hesabın var mı? giriş yap

  • haminnelik yapayım biraz. elimden geldiğince ilaç kullanmamaya çalışan biriyimdir. elbette her ağrı için geçerli değil ama insan biraz kendi bedenini tanıdığında, ağrının şeklini, derecesini kavrıyor ve geçici rahatsızlıklarda çarenin ne olacağını öğreniyor.

    günlük hayatımda 1 bardak yeşil çay dışında bitki çayı tüketmem. bazı rahatsızlıklarda en kesin ve zararsız çözümü bitkilerden buluyorum. ama bu çayları sadece ihtiyaç halinde kullanmak konusunda dikkatliyim. sürekli kullandığınızda etkisini kaybediyor veya zararları oluyor.

    kronik mide rahatsızlığı olan biri değilim ama hem çevremdekileri tedavi etmek için hem de nadir de olsa kendim için kullandığım inanılmaz etkili bir ot var. bazı yörelerde yavşan otu, bazı yörelerde peryavşan deniyor bu ota.

    küçük bir cezvede kaynatılan suya bir tatlı kaşığı kadar bu ottan atıp, bir taşım kaynattıktan sonra altını kapatıp, 5-10 dakika dinlendiriyorsunuz. oldukça acımtrak ve kötü bir tadı var. ben biraz limon ekliyorum, isteyen bal da ekleyebilir ama az miktarda olmalı. ortalama kilolarda bir insana bir fincan yeterli. içtikten sonra en geç yarım saat içinde mide ağrısı, yanması, işte mideyle ilgili anlık ne derdiniz varsa şak diye kesiliyor.
    acıyla kıvranan arkadaşlarımın bu çayı içtikten sonraki yüz ifadelerinin değişimlerinden kısa film çeksem bu ot vücuda gelir reverans verirdi.

    ancak sürekli yanlış beslenme sebebiyle midesine iyi bakmayan kişilerde ne kadar süre işe yarar bilmiyorum. başta da belirttiğim gibi sık kullanmayı tavsiye etmiyorum.

  • olbers'in , araştırmaları neticesinde vardıgı asagıdaki fikirler sonucu ortaya cıkan paradokdtur.

    a) kâinatın (uzayın), başlangıcı ve sonu yoktur
    b) kâinatın bir sınırı yoktur
    c) kâinattaki yıldızlar, düzenli bir şekilde dağılmıştır
    d) kâinatın büyüklüğü sabittir
    e) diğer yıldızlardan gelen ışığı engelleyici bir faktör yoktur

    bütün bunlara dayanarak, olbers'e göre gece gökyüzünün çok parlak olması gerekir çünkü sonsuz adet ışık kaynağı yani yıldız mevcuttur gece, karanlık olduğuna göre yanlış olan birşeyler var yapılan araştırmalar, kâinatın bir başlangıcı olduğunu ispatlamıştır kâinatın saniyede 60 bin km hızla genişlediği de ilmî bir gerçektir yıldızlardan gelen ışığı engelleyen bir faktör mevcut olsa idi, bu faktörün ısınması ve daha sonra da ışık kaynağına dönüşmesi gerekirdi. o halde gökyüzü gece parlak değilse bunun birkaç sebebi vardır:

    a) kâinatın mutlaka bir başlangıcı vardır
    b) kâinatın büyüklüğü sabit değildir yani genişliyor
    c) yıldız sayısı sınırlıdır
    d) yıldızlar kâinatta düzenli olarak dağılmamıştır

  • rüzgar'ın etrafındaki arkadaşları ve peşinde koşan kızlar zaten onunla aynı karakterde olduğu için etkilenmeyecektir. hatta teselli bile edeceklerdir "mağdur" arkadaşlarını. çünkü bura türkiye, ne bekliyon.

