ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
chp'nin gençlerle ilgili reklam filmi
-
bugün itibariyle yayına çıkmış reklamdır: http://www.youtube.com/watch?v=2goiirzz4ye
(bkz: gençlik rahat bir nefes alacak)
(bkz: yalnız nefes demek de yasak)
barda sevgilin var mı diye soran kıza var demek
-
- sevgilin var mi?(barda)
+ var ama evde
-cok durustsun ya en iyisi vereyim ben sana
nomofobi
-
nomofobi, cep telefonsuz kalma korkusudur. nomofobisi olan kişiler, telefonlarının yanlarında olmaması, pillerinin düşük olması veya telefonlarının hizmet dışı kalması konusunda aşırı kaygı yaşarlar. koşullar ne olursa olsun, telefonlarını kullanamamak, nomofobisi olan kişilerin paniklemesine ve aşırı kaygı belirtileri yaşamasına neden olur.
bu nadir fobi genellikle cep telefonu bağımlılığına bağlıdır. bu fobiye sahip kişiler gün boyunca takıntılı bir şekilde telefonlarını kontrol edebilir ve sevdikleriyle iletişim kuramayacaklarından endişe edebilirler. nomofobi genellikle nadir görülen bir fobi olarak sınıflandırılırken, cep telefonu bağımlılığı oldukça yaygın görünmektedir
4 nisan 2019 mehmet barlas'ın köşe yazısı
-
elbet bir gün şu 15 temmuzun ardındaki sırlar aydınlanacak sonra göreceğim ben bunları.
yaşam çiçeği
-
çok kadim bir semboldür. kutsal geometriyle bağdaştırılır. semavi dinlerin hepsinde kullanılmıştır. enteresan bir şekilde dünyanın çok farklı coğrafyalarındaki (güney amerika, anadolu, ortadoğu, mısır, asya, uzak asya, afrika) arkeolojik çalışmalarda örneklerine raslanmıştır. ben de tesadüfen burdur müzesinde bir lahit kapağında, manisa müzesinde, hacıbektaş veli türbesinde bir çeşmenin üstünde ve efes antik kentinde denk geldim bu sembole. sembolün anlamıyla ilgili bilimsel bir bilgi yok elimde fakat evrenin ve yaşamın tüm kodunun ve başlangıcının bu sembolde gizli olduğuna inanılmakta. drunvalo melchizedek "yaşam çiçeğinin unutulmuş sırrı" isimli kitabında bu sembolün atlantis zamanında bilindiğini ve atlantis'in çöküşüyle unutulmaması için eski mısır'a taşındığını söylemektedir. ayrıca da vinci'nin de sembolü kullandığını anlatır. bildiğim kadarıyla geçtiğimiz aylarda gaziantep'te bir kazıda sembole tekrar raslandı. kısacası yaşam çiçeği sırrını koruyor.
(bkz: ezoterizm)
emniyet müdür yardımcısının gazeteciye vurması
-
bu emn müdürü kiyafetinin içine saklanmış çakma delikanlının adi ömer parıltı. bir gün o kıyafetleri olmadan o arkadaşın anasına kufretsin görelim delikanliligini, o tafrali kulhanbeyi yuruyusunu.
tuşlarına bastıkça şarj olan laptop
-
random gulme efektine yeni bir anlam getirir.
-ahahasdflkshfjksadfsadkfashjsfkdhjfsdkfsadhfsadkjfsfdklfjfkhsjalhjfa shfsadhfasaklhjdjfda;jfdsaklhsafjhwesdbjedg
+neye guluyosun olm?
-laptopun sarji azaldi ya
volkswagen'in tok kapı sesinde hile yapması
-
yakında kokