hesabın var mı? giriş yap

  • "uçabildiğini kimseye söyleme. öyle bir inanmazlar ki, düşersin..."

    kim söylemiş unuttum ama çok doğru demiş. bir iş sonuçlanmadan, bitmeden anlatma kimseye ki senin yapacağına inanmayıp seni de inandırmasınlar ya da kem gözleri değmesin de işin rast gitsin. çok kıskanç ve basiretsiz insan var!

  • japon kraliyet ailesi üyelerinin yemelerinin yasak olduğu zehirli balık. japonlar çok pahalı olduğundan dolayı bu paluğu sık sık yiyememekten yakınıyorlarmış. yedikleri zamanda kendilerini tabu yıkmış, ölüme meydan okuyan insanlar olarak görüyorlarmış. zehirlenme etkisini ilk olarak dilde ve dudaklarda uyuşmalarla gösterip, sinir sisteminin felciyle son buluyormuş. ilk yarım saat herşeyi görsenizde hareket edemediğinizden hiçbir şey yapamıyormuşsunuz. balığın bir porsiyonunun fiyatı ise yaklaşık 1000$ civarındaymış. hazırlanış şekli ise etin çok ince, bir zar gibi kesilerek çiğ bir şekilde tabağa dizilip süslenmesi şeklinde oluyormuş. bizden söylemesi.

    http://watanabe-junichi.net/archives/fugu.jpg

  • yalnız şu sanayi tipi makine, hamuru şöyle evirip çevirip afedersiniz sıçıyor mu ne yapıyor yahu öyle ya. izlemez olaydım. biz medeniyet yirmi birinci yüzyıl uzay mars kafasında takılmaya devam ederken, bu görüntüler şu dönedurankaya üzerinde azımsanmayacak sayıda insanın hala bir neo-orta çağ evreni içinde varlığını sürdürmekte olduğunu bir kez daha hatırlatıyor aslında. dünya gerçekten çok vahşi bir yer.

    (bkz: cogito ergo sum bela vaziyyatin içina soxum)

  • bir futbol sahası taş çatlasa 1 hektar; manhattan'daki central park, 341 hektar'dır. 171 futbol sahası büyüklüğündeki bir park projesini "dünyanın en büyük parkı" diye satana ve bu haberi havada kapana, dünyanın en büyük atasözü hatırlatılmalıdır:

    "başkasınınkini görmeyen, kendininkini piyade tüfeği zanneder"

  • yakın kız arkadaş göğüs dekolteli bir kıyafet giydiyse işin çok zor. ben bakmak istemiyorum, gerçekten kızı arkadaşım olarak çok seviyorum ve hiç bir fantezim falan da olmaz ama göz bir anda oraya kayıyor işte. (erkek arkadaş bile bağrı açık geziyorsa konuşurken bir anda dikkat oraya kayabiliyor yanlış anlaşılmasın bura.) o anda kız da bunu gördüyse hemen bi kıyafeti çekiştirmece başlıyor. bu durumda ben de otomatik olarak sapık durumuna düşüyorum.
    bundan sonra karar verdim tabi, eğer göğüs dekolteli bir kıyafet giydiyse o gün muhabbeti en alt seviyede tutuyorum ve sapık damgası yemekten kurtuluyorum. çünkü hayatta en sevmediğin şeylerin başını çeker sapık muamelesi görmek.

  • yarışmacıları arasında bir tane bile beyaz tenli olan yoktur. sözlükten kimse katılmamış herhalde.

  • yani kendisinin saçmaladığını düşünen biri olarak belki iyi taklit yapmıştır da gülerim diye düşünerek izledim. onu da becerememiş.

    bu teyze altın portakal alıyorsa memlekette cidden oyuncu kalmamış demektir. eh güzellik yarışmasından çıkanın malkoçoğlu gibi setlere daldığı ülkede bu nihat bilmemne gibi tipler de en iyi oyuncu oluyor işte.

  • oyuncak bakacağım zaman oyuncakçılara hep "benim bir yeğen var yaramaz, ona bakıyorum" diyorum ama kendime alıyorum hep. yeğenim de yok zaten.

    ara sıra muhabbet de kuruyorlar "kız kardeşinin mi erkek kardeşinin mi oğlu?" filan diye. genellikle "ablamın oğlu" diyorum.

    bazen de kızı oluyor tabi. ama o zaman bir de üstüne üstelik ne çeşit bir kızın oyuncak elektrikli testere filan sevdiğini açıklamak zorunda kalıyorum.

    dayı olmak zor iş.

  • oysa türkiye'de eğitimsiz bir çomar olup, "mülakatla girdiği" işlerden -üç-dört yerden- maaş alıp halkın parasına, ihaleleri usülsüz alıp halkın malına çökmek daha evladır.