hesabın var mı? giriş yap

  • cumhuriyet deyip cumhuriyetimizin kurucusu atatürk’e yer verilmeyen pankartta cumhuriyet ile alakası olmayan osmanlı imparatorluğu padişahlarının pankartını açan bir garip memleket. tamam en tayyipçi sizsiniz.

  • "kitaplar yalnızca meta değildirler; kar dürtüsü çoğunlukla sanatın hedefleriyle ihtilaf içindedir. kapitalizmde yaşıyoruz, onun iktidarı içinden çıkılamaz gibi görünüyor - kralların kutsal hakları da öyle görünüyordu. insana ait her iktidar, yine insanlar tarafından direnişle karşılaşabilir ve değişebilir. direniş ve değişim çoğunlukla sanatta başlar. sıklıkla da bizimkinde, kelimelerin sanatında.
    güzel insanların yardımıyla, bir yazar olarak oldukça uzun ve iyi bir kariyerim oldu. şimdi, bunun sonunda, amerikan edebiyatının ihanetini izlemek istemiyorum. biz, yazarak ve yayımlayarak yaşayanlar, gelirden kendi payımızı istemeli ve talep etmeliyiz: fakat bizim harika ödülümüzün adı kâr değil: onun adı özgürlük."

    http://haber.sol.org.tr/…k-arasinda-fark-var-101352

  • 40 yıllık kedi izleyicisiyim, 1 milyon kedi videosu izlemişimdir bunun kadar ilgincini görmedim ahahasdohaskld

  • flört dönemi her türlü angaryaya en açık olduğumuz dönem. evlenme niyeti ve vaadi olmasa da, erkeğin kadına aile babası rolündekini başarısını, kadının erkeğe ev hanımı potansiyeli hakkında ilk intibaı vermeye kastığı stajerlik dönemi gibi bir şey. zaten sözlükte de aratın stajer (stajyer?) asistan angaryaları gibi örnekleri bulacaksınız. özetle bu örnekten de anlaşılacağı üzere en güzel angarya, karşılıksız iş ve emek olduğu kadar, karşılığı verilecek olsa bile mahiyetinin ne olacağı belirsiz bir takım umut ve hayaller sırası ve sayesinde de yaptırılan angaryadır.

    hayatımda bu tip flört dönemlerinde en az iki kere ev taşıdım, nereden baksan 200-300 kilometre yol gittim, toplamda 20-30 saat hiç bir alakam olmayan yerlerde bekledim, bir düzine kadar hiç bir şekilde muhatap olmamam gereken adamla 'böyle' (elimle iç içe geçmiş kanca hareketi yapıyorum) oldum. ne oldu sonuç? sıfır.

    yani o flörtlerden beklentim, flörtlerin sevgilimleşmesiydi, olmadı. koliyi taşıdığım, yatağı, şilteyi sırtlandığımla kaldım. terli terli 'ne önemi var canım?' derkenki sahte babacanlık ifadelerinden öte yüzüme bir ifade konduramadı bu işler. o kadar kolisini, kaya gibi sofasını, masasını taşıdığım bir kişiden de ne bir hayır duası aldım, ne başka bir şey.

    bunu niye yazıyorum? şundan. bir kaç vakit evvel bir kızlan tanıştım. öyle 'maksatlı' tanışma da değil, normal tanıştım. kız sürekli beni arıyor, ne yapıyon, ne ediyon. dedim, 'vay yazış'. sonra bugün öğlen saatlerinde aradı, dedi ki 'otis ev taşınacak.'. yaaa. işte o an böyle bir sevindim anlatamam. iyi ki flörtleşmemişim. flörtleşeydim yine taşıyacaktım koli koli, bali bali, koli baliyi. ya çok yorgunum hastayım, bir yetiştirmem gereken iş var dedim, oturdum bu entry'i yazdım. şimdi buradan bana eşyasını taşıtmış olan diğer iki kıza sesleniyorum: sağa sola eşgalimi mi dağıttınız ulan? otis bıraktı artık o işleri. kendini zor taşıyor. yallah.

