimdi fark ettim silinmiş. neyse.