hesabın var mı? giriş yap

  • olmayan parasını harcamayan bir bireydir.

    vurmaya başlamadan önce düşünün; krediyi neden çektiniz? çok mu ihtiyacınız vardı? ölecek miydiniz çekmeseniz? kesinlikle o okulu okuyamayacak mıydınız? peki okudunuz da ne oldu, hayatınız kurtuldu mu?

    şimdi düşünme işini biraz daha derinleştirelim, aklıma gelen en zaruri kredi olarak öğrenim kredisi geliyor. şu üniversiteye her başlayan bireyin mal bulmuş gibi atladığı ama anlatırken de "o kredi ile makarna aldım yedim ben, kitap aldım, o olmadan okuyamazdım" diye anlattığı kredi var ya, işte o.

    sıfır lirası olan bir birey olarak, ailesinden sıfır lira destek alarak bir üniversiteyi kazandın varsayıyorum, bu durumda durumun kötü ise o kadar çok yerden burs alabiliyorsun ki aklın şaşar. haa burs alamıyorsan ya durumun kötü değil ya da okuman gerekli değil. okusan da bir şey olamayacaksın demektir bu.

    sonra, yok ben ille de okumak istiyorum, bir şey olamayacaksam da kendim görmek istiyorum, yaşayıp öğrenmek istiyorum dedin; yazıldın o kazandığın üniversiteye. e bir tek sen mi varsın hem okuyup hep çalışan? okurken akşamları garsonluk yapamadın mı? üniversitelerin içinde bile öğrenci çalışma programları var ve o programlardan alınan para kredi ile alınan para ile aşağı yukarı aynı. ha ama yok çalışmadan para istiyorsun değil mi?

    çevremde borçsuz adam çok az var benim, olmayan parasıyla araba almış, olmayan parasıyla telefon almış ve hatta çok daha ilginci olmayan parasıyla tatile giden, arabasına ses sistemi yaptıran, sevgilisine mücevher alan bir sürü salak adam var çevremde.

    bakın şunları okuyun ve unutmayın; kredi sadece ama sadece yatırım amaçlı kullanılınca mantıklı olan bir şeydir. kredi çekerek bir yatırım yapıyor ve yatırımın o krediyi ödüyorsa doğrudur, veya öderken zorlanmadığın kredi ile yaptığın yatırımın değeri artıyorsa doğrudur. onun dışında çekilen bilumum kredi yazıktır ziyandır, salaklıktır.
    kredi çekerek tatile giden adam net gerizekalıdır.
    kredi çekerek düğün yapan adam net gerizekalıdır. (2000 liraya salon kiralayandan bahsetmiyorum, çeşitli organizasyonlarla 10-15 bin lira harcayan ve bunu krediyle yapandan bahsediyorum)
    kredi çekerek cep telefonu alan net aptaldır. (paran varsa alırsın, yoksa almamalısın)

  • söğüşleyip sömürecek yiyici bir hatunu haketmiştir, o paranın piyasaya geçip ekonomiye renk katması için hadi ablalar....

  • atatürk türk çocuğu arap çöllerinde canını vermeyecektir dedikten yüz küsur yıl sonra, türk çocuğu araplar yüzünden kendi memleketinde yer bulamayacak hale geldiyse hakikaten gaflet, delalet ve ihanet her yanı sarmış demektir.

    sinirle yazdım, umarım haber yalan değildir.

  • - benim ilaçlarım var, yazılcak.
    - nedir teyzecim?
    - biri ümürhan, öteki piridlon.
    - neyy?
    - ümürhan!
    - imuran mı?
    - hee.
    - öteki?
    - piridlon.
    - haa, prednol mü?
    - hee.
    - ne için kullanıyosun teyze bunları? böbrek nakli mi oldun?
    - yok, pemfigus vulgaris var bende.
    - ?!? (pemfigus vulgarisi dosdoğru söyledi.)

  • çoğu kişiye göre geç yaşta ve öncesinde hiç araba sürmeden kursa kaydolan ve ilkinde geçen biri olarak ben de bir kaç tavsiye vereyim.

    öncelikle arabanın çalışma mantığını önce bir oturtun. debriyaj ne işe yarar, vites geçişleri niye var ve niye/nasıl yapıldığı gibi vs vs gibi soruları başlarda sormaktan çekinmeyin.

    ardından derslerde düz ezbere gitmeyin, araba kontrolünün sizde olduğunun farkında olun. mesela düz yolda kavisli kavisli gidin, arada bi birden fren vs tutun, hızlanın. hem özgüven gelir hem de kontrolün sizde olduğunun farkına iyice varırsınız.

    diğer bir nokta, ki en önemlilerinden! fazla anlam yüklemeyin ve heyecanlanacak birşey olmadığının farkına varın. tabelaları doğru dürüst okuyamayan, bir el arabasını doğru dürüst süremeyecek adamlar alıyor ehliyeti ve ehliyet çok hayati birşey değil. illa öyle ya da böyle alırsınız. milyonlarca insanda var zaten. yani kısacası heyecan yapacak kadar anlam yüklemeyin, bence en çok kalma sebebi heyecandan kaynaklı. ben hiçbir zaman aşırı araba sevgisine sahip olmadım, 18ine girince hemen ehliyet alayım demedim, toplumdaki dingil şoförleri görünce çok kolay birşey olduğu inancına vardım ve hiç zorlamadan doğru dürüst dersleri bile almadan geçtim.

    hatta sınavda bile sıkıldım ve önlerde olan diğer aday sürücüler yavaş gidince sıkılıp solladım onları.

