hesabın var mı? giriş yap

  • ölçüsüz ve izansız. sıkıcı. bıyıklıysa çok daha sıkıcı. aynı konuyu bir bıyıklıyla tartış bir de bıyıksızla, bıyıklı olan daha çok sıkıyor.

    yürüye yürüye geldiğimiz ve ayrı yollara gideceğimiz belliyken, o yol ayrımına on metre kalmışken "türkiye'nin üzerinde büyük oyunlar dönüyor" diyemezsin densiz gibi.
    nereden baksan 3 km.si var bu iddianın. ben karşı iddialarımı sunacağım, sen o zavallı beyninle karşı itirazlar getireceksin böyle böyle... nereden baksan aynı hatta ait dokuz ila on dolmuş yanımızdan geçmiş gitmiş olacak.

    "evet abi ya. dönüyor bazı oyunlar" diyerek bitirebilir miyim bu mevzuyu? ya da "yok ya dönmüyordur oyun moyun. hadi görüşürüz hocam" diyerek ben orada ayrılabilir miyim? ağır siyasî geyik yapacağız ve on metre sonra herkes kendi yoluna gidecek. gidemez. ben geriye kalan yolumu tartışa tartışa giderim akli melekeler açısından problemli bir insan profili çizerek.

    daha da beter olan o ayrımda ayakta dikilip lafın sözün bitmesi için bekletiyorsun insanı. yapmayın bunu. gerekirse yolu uzat ama 10m için 8m'lik konu aç, kalan 2m'de de vedalaşma ritüeline vakit kalsın.

    edit: umut sarıkaya'nın karikatürü var imiş bu konuda (ki olmasa şaşardım zaten) peki umut sarıkaya benden önce bunu nasıl akıl etti !!!?!!? biz bunları tartıştık zamanında buralarda #35011952

  • ustama sordum bigün damdan düşer gibi, "abi aldatmadın hiç di mi yengeyi?"
    haza efendiden bi adamdır. evine barkına düşkün, çocuklarına tapan modeldir. dükkan-ev yaşar.

    "yok" dedi.
    "neden" dedim.

    "delfi, şimdi ben 38 yaşındayım, hanım 34. şimdi tabi bakıyosun etrafta gencecik kızlar dolanıyo. çok da güzeller. canı çekmiyo mu bi erkeğin? valla çekiyo bazen. inkar edemem.
    ama sonra düşünüyorum, hanımım da öyleydi eskiden. 16 yaşındaydı bana geldiğinde. bıcır bıcırdı, çok güzeldi. ben onu aldığımda, o da etrafta dolananlar gibiydi.
    şimdi bakıyorum , tabii 2 çocuk doğurdu, vücudu filan deforme oldu haliyle.
    ama bu çocukları bana doğurdu hanımım. biz beraber bi yola çıktık, o bana güzel çocuklar, sıcak bi yuva verdi. sevgisini, ilgisini, ömrünü verdi.
    ben de o 20 yaşındaki delikanlı değilim. bak benim de saçlarım ağardı, ben de kilo aldım. ben de artık geçtim o yaşları.

    yapmadım. bi tarafa eşimi koydum, onun verdiği yılları, feda ettiği şeyleri, emeğini, sadakatini, ona duyduğum sevgiyi.
    öbür tarafa 3 dakkalık zevki koydum.
    'değmez' dedim sonra."

    ...

    çirkin de bi adam değildir bu arada. ama "adam" işte zaten. çirkin olsa noolur.
    yuvaları daim olsun.

    edit. fb da paylaşılmış, yayılmış. yorumlardan anladığım, baya yanlış anlaşılmış konu.
    https://www.facebook.com/…630314012/?type=3&theater

    1. bu metni yazan bi kadın evet. ben yani. bi kadının ustası olamaz mı? niye erkek sandınız ki?
    2. ustam 20, eşi 16 yaşında başlamışlar flörte. görücü usulü değil, arkadaş ortamında tanışıyorlar. izmirliyiz, biz pek bilmeyiz görücü filan... neyse 4 yıl içinde ustam çalışa çabalaya para biriktirip bi ev yapmış ailesinin verdiği arsaya. evleri bitince evlenmişler. kız 20, erkek 24 yaşında evlendiklerinde. pedofili yok.
    3. "fırsat geçmemiştir eline" diyenler, atölyenin yanında rusların filan çalıştığı pavyonlar zinciri var. en basitinden... dadanan çok usta var, hepsi bilinir. benim ustam gibi bikaç usta daha var böyle, gitmez karıya kıza. bunlar da bilinir.
    4. "38 yaşında adam neden 75 yaşında gibi konuşuyor?"... çünkü soran kardeşinin aldatmalarla ilgili kafası karışık şu ara. feyz için sorduğunu biliyor. ondan dolayı kalbini açıyor.
    5. "20 lik kızları canının çekmesi filan ne demek? aldatmış sayılır!" diyenler... okuyun pls:
    (bkz: erkeklerin aldatmama sebepleri/@demesi kolay tabii)
    6. bu adamla 5 yıldır bazen günde 16 saate varan sürelerde çalışıyorum. dükkanı kapatıp eve nasıl koştuğunu bizzat biliyorum. eşiyle nasıl konuştuğunu, saygısını, sevgisini... ona yaptığı süprizleri, şevkatini.. o yüzden lütfen genellemeyin. aile babasıdır, bu adam düzgün bi adamdır hakkaten.
    bu soruyu başkasına değil de, ona sormamın sebebi budur zaten..

