hesabın var mı? giriş yap

  • şampiyon kokoreç'in mecidiyeköy şubesinin yemeksepeti'nde gelen olumsuz yorumlara verdiği inanılmaz samimi ve bir o kadar da efsanevi ayarlardır.

    örnek:

    müşteri: hayatımda yediğim en kotu kokorectı bı daha asla.
    şk: birincisi, hayatınızda yediğiniz en kötü kokoreç olmasının sebebini yazmamışsınız. ikincisi, gerekli kontrolleri yaptığımızda gördük ki, siparişiniz normal sürenin de altında ulaştırılmış sizlere. buna rağmen hızımıza da en düşük puanı vermişsiniz. aynı zamanda bu siparişten hemen 2 gün sonra tekrar sipariş verip tekrardan ürünler hızlı ulaşmasına rağmen 2-2-2 şeklinde paunlama yapmışsınız. sebep olarak da kokoreçin domatesli olmasını göstermişsiniz. ama domatessiz olsun diye not bile yazmamışsınız.

    -----------

    sayın müşterimiz; "kokoreçine güvenmeyen domatesle sunar" gibi bir özlü söz yazmışsınız fakat şampiyon kokoreç'in bütün şubelerinin kokoreçi domates ve biber ile pişirerek sunduğunu bilmiyorsunuz muhtemelen. bu, kokoreçimize güvenmediğimiz değil, bizim tarzımızın bu olduğunu gösterir. ki, hemen her kokoreççi de bu şekilde yapar. sadece ege bölgesinde, özellikle izmir'de kokoreç yalnızca kimyon ile sunulur. ayrıca bu bizden ilk siparişiniz değil. domates istemediğinizi belirtebilirdiniz.

    -------------

    çok daha fazlası için: http://istanbul.yemeksepeti.com/…&categoryname=4574

    (bkz: domates istemediğinizi belirtebilirdiniz)

  • muhtemelen müyap tarafından kapattırılmıştır. fizy'nin engellenmesiyle aklım başıma geldi. hemen gidip bir sürü albüm alacağım.

  • düz dünyacı tayfa; lütfen bize söylermisiniz,diyelim haklısınız. dünya tepsi gibi düz.dünya düz olduğu halde, bu durumdan küre dünyayı savunanların ne gibi bir çıkarı olabilir. yada,bu size göre, gizlenmese, hayatımızda ne değişirdi? lütfen çok ciddiyim.

  • bu yurtdisindaki insanlar hakkinda yurticindeki herkesin bu kadar bilgi sahibi olmasi goz yasartici. valla bravo.

    oncelikle, oy vermek icin randevu alma gerekliligi ve bunun getirdigi zorluklari [bu yuzden egitim duzeyinin cok daha yuksek oldugu abd gibi ulkelerde yasayan turk vatandaslarinin oy verme orani, almanya gibi ulkelerde yasayan ve egitim seviyesi cok dusun turk vatandaslarinin oy verme oranindan daha yuksek zira randevu alma islemi bu insanlar icin pek de kolay bir is degil] vesaire bir yana koyalim.

    yurtdisinda oy verme islemi, turkiye'deki gibi herkesin yasadigi sehirde yapilmiyor. turkiye cumhuriyeti temsilciliklerine gideceksiniz. bu da ornegin abd'nin bati yakasindaki eyaletlerde (washington'dan, alaska'ya, colorado'dan hawaii'ye kadar) yasayan herkesin los angeles'a gitmesi demek.

    kafanizda canlanmamis olabilir, bahsettigim mesafeler soyle.

    - hawaii'den los angeles ~4000km.
    - alaska'dan los angeles ~4000km
    - denver-colorado'dan los angeles ~1400km

    simdi bu mesafeleri istanbul'a uygulayalim

    - istanbul'dan madrid 2800km
    - istanbul'dan berlin 1750km
    - istanbul'dan londra 2500km

    umarim mesafelerin buyuklugu hakkinda bir fikir vermistir. avrupa ozelinde, zaten gurbetci adam bu kadar yol tepecegine gider turkiye'de oy verir (sinir kapisinda)

    sahsen ben los angeles'a nispeten cok daha yakin olan san francisco'da yasiyorum. kalktim oy kullanmaya gittim. oncelikle haftasonu san francisco'da bulunmak zorunda oldugum icin mecburen bir is gunu izin almak zorunda kaldim. ayni sekilde yine hemen donmek zorunda oldugum icin araba ile degil, ucakla gittim. bunun oteliydi, araba kiralamasiydi, yeme icmesiydi $1000 civarinda para harcamam gerekti. ıki kisi icin $1500 diye dusunun. ben gittim bu parayi harcadim ve oyumu verdim. ama herkesten bekleyemem.

    bu baska ulkelerde ayni hesaplamalara yol acmiyor olabilir, her ulkenin karakteristigi farkli lakin hangi ulke olursa olsun, kalkip belki de mahallenizde oy kullanmak gibi bir is olmadiginin farkinda varmalisiniz.