  • sözlükte kalabilecek yazarların kriterlerini öğrenir öğrenmez balık haline koşup ahtapot aldım bi tane, vaktim kısıtlıydı pişirmeden yuttum. sörf tahtası pahalıydı, deponun tahta kapağını söküp koltuğumun altına kıstırdım koşarak venice beach'e gidiyorum. allahını seven varsa yerini söylesin bu venice beach'in. sörf yaparken karakter geliştirme dersleri alıcam. lütfen bana bir şans daha ver sözlük.

  • henry agard wallace (d. 7 ekim 1888, adair ili, iowa - ö. 18 kasım 1965, danbury, connecticut, abd), amerika birleşik devletleri'nin 33. başkan yardımcısı. 1930'lar boyunca yönetimin tartışmalara yol açan tarım siyasetini belirlemiş, ama dış ilişkiler konusundaki anlaşmazlıklar nedeniyle 1946'da demokratik parti'den kopmuştur.

    asıl mesleği tarım uzmanlığıydı. verimi yüksek tahıl türleriyle ilgili deneyleri, bitki genetiği alanında büyük ilerlemelere yol açtı. sonradan, bu deney sonuçlarını değerlendirdiği melez mısır üretiminden büyük para kazandı. 1933-40 arasında başkan franklin d. roosevelt'in hükümetinde tarım bakanı oldu. görevi sırasında tarım ürünü fiyatlarını yükseltmek ve istikrara kavuşturmak, toprağı korumak, ihtiyat depolamak ve üretimi denetlemek üzere çıkarılan new deal yasalarını (özellikle 1933 tarım kalkınma yasası'nı) hazırladı ve uyguladı.

    wallace, roosevelt'in üçüncü başkanlık döneminde başkan yardımcısı oldu. abd ıı. dünya savaşı'na girince etkili bir savaş ekonomisi danışmanı olarak özellikle ekonominin yönetiminde birçok yeni görev üstlendi. partinin özellikle güneyli üyelerden oluşan tutucu kanadı wallace'ın 1944'te yaniden aday gösterilmesine karşı çıktı. yerine harry s. truman geçti. wallace sonraki iki yıl boyunca ticaret bakanlığı görevinde bulundu. ama truman yönetiminin sovyetler birliği karşısında benimsediği sertlikten yana soğuk savaş politikasından gitgide daha çok rahatsız olmaya başladı ve istifa etti. 1946-47 yıllarında haftalık liberal the new republic dergisinin yayın yönetmeni oldu. daha sonra dergiden ayrıldı ve yeni kurulan sol eğilimli ilerici parti'nin kuruluş çalışmalarına katıldı. 1948 başkanlık seçimlerinde aday oldu; sscb'yle daha yakın işbirliği kurulmasını, tüm dış yardımları birleşmiş milletler'in yönetmesini ve silah indirimine gidilmesini savundu. seçimlerde 1 milyonu aşkın oy aldı; daha sonra ilerici parti'den ayrıldı.

    verimli bir yazar olan wallace'ın en önemli yapıtları arasında sixty million jobs (1945; altmış milyon iş), the century of the common man (1943; sıradan insanın yüzyılı), america must choose (1934; amerika seçimini yapmalı) ve the long look ahead (1960; uzağa bakış) sayılabilir. 1944 yılında alaska üzerinden rusya ve çin'e giderken kolyma ve diğer sovyet çalışma kamplarında bir kaç hafta kalmış ve anılarını soviet asia mission (1946) adlı kitapta yayınlamıştır.

    kaynak: vikipedi

    ayrıca kendisi hakkında bir yazı; http://www.newyorker.com/…ross?mbid=social_tablet_f

  • on soz: bilirkisi degilim, sadece bi' pubmed karistirdim oyle geldim.

    meteoroloji kaynakli degisken agrilarinizin olmasi romatizmal hastaliginiz oldugu anlamina gelmiyor fakat farkli romatizmal hastaliklarla***, farkli hava sartlari*** arasinda farkli kombinasyonlarda bazi korelasyonlar var.

    fakat ne yazik ki bu konuda dogru duzgun bir sonuca varabilmis bir paper bulamadim. bulabilen ya da bilen varsa okumak isterim. bir de genel olarak bircok arastirma; orneklemleri, kontrol gruplari veya agri olcum yontemleri gibi farkli farkli sebeplerden kaynakli birbirleriyle karsilastirilabilecek arastirmalar degiller.

    yukarida 2008 yilinda mavikedi
    "sırları daha yeni çözülen ve çok geniş bir alanı kapsayan romatizma hastalığından..."
    seklinde belirtmis. ve su an 2021 yilinda romatizmal hastaliklara tam olarak ne sebep oluyor ve kesin cozumleri neler tam olarak bilinmiyor gibi.

    sonuc olarak hava sartlari ile degisen eklem agrilariniz varsa bir ic hastaliklari uzmanindan randevu almakta fayda var.

    hava durumu da yagissiz gorunuyor halbuki. cildiriciim.

  • ya o değil de, chp 1940 larda camileri ahır yaptı. bir de aynı evde kız-erkek kalma durumu olan üniversite öğrencileri var. o yüzden bu durumu çok takmayalım.