hesabın var mı? giriş yap

  • en çok da türk ahlakına uygun olmaması sebebiyle şikayet edilmesine güldüğüm dizidir. türk ahlakı. sanat galerilerine sopalarla dalan, cebi dolsun diye 2 milyon ağaç kesen, talana ve memleketin topraklarının satılmasına göz yuman, ama zikko bir dizideki bir sahneden etkilenen sözüm ona namus bekçisi. türk ahlakı... sokayım ahlakınıza.

  • sonunda zalimliginin ve egosunun kurbani olan eski diktator. askeri olarak her ne kadar basarili olsa ve adi bugun askeri akademilerde kivancla anilsa da yaptigi katliamlar ve attigi tripler de askeri basarilari gibi tarihte onemli yer tutar.

    buyuk iskender'in babasi philip bir gun asya'ya sefere cikmak icin o zamanlara gore devasa bir ordu kurar ve hazirliklara baslar. sefer oncesinde buyuk bir festival veren philip bu festival sirasinda arkadan bicaklanir ve hayatini kaybeder. tarihciler philip'in olumunde kimin sorumlu oldugunu bilmese de bu isten en karli cikacak olan kisi buyuk iskender olacakti. babasi buyuk iskender'i asya'daki sefere goturmeyip yunanistan'da birakma karari almisti ama kendisi israrla sefere katilip adini duyurmak istiyordu. simdi babasinin olumunden sonra ordunun basina gecip asya seferini bizzat yonetecekti.

    buyuk iskender ustelik savas boyunca her turlu hareketini not alip kitap haline getirsin diye bir de ozel bir tarihci tutmustu. bu tarihcinin ismi kallisthenes ve kendisinin tek gorevi buyuk iskender'in ne kadar buyuk bir kahraman, ne kadar cesur bir asker oldugunu anlatan hikayeler yazmakti. yani daha savaslar baslamadan tarihi yazacak olan taraf belliydi.

    buyuk iskender tam asya seferine cikacakken yunanistan'da buyuk capli bir isyan cikti ve kendisinin ilk gorevi bu isyani bastirmakti. buyuk iskender henuz 20 yasindayken tahta cikmisti ve isyani bastirirken biraz da heyecanina yenik duserek gereginden fazla kan doktu ama sonunda isyan bastirilmisti. bu arada buyuk iskender'in tahtina goz diktiginden suphelendigi bazi akrabalari vardi ve tahtini saglama almak icin bunlari da infaz ettirdi.

    isyan bastirildiktan sonra artik asya'ya dogru ilerlenecekti. trakya'da tek tuk direnisle karsilasan ve pek zorlanmayan ve ege denizi boyunca ilerleyen buyuk iskender'in ordusu canakkale bogazini gectikten sonra buradaki yerlesim birimlerini neredeyse hic direnis gormeden ele gecirdi.

    canakkale bogazini gecen buyuk iskender'in ordusu 48 bin piyade, 6 bin suvari ve 120 parca gemiden olusuyordu ve o donemlerin en buyuk ordularindan biriydi. buyuk iskender asya kitasinin kendisine tanri'nin hediyesi olduguna inaniyordu ve o gunlerde bilinen kitanin tamamini (hindistan'a kadar olan bolumunu) ele gecirmeye yemin etmisti.

    buyuk iskender'in ordusuyla o donemin en guclu ordularindan biri olan pers ordusu ilk kez granicus savasi'nda karsi karsiya geldi. bugunku canakkale'deki biga cayi yakinlarinda gerceklesen savasta buyuk iskender'in karsisinda 25 bin kisilik bir ordu vardi. buyuk iskender cayin her iki tarafinda ustaca manevralarla pers ordusuna agir kayiplar verdirirken kendi ordusunu da cok kayip vermekten kurtariyordu. savas sona erdiginde pers ordusunun 10 komutanindan 7 tanesi can verdi ve pers ordusu geride 4 bine yakin olu ve 2 bine yakin esir birakirken makedon ordusunun 400 civari zayiati vardi. bu savastan sonra persler anadolu'nun iclerine dogru geri cekildiler ve makedonya ordusu yol boyunca pers ordusunu takip etti. boylece makedonya ordusu topragina toprak katarken pers ordusu giderek toprak kaybediyordu.

