hesabın var mı? giriş yap

  • ilerde bir çocuğum olduğunda ve 3-4 yaşlarına geldiğinde ilk izleteceğim anime olacak filmdir. ben ki çocukların içi boş vizyonsuz televizyon çizgi filmlerini izlemelerine karşı olan birisi olarak miyazakinin filmlerinin her birinin belli yaşlara göre sınıflandırılıp çocuklara izletilmesi gerektiğine inanıyorum. bu filmlerde ırk, din, insanları ayıran farlılıklar gibi kavramlar ön plana çıkarılmıyor, sadece saf sevgi, içtenlik, saygı, sorumluluk bilinci ve bolca hayal gücü var. çocuklarım da iyi bir çocuk olurlarsa şirinleri değil totoroyu görsünler.

    komşum totoro da sevgiyi, dostluğu, aileye ve çevreye karşı tutumu, doğa sevgisini en güzel şekilde anlatan, 88 yapımı olup eskimeyen bir anime. *

  • bir keresinde yorgun argın işten eve dönerken, gittiğimde yemeğim hazır olsun dedim ve 1 adet dürüm söyledim. kapıya asın notunu bıraktım.

    kapıda asılı torbayı aldım ve eve girdim. bir açtım torbayı 4 tane dürüm var içinde. aradım dürümcüyü dedim durum böyleyken böyle. abi biz de dürümler nerede diyorduk ya dedi. ben de hiç birini ellemediğimi gelip alabileceklerini söyledim. yok abi biz hallettik ikramımız olsun, evde biri varsa verirsiniz sizinkini de gönderiyoruz şimdi dediler.

    buraya kadar her şey normal. sıradan karşılaşılabilecek bir sipariş hatası. asıl olay buradan sonra başlıyor.

    evde benden başka yaşayan olmadığı için 2 tanesini yedim 2 tanesini de komşuya verdim ve akabinde kapı çaldı 1 dürüm 1 kazandibi geldi bu sefer de. kazandibiyi jest olsun diye verdiler herhalde okey dedim aldım. onu da dolaba bir sonraki gün yerim diye koydum. 45 dk sonra tekrar kapı çaldı ve tekrar dürüm geldi. dedim ben aldım dürümümü? yok abi bu ikram dediler. derdimi anlatmaya çalıştım yok onu da verdiler. eve mütemadiyen dürüm geliyordu. adeta türkiye simulasyonu bug'a girmişti ve dürüm kodu no longer available hatası veriyordu. artık kapıdaki güvenlik görevlisi dürümcüler geldiğinde beni aramayıp direkt dürümcüleri içeri alıyordu. 30 dk sonra tekrar kapı çaldı. saat artık 23.30 civarına gelmişti uyudum uyuyacağım. bir dürüm daha geldi. dedim ki abicim siz bana yanlışlıkla 4 dürüm yolladınız ve sonrasında benim kendi dürümümü yolladınız. hesap kapandı hatta kabardı, yollamayın artık, al bunu da sen ye dedim. yok abi patron kızar dedi zorla elime tutuşturdu.

    gece bitmeden aradım güvenliği, dedim dürümcü gelirse içeri almayın yasaklıyorum. kapıda sessizce işlerini bitirin *

    bu da böyle bir anımdır.

  • bir türlü kıvamını tutturamadığım tatlıdır.

    sanırım benim cihazlarda bir sorun var aq

  • türkler olarak genelde zaten bir ya da iki çocuk sahibi olduğumuzdan, onlara koyacağımız isimler bizim için en değerli kişi ya da kavramlara ait.

    on çocuğumuz olsaydı belki birine koyardık ama... kısmet.

    edit: anadolu'nun dilleri elbette zenginliğimiz. mesela romeika.

  • 1. ayip
    2. gunah
    3. yasak

    edit: gelen mesaj ve entrilere cevaben; irkci bir yaklasimdan ziyade genel olarak turk sistemi icerisinde buyuyen herhangi birisini kastetmistim. yerel bir baslik olmasi acisindan yoksa her ulkenin gencliginin degisik sorunlari var elbette.

  • burada çin ekibi çalışıyor, buraya gelmenize gerek yok demek istemişler.

    adamlar enkaz altından insanları çıkarmak için yardıma gelmişler bu adamları bile eleştirecek, karalayacak bir şeyler buluyoruz. şaka gibi.

  • hakikaten anlatildigi kadar kolpa taksicilerdir bunlar.
    kazayla cam cevirme kolunu kirdigim icin benden 20 lira istemislikleri bile vardir.(5'e kurtarmistim allahtan o ayri)
    neyse efendim gecelim biz hikayemize.
    bir istanbul donusunde bindim bunlardan birine ve ayranciya gidecegimi soyledim.
    eve kadar geldik.(dip not evim karakolun bitisiginde)
    karakolun onunde durduk, taksimetreye baktim 11 milyon yazmis.
    ben elemana bir tane 10'luk ve 1'lik verip kolay gelsin dedikten sonra; abi biz giris cikisa da para veriyoruz 3 lira daha vereceksin dedi.
    abi o benim degil senin problemin ; kusura bakma benden alamazsin dedim.
    olur mu oyle sey abi vermek zorundasin dedi.
    ben de elemana ters ters baktiktan sonra; gel abi karakoldan pederden al o zaman dedim.
    bu guzel arkadasim feyki yedikten sonra yuzsuzce, bu seferlik almayalim diye uste cikmaya calisti.
    ben de hic bir zaman alamazsin zaten dedikten sonra kapiyi sertce vurdum; arkadan bavulu aldim.
    indikten sonra da keyif sigarami yaktim yoluma devam ettim*

    edit : beyler taksiciyi bulduk , sozlukte.
    vurdukca vurmus kerata

  • ulan, motosikletli kuryeleri bile 3-5 km'lik mesafeye yiyecekleri sıcak ulastiramiyor, bisikletle dagitacaklarmis bir de.
    aferin, cok iyi dusunmussunuz.

  • bağımlılık yapan ve üst düzey bir haz duygusu yaşatan, konu bakımından inanılmaz tutarlı olan, tanrı felsefesi ile yoğrulmuş simya ile doğurulmuş, bölümleri su gibi akıp giden animedir.

    gerçekten her bölüm su misali akıp gidiyor yahu. yaklaşık ortalama 20 dakikalık bölümler halinde sunulmuş olmasına karşın sanki 5 dakikalık bir animeymiş gibi izlettiriyor kendini. 63 bölüm ne ara bitti anlamadım.

    sabaha kadar anime dedik; yaklaşık bir haftadır gece başlayıp sabaha kadar izleyip bitirdiğim ve bende iz bırakan ayrıca muhakkak önereceğim bir sanat eseri olmuş.

    eşit takas ilkesi nice geyiklerin odak noktası kimi zamansa çıkış noktası olmuştur. izleyin, izlettirin.

  • kamu ekonomisi adli bir dersin vizesinde,hoca 5 adet soru ve bunlarin her birinin altinda "a, b, c, d, e" siklari bulunan, yaklasik 25 soruya tekabul eden kol gibi bir klasik sinav yapmistir.(sinav ingilizcedir.) sorularin coklugundan ziyade muhteviyati daha da elem vericidir. fakat sinavin asagi yukari 15. dakikasinda siniftan gule oynaya cikan bir ogrenci, yaptigi beyanatlarda cok kolay bir sinav gecirdigini, butun sorulari da yaptigini deklare etmistir. sinifin geriye kalan tum ogrencileri biraz imrenerek biraz da hasetle bahsi gecen ogrenciye bakadururken, sinav sonuclarinin aciklanmasiyla olay apayri bir boyut kazanmistir. sinav panosunda "0" notunu goren ogrenci itiraz dilekcesi yazmaya niyetlenip, bir de ustune ustluk "ne guluyonuz lan. bir yanlislik var. 100 koyunca o zaman gorucem halinizi" gibi savunma stratejileri hazirlamaya calissa da daha elindeki dilekceyi not islerine ulastiramadan, ders hocasinin yaptigi "kim o sinavi test zannedip, soru siklarinin uzerini isaretleyip, bir de sinav kagidinin altina "cok tesekkur ederim hocam. bir de herkes sizin icin cok zor bir hoca diyordu" diyen sapsal?" sorusunu duymus olacak ki, hatri sayilir bir sure fakulte cevresinde gorulmemistir.
    (bkz: kafa izni)