hesabın var mı? giriş yap

  • ceviz kurdu, cevize gireceği kadar bir delik açar ve cevizin içine girer. cevizin içi insan beynine benzer, kurt başlar cevizi yemeye. elbette ki buraya kadarı normal. yedikçe şişmanlar şişmanladıkça karnı büyür. yeterince doyunca yükünü tutunca! gitmek ister ama girdiği delikten çıkması mümkün değildir istese de çıkamaz. işin enteresan ve daha da kötü tarafı; içi yenilen cevizin kabuğu da kurumuş ve iyice sertleşmiştir. artık o deliği genişletmek de imkansızdır. kurtçuk oturup etrafına bakar, düşünür taşınır delikten geçip çıkmak için tek çaresi vardır; zayıflamayı beklemek. aç kaldıkça zayıflar, eski cılız haline döner. ve bir gün bitap düşmek üzere ilk başladığı gibi cevizden çıkar. ama çıktığında mevsim bitmiş, ortada aç ve cılız bir kurtçuk ile bir içsiz bomboş bir ceviz kabuğu kalmıştır.
    kimi insanlardaki para ve mal-mülk hırsı da ceviz kurdundaki iştaha benzer. hırsı yenip, artık yeter dediğinde baharlar ve yazlar bitmiş olur.

  • geçen sene, kocasını bir kaç sene önce kaybeden teyzemle alışverişe çıkmıştık. elli yaşlarında bir kadın.
    pentideyken ona da bazı modeller gösteriyordum bak renkleri ne kadar güzel sana da alalım diye. çok utandı ve geçiştirdi beni.
    sonrasında evdeyken sordum, hayatı boyunca krem ve beyaz düz çamaşır kullandığını söyledi. yeni evlendiği zamanlarda heveslenip almış renkli dantelli çamaşırlar ve kocası haşlamış bunu hayat kadını* mısın diye. sonrasında hiç eli varmamış.
    daha sonrasında hediye olarak bir kaç set aldım. geçen sordum, kendine de almaya başlamış. ne kadar güzeller diyor.
    kadınlar hevessiz değil, türkiyede komple hayata bakış açısı rezalettir.
    öncelikle, başka kadınlarda fantezi iç giyim görünce bayılıp da eşinde görünce suçlayan türk erkeklerini sorgulamak lazımdır.

  • olmamış olayları olmuş gibi göstererek nasıl bir haz alıyorsunuz amk ergenleri sizi. sözlüğün iq puanı düştü sizin yüzünüzden.

    başlık başa kalmış.

  • ev yemeği, sulu yemek denen neredeyse her yemeğe domates salçası koyan bir millet olmamıza rağmen neden bu kadar az kullanıldığına akıl sır ermeyen lezzet bombası yiyecek.

    o kadar lezzetli ve kullanışlı bir yiyecek ki her türlü yiyeceğe eklenebiliyor ve o yiyeceğin tadını katlayabiliyor. mesela mantarlı füme etli omlet mi yapıyorsunuz kuru domates ekleyin, patatesli omlet mi yapıyorsunuz kuru domates ekleyin, evde ekmek mi yapıyorsunuz kuru domates ekleyin, tulum peyniri/ceviz ikilisi daha ne kadar mükemmel olabilir mi diyorsunuz kuru domates ekleyin. daha çook uzatabilirim bu listeyi fakat garipleşmeden bitirmek istiyorum. nasıl sarımsak girdiği her şeye inanılmaz bir lezzet katıyorsa kuru domates de aynen öyle davranıyor ve girdiği yiyeceğe lezzet katıyor. kuru domates glutamat içeriğinden dolayı diğer glutamat içerikli gıdalarla çok iyi anlaşıyor; içinde mantar, kurutulmuş/isli/füme et, peynir, patates, fasulye, ceviz olan yiyeceklerle çok güzel bir sinerji yakalıyor.

