ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
çocuk sahibi olunca hayatın kaydığı gerçeği
-
hayatının kaydığını düşünen ve pişman olan insanların bebekleri için çok üzüldüm. keşke siz çocuk yapmasaydınız lan. şahsen benim hayatım kaymadı, tek istediğim bi gece deliksiz uyumaktı. eşim ve kızım bir haftalığına memlekete gittiler, bir gün ayı gibi uyudum ama işten gelince akşam kızımı göremeyince, hayat bir anda anlamsız geldi.
futbolu diğer top oyunlarından üstün kılan özellik
-
sebebi çok basittir.
mahallende, sokağında yola iki tane taş koyup su topu oynayamazsın.
futbol yaygındır.
lisede kola kutusunu ezip futbol oynamış bir neslin üyesi olarak söyleyebilirim ki ezilmiş kola kutuları yere vurduğunda sekmez. onunla basketbol oynama şansın yoktur.
voleybol ve hentbol topu ile de hakeza bulduğumuz anda futbol oynardık.
ulan bak sana ben nasıl anlatayım? voleybol oynamak için file bulamazdık, eskaza file denk gelirse de kendi icadımız olan (ki oldukça yaygındır) "ayak voleybolu" oyununu oynardık.
sanırım anlaşılmıştır.
göz göze gelinen hamamböceğinin aklından geçenler
-
sen büyük evsahibi, rulo yapmalik dergi editoru, terlik fabrikatoru saim bey. sen mi büyüksün? hayır ben büyüğüm, ben, yaşar usta. sen benim yanımda bir hiçsin, anlıyor musun. larvalarima, yumurtalarima hiç birşey yapamayacaksın. zehirleyemeceksin, ezemeyeceksin, mağlup edemeyeceksin bizi. çünkü biz birbirimize feromonlarla bağlıyız. biz bir aileyiz. bunu yıkmaya senin gücün yeter mi sanıyorsun? dokunma artık kolonime. dokunma yavrularima. eğer onların antenine zarar gelirse ben, ömründe bir karıncayı bile yememis olan ben, yaşar usta, hiç düşünmeden ucar sen uyurken agzina girerim. girerim ve gotunden cikana kadar da dönüp arkama bakmam bile.
bir anlık hevesle alınıp hiç kullanılmayan şeyler
-
hiçbiri ekmek yapma makinesi ile yarışamaz.
ağzında sigarayla enkaz altından çıkan dayı
-
vay benim babam sen sigarayı nerden buldun ya
üç gündür ilk kez güldürmüştür
link
edit:
-dayı sen at biz sana malbora vericez
edit: dayı maalesef eşini kaybetmiş.
1.5 litre su ve bir tabaka tütün ile hayata tutunmuş
ingilizcesi karizmatik olan semt isimleri
-
woodcastle : tahtakale
darktown : karaköy
mt. belt : kayışdağı
newtown : yeniköy
medalstone : nişantaşı
midtown : ortaköy
topfield : tarlabaşı
gibi örneklerle desteklenen, ingiltere'de yaşıyormuş izlenimi veren düşünce...
edit: ...yi destekleyen örneklerdir.
başlığım taşınınca tanımım babasız gibi ortada kalmış.
10 mayıs 2021 bbc'nin istanbul'da çektiği fotoğraf
-
yılın fotoğrafı,
tek karede durumu özetlemiş.
bizden istenen bu,
turistler tatil yapıp rahatlarken.
biz ortada gözükmeyerek,hizmet ederek haddimizi bilmemiz lazım.
sığır
-
çoğunlukla büyükbaş olarak bildiğimiz ve de halk arasında yaşlarına, cinsiyetlerine göre inek, boğa, tosun, dana, düve, buzağı gibi terimler kullandığımız hayvanların genel ismine sığır demekteyiz.
işte bu tontik ve şirin hayvanların diğer bir çok canlıdan farklı olan bir sindirim sistemi bulunmaktadır. biraz daha açacak olursak dört mideleri vardır diyebiliriz. halk arasında bu midelere işkembe, şirden, börkenek ve kırkbayır gibi isimler verilmiştir. hatta bunlardan bazılarını yemek yaptığımızdan dolayı aşina olabilirsiniz.
besin bizlere enerji veren bir kaynaktır, bu kaynağın başlangıcına baktığımızda karşımıza güneş çıkar.güneş dünyadaki tüm yaşama güç verir ve bu enerjisi bitkilerde olgunlaşarak depolanır. biz gibi canlılarda bitkilerden akan bu enerjiyi ya bitkileri tüketerek ya da ot oburları tüketerek bünyemize katarız.
fakat insan olarak 200 bitki türü tükete bilmekte olduğumuzu düşündüğümüzde, bitkilere karşı olan bu savaşımızda tam olarak galip sayılmayız. bu enerjiyi kullanabilmemiz için dünya ot oburları evirdi. işte evrilen bu ot oburlar ya da ruminantlar(geviş getirenler); evrim sürecinde bitkilerde ki enerjiyi tam bir şekilde özümseyebilecek konumda evrimleşip dört mideli yapıya dönüştüler.
