hesabın var mı? giriş yap

  • bu fotoğraf eğer gerçekten 1968 yılında bakırköy'de çekildiyse ilk gösterdiği şey beslenme alışkanlığımızın kötünün ötesinde bir yöne gittiğidir. fotoğrafta kilo problemi olan insan yok.

    sonradan edit: kilo problemi olan 1 kişi bile yok.

  • benim bu.

    sadece güzel değilim işte amk. bir de erkeğim. düşündüm de para da önemli. tamam beyler ben değilmişim, dağılabilirim.

  • birinci agizdan dinledigim sekliyle;
    - cv'nize baktigimizda bizim aradigimiz ozelliklerin hicbirini tasimadiginizi goruyorum, neden bu gorev icin basvurdunuz ?
    - sansimi denemek istedim.
    - peki.. bize soracaginiz bir soru var mi ?
    - evet. madem cv'mden uygun olmadigin anlasiliyordu, neden beni cagirarak hem benim vaktimi harcadiniz hem kendinizinkini ?
    - eeeoooo....

  • 70'lik tekila 90 tl, iki paket marlboro 25 tl dediğimizde zaten 115 tl yapıyor. gerisi de bedavaya geliyor.

    bu araştırmalara zaten hiç gerek yok. ben size bir kaç rakam vereyim, zihniniz berraklaşsın.

    60 milyonluk fransa'da bankada 1 milyon'dan fazla parası olan kişi sayısı 2.5 milyon, 85 milyonluk türkiye'de 100 bin. fransa'da her 25 kişiden bir tanesinin bankada bol sıfırlı hesabı varken, türkiye'de 800 kişiden birinde var.

    80 milyonluk almanya'da senede 3 milyon sıfır otomobil satılırken, 85 milyonluk türkiye'de 750 bin sıfır otomobil satılıyor.

    ingiltere'de kişi başı senelik 100 lt süt tüketilirken, türkiye'de bu rakam 25 lt. türkiye'nin çocuk ve genç nüfusunun bu ülkeden çok daha fazla göz önüne alındığında, rakamsal olarak 4 kat olan fark örneğin 15 yaş altı ile sınırlanan bir araştırmada 6-7 kata çıkar.

    isviçre'de kişi başı senelik 12 kg çikolata tüketilirken, türkiye'de bu rakam 2 kg civarında.

    bunlar alım gücüne bağlı ürün grupları, pahalı ürünler. burada avrupa ülkeleri bizim en az 3-4 katımızla 50-100 katımıza kadar alım gücüne sahip. tüketimleri de buna paralel olarak kat kat fazla.

    alım gücünün fazla olmasını gerektirmeyen şeyler de var, mesela ekmek.

    türkiye'de kişi başı ekmek tüketimi senelik 140 kg iken, finlandiya'da bu rakam 51 kg. bizim üçte birimiz kadar ekmek yiyorlar. beyinleri de hamura dönmüyor bu sayede herhalde.

    boşverin market fiyatlarını, tüketime bakın anlarsınız. türkiye'de kişi başı elektrik tüketimi, avrupa'nın üçte biri kadar. bu neyi gösterir, avrupa'da alım gücü en az 3 kat fazla, yani avrupa'da elektrik fiyatı türkiye'dekinin üçte biri kadar demek ki.

    almanya'da bizim 4 katımız kadar sıfır otomobil satılıyor, demek ki araçlar bizim dörtte birimiz fiyatına onların maaşlarına göre.

  • bireyin kendi özüne, benliğine duyduğu saygıdır. insanın kendini olduğu gibi kabul etmesidir.

    bir anlamda kendi karakaterine, değer yargılarına, inançlarına uygun ve tutarlı hareket etmesi; yani kendi kendisiyle çelişmemesidir ki bu da kişinin kendisinden hoşnut olduğunu ve iç huzurunun bulunduğunu gösterir.

    özsaygı başkalarının değerlendirmelerinden bağımsız olarak insanın kendine verdiği değerdir.

    başkaları size saygı duymayabilir, saygı duymayışları belki kendi terbiyesizliklerindendir. ancak siz benliğinizle çelişir ve kendinize olan saygınızı yitirirseniz, işte o zaman değerinizi yitirirsiniz.

  • bugun pediküru yaşlı bir teyzeye yaptırırken çok utandım. hemen bitsin istedim, kendime lanet ettim.
    onu o yaşta çalışmak zorunda bırakan sistemi falan suclayamiyorum ben. oldu bittiye getirip eve kaçtım beli o gün biraz daha az ağrısin diye.
    sırada bekleyen ergen gelip ablaya 'canim kaç kişi var' dedi mesela canım dedi. ben diyemem, bunlara takılırım.
    peki bu özelliğim başıma nasıl mı bela, kurumsal iş hayatında yönetici olamıyorum. hayatımi cehenneme çeviriyorum, insan ilişkilerim tek taraflı berbat. samimiyetle bütün kalbimi acabiliyorum onlarda benim ağzıma siciyorlar.
    keşke hepimiz yok olsak.

  • “savaş bir halk sağlığı sorunudur.”

    düşünebilen her birey, doktor olmasına gerek yok, savaşta tek kaybedenin halklar olduğunun farkındadır. savaşın hem psikolojik hem bedenen halk sağlığını tehlikeye attığının bilincindedir.

    düşünebilen dedim.