    pers-makedon savaslarinin basinda buyuk iskender oldukca coskuluydu. savasta iki taraftan da olen askerlere saygi gosteriyordu ve iki taraftan olenlerin akrabalarini omur boyu vergiden muaf tutma sozu veriyordu. bu da askerlerin daha bir cesaretli savasmasina neden oluyordu. ayrica dusman askerlerinin akrabalarinin isyan etme ihtimali de dusuruluyordu. bir sure sonra pers ordusunu takip etmekten bikan buyuk iskender ordusunu once batiya sonra guneye yoneltti. ege denizi kiyilarinda ilerleyen buyuk iskender bugunku izmir ve mugla'nin onemli bir kismini aldiktan sonra halikarnas'a yoneldi. buradaki amac persler icin onemli bir liman kendi olan halikarnas'i persler'den alip persler'in elini zayiflatmakti.

    kusatma sirasinda cikan catismalarin tamamina yakinini makedon ordusu kazanmisti. sehri kaybedecegini anlayan pers komutanlar sehri atese vermeye karar verdi. ruzgarli bir gecede atese verilen sehrin buyuk bir kismi yanmisti ve buyuk iskender sehri ele gecirdiginde eline yikinti bir sehirin kullerinden baska bir sey gecmemisti. halikarnas'i kisa sure icinde yeniden insa eden ve buradan kendisine donanma kuran buyuk iskender'in bir sonraki hedefi miletus kasabasiydi ve burasi yeni kurulan donanmanin yardimiyla kisa surede ele gecirildi.

    bundan sonra ege denizini kiyidan takip eden buyuk iskender antalya'ya kadar ulasti. buyuk iskender surekli deniz kenarindan ilerliyordu (canakkale'den antalya'ya kadar) ve buradaki amac tabi ki deniz manzarasi gorup rusya'dan gelen turist kizlari goturmek degildi. amac liman kentlerini birer birer ele gecirip pers donanmasinin elini kolunu baglamakti. zaten antalya'daki son pers limani ele gecirildikten sonra kuzeye donen makedon askerleri ankara yakinlarina geldi ve burada pers ordusuyla yeniden karsilasti. daha sonra yeniden guneye dogru inen makedon askerleri bugunku iskenderun civarinda (ki adam sehre ismini vermis; iskender = iskenderun) yeniden pers ordusuyla karsi karsiya geldi. bu kez pers lider darius onceki savaslardan dersini almisti ve cesitli kaynaklarda 50 bin ile 100 bin kisi arasinda bir ordu toplamisti (hadi 75 bin diyelim, kimsenin gonlu kirilmasin). tabi buyuk iskender'in yazdirdigi tarihi notlarda dusman askerlerinin sayisi 200-300 bin olarak geciyor ama bugun hemen hemen tum tarihciler bunun abartma oldugunu dusunuyor.

    buyuk iskender'in cephedeki ordusu 41 bin kisiden olusuyordu. buyuk iskender'in en buyuk yeteneklerinden biri cephedeyken ortama soyle bir bakip dusmanin dizilisini, boslugu, savas alanini biraz inceledikten sonra kisa sure icinde duruma uygun bir taktik bulmasi ve bunu kisa surede askerlerine bildirmesiydi. turlu manevralarla dusmani alteden buyuk iskender'in ordusu ozellikle sag kanattan saldirip dusmanin sol kanadina buyuk zayiatlar verdiriyordu. pers ordusunun sol kanadi dagilma noktasina gelince buradan sizan makedon ordusunun sag kanat askerleri pers ordusunun arkasindan dolasip persleri iki taraftan kusatma altina aldi. artik pers ordusu moral olarak cokmustu ve darius cepheden kacmaya baslamisti. komutanlarinin kactigini goren pers askerleri de cephede uzun sure durmadilar. savas bittiginde persler geride 20 binden fazla olu, bir o kadar yarali ve binlerce esir biraktilar.

