hesabın var mı? giriş yap

  • evet. ülkemiz topraklarında suriyelisinden eğitimsinize, gericisinden teröristine kadar herkes beşer onar ürerken maalesef bu kültürlü kesim ya tek çocuk yapıyor, ya hiç evlenmiyor ya da çocuk yapmıyor.

    ben bugün burada hepinizi üremeye davet ediyorum arkadaşlar. ülkenin geleceği için herkes sağlıklı genlerini geleceğe aktarsın. çocuğuna gerekli eğitimi ve ahlakı sağlasın lütfen.

    gidin ve çılgınlar gibi çoğalın. başka seçenek kalmadı!

    edit: üreyecek olanlar lütfen kaç tane üreyeceğini belirtsin, hesabımızı bilelim.

  • neden bu kadar eleştiriliyor anlamadım.
    babam 18, annem 17 yaşında imiş evlendiklerinde.
    erken evlenmenin en güzel kısmının çocuk sahibi olmak olduğunu düşünüyorum erkenden. evet geri kafalı deyin ne derseniz deyin ama düşünüyorum şimdi.

    bizi tanımayanlar hiçbir zaman inanmıyorlar baba oğul olduğumuza. bir de ben sakal bırakıyorum, iyice yaşıt gibi duruyoruz.
    mahallede halı saha maçı yaptığımızda defansa da dikiyoruz babamı. yani ben oğlumla halı saha maçı yapmayı çok çok isterim. hangimiz istemeyiz?

    evet çok sıkıntılı günler de yaşadık ben çocukken. yani düşünün ben ilkokula başladığımda babam 25 yaşında falandı!
    lâkin bunların yaş ile ilgili olduğunu sanmıyorum!

    sevgi ve saygı!

    babam, annemin başında yıllarca ağladı hastalık yılları geçene dek. görüyordum.
    şimdi de arada bir tartışıyorlar tabii. ama ne bileyim çocuk kavgası gibi geliyor lan bana*

    " valla çekeceğim kulaklarınızı! " diyorum hatta.

    yani hayata bu kadar negatif bakmayın arkadaşlar. bu hayatta iyi örnekler de var.

    bir evde olması gereken ilk şey huzurdur. gerisi hikâye.

    dipçe: kırıcı bir mesaj aldım! yumuşatarak söylemem gerekirse " evlenmişler de ne olmuş? neden okumamışlar! "

    arkadaşlar, buradan nasıl görülüyor bilmiyorum ama herkesin şartları aynı değil. önceden de değildi. babam, babasının yani dedemin cenazesine gidememiş bir insan askerde iken. bu yüzden içinde iki acı vardır:

    baba hasreti ve okuyamamak!

    yoksulluktan okuyamamış köy yerinde ne annem ne babam. fakat bu adam sırf bana yeni önlük alabilmek için hamallık yapmış bir adam. o yüzden laf ettirmem.
    okuyamadılar belki fakat beni öğretmen yapan ikisidir. siz dilediğiniz kadar bu hayattan nefret edin ve etrafınıza da bu nefreti kusun. bu hayatta iyi şeyler her daim olacaktır.
    ikisine de minnettarım.

  • donanımhaber ölücülerine rahmet okutan olay.

    bunlarınki açlıktan falan değil. karaktersizlikten..

    ezkaza oradaki kamyondan yola domates yerine havuz dibi aydınlatması saçılsaydı, hiç ihtiyaçları olmamasına, evde havuzları bulunmamasına rağmen arabayı durdurup o dökülen havuz dibi aydınlatmalarını yağmalarlardı.

    sonra bizim ülkenin önünü gavurlar kesiyor..

    al işte ülkenin halkı bu. bu halktan bir halt olur mu?

  • peki insanlar ne diye bokunu donduruyor buralarda diye merak ediyorsanız, dünya pırlanta üretiminin 20%'sinin burada yapıldığını belirtelim.

    ayrıca kısacık sürse de yaz günlerinde hava sıcaklığının 20 dereceye kadar yükselmesi enteresan.

  • son 10 yılda falan gördüğüm en kaliteli füze.

    influencerlar, sjw'ler, trolller hizaya geçin derhal, zeynep ablanız mekanın sahibidir artık.

  • amerikan pop kültüründe derin izler bırakmış ünlü çizgi roman karakteri, bilimkurgu kahramanı. çeşitli çizer ve yazarlar tarafından bugüne kadar kesintisiz üretilen "flash gordon" serilerinin ilk macerası 1934'te alex raymond'un çizgileriyle yayınlandı. bir yıl sonra radyo tiyatrosuna, zaman içinde sinema, televizyon dizisi ve çizgi film serisi de dahil birçok farklı alana uyarlandı.

    yale üniversitesi mezunu, polo oyuncusu asilzade steven 'flash' gordon'un bir süper kahraman olarak atıldığı bilimkurgu maceraları, dünyayı ateşe veren meteor yağmurlarıyla başlar. çılgın bilimci dr. hans zarkov, uzaydan gelen meteorlarınkaynağına ulaşmak için bir uzay emisi inşa eder.ancak böyle bir seyahati tek başına yapmak istememektedir. üstün yeteneklerine inandığı flash ve güzel sevgilisi dale arden'i kaçıran dr. zarkov, onlarla birlikte uzayın derinliklerindeki mongo gezegenine doğru yola çıkar.

    maceracı üçlü, mongo imparatoru amansız ming'in meteorları dünyaya karşı bir silah olarak kullandığını keşfeder ve "uzay savaşı" başlar. mongo'daki ming muhaliflerinin dünyalılardan yana tavır koyduğu bir savaşta antik tragedyanın dinamikleri uzaya taşınmıştır: şeytan ruhlu ming, flash'ı yok edip, dale arden ile evlenmeyi arzularken, ming'in kızı prenses aura da flash'e aşık oluur...

    "uzay yolu", "supermen", "yıldız savaşları" başta olmak üzere bilimkurgu sinemasının birçok yapıtına öncülük eden "flash gordon" 1938'den itibaren defalarca filme çekildi. 1980'de ingiliz yönetmen mike hodges'ın yaptığı film bunlar arasında en çok iz bırakan oldu. müziği queen tarafından beslenip, icra edilen ve albüm haline getirilen "flash gordon" filminde, başroldeki çiftten çok, ming'i canlandıran max von sydow, prenses aura rolündeki ornella muti ve aura'nın aşığı prens barin rolüyle timothy dalton'un öne çıkması dikkat çekiciydi.

    alfa yayıncılık, flash gordon çizgi roman serisini türkçeye çevirip fasiküller halinde yayınlarken "sarı saçlı mavi gözlü tuhaf türk karakterler" dağarcığımıza katkıda bulunarak ünlü karakterin adını "baytekin" olarak değiştirdi. aynı tutum türkiye'de vizyona giren flash gordon filmlerinde ve türk yönetmenlerin yaptığı sinema uyarlamalarında da gözlendi. "flash gordon space soldiers" filminin bir kopyası, 1967'de şinasi özkonuk tarafından "baytekin fezada çarpışanlar" adıyla sinemaya aktarıldı. baytekin rolünü hasan demirtaş'ın üstlendiği filmin orijinal müziği '60'ların progresif anadolu rock grubu koyun tarafından yapıldı.

    roll, s: 141