  • diş macunları arasında koku ve aroma ayrıca verdiği his hariç hiç bir fark yoktur. diş fırçalamak mekanik bir temizlik olup macunun bu eylemde rolü ihmal edilebilecek seviyededir. yani kısacası bal gibi macunsuz dahi fırçalayabilirsiniz. kaldı ki macun kullanıyorsanız zaten her fırçalamada nohut kadar kullanmalısınız.
    hissiyatı, kokusu, tadı hoşunuza gideni alıp kullanabilirsiniz. paradontax, hassasiyet kalkanı, white now, aleovera lı, bitki özlü, sensodyn filan hepsi aynı bokun laciverti. (aksini iddia eden hakemli dergiden makale linki versin)

    not:diş hekimiyim. mesleğimi seviyorum. herhangi bir firma için para karşılığında çıkıp yukarıdakilerin aksini söylemem, söyleyen hekime de itibar etmem.

    edit: kimi okuduğunu anlamayanlardan mesajlar geldi." sen makale göster" diyorlar.
    bak arkadaş, kendi ürettiği diş macununun en iyisi olduğunu iddia eden, 7 faktör, yumurta testi, misvak özü gibi sahtekarlıkları(bu arada bu kavramlardan nedense hiç bir diş hekimliği fakültesinde bahsedilmez) iddia eden firmanın kendisi değil mi?
    bana kuşe kağıda basılı grafikler değil bilimsel makale sun ki iddian ispatlansın.
    bir de flor mevzusu var. birincisi yüksek konsantrasyonda flor içeren macun yutulur ise çok zararlıdır. bu sebepten özellikle yutma ihtimali olan küçük çocuklar, zihinsel engellilere flor içermeyen macun öneriyoruz. macunsuz da fırçalanabilir.
    yetişkinlere florun etkileri ise şu sıralar tartışılıyor. dişlere olan faydasına değer mi? diye soruluyor.
    birim miktarı en pahalı satılan deterjanlardan birisi diş macunudur. ağza alındığında salgılattırdığı tükürük kendisinden çok daha faydalıdır. tükürdüğün faydaları fakültede banko sınav sorularından biridir. tamponlamadan sindirime onlarca faydası vardır.
    bunun yanında ben de macunu seviyorum. ferah bir his ve temizlenmişlik duygusu, bir de tükürük akışını arttırıyor.

  • günümüz post-modern anlayışın zerk ettiği ve hatta dayattığı bir absürt vak'a.

    tanığı tanıklıktan, anıyı "an"dan, ispatı hakikatten değerli görmek.

    atmosferin, yerini piksellere bırakması.

  • 1 ya da 2. sınıf tam emin değilim. atatürk'ün yaşını hesaplamak adına bir problem çözüyoruz. neyse öğretmenimiz soruyor, yapan var mı, diye. sınıfta çıt yok. en sağdan başlıyor kontrol etmeye. kulağımda cetvelin tiz sesleri. öğretmen gelmeden utanıp defteri kapatıyorum. sıra geliyor, defterimi kontrol etmeden bir darbe de bana.

    neyse. sonra öğretmen geçiyor problemi çözüyor. defteri açıyorum, yanıtım doğru.

    anlıyorum ki ben problemleri çözebilsem bile başarısız olacağım.

  • bu adamlar öyle büyük oyuncu ki, aynı olay iki kez başıma geldi. evde olduğum halde "geldik bulamadık" dediler. bunlardan birisinde dayanamadım, bastım şubeyi. ne zaman geldin? kaçta geldin? hanginiz geldi? hangi binaya geldiniz? vs gibi soruları sormaya başlayınca çuvalladılar ve itiraf ettiler yetiştiremediklerini. şikayet de ediyoruz ama değişen bir şey yok.

    (bkz: en nefret edilen markalar)

  • ekşi sözlük'ü ilk gün kodlayan adam olmak dışında 16 yılı aşkındır ekşi sözlük'ün yöneticisiyim. yönetici derken her anlamda: sitede admin, yazılım ekibinde yönetici, yönetim kurulunda başkan, sokakta beyefendi, mutfakta aşçı vesaire. 16 yılda ekşi sözlük türkiye'de en çok ziyaret edilen üçüncü yerel web sitesi olmaya kadar yükseldi. her ay 21 milyon kişi tarafından ziyaret ediliyor. üstelik yabancı sosyal mecraların yükselişinden de etkilenmedi. tam tersine onları kapsamadığı bir alanda bambaşka bir form ve dinamikle devam ediyor.