  • gini katsayisi ile zamanlararasi hatta ulkeler arasi karsilastirma yapilirken cok dikkatli olunmasi gereklidir cunku bu katsayi nufusun yuzdelik dilimlerindeki degisimleri dikkate almaz. bir ulkenin 2011 yili icin 0.50 olarak hesaplanan gini katsayisinin 2012 yilinda 0.45 olmasi bu ulkede gelir esitsizliginin kesinlikle azaldigi anlamina gelmez. 2012 yilinda nufusun %20'sinin gelirden aldigi pay azalmis olmasina ragmen lorenz egrisi diyagonala yakinlasmis olabilir. bu durumda azalan gini katsayisina ragmen ulkenin en fakir %20 si daha fakir hale gelmistir.

  • yıl olmuş 2015, halen osmanlıcılık hayaliyle ve arap hayranlığı ile yaşamaktan kat kat iyi olan eylem.

    edit: yılın 2015 olmasından hareketle ya ortada köy diye bir şey kalmadığını sanmış ya da kendince köy enstitülerinin 2015 yılı itibariyle işlevsiz kalacağını düşünerek birilerine çamur atmayı isteyen garip tiplerin olduğunu görmüş olduk. kafa sorgularken kendi kafasından bihaber olmak böyle bir şey olsa gerek.

  • 1905 ıowa doğumlu,psikoloji tarihine yaptığı etik açıdan oldukça tartışmalı deneylerle adını yazdırmayı başarmış psikolog.

    1930lara kadar bağlanma teorileri içgüdüsel süreçlerimizle* açıklanıyor, annenin çocuğun karnını doyurmasının duygusal bağın kurulmasına sebep olduğu düşünülüyordu. harlow ise sadece beslenmenin bağlanmayı açıklamak için yetersiz kalacağı düşüncesinde idi. nitekim çalıştığı laboratuvardaki resus maymunları ile yaptığı gözlemler bunu doğrular nitelikteydi. yeni doğmuş ve doğumdan sonra annesinden ayrılmış bebek maymunlar kafeslerinin altına serilen yumuşak havluya karşı tıpkı insan bebeklerinin oyuncak ayılarına beslediği gibi bir sevgi besliyordu.

    harlow bu gözlemleri sonucunda bir takım deneyler yürütmeye karar verdi. ilk deneyde bebek maymunlar ortalama bir yetişkin maymun boyutunda tasarlanmış iki yalancı/vekil annenin olduğu bir kafese kondu. yalancı/vekil annelerden biri sadece telden oluşurken diğer annenin etrafı yumuşak dokuyla çevriliydi. bebek maymunların bir kısmı yalnızca tel anne aracılığıyla beslenirken kalan kısmı yalnızca yumuşak anne aracılığıyla besleniyordu.deney esnasında bebek maymunların hareketleri ve annelerle geçirdiği süreler otamatik olarak kaydediliyordu. sonuçlar harlow'un beklediği yöndeydi tel anneyle beslenen maymunlar da dahil olmak üzere bebekler zamanlarının büyük kısmını yumuşak anneyle geçiriyordu. sonuçlar o zamana değin gelmiş teorilerle taban tabana zıt gelişmişti, eğer bağlanma yalnızca beslenme gibi içgüdüsel süreçlere bağlı olsaydı tel anne tarafından beslenen bebeklerin yumuşak anne yerine tel anneyi tercih etmeleri gerekirdi.

    deneyi çeşitlendirmeye karar veren harlow, ortama bir korku nesnesi*eklediğinde bebek maymunların tepkisi ölçtü. maymunların çok büyük bir bölümü korkuyla yumuşak anneye sarıldı.bunun üzerine bağlanma ihtiyacının yanında annesel güvenin önemine de vurgu yaptı ve başka bir varyasyon olarak bebek maymunları çeşitli uyaranların olduğu 12 metrekarelik bir odaya yerleştirdi. yumuşak anneyle odada yalnız kalan maymunlar ilk etapta korkup vekil annenin yanından ayrılmasalar da daha sonradan etrafı keşfe çıkıyolardı, odada tek başına bırakılan bebek maymunlar ise parmaklarını emiyor,yere kapanıyor ve adeta bir otistik gibi tekrarlayıcı saldırgan davranışlar gösteriyordu.

    deneylere maruz kalan bebek maymunlar ergenliğe girdiklerinde diğer maymunlarla çiftleşmeyi reddetti ve anti-sosyal davranışlar sergilemeye başladı. nadiren de olsa çiftleşip doğum yapan anneler ise ya bebeklerini öldürdü ya da düzgün bir şekilde bakım sağlayamadıkları için bebekler kendiliğinden öldü.

    tüm bunların dışında harlow'un etik açıdan çok fazla eleştirilmesinin sebeplerinden biri de sosyal izalosyon deneylerinde izole ettiği maymunların pek çoğunun depresyona girip kendilerini dış dünyaya kapatarak bir nevi intahara girişmeleriydi. tüm eleştirilere rağmen harlow'un "maymunları nasıl sevebilirsiniz ki" şeklindeki söylemi ise hayvan derneklerinin ayaklanmasına sebep olmuş ve daha sonrasında hayvan deneylerine belli bir takım etik kısıtlamalar konmuştur.