    buyuk iskender savasta bir ara darius ile yuzyuze geldiyse de onu elinden kacirdi. savastan sonra darius'un karilarini ele geciren buyuk iskender buyuk bir zafere imza atmisti. bu perslerin ordunun basinda imparator varken kaybettigi ilk savasti ve bu savastan sonra pers devleti parcalanmaya baslayacakti.

    buyuk iskender'in ordusu buyuk bir zafer kazanmisti ve akdeniz kiyilarindan ilerleyerek guneye inecekti. bugunku suriye kiyilarini neredeyse hic direnisle karsilasmadan ele geciren iskender bugunku lubnan kiyilarina geldiginde tire'de hic beklemedigi bir direnisle karsilasti....bir dakika yahu, ben bu kusatmayi bir yerlerden hatirliyorum....bu kusatmayi zaten yillar once baska bir entry'de anlatmisim, buyrun misafirim olun: (bkz: mo 327 tyre kusatmasi)

    buyuk iskender tire'yi aldiktan sonra gazze'de de direnisle karsilasti ve burada buyuk capli bir katliam yapti. tabi gazze'de katliam yapilinca donemin bulent arinc'i gozyaslarina hakim olamadi. gazze kusatmasi beklenenden yorucu gecmisti ve bu kusatmada buyuk iskender omzundan yaralanmisti. tarihciler gazze'de yapilan katliamda bunun pay oynadigindan bahsediyorlar. tire'den sonra gazze'de yapilan katliam buyuk iskender'in yavas yavas dusmanina saygi duyan bir askerden katliamci bir askere donusmesinin sonucuydu. buyuk iskender artik hicbir yerde direnis gormek istemiyordu ve asya kitasini tanri'nin kendisine olan hediyesi olarak goruyordu. bu ugurda ne gerekiyorsa yapilacakti.

    gazze'den sonra misir'a ulasan buyuk iskender burada kendisinin bile beklemedigi bir lutuf gordu. yillardir pers isgali altinda inim inim inleyen misirlilar zaten yillardir bir kurtarici bekliyordu. buyuk iskender'i gorunce onu musa ile karsilastiran misirlilar kendisine once peygamber gozuyle bakti, sonra isi biraz da abartip kendisinin tanri oldugunu soylemeye basladi. misir'in ileri gelen alimleri buyuk iskender'i yeni firavun ilan etti ve sehrin anahtarini verdiler. zaten bir suredir egosu sismekte olan buyuk iskender bunu gorunce inceden inceye "harbi lan, ben neden tanri olmayayim ki" diye dusunmeye basladi. misir'in en buyuk sehrine "iskenderiyye" ismi verilecekti ve buyuk iskender iyice havalara girecekti.

    buyuk iskender'in bir sonraki adimi ordusunu alip ammon'daki oracle'a gidip gercekten tanri olup olmadigini sormakti. bunun icin misir'daki buyukce bir col gecilecekti ve askerlerin bazilari bundan rahatsizlik duysa da ses etmediler. 100-150 km'lik yolu yuruyerek gecen buyuk iskender ve askerleri sonunda oracle'la vardilar ve buyuk iskender tanri olduguna iyiden iyiye ikna olmaya basladi. o donemde misirlilar'in tanrisi amon, yunanlar'in tanrisi zeus idi. buyuk iskender de "amon ile zeus'un oglu" olarak anilmaya baslandi. kendisine tanrilik isnat etmesi bir sure sonra askerlerini sinir edecekti ama yine de askerleri pek ses etmiyordu.

