hesabın var mı? giriş yap

  • sahnenin amator otesi ve sacmaliktan ibaret olmasini geciyorum, siddeti ovmenin ve siradanlastirmanin nasil yapildigina ornek olabilir.

    yani mahalle arasinda bu kadar kalabalik iki grup birbirlerine karsi veryansin ediyor ve bu normal oyle mi? sundan zevk alan birinin herhangi bir yol ortasinda islenen cinayetten sikayet etme hakki olamaz.

    ayrica, agababalar asla one dusmez, kerizleri kirdirtirlar, bir de o sekilde ates eden iki topluluk olsa, karsi tarafa gerek olmadan hepsi birbirini vurur.

  • ülkemizde yaygın olarak gerçekleştirilen eylemdir. balık lezzetini tamamlayıcı olmasının yanı sıra, balığın öldüğünü anlaması açısından önemlidir.

  • kişi yalnızlığı ile mutlu mesut bir şekilde kendi düzeninde yaşarken, onun hayatına girip, düzenine ortak olup, gem vurulmuş duygularının gemini çözmek sureti ile içinde bir kıvılcım çaktırırsın.

    sonra konuşur, tanışırsın. kişiyi kendine güvendirip, "lan galiba bişiler ölmemiş" dedirtip, bir ilişkiye adım attırırsın. daha sonra gösterdikleriyle görünenler arasındaki farklar belirginleşmeye başlar.

    yalnız kişi, kendiyle birlikte mutlu olduğunu söylediği karşı cinsin aslında ne yapmak istediği ile ilgili kuşkular duymaya başlar. kendince masum duyguları uyandıran karşı tarafın aslında anlattığı gibi olmadığı gerçeği ile ayılmaya başlar.

    daha sonra konuşulur, cevaplar yetersiz ve tutarsızdır.
    karşı taraf kendini iyi hissetmek için yalnız kişinin duyguları ile oynamakta bir beis görmemektedir.

    sonrası, yalnız kişi tekrar yalnızlığına dönecektir. ama bu sefer, kendine lanet edip, bu zamanda böyle bir duruma inandığı ve içinde çıkan kıvılcımı da söndürmek için uğraşacaktır.

    kendini tam olarak ifade edemeyip, kendini farklı gösterip, sonrasında karşı tarafı manipüle edenler,

    yalnız ve dürüst insanlardan ve onların kendileri için kurduğu düzenden uzak durunuz.

    gidin kendinizi iyi hissettirecek, serengeti düzlüklerinde yarınlar yokmuşcasına yürüyen avcı yürekli kişileri bulun. sizin dilinizden onlar anlar. konuşacak ortak bir dil bulursunuz.

  • türkçe seslendirmesi muhteşem olan oyun.

    nathan drake karakterini seslendiren okan yalabık'a gerçekten söyleyecek söz yok. karakteri o kadar güzel seslendiriyor ki orijinal seslendirmesinde bu kadar keyif alamazdım sanırım.

    aynı şekilde nathan'ın yıllardır dava arkadaşlığını yapan sullivan reis'in seslendirmesini yapan ege aydan'a da kocaman bir bravo. karakterin olgunluğunu ama aynı zamanda da espritüelliğini o kadar güzel hissettiriyor ki bize. teşekkürler.

    bir ayrı parantez de elena'yı seslendiren ceyda düvenci'ye. karakterin o naifliğini, her konuşmasının alt metinlerinde nathan'a olan sevgisini o kadar güzel seslendirmiş ki gerçekten emeğine sağlık.

  • kuzey ırak'taki kürdistan yönetiminin hazırladığı amerika'ya teşekkür klibidir kendileri. bütün dünyada dönmekte olup, amerikan yönetimi "bakın ırak'ta insanlar ne kadar bize müteşekkir, ne kadar iyi işler yaptık aslında" diye propaganda yapmaktadır.

    önce izleyelim (gerçi ben sadece dinleyebildim)

    http://www.youtube.com/watch?v=mtllejglc4u

    diğerleri için (bu web sayfası kurdistan regional government 'ın sayfasıdır)
    http://www.theotheriraq.com/

    not: sayfanın altında 3 tane klip var. her klibin 2 versiyonu var birinde amerika'ya, birinde ingiltere'ye teşekkür ediyorlar.

    metin

    “thank you”
    vo narrator:
    saddam’s goal was to bury every living kurd…
    he failed.

    (saddam'ım amacı yaşayan her kürdü öldürmekti...ama başaramadı)

    yahu, halepçe katliamında daha sonra da birinci körfez savaşında sizi önce saddam'a karşı gaza getirip sonra saddam'ın kucağına atan kimdi ? amerika değil miydi ? saddam'dan kaçarken, amerika'ya mı sığındınız, türkiye'ye mi ? amerika bu kadar saddam düşmanıydı da, neden o zaman, birinci körfez harekatından bağdat'a 60 km kala durdu ve saddam'ı ırak'ın başında bırakarak geri çekildi.

    kurd citizens: (kürt topluluğu)
    “thank you.”
    “thank you, america.”
    “thank you.”

    vo narrator:
    the kurds of iraqi kurdistan just want to say ‘thank you’…
    for helping us win our freedom.

