ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
gisaengchung
-
iyi, hoş film. bir alegori, simge, metafor çorbası ama. bunlar filmi kötü yapmıyor. az buçuk siyaset, sosyolji, politika, felsefe, tarih vs bilen herkes zaten filmin meselesini okuyabilir. o yüzden yönetmene olan tüm sevgime rağmen kör gözüne göndermelerini demode buldum. yani hamam böceği göndermesi, köpekler gibi merdiven inip çıkmalar, kan, koku, kaya vurgusu vs o kadar bariz ve galiz bir farkındalıkla atılıyor ki izleyici önüne sanki bundan daha derin bir hikaye anlatılamayacak oluşun bahanesi hazırlanıyor yönetmen tarafından. işin içine biraz da kara mizah katarak zaten ince ve benzer olan zeminini biraz daha sağlam tutmaya çalışıyor yönetmen biraz kurnazlıkla. bir şey aşırılığa vardırıldığında alegoriye kaçar. yani simgeselliğini yitirir. izleyicisine de çözümleme alanı bırakmaz. maalesef filmin genel yapısı bu şekilde seyrediyor. kaldı kı mantık hatası denebilecek birçok şey var. bundan çok daha incelikli şeyler izledik bazılarınız sıkıcı olduklarını düşünüyor olsa bile. burada filmi genel anlamda diğerlerinden ayıran şey güney koreli sinemacıların kodları. filmlerinin gramerinin hep ayrı bir ritmi ve perdesi var. yani ana akıma paçayı kaptırmıyorlar o açıdan. kurgu konusunda her zaman iyi iş çıkarıyorlar. filmin ne hikayesi, ne anlatımı daha önce görmediğimiz bir şeylere denk geliyor. ama kendi içinde özel bir sinemacının dokunuşlarını da sonuna kadar hissettiriyor. joon-ho bong hollywood sularında orta karar iki film çektikten sonra memleket sularına dönüş yaparak birkaç başyapıtının izlerini sürmüş nihayet. chan-wook park'ın memleket sularına dönerek sinemasının özünü hatırlamasına benzer bir dönüş joon-ho bong'un dönüşü de. umarım bu adamlar kendi toprakları dışında film çekme maceralarına girmezler bir daha. ha bu arada geçen sene beoning gibi asırlık bir başyapıt çekildi. yani kısacası güney kore sineması bizim canımız ciğerimiz küçük aksamalara rağmen.
hocam burs alıyorum yardımcı olabilir misiniz
-
insanın üstüne çöken bir cümle. aslında bu cümle bir örnek, "hocam yatay geçişe başvuracağım." , "hocam durumumuz iyi değil, yazın çalışmaya gidiyorum, büte kalmamam lazım." diğer varyasyonlar.
şu açık: "eşit olmayanlara eşit davranmaktan daha büyük eşitsizlik yoktur." evet doğru. peki bunun tespiti? lisanstan hocam, ki artık aşağı yukarı meslektaşız, bir kızdan bahsetti. okulun dışında ağlarken görmüş. kız, sülalesinin kendisini evlendirme niyetine isyan ederek annesiyle beraber trabzon'dan adıyaman'a gelmiş. maddi olarak zorluklar da yaşadıklarını biliyorum. neyse hocam yardımcı olmamı istedi ki bunu kolay kolay isteyecek bir değil, ben de yardımcı oldum ve büte bırakmadım.
ancak dün iki kişi geldi. biri yatay geçiş yapacağını, diğeri bursu olduğunu söyledi. çoğunluğunuz öğrenci olduğunuz için aklınıza şu cümle gelir: e amk altı üstü not değil mi? ver gitsin ya, ne tatava yapıyorsun? e peki gençler ya ilk baştaki kız gibi olup da gelip bana söyleyemeyenler ya da söylemek istemeyenler? bursu kesilecek olanlar? benim mesela 1. sınıfta bursum kesilecek oldu, hiçbir hocaya da gitmedim ve bursum kesildi. ne kadar ihtiyacım olduğunu anlamak için şu kısa entry'ye bakabilirsiniz. (bkz: sözlük yazarlarının hayat hikayeleri/@proust) peki benim bursum kesilirken ya biri gidip hocalardan not istemiş ve bursunun kesilmesini engellemişse? benim suçum ne?
kafam karışık. yardım, yorum...