  • lisede aşık olduğum kız biraz şımarık ve dobraydı. bir gün sınıfta bunun yanında bi arkadaşım sadece kibarlık olsun diye sen de yakisiklisin ha dedi. bu kız bunu duyunca ahahaha bu mu yakışıklı ahahaha falan dedi . o an biraz üzülmüştüm açıkçası.

    üzerinden yıllar geçti . büyüdüm, yüz hatlarım daha erkeksi bir hal aldı . epey yakışıklı , görenin dönüp bir daha baktığı erkek oldum . ınstagram hesabim da herkese açık, bu kız bir kaç hafta önce beni takip etmiş. sürekli storylere alev atıyor, mesaj atıp flört etmeye çalışıyor falan. demeyi çok isterdim ama liseden beri tipim pek değişmedi ,yine çirkinim sanırım. sadece biraz serpildim o kadar . geçen bu kıza denk gelince takip isteği attım, hemen engeli basmış . yani bence doğru bir önerme

  • ırkçı olmamama ve zencilerle bir husumetim olmamasına rağmen, mevzubahis tape'lerin volume 4. ve 5.'sini izlememe müteakip olarak, kayıtlarda rol alan tüm basketbolcuların ırklarına, doğuştan gelen kıvraklıklarına, zıplama yeteneklerine ve bilimum melekelerine feci şekilde küfretmiş bulunmaktayım.

    fi tarihindeki nike freestyle'daki arkadaşlar gerçekten başarılıydı, evet, ama bu adamlar en iyisi. düşünün, adamın biri tarif edemeyeceğim muhteşemlikte figürler sonucunda bir smaç girişiminde bulunuyor. defans oyuncusu, rakibi en üst seviyedeyken onu blokla durduruyor. ve havada alakasız bir noktaya doğru havalanan topu hücum takımındaki üçüncü bir şahıs smaçla, hem de ters smaçla potaya sokuyor efendim. işte böyle bu adamlar.

    hareketleri teker teker anlatmak gereksiz bir çaba. kesinlikle edinilmesi, spor videoları arşivine aktarılması gereken nadide eserlerdir bunlar. vol 4 ve 5 ares'te yüksek availabilty ile bulunuyor, buyrun bakın...

  • gecen sene bugun kaybettigimiz profesor. daha dogrusu kaybetmisiz demeliyim. ben kendisinden bugune dek haberdar degildim..bugun de sacma sapan bir sitede normalde izlemeyecegim birtakim videolarin icinde gezinirken the last lecturein 10 dakikalik bir versiyonunu izledim. tabi ki o 10 dakikayla gecistiremedim konuyu..konusmanin orijinali ve daha pek cok video ve roportaji izledim saatlerce. hikayesinin trajikligi ve bu trajediye karsi aldigi tavirdan tabi ki herkes gibi ben de etkilendim..fakat bir yandan da -alanima giridigi icin belki de yaptigi isler- verdigi dersi alan ogrencilerden birisi olmayi istedim. o konusmayi yaparken orada olmak istedim. carnegie melon'in 2008 mezunlarindan olmak istedim, mezuniyet torenimde randy pausch'u dinlemis olmak istedim. bugun 25 temmuz 2009, hayatimda ilk defa randy pausch ismine rastladim. bugun, hayatimda ilk defa, hic tanimadigim birisinin suan yasamiyor olmasina bu kadar icten ve bu kadar cok uzuldum.

  • kimsenin allah lafından rahatsız olduğu yok arkadaşım. sizin bu en ufak olayda da mağdur müslümanı oynamanız gerçekten de komikleşmeye başladı.

    kurumsal bir hesabın, bir üniversite hesabının bu tarz cümlelerle yaptığı bu paylaşımı doğru bulmuyorum. birilerine yaranmaya çalışıyorlar, ötesi yok.