hesabın var mı? giriş yap

  • bir tane tanidigim var. asgari ucretle haftanin 5 gunu 9 saat, bir gunu 16 saat calisiyor ve haftada sadece bir gun izni var o da kesinlikle haftasonu degil. evde iki kucuk cocugu var, onlarin odevleri var, ev isleri var, o var bu var... kisacasi gulumsemeye gucu yok, enerjisi yok.
    ekleme: 16 saat calistigi gunlerde dahi ne yemek ne su veriyorlar. marketten indirimli alisveris ya da kupon vs haklari da yok. ustune yilin bazi donemlerinde bu 16 saat calisma haftanin 2 ya da 3 gunune kadar bile cikabiliyor.

  • vokallerde ilk defa roger waters'ın ağırlıklı olduğu pink floyd albümüdür. dark side of the moon ve wish you were'den sonra the wall'dan önce çıktığından dolayı biraz onların gölgesinde kalmıştır. ama onlardan pek aşağı kalır yanı yoktur. gerek albümdeki müzik, gerekse sözler müthiştir. bu albümü waters pink floyd'un diğer elemanlarına göre daha çok benimsemiştir. pink floyd 1977'deki animals albümünün turnesinden sonra bir daha bu albümden herhangi bir parçayı canlı çalmamıştır. ama roger waters 1984'den beri solo olarak çıktığı her turnede bu albümden bir ya da iki parça çalmıştır. bunda tabii albümde bulunan 5 parçanın 4'ünün söz ve müziğinin roger waters tarafından hazırlanmasının ve vokallerin büyük bölümünün kendisi tarafından söylenmesinin de payı vardır elbette. david gilmour sadece dogs parçasının ilk yarısını söyler. zaten bu parçanın müziğini ya waters'la ortak ya da yanlız bestelemiştir. hangisi doğru tam olarak bilmiyorum. david gilmour'un soloları her zamanki gibi süperdir bu albümde de. ayrıca nick mason'un en sevdiği pink floyd albümüdür. ama kendisi roger waters'ın pink floyd'dan ayrılmasından sonra çıkılan 1987 ve 1994 turnelerinde, grubun bu albümden hiç parça çalmamasından dolayı 30 senedir sahnede herhangi bir animals parçasında davul çalamamıştır.

  • obsesif bozukluk kişinin aklından geçen saçma sapan düşünceler, kompülsif bozukluk da bu düşüncelerin getirilerinden kurtulmak için akabinde yapılanlar efenim. ben yaşadım, biliyorum, o bakımdan. birkaç örnekle konuyu açıklayacağım şimdi sizlere. başlıyorum.

    ***

    ben sorunlu bir evlat idim. evliya sabırlı bir de annem vardı. hikayeledim burada fakat hala var. ama artık ben sorunlu değilim. neden? çünkü çözdüm ben olayı.

    ***

    şimdi en başlarda aklımdan şu şekil düşünceler geçiveriyordu. hakim olamıyordum kendime.
    "eğer annemi yatmadan kırk bir kere öpmezsem annem bu gece ölecek."

    yani bu derece ciddi bi şey geçiriyorsunuz aklınızdan, hem de kontrolünüz dışında geçiveriyor böyle. gidip paşa paşa öpüyordum. sonra rutine bağladım tabii. her gece yatmadan önce annem ölmesin diye gidip kırk bir kere öpüyordum annemi. çoğu kez abim dövüyordu öpücük törenini müteakiben; halbüse anlatsam anlamazdı ki, ben orada annemi kurtarıyordum sadece.

    böyle oya yapar olurdu, parmağına doladığı ipi çözerken "ay lanet evlat, deli midir manyak mıdır bıktım senden..." der, bazı bazı ağlardı. cefalı annem benim... neyse.

    bi sene filan öptüm heralde.

    muhabbet kuşu ölmesin diye her elime aldığımda üç kere göğsünden, üç kere gagasından öper, üç kere de sol kanadını açıp kapardım.

    babamı da yedi kere öpme kararı aldım sonra. de babam sinirli insandır laf aramızda. yedi mi, hayır. sonra onu öpmekten doğal koşullar sebebi ile vazgeçtim.

    hepsi için toptan güzel bir şey yapmaya karar verdim sonra sonra, her gece mutfak lambasını yedi kere açıp kaparsam ailecek kurtulacaktık. babam fark etti bunu da, her gece malum saatte gelip mutfağa oturmaya başladı. "patlatacaksın ampulü eşşolunun." diye kovaladı sonra bi gün. ben ne yaptım, alarmı kurup gece kalkıp yakıp söndürmeye başladım. böylece babamı atlatmış oluyordum.

    bunlar işin geyik tarafı tabii. her terliği sola çevirme, nefesini tutup bildiğin duaları okuma (morarabilir kişi bunu yaparken) ve gitgide bana fizyolojik olarak da zarar veren benzeri davranışlarım artınca...

    bir gün dedim ki;

    "lan eğer bir daha böyle yapmaya devam edersem, ailecek yarına çıkamayalım."

    o gün bu gündür yapmam hiç öyle. valla bu şekilde kurtuldum. tavsiye ederim.