    kurutulmuş domates sevmiyorsanız muhtemelen bunun endüstriyel olarak kurutulmuşunu yemişsinizdir. pek çok kurutulmuş meyve veya sebze gibi bunun da güzeli evde kurutulandır. endüstriyel olarak kurutulmuşu veya malatya pazarı, antep marketi gibi yöresel yerlerden alınanları nedendir bilmem -kururken çürümenin önüne geçmek için kimyasal kullanıyorlar sanırım- bir garip tada sahip oluyor. kurutulmuş domatesi tatlılar hariç her yere yakıştıran ben bile evde yapılanı haricini yiyemem. mesela tanıştığımızda kuru domatese asla katlanamayan sevgilim şuan ne yemek hazırlarsam hazırlayayım ''yanına bir tabak da kuru domates çıkarabilir miyiz?'' diyor, aramızda kalsın içli köftenin yanına bile kuru domates istedi bu kuru domates sonradan görmesi. tabi salçalı, cevizli ve kıymalı içe çok yakıştı o ayrı, sanırım sonraki içli köftede harca minik minik kıyılmış kuru domates ekleyeceğim. bu mükemmel lezzeti kendi evinizde yapmak istiyorsanız gerekenler çok basit fakat ben kurutmakla ilgilenmiyorum diyorsanız aşağıdaki neler yapılabilir kısmına geçebilirsiniz.

    --- kurutmak için neler gerekiyor? nasıl kuruturum? ---

    1) armut domates, çanakkale domatesi, salçalık domates gibi isimlerle bilinen ince, uzun formlu ve az sulu domates. kullandığınız domatese ve kurutma tarzınıza göre değişebilir fakat benim bu sene yaptığım 100 kilo yaş domatesten 5 kilo kuru domates çıktı ona göre hesaplayın. internette 8 ila 14 kilo yaş domatesten 1 kilo kuru domates çıkıyor demiş fakat o orana hiç yaklaşamadım.

    2) domatesleri serebileceğiniz, günün büyük kısmında güneş alan ve mümkünse esintili bir balkon, teras veya çatı. balkonsuz apartmanda yaşayanlar veya domates kurutmaya elverişli havaya sahip olmayan yerlerde yaşayanlar fırın veya meyve/sebze kurutma cihazı kullanabilirler fakat ingizlerin de dediği gibi sunkissed tomatoes bir başka oluyor.

    bu alana tepsi, ahşap, kiremit vb pek çok düz yüzey koyup üstüne domatesleri serebilirsiniz. yaşadığınız yer kuru ve sıcak bir havaya sahipse sıkıntısız şekilde kurur fakat nemli veya akşamları nem inen bir yerde yaşıyorsanız bu zor olacaktır. ben piyasada kümes teli, tavuk teli gibi isimlerle bilinen tel örgü ve 8 ahşap çıta ile bel yüksekliğinde bir kurutma düzeneği yaptım (boydan boya tel gerilmiş bir sehpa gibi düşünebilirsiniz). bu tel sayesinde domatesin altında da hava akışı olduğu için çok daha rahat şekilde kuruyor.

    sermek ve 3-5 gün ara sıra domateslerle ilgilenmek zor geliyorsa fırın veya kurutma makinesi aynı işi 4-6 saat içinde yapacaktır. fırını 90 derece civarında ayarlayıp içinde nem birikmesin diye de kapağına bir tahta kaşık sıkıştırıp hafif aralık bırakırsanız domatesler rahat rahat kurur.

    domatesimizi ve kurutma alanımızı ayarladıysak geri kalan işlemler çok basit. domatesleri yıkadıktan sonra sap kısımlarını kesip büyüklüklerine göre ikiye veya dörde bölüp kurutma alanına kabukları altta kalacak şekilde sırt üstü diziyoruz ve hepsi dizildikten sonra mümkünse deniz yoksa kaya tuzu ile hafifçe tuzluyoruz. bundan sonrası tamamen sizin kuru domatesi nasıl sevdiğinize ve bulunduğunuz yere bağlı olan bir süreç. kuru ve güneşli havalarda 3 gün içinde tam olarak kururlar. yarı-kurutulmuş istiyorsanız veya ''ben her yiyeceğim zaman bunu suyla ıslatmaya üşenirim, yağ kavanozundan çıkarıp yemek istiyorum'' diyorsanız daha erken (tam kurumadan, çiğnenebilir haldeyken) almanız gerekiyor. nemli veya esintili olmayan yerlerde kuruması 5-6 günü bulabiliyor. burada önemli olan nokta eğer bulunduğunuz yer nemli bir yer ise akşamları güneş batmaya yakın domateslerin üstünü bir örtüyle örtmek ve sabah mümkün olduğu kadar erken o örtüyü almak.

    ben iyice kurutmaktansa bir gün kadar öncesinde daha çiğnenebilir haldeyken toplayıp zeytinyağı dolu kavanozlarda tutmayı tercih ediyorum fakat iyice kurutup sonrasında buz dolabında tutarak uzun süreler saklayabilirsiniz. zeytinyağlı kavanozların tüketme sırası geldikçe içine biraz kekik, biberiye, sarımsak vs atıp bir kaç gün bekleterek hem domateslerin hem de yağın tadına tat katabilirsiniz. domatesler bittikten sonra kalan yağ ise salatalar için harika oluyor.