    2004'te abd'ye microsoft'ta çalışmaya gittikten kısa bir süre sonra firmanın tüm idaresi benim yokluğumda ortağım başak purut'un üstüne kaldı. 2009'da geri dönene kadar o atıl haliyle ayakta tuttu. 2010'da sözlüğü yenilemeye giriştiğimizde ise ben hem daha çok keyif aldığım hem daha tecrübeli olduğum teknik konulara eğildim. milyonlarca insanın istifade ettiği 11 yıllık bir mirası dönemin ihtiyaçlarına göre yeniden yapılandırma yükünü sırtlandım. bu konuda iyi çıkardığımız işler olduğu gibi sonuçtan sizin gibi bizim de memnun olmadığımız kısımlar oldu. ama sonuçta ekşi sözlük 2015 itibariyle gelişimini ve popülaritesini yitirmeden büyümeye devam ediyor.

    bu dönemde, yani son 6 yıldır, ekşi sözlük'ün iş strateji ve modellerini pratik olarak başak üstlenmiş durumda. yapısal yeniliklerin kayda değer kısmı da kendisinin projeleridir. siyasi liderlerin reddit tarzı ama oturumları bunun en son örneği.

    yillardır konuşmalarımda ve röportajlarımda ekşi sözlük'ün ben olmadan devam edebilmesinin en büyük hayallerimden olduğundan bahsettim. bunun bir noktasında manzarayı bensiz hale getirmek elzemdi. hem bu hem de bazı yeni projelere odaklanma sebebiyle ekşi sözlük'ün sahibi ekşi teknoloji ve bilişim a.ş.'deki yönetim kurulu üyeliği dahil olmak üzere tüm yöneticilik görevlerimden ayrılmış bulunuyorum. sadece çok uzun zamandır yazarlara borçlu hissettiğim ve tasarımını tamamladığım bir api meselesi var. onunla ilgileneceğim.

    yönetimi başak purut'a devrediyorum. başak ekşi sözlük'ü yakından tanıyor, dinamiklerini biliyor. "adam yiyor ama çalışıyor". başak'la ekşi'nin yüzleşmesi gereken en önemli iki değişimin nitelikli içeriğe erişimin kolaylaştırılması ve yazar onayı için yıllarca sırada beklemenin düzeltilmesi olduğunda mutabıkız. onun da bu iki problemi çözme konusundaki kararlılığını biliyorum.

    takip edenlerin bildiği üzere ekşi sözlük benim için hala bireysel içerik paylaşımlarım için en favori ortamım. 50 bin entry sonra kullanıcısı olmaktan hala çok memnunum. sadece bir paylaşım platformu değil, şahsi hafıza olarak da çok istifade ediyorum. kullanıcısı olarak bir yere gitmiyorum. buradayım.

    tldrkelam: bir sedet yönetiminin sonuna, yeni bir dönemin de başına gelmiş bulunuyoruz.

    not: bu entry'yi uçaktan yolluyorum. uçaktan entry girmek ilk kez yaptığım bir şey değil (bkz: #9353774) ama hala bilimkurgu gibi.

  • bakın reklam yapacaksanız bu gibi firmaların reklamlarını yapın. hep boykot çağrısı yapıyoruz o markaya bu markaya diye.

    bir kere de vatansever firmaları destekleyelim ki sermaye bizde kalsın.

    starbucksları zengin ettiniz elit görüneceğiz diye. algilarınıza türk malı kötüdür diye yer ettirdiniz!

    hayır efendim hayır. türk malı iyidir. türk malını desteklersek daha zengin bir toplum olabiliriz. tabii ki içimizde de var kötüler. işini iyi yapmayanlar. ama yapana da destek gösterelim.