27 sr 997 cinayeti
-
12.04.2022 tarihinde gaziantep ili şehitkamil ilçesi anneler parkı mevkisinde 17 yaşında ehliyetsiz sürücünün dersaneden çıkan iki genç kıza yüksek hızda çarpmasıyla kızlarımızdan birisi olay yerinde hayatını kaybetti. diğer kızımız ise halen yoğun bakımda tedavi altındadır.
yine gaziantep'te mehmet kaplan olayında olduğu gibi (bkz: 34 bay 376 cinayeti) ailenin yüksek nüfuzundan dolayı henüz yerel gazeteler dışında ulusal basına yayılmadı.
amcası ak parti'den eski milletvekili ve şu an ilçe belediye başkanı, babası aynı ilçenin ticaret odası başkanı olarak görev yapmaktadır.
ilgili yerel gazete haberi
yedi sene peşinden koşulmuş kız
-
(bkz: elvan abeylegesse)
neden evlenmiyorsun sorusuna alternatif cevaplar
-
+neden evlenmiyorsun ?
-kimse beni beğenmiyor.
her zaman kullandığım yanıttır da biriniz 'yok canım ne alaka' falan deyin be allahsızlar.
bir başkadır
-
oy verme egilimleri söyle diye tahmin ediyorum:
meryem - akp
peri - chp
yasin - mhp
gülbin - hdp
gülbin'in ablasi - akp
sinan - chp ya da iyi parti
hoca - saadet partisi
meryem'e asik filozof genc - deva partisi
hocanin kizinin arkadasi - tkp
ruhiye - gecersiz*
ekşi itiraf
-
bu satırları ne zaman okusam yuzumde bir gulumseme beliriyor;
" new york, california'dan üç saat ileride ama bu california'yı yavaş kılmaz.
kimisi 22 yaşında mezun olur ama iyi bir iş bulana kadar 5 yıl harcar.
kimisiyse 25 yaşında ceo olur ama 50 yaşında ölür.
bir başkası 50 yaşında ceo olur ama 90 yaşına kadar yaşar.
kimisi hâlâ yalnızdır.
kimileriyse evlenmiştir.
obama 55 yaşında emekli oldu.
trump ise 70 yaşında işe başladı.
bu hayatta herkesin kendi zaman dilimi vardır.
çevrendeki insanlar senin önündeymiş gibi gelebilir.
kimilerini de arkandaymış gibi hissedebilirsin.
ama herkes kendi yarışını, kendi zaman diliminde verir.
onlara özenme, onlarla alay etme.
onlar kendi zaman diliminde, sen kendi zaman dilimindesin.
hayat harekete geçmek için doğru anı beklemekten ibarettir.
o yüzden, sakin ol.
geç kalmadın.
erkenci değilsin.
tam da zamanındasın. "
debe edit: paylaştıgım satırların bir cok kişiye umut olduguna ve iyi geldiğine dair cok fazla güzel mesaj aldım, tesekkur ederim. umarım kendi zaman diliminizdeki kendi yarışınızı en mutlu sekilde verirsiniz...
trt seçim propaganda konuşmaları 2015
-
cem toker reyiz; "tüm diktatörlüklerde dalkavuklar zaten özgürdür. mesele alkışlanmayı değil yuhlanmayı özgür bırakmaktır." diyip işi bitirmiştir.
-------------------------------------
edit: cem başgan'ın ekşisözlük'te debeye girdiği gün...
(bkz: minik gülce için yardım kampanyası)
http://oyveotesi.org/
milyarlarca yıllık evrimin ardından kurbağa olmak
-
(bkz: vrak allahını seversen)
hokkabaz
-
cem yılmaz'ın en iyi filmi. ona buna gönderme yok, bilim kurgu yok, sosyal medya jargonu yok, zoraki espriler yok. güldüren, üzen ve sonunda hafif gözleri de nemlendiren sıcacık bir film.
13 aralık 2021 dolar kuru
-
keriz bulgarlar geçen hafta pahalıya aldınız her şeyi.
metroda yaşanan dumur olayları
-
gün itibariyle şahit olduğum tatlı bir evlilik teklifi.
yanımdaki elemanın bir anda üzerindeki kazağı çıkararak, üstünde "x benimle evlenir misin?" yazılı tişörtü sevgilisine göstermesi, akabinde amerikan filmi havası yakalayan metro yolcularından alkışların kopması, klasik olduğu üzere elemanın diz çöküp yüzüğü kızın parmağına takması ve en güzeli de yolculardan bembeyaz saçlı yaşlı bir teyzenin "annenin-babanın haberi var mı kızım?" diye sorması.
ekşi itiraf
-
küçükken annemin dikkatini çekmek için salıncakta sallanırken kendimi yere atmıştım. annem görmeyince belki duyar diye avazım çıktığı kadar bağırmaya başlamıştım, duymayınca da kalkıp salıncağa geri binmiştim.