  • iki genç arkadaş uyuşturucu bulundurmak suçundan mahkemeye çıkarılırlar. yargıç hapis cezası vermez, onun yerine gidip diğer gençleri uyuşturucuya karşı uyarmalarını ister. bir ay sonra iki arkadaş yeniden yargıç karşısına çıkar ve yargıç durumlarının ne olduğunu sorar. birinci genç:

    "harika,100 kişiyi uyuşturucu kullanmaktan vazgeçirdim" der.
    "nasıl yaptın?"
    "tahtaya biri küçük biri büyük iki daire çizdim. sonra da dedim ki;büyük daire uyuşturucu kullanmadan önceki beyniniz, küçük daire uyuşturucu kullandıktan sonraki beyniniz."

    "aferin" der yargıç ve diğer gence döner.
    "ben 1000 kişiyi vazgeçirdim" der ikinci genç.
    "bravo,sen nasıl yaptın?"
    "tahtaya biri küçük biri büyük iki daire çizdim. sonra da dedim ki; küçük daire uyuşturucu yüzünden hapse girmeden önceki kıçınız, büyük daire de hapisten çıktıktan sonraki kıçınız."

  • -pippa bacca’ya sizin ülkenizde tecavüz edip öldürmüşlerdi değil mi?
    +(hask!) münferit.. ee, müynferayt… (ne biçim soru lan bu)
    -peki , türkiye’de birden fazla karısı olan insanlar varmış doğru mu?
    +hee gülüm hee. benim de 2 karım var zaten. (lan olmadı galiba)
    -peki, türkiye’de oruç tutmuyor diye insanlar dövülebiliyormuş doğru mu?
    +yok dövmüyorlar, direkt yatırıp zkiyorlar. (eheheuheühühühü…bu ne ya?)
    -türkler bizleri salak kendilerini çok zeki olarak görüyorlarmış doğru mu?
    +sen nerden çıktın mına koyim ya… kimsin lean sen?
    -napıcan kim olduğumu cevap versene sikitoş…
    +sikitoş mu? türk müsün lan yoksa sen?
    -eheheh. tamam lan tamam. ehehee. türküm tabi.. ehehee. deveyi soramadan koptum lan.. ehehe..
    +yavşaa bak, gülüyo bi de. çok komik.

  • az önce canlı yayında selçuk tepeli'ye "yönetimi cahil ayak takımına verirseniz, başımıza bunlar gelir" dedi. gerçekleri konuşan bildiklerini konuşmaktan çekinmeyen koca yürekli bilim adamı.

  • hanımefendinin instagramında 5 dk gezince bir arkadaşımı hatırladım. pendikte bir gecekonduda yaşıyorlardı. çok büyük bir şirkete sekreter olarak girdi ne yaptı ne etti 6 ay içinde şirketin sahibini kafaladı evlendi. aynı bu abladaki gibi 20-30 yaş fark var. ondan sonra yüce dağları ben yarattım tribinden çıkamadı. konuşurken ben bu şirkete ömrümü verdim diyor 2 gün gitmesem batar diyor. terfi etti tabi muhasebe müdürü gibi bir şey oldu. en son birlikte happy moonsa gittiğimizde garsona benim yemeğimi herkesten önce getireceksin!!! deyince son görüşmemiz oldu.

    bu ablamızda da onu hissediyorum bir şeyleri hazmedememiş gibi. sürekli tüm postlarda ben buraya tırnaklarımla kazıya kazıya geldim imajı vermeye çalışıyor da içi boş çok belli.

    -yazan arkadaşa telafi edebiliriz bir aksaklık olmuş olabilir deseydi bugün kimse bunları yazmayacaktı ama onun yerine arkadaşın yaşadığı evin neminden( yani sen fakirsin rutubetli evde oturuyorsun diyor ) bahsetmeyi daha uygun görmüş. kibir en büyük günah.