    bugunku irak'ta (kerbela yakinlarinda) bir kez daha pers ordusu ve darius ile karsi karsiya gelen buyuk iskender persleri yine yenmeyi basardi. darius savastan yine sag olarak cikti ve yeniden asker toplayip iskender'in karsisina cikmak icin hazirliklara basladi. artik yenilen pehlivan gurese doymuyordu. persli askerler darius'a olan saygilarini tamamen kaybetmislerdi ve bircogu "yiter be yiter, otur oturdugun yerde hayvan herif" diyerek kendisine karsi itaatsizlik yaptilar. tarihcilerin anlattigina gore bir sure sonra sabirsizlanan ve kendisini tahttan indirmek isteyen pers askerleri darius'a suikast duzenleyip oldurecekti ve buyuk iskender persler uzerinde tam hakimiyetini saglayacakti.

    bundan sonra iran'i bastan basa gecen ve zafer ustune zafer kazanan buyuk iskender'in egosu gittikce buyuyor, neredeyse rte seviyesine yaklasiyordu. bir fetih'ten sonra askerlerini bir meydana toplayip "biiiz fetih yapmayi iyi biliriz, darius'tan savas tekniklerini ogrenecek degiliz. darius kendisine cok guveniyorsa parti kurar, karsimiza sandikta cikar, halk kimin ne olduguna karar verir" seklinde konusma yaptigi rivayet edilse de bu rivayetler pek guclu degil. askerlerini orta asya'nin daglarina dogru suren buyuk iskender onlara semerkand'a kadar gitme emri verdi. askerlerin cok zorlandigi, bir kisminin da hayatini kaybettigi bu yolculuk sonrasinda askerler arasinda buyuk iskender'e olan kizginlik artiyordu. insanlar "yeter ulan, gozun doysun, dunyayi fethettin hala bizi ucsuz bucaksiz diyarlara saliyorsun" seklinde dusunuyordu ama bunu soylemeye kimsenin gotu yemiyordu.

    semerkand'a varildiginda buyuk capta bir parti verildi. partide herkes aksirana tiksirana kadar hayvan gibi icmisti ve kusan kusanaydi. partinin bir yerinde buyuk iskender "iste buraya kadar geldim, asya benden sorulur, ben ki babamdan bile buyugum, babamin yapamadigini ben yaptim" diye boburlenir. o sirada makedon ordusundaki komutan, general ve diplomatlarin tamami buyuk iskender'in babasinin secip yetistirdigi kimselerdi ve bunlar philip'e derin sevgi besliyordu. buna dayanamayan danismanlardan biri ayaga kalkti ve "sen ne yaptiysan baban sayende yaptin" dedi. buyuk iskender yerden aldigi mizragi bu danismanin kalbine sapladi ve onu oldurdu. artik buyuk iskender'in kendi adamlarina bile tahammulu kalmamisti. zaten askerlerin de ona tahammulu kalmamisti.

    bu arada ta yunanistan'dan yola cikilmis ve semerkand'a kadar yuruyerek gelinmisti ve hala ilk yola cikilan ordu mevcuttu. tabi ordu savaslarda ve yolculuklarda cokca zayiat vermisti ve ordunun yeniden kurulmasi icin perslerden parali askerler tutulacakti. o gune kadar pers dusmanligiyla yetisen ve surekli perslerle savasan makedonyali askerler aralarina pers askerlerin katilmasina hic de sicak bakmadilar. her ne kadar buyuk iskender'e itiraz etmekten korksalar da askerler arasinda surekli problemler cikiyordu. buyuk iskender misir'da aldigi "tanri" unvanindan sonra kendisini elestirilemez olarak goruyordu ve en ufak bir elestiri idam veya agir iskencelere sebep olabiliyordu.