  • •reklama verdiğiniz paraları kupon yapıp üyelerinize dağıttın.
    •satıcılardan aldığınız komisyon oranlarını düşürün.
    •sepetteki ürünleri 9 dk ile güvenli hale getirin.
    •ürünlerin açıklama kısmına hangi kargo şirketi ile gönderileceği bilgisini ekleyin
    •çağrı/müşteri hizmetleri personeliniz olumlu/olumsuz iki cevap verip müşterileri yanıltıyor.
    filtrelemeyi düzeltin. yanlış kategoriye ürün yerleştiren satıcıları uyarın. temel gıda ürünlerinde sütyenin ne işi var.
    •çakal satıcıları uyarın adidas adı altında lotto kakalayan arkadaşı özellikle uyarın.
    •bankalarla daha fazla çalışın. bonus/taksit imkânlar yaratın.
    •üyelik hesaplarının güvenliği çok yetersiz iki adımlı dogrulama gibi ek önlemler getirin.
    •reklamlar milletin canını sıkıyor bu uyarıyı dikkate alın artık. millet reklam istemiyor icraat istiyor. kupon dağıtın.

    sk: yeni talepler eklendi.

  • yes'in dinledikçe yerine oturan ve "ya galiba bu tales from topographic oceans'dan da iyiymiş" diye düşündüren muhteşem albümü. şöyle bir baktığımızda insanlık tarihinin gelmiş geçmiş en iyi müzik albümlerinin çıktığı 1970-77 döneminin ortasına denk gelen, bu dönemin tüm özelliklerini fazlasıyla içeren, özellikle açılıştaki gates of delirium ile dinleyeni alıp uçuran bir albümdür. kapak her zamanki gibi roger dean'e aittir. son olarak kapanıştaki to be over başta olmak üzere albüm boyunca steve howe'un yaptıklarını olasılıkla bugüne dek yapabilen bir gitarist olmamıştır ve de olamayacaktır.

  • 1977 yapımı bir ii. dünya savaşı filmi. yönetmen richard attenborough..sean connery, gene hackman, michael caine,robert redford filan oynuyor. müttefiklerin normandiye çıkartması sonrası ren nehri üzerindeki bir köprüyü ele geçirmek için paraşütçü birliklerini sınıra indirmeleri ancak stratejik bir hata sonucu paraşütçülerin çok uzağa indirilmesi ve bölgedeki alman birliklerinin sanıldığından daha güçlü konumda bulunması gibi birkaç ayrıntı yüzünden market garden adıyla bilinen harekatın büyük bir hatalar yığınına dönüşmesine neden olacaktır. ikinci dünya savaşı üzerine yapılmış en sağlam filmlerden biridir.
    aynı isimle bir close combat senaryosu da bulunmaktadır.

  • beni döversin.

    kağıthane, adım cemil, 14, 1.58, 55 kilo, deneyim yok.

    mesnetli iddia.

  • 1) fakir ülke insanları tatile gidecek bütçeyi denkleştirmekte ciddi güçlük çeker, bu yüzden çoğu vatandaş tatile gidemez.

    2) gidemedikleri için de tur şirketlerinin fazla müşterisi olmaz. bu durum maliyetleri daha da arttırır.

    3) bir de bunun yanına, tatile gitme alışkanlığı yoz batılı bir davranış görüldüğü için, devlet bunu iyice yüksek vergilerle şişirir.

    4) buna karşılık fakir ülkelerin en gelişmiş hava savunma sistemlerine, asla üretmeyecek olsalarda yerli ve milli tanklara ihtiyacı vardır.

    5) bu askeri harcamaların ödemeleri, yurt dışından yabancı para birimleri ile yapılmaktadır. bunun için geri kalmış, fakir ülkelerin döviz ödemelerine çok fazla ihtiyaçları vardır.

    6) sonuçta o dövizin dünya ile rekabet eden bir pazarda gelebilmesi için geri kalmış ülkeler yabancılara, kendi vatandaşlarına uygulamak asla akıllarına gelmeyen vergi indirimleri yaparlar.

    7) kısacası geri kalmış ülke vatandaşı hemen her konuda olduğu gibi turizm konusunda da aynı hizmeti batılının beş misline almak zorunda kalır.

    (ek bir madde olarak verelim; birçok zaman beş misli fiyatı verdiğinde bile, tek başına tatile giden bir erkek olduğu için zaten otellere de alınmazlar. anayasada kimseye cinsiyeti dolayısıyla ayrımcılık yapılamaz yazsın, yersen).

  • böyle köpek besleyen adamdan* da bu beklenirdi zaten. inşallah o köpekler seni de yer de görürüz.

  • küçüklükte yapılan aktivitelerden biridir.

    ınşaat çevresinden toplanan mermerleri tokuşturup, ortaya çıkan osuruğumsu kokuyla eğlenebilmek ne güzel şeydi lan.

    edit: sirie hatırlattı, tükürüyorduk da öncesinde.