    (irak'ın kürtleri, özgürlüğü kazanmamızda bize yardım ettiği için amerika'ya teşekkür etmek istiyor)

    kurd citizens:
    “thank you for demoggrasiieeaa.”
    “thank you, america.”

    kurdish hero girl:
    “thank you.”

    bir de ne için teşekkür ediyorlar ona bakalım
    http://www.marchforjustice.com/fallujah22.swf

    tarihte böyle bir omurgasızlık çok nadir görülmüştür. çok ülke amerika tarafından işgal edildi ama hiçbirisi "teşekkürler amerika" diye reklam yayınlamadı. amerika senin bin yıldır beraber yaşadığın insanları, basra'da, bağdat'ta ve felluce'de katliama uğratsın, tavuk keser gibi kessin, amerikan askerleri ırak kadınlarına tecavüz etsin sen hiçbir şey yapma hatta yataklık et, yetmiyor gibi bir de bütün dünyaya "thank you amerikaaaa" diye reklam yayınla.

    türkmenler de saddam'dan çekti ama herkes gördü telafer'de nasıl şerefli insanlar gibi amerikan işgaline direndiler. bu reklamları yayınlayanlar ve onaylayanlara da, umarım birgün başkaları demokrasi getirir !

    http://www.zaman.com.tr/…lt=&trh=20051111&hn=227940

  • misal, 10-15 yıl önce öyle olsaydı ben üniversite okuyamayacaktım.
    çünkü maddi imkanım yoktu.
    kredi mi?.. üç kuruş öğrenim kredisi bile vermemişlerdi o zaman.

    sonuçta, üniversitede okuyamayacaktım.
    şu anda yaptığım mesleği yapamayacaktım.
    tanıdığım benim gibi onlarca arkadaşım gibi...
    çok muhtemeldir ki, çocuğuma da üniversitede okuma şansını, yani parayı sağlayamayacaktım.
    işçi çocuğuydum.
    işçi olarak kalacaktım.
    çocuğum da öyle kalacaktı..

    ama aldığım her nefes için vergi ödemeye devam edecektim.
    peki her bir boku devletten parayla satın alabileceksem, ben neden bu kadar çok vergi ödüyorum anasını satayım? bir tek polisin copu mu bedava kamu hizmeti olacak bu ülkede?

  • an itibarıyla habertürk'te canlı yayın konuğudur.

    "cami, zalimlerin de mağdurların da sığınabileceği yerdir. çünkü orası hakk'ın evidir... gezi olayları'nda içki içilmiş/içilmemiş tartışmaları yapılıyor. ben olsam, velev ki içildi, caminin mahremiyetini öne çıkarıp bunu faş etmezdim... tarih boyunca kutsal mabedlere kaçan, sığınanlara hiç bir şekilde müdahale edilmemiştir, edilemez de.. bizzat allah'a sığınmış bir insan, suçlu olsa bile kimsenin taarruzuna hedef olamaz... her ne kadar hukuk pratiği bunu imkansız kılsa da bu böyledir.." sözleri kayda geçilmeli....

  • eğer gece ağrılarım yoksa,
    vücudum uyuşmamışsa uyuyabilmişsem;
    gece mide bulantısıyla uyanıp kusmamışsam, sabah yemek yiyebilmişsem…
    aynaya baktığımda saçlarım varsa ve kaşlarım kirpiklerim.
    ne çok şeye sahibim?

    ne çok şeye sahibim.
    bu dünyada su içerek aldığım kemoterapi ilaçlarını atmam gereken fakat bir yudum su içemediğim, çünkü midemin almadığı zamanlar da yaşadım.

    normalliğin, rutinin sihrine hep inandım. ancak standart donanımlara sahip her insan gibi düzgünce uyuyup uyandığım dağınık saçlı sabahlarımı çok özledim. çok özledim.

    bir sabah kanser oluyorsunuz ve söylendiğiniz tüm normalleriniz hastanenin camlı vitrininde unutulmuş kurumuş bir çiçek gibi solup gidiyor.

    kemoterapiye gittiğim günlerde hastanenin camlı vitrininde, sevinçle yollanmış ama sahibine ulaşamadan solmuş çiçekleri her gördüğümde aklıma kendim geliyor.

    kendime not: yaşamanın kolay olmadığı bu hayatta en önemli şey kendimim. vitrinimdeki çiçekleri asla soldurmayacak, kendimi asla söndürmeyeceğim.

  • a: kadına verilen maaş,
    b: erkeğe verilen maaş.

    olmak üzere,

    a+b=c ailenin geliri.

    çiftlerden birinin maaşı=c/2

    sıkıntı yok, iyi günler.

    tanım: içimizden biri.