    makedon ordusu semerkand'dan sonra hindistan'a indi ve burada devasa bir hindistan ordusuna karsi savasti. hindistanlilar ordularinin basina filleri getirmislerdi ve bu onlarin en guclu yaniydi. en basta fillere karsi bir onlem alamayan buyuk iskender'in ordusu agir kayiplar verse de sonradan fillerin gozlerine dogru ok atmayi akil ettiler ve gozleri kor olan filler geri geri kosarak hindistan ordusunu ezmeye basladi. sonunda buyuk iskender kariyerinin en zor savasini kazanmisti ve hindistan krali esir dusmustu. herkes hindistan kralinin buyuk iskencelerle oldurulecegini dusunurken buyuk iskender kendisinden hic beklenmeyen bir harekette bulundu.

    kendisini tanri olarak tanitan buyuk iskender "tanri isterse oldurur isterse affeder" benzeri bir konusma yapti ve hindistanlilar'in savasta gosterdigi kahramanliktan dolayi hindistan ordusunu ve kralini affetti. hatta hindistan'a topraklarini da geri iade etti. bugun hindistan'da buyuk iskender'in cok buyuk saygi gormesi ve bazen dini figurler arasinda sayilmasinin sebebi de budur.

    daha sonra askerlerinin giderek kendisine gicik kaptigini goren buyuk iskender askerlerini ve komutanlarini bir yerde topladi ve kendisine karsi diz cokup af dilemelerini istedi. birkac general buna itiraz edip "sen tanri degilsin" deyince bunlara olene kadar iskence yaptirtti. artik askerlerin sabri tasmisti. buyuk iskender ordusunu doguya goturmek ve "dunya'nin sonunu" gormek istiyordu cunku o zamanki inanisa gore hindistan dunyanin sonundaki ulkeydi. askerler "yillardir yollardayiz, canimiz cikti, cok istiyorsan kendin git" dedi ve buyuk iskender onlari ilerlemeye ikna edemedi.

    bundan sonra makedonya'ya donme karari verildi. tabi ki buyuk iskender ordusunu cezalandirmak istiyordu ve donus yolunu en cetin collerin oldugu, iran'in en kurak bolgesinden gecen bir rota uzerinden secti. boylece askerler aclikla, susuzlukla ve col sicagiyla cezalandirilacakti. iran'a geri donduruldugunde 100 tane komutanini 100 tane persli kadinla evlenmeyle zorlayan buyuk iskender onlari cezalandirmayi dusunuyordu. bir sure sonra hastalanip yataga dusen buyuk iskender vefat etti ve bugun hala kendisinin asil olum sebebi bilinmiyor.

    buyuk iskender gomulmek icin makedonya'ya goturulecekti ama komutanlardan biri baskin yaparak cenaze heyetine saldirdi ve buyuk iskender'in naasini kacirdi. bu komutanin amaci buyuk iskender'in cenazesini misir'a goturup orada gommekti cunku misir halki hala kendisini bir tanri olarak goruyordu. soylenene gore kendisi misir'da bilinmeyen bir yere gomuldu. bugun halen buyuk iskender'in mezarinin yeri bilinmemektedir.

  • herkes eğlenebildiğim kızla evlenirim demiş de, burada başlığın asıl anlamının ne olduğunu herkes biliyor ve yine erkeklerin yüzde 95'i evlenmeyi düşündüğü kızın geçmişte "eğlendiğini" sorgulayıp kafayı yiyerek karşısındaki kıza da çileyi çektiriyor. burada yazılanlar o yüzden hiç samimi gelmiyor ne yazık ki. eğlenebildiğim kızla evlenirim diyen erkeklerin hepsi eğlenemediği kızlarla evlenip sonrasında da çileler içinde "evlenmeyin abi rezil kepaze çok iğrenç bir yaşam keşke evlenmeseydim hayatımı yaşamaya devam etseydim" diyor.

  • sayıları oldukça azdır. çünkü hala yalnızım

    debe edit: yeşilimi yakan olmadı. demek ki burada da sayıları oldukça azdır.

    yıllar sonra editi: tanıdım böyle birini. kendisi yabancıydı. yollarımız kesişse de ayrılmak zorunda kaldık.

  • mustafa denizli ve selçuk inan'ın maç sonu hakem açıklamaları sonrası "galatasaray'ın hakemle ilgili eleştiri yapması için, hakemlik bir pozisyonu olması gerekiyor" dedi.

    net cevap bence.

  • tramvay için söylüyorum; camdan dışarı bakıyorsa yabancıdır, camdan kendisine bakıyorsa bir ihtimal belki türktür ama camlardaki yansımaları kullanıp arkasındaki oturan kızı kesebiliyorsa o kesin türktür, ne güzel komutandır.

  • spor servisi'nde fatih terim'e güzel gönderme yapmıştır.

    "bu maça gidenler seyirci olarak gidiyor taraftar olarak değil. adam para ödüyor oraya gidiyor. müşteri o. beğendiğini alkışlar, beğenmediğini yuhalar. ben de yuhalarım. kazakistan maçına da gitmem. çünkü futbol oynamıyorsunuz. bu askerlik değil. askerlik olsa tamam. sen burda 3-5 milyon kazanıyorsun..."

    uğur meleke ile birlikte sözlerine riayet edilmesi, değer verilmesi gereken spor yazarı.*

  • tamamen tesadüfen bulunmuş bir nöron grubu (ing. mirror neurons). parma üniversitesindeki araştırmacılar maymunlarla deney yaparken bir grup motor nöronun maymun hareketsizken bile aktive olduğunu görmüşler. sonra fark etmişler ki maymun bunları izliyor, izleyince de bu motor nöronlar aktıve oluyorlar. ondan sonrası malumunuz. ayna nöronlarla ilgili herkes birşey söylüyor, her bir şeyi açıkladığı idda ediliyor. işin ironik yani insanlarda ayna nöronların olup olmadığını tam olarak hala bilmiyoruz. maymunlardaki gibi tek hucre çalışmasi yapılamadığı için pet ile fmri ile ne kadar bakabiliyorsak o kadar biliyoruz. dolayısıyla insanlar için konuşurken ayna nöronlar yerine ayna nöron grubundan bahsediliyor. değişik çalışmalarda da bu nöron grubunun beynin üç bölgesine yayıldığı idda ediliyor ('frontal gyrus,'precentral gyrus','inferior parietal lobule').

    edit:entri yazıldığında olmayan direk nöronlara electrode bağlanmasıyla gerçekleştirilen (kafatasının açılmış olması gerekiyor) çalışmayı insanlarla 2011 yılında ameliyat olmak üzere olan epilepsi hastalarıyla yaptılar (kafatasını bu çalışma için değil ameliyat için acıyorlar, açmışken içine bir iki elektrode takip çalışmalarını yapıyorlar). linki aşağıda.

    [http://www.ncbi.nlm.nih.gov/…c/articles/pmc2904852/ http://www.ncbi.nlm.nih.gov/…c/articles/pmc2904852/]

  • doğru cevap yaklaşık üç beş kez verilmiş olmasına rağmen insanların cevabı kabullenmemekte ısrar ettiği problem.

    kafaların daha fazla karışmasını önlemek adına, öncelikle karşı argümanları çürütmeyi uygun görüyorum:

    varsayalım ki problemimiz biraz farklıydı ve 3 kapı yerine 100 kapı vardı. bu kapıların birinin arkasında da araba.

    bu kapılardan birini seçiyoruz ve monty abi geri kalan 99 kapıdan 98 tanesini açıyor. şimdi önümüzde iki tane kapı var. biri başta bizim 100 kapı arasından seçtiğimiz kapı diğeri ise monty abinin 98 tane kapıyı açtıktan sonra geriye bıraktığı kapı. sizce arabanın bizim ilk seçtiğimiz kapının arkasında olma olasılığı nedir? 1/2 mi yoksa 1/100 mü?

    aslında problemin orjinal haline başka bir gözle bakmak da çözümü birdenbire açık edebilir:
    bizim yarışmadı olarak iki seçeneğimiz var. birincisi ilk tercihimizde ısrar etmek, ikincisi tercihimizi değiştirmek.
    şimdi ikisi de ne anlama geliyor inceleyelim.