    --- peki kuruttuk veya sizi çok seven biri emek emek kuruttuğu domatesi size verdi bununla neler yapabilirsiniz? ---

    - öncelikle her türlü kahvaltı sofrasına kurutulmuş domatesi kendi kendine çıkartabilirsiniz.

    - kurutulmuş domates, kurutulmuş arnavut biberi ve karamelize soğana azıcık sarımsaklı yoğurt ile harika bir meze yapabilirsiniz. yağdan çıkan domatesler için ekstra bir işleme gerek yok, iyice kurutulmuş domatesi ise sıcak suda biraz yumuşatmanız gerekiyor. kurutulmuş biberi yumuşayana kadar azıcık haşlıyoruz. bunları yaparken de bir yandan soğanı karamelize ediyoruz. soğanlar karamelize olunca kuru domates ve biberi ekleyip çok az kavurduktan sonra oda sıcaklığına kadar soğumasını bekleyip opsiyonel olarak çok az (malzemelerin üstünü ince bir krema gibi kaplayacak kadar) sarımsaklı yoğurtla karıştırıp servis ediyoruz. karamelize soğana aşık biri olarak diyebilirim ki bunun sarımsak, kuru domates ve arnavut biberi gibi diğer harika lezzetler ile kavuşması anlatılmaz yaşanır cinsten bir mezeye dönüşüyor. bu mezenin illa bir ismi vardır fakat ben bilmiyorum, aydınlı bir arkadaştan öğrenmiştim. hem kahvaltıda hem akşam yemeklerinde tüketilebiliyor.

    - kuru fasulye yaparken bir defa da kurutulmuş biber ve kurutulmuş domates ekleyin şahane oluyor.

    - sucuklu kurutulmuş domatesli / patatesli, biberli ve kurutulmuş domatesli / mantarlı füme etli ve kurutulmuş domatesli / peynirli ve kurutulmuş domatesli gibi daha bir sürü sayabileceğim omlet ve çırpılmış yumurta çeşitlerini deneyebilirsiniz.

    - evde pizza yaparken siz de benim gibi italyan usulü ince hamur üzerine minimal fakat kaliteli malzemeli pizzalar seviyorsanız bir sonraki margherita pizzanızın üstüne ince uzun doğranmış veya bütün kurutulmuş domates ekleyin. teşekkürleri daha sonra mesaj yoluyla kabul ediyorum *

    - top mozzarella peynir, kurutulmuş domates, zeytinyağı, taze fesleğen gibi bir günah grubu var. bunu istediğiniz, keyfinize göre bir ekmeğin üzerine veya arasına koyup yiyorsunuz sonra alınan karbonhidratlar için bana sövüyorsunuz, lütfen sövmeyin. mozzarella yerine güzel bir beyaz peynir veya keyfinize göre bir peynir de olabilir.

    - siyah zeytin ezmesi, kuru kekik, kuru nane, minik kıyılmış kuru domates ve zeytinyağı karışımını kahvaltıda dilediğiniz ekmekle afiyetle yiyebilirsiniz.

    - hani kebapçılarda gelen tulum peyniri ve ceviz ikilisi vardır ya hah işte onlarına arasında ince kıyılmış kurutulmuş domates ekleyip tekrar deneyebilirsiniz.

    - et lokantalarının neredeyse hepsinde olan çekirdek içli, nar taneli, nar ekşili bir roka salatası var ya hah o tarz yeşillikli salatalarda şahane oluyor.

    - bulgurdan, makarnadan falan yapılan sebzeli soğuk salata tabaklarına da yine çok yakışıyor.

    - evde ekmek yapıyorsanız siyah zeytin ezmeli, cevizli ve kuru domatesli bir ekmek yapmayı denemenizi de şiddetle tavsiye ederim.

    gördüğünüz gibi kurutulmuş domatesin kullanım alanı sadece damak tadınıza ve hayal gücünüze bağlı. içinde peynir, ceviz ve et olan hemen her şeye uyum sağlayabiliyor. kurutulmuş domates gibi tatlı/ekşi lezzetlerden hoşlanıyorsanız bir de kurutulmuş mürdüm eriği deneyin.

    afiyet olsun!