şimdi de evrimleşen bu yapılara bir göz atalım;
**işkembe (rumen): mideler içinde en büyük boyda olanıdır. ruminantlar otlama ya da yem tüketme esnasında ağız yoluyla aldıkları bütün ürünleri bir nevi buraya depolarlar. depolanan bu bitkiler burada yararlı bakteriler ve mide salgıları tarafından fermente olurlar ve kısmi bir parçalama işlemi görürler. bu işlemler sırasında bazı besin grupları sindirilmiş olur(çok fazla detaya girmeyeceğim) daha sonra fermente olan bu mide içeriği geğirme suretiyle tekrardan ağza gelir. işte inekler sakız çiğnemeye benzeyen hareketi bundan dolayı yaparlar. yani ağza gelen fermente mide içeriği burada mekanik parçalanma işleminden geçer ve tekrar yutulur.
**börkenek (reticulum): bu bölüm ayrı bir oda gibi olmaktan farklı bir şekilde rumenin devamı gibidir fakat duvar yapısında ki farklılıklardan ve sindirim basamağındaki yerinden ötürü ikinci bir bölüm şeklide karşımıza çıkar. bu bölmenin ana işlevi, tam olarak parçalanmamış büyük besinleri yakalamaktır. bir çeşit elek olan bu bölgede yakalanan bu besinler tekrardan rumene gider ve oradan da ağza ulaşır ki parçalama işlemi mekanik olarak tamamlansın. tabi bu bölgede yine mikrobik ve kimyasal sindirim devam etmektedir. özellikle uçucu yağ asitleri dediğimiz bu sindirim ögeleri bu iki bölge üretilir ve emilir.
**kırkbayır (omasum): adından da anlaşılacağı gibi bu bölümümüz kat kat görünmektedir ve yaklaşık 100 doku yaprağı bulunmaktadır. bu bölgede genel olarak fermente olarak ve öğütülmüş besinlerin içerisindeki su,tuz ve mineraller emilir yine ayrıca yukarıda söz ettiğim ucu yağ asitlerinin büyük bir çoğunluğu buradan emilir.
**şirden (abomasum): besinler yukarıda ki üç bölümü izledikten sonra asıl mide dediğimiz bu bölüme geçer. bu bölgede fermente ve parçalanmış olan bitkilerin kırılması zor hücre bütünlü zarar gördüğünden artık bitki kimyasal sindirime hazır konuma gelmiştir. hazır olan gıda asitle dolu olan abomasumda kimyasal olarak parçalanmasından sonra herkesin bildiği karbonhidratlar, proteinler ve yağlar bu bölgede oluşur. bir kısmı burada emilirken geri kalan kısmı da bağırsak epitelleri halleder.
artık haşlanmış mısır yediğinizde; mısır tanelerinin neden aynı şekilde çıktığını öğrendiniz.
kaynak ve ileri okumalar için: (bkz: @zagalar(vet. hek.))
12
harry potter
-
ilk kitaptan son kitaba, bir annenin sevgisiyle başlayıp, yine bir annenin sevgisiyle sona eren hikayenin kahramanı.
her şey nasıl başlıyor? lily potter ile, onun sevgisiyle. o olmasa, voldemort ile harry'nin arasında durmasa sağ kalan çocuk da olmayacaktı, bizim ayıla bayıla okuduğumuz olaylar da.
son kitaba gidelim. voldemort, harry'nin öldüğünü sandığında gerçeği öğrense, oracıkta harry'nin işini bitirirdi. ama narcissa, o çok değerli lorduna yalan söylüyor. çünkü oğlunun yanına, hogwarts'a girmesinin tek yolu bu. o anda galibiyet önemli değil, önemli olan tek şey oğluna kavuşabilmek.
bu anneler çok farklı. lily potter ve narcissa malfoy. ak ile kara, gryffindor ile slytherin, harry ile draco kadar farklılar. farklı taraflarda savaşıyorlar. ama ikisinin de oğullarına duydukları sevgi, harry'nin hayatta kalmasını sağlıyor.
yıllar sonra bile, böyle şeyleri hatırladıkça ya da fark ettikçe rowling'e olan saygım artıyor.
yaran facebook durum güncellemeleri
-
"allah kimseyi ''tamam'' mesajına cevap vermeye çalışacak kadar gariban etmesin''!!
toefl
-
listeningden 30, speakingden 19 alarak ne kadar iyi bir sevgili adayı olduğumu ortaya koyduğum sınav.
emrah serbes'in mektubu
-
(bkz: aklım yok ama fikrim var)
gök yeleli bozkurt
-
gerçekten de yazılarından yansıttığı gibi bir ruh hali varsa görüldüğü anda sokak değiştirilmesi vaciptir.
çocukluğuna inelim;
baba: oğlum git şu bakkaldan bir gaste al da gel.
g.y.b: bir türkçü asla emir almaz çaşıtlık yapma.
baba: ne diyorsun ulan sen?
g.y.b: aptal aptal sorular sorma. ne dediğimi anlayamadıysan burada işin yok, sen git 4 harfliler gelsin.
baba: hanım katanamı getir
g.y.b: bir türkçüyü japon kılıcıyla öldüremezsin, hun yayı yok mu?
9 liraya bim'den üç kişi paşalar gibi doymak
-
ekmekle pilicin aynı fiyat olması dehşet verici. şaşkınlık anlamında değil ciddi manada dehşet verici