    öncelikle, eğer kararımızı değiştirmeyecek isek, monty abinin attığı taklaların bizim açımızdan hiçbir önemi yoktur. dolayısıyla kararımızı değiştirmemek demek eğer ilk seçtiğimiz kapının arkasında araba varsa arabayı kazanacağız demektir. ilk seçtiğimiz kapının arkasında arabanın olma olasılığının 1/3 olduğunu inkar edecek olan yoktur sanırım.

    şimdi ise kararımızı değiştirecek olmanın ne anlama geldiğine bakalım. herhangi bir kapıyı seçiyoruz ve geriye tek bir kapı kalacak şekilde bütün kapılar açılıyor. eğer ilk seçtiğimiz kapının arkasında araba vardıysa, yani gidip ilk tahminde arabayı bulduysak diğer kapının arkası boş ve biz kaybedeceğiz. eğer ilk seçimimizde boş bir kapı seçtiysek o kapının arkasında mutlaka araba var ve biz arabayı kazanacağız. bu nokta çok önemli ve herkesin kafasını karıştıran nokta da bu. monty abi bütün kapıları açtıktan sonra geriye kalan kapının ardında araba olmaması ancak ve ancak bizim ilk tercihimizde arabayı bulmamız ile mümkündür. tekrar söylüyorum: eğer ki biz ilk tercihimizde arabayı bulamadıysak bu andan itibaren monty abi bize araba olan kapıyı bırakacaktır. ama yok ilk tercihimizde arabayı bulursak monty abi bize fason bir kapı bırakacaktır.

    dolayısıyla monty abinin bıraktığı kapının arkasında araba çıkmaması olasılığı bizim ilk tercihimizde arabayı bulma olasılığımız ile tamamen aynıdır. eğer ilk tercihimizde arabayı bulursak monty abi bize boş bir kapı bırakacak, yok eğer ilk tercihimizde arabayı bulamazsak monty abi bize ardında araba olan kapıyı bırakacaktır.

    sonuç olarak sadece ama sadece bizim ilk tercihimiz üzerine olasılık hesabı yapılmalıdır çünkü biz tercihimizi yaptıktan sonra herşey "deterministik"dir.

    yaklaşık yüz kere söylemiş olmama rağmen son bir kez daha özet geçersek:
    eğer ilk tercihimizde arabayı bulursak (ki olasılık 1/3'tür) ısrarcılık kazanır değişim kaybeder.
    eğer ilk tercihimizde arabayı bulamazsak (ki olasılık 2/3'tür) değişim kazanır ısrarcılık kaybeder.

    100 kapılı problam için ise:
    eğer ilk tercihimizde arabayı bulursak (ki olasılık 1/100'dür) ısrarcılık kazanır değişim kaybeder.
    eğer ilk tercihimizde arabayı bulamazsak (ki olasılık 99/100'dür) değişim kazanır ısrarcılık kaybeder.

    daha resmi, matematiksel çözümler daha önce sunulmuş olduğundan ben daha ziyade sirk maymunu türü bir çözüm yolu izledim. ayaküstü yazılmış berbat bir dile sahip bu çözüm umarım durumun daha net anlaşılmasına yardımcı olmuştur.

  • operasyon beş gün önce yapıldı, ama nedense hulusi akar herkes uykudayken, gecenin bu vaktinde kameralar karşısına geçti. ben bu işin içinde büyük skandallar olduğunu düşünüyorum.

    erdoğan çarşamba günü ulusa sesleniş konuşması yapacağını duyurmuş, büyük bir müjde vereceğini söylemişti. kimileri o müjdenin rehine kurtarma operasyonu olacağını iddia ediyordu. aklımda deli sorular.