  • badem bıyıklılar, ülkenin bu güzel insanlarının gençliğini ve umutlarını çaldınız. yatacak yeriniz yok. boğazım düğümlendi, ne diyeceğimi bilemiyorum.

    edit: aslında ne diyeceğimi biliyorum. 18 yaşında bir çocuk korkmadan kendini ifade edebiliyorsa, benim bu yaşımda korkup çekinmem saçmalık olur .artık kaybedecek bir şeyimiz kalmadı. yıllarımızı çaldınız, haksızlık, adaletsizlik, hukuksuzluk yaparak kendinize ve çevrenize bir padişahlık yarattınız. çevremdeki gençlere bakıyorum telefonlarında sahibinden ve maçkolik uygulaması var. çocuk hayal kurmak istiyor, açıyor bir araba bakacak ama araca her gün zam geliyor. hesap yapıyor, hiç para harcamadan tam 4 yıl boyunca çalışması lazım. bakıyor ki olacak gibi değil, geriye tek bir şey kalıyor, o da kumar. maçkolikten maç bakıp cebindeki 3-5 kuruşu da yine malum şahıslara kaptırıyor. bu tam anlamıyla ülkemizdeki kölelik sisteminin bir özetidir. pandemi dönemi başlamadan önce oyun konsolu almaya karar verdim, aldım ve üzerine sokağa çıkma yasakları geldi. ardından oyunlar ilgili bilgi almak için konsolun türkiye sayfalarından birisine üye oldum. konsol satışları patlayınca yetenekli bakanımız! ve kayınpederinin aldığı karar ile konsollara %50 vergi getirildi. bu verginin eylül ayına kadar olduğu söylendi ve o çocuklar da buna inandı. bugün o verginin yılbaşına kadar uzatıldığı açıklandı ve sayfada o gencecik çocukların hayal kırıklıklarını okudum. maalesef onlar da anladı ki biz bu hükümetin vatandaşları değiliz, müşterisiyiz.

  • açılın benim de bir anım var, geçen sene bir adet masayı ilana koymuştum, çekmeceli, büyük, ahşap ve iyi durumdaydı. gerçek fiyatını bilmiyorum ama 400-500 vardır diye tahmin ediyorum. ben ilana 70 tl yazmıştım (amacım para kazanmak da değil evi yenilediğim için masadan kurtulmak istemiştim). bir adet de fotoğrafını çekmiştim. yalnız masanın üzerinde yeni aldığım bir adet 27 inch imac vardı. bir de bir sürü board game. tabi ilanda satılık masa diye yazıyor. açıklamasında da masa ile ilgili detaylar mevcut.

    bir kişiden mesaj geldi:

    -bilgisayardan birlikte mi? (imla hatası bana ait değil.)

    arkadaşlar akıl var mantık var, bilgisayarın fiyatı şu anki 13.000 tl. acaba imac bilgisayarı masanın yanında eşantiyon olarak veriyor olabilir miyim?

    dedim ki evet ayrıca masanın üzerindeki board gameleri de veriyorum. (ki risk oyunu sadece 200 lira civarında. bunun yanında satranç takımı, monopoly, tavla falan var.)

    bu cevabımdan sonra utanır bişey yazamaz diye düşündüm. ama gerçek çok farklıydı, beni şaşırtmaya devam etti.

    - bilgisayarda bozukluk var mı?
    - hayır yeni aldım, çalışıyor. (bak yeni aldım diyorum, uzaklaş artık.)
    - indirim yapamaz mısınız?
    - hayır yapamam.
    - o zaman size hayırlı satışlar.

    bir adet imac ve board gameler ile dolu masayı 70 liraya vereceğimi söyledim ve üstüne trip yedim.

    bence artık dağılabilirsiniz.

  • sizin ve eşinizin birer hücresinden meydana gelmiş olsa da, 9 ay karnınızda sıcacık besleyip taşımış olsanız da, ona hayat veren siz olsanız da, değişmeyen gerçek, sizin ona değil, "çocuğun size sahip olduğu"dur... daha bu sabah okula giderken "çıkmadan önce çişini yap istersen oğlum" dediğimde , "ben senin kurallarına uyamam anne, sen benim kurallarıma uymalısın, şu an çişim yokken nasıl yapabilirim ki?" dedi lan! 5 sene önce yoktun sen hacı, ne diyon?.. (bkz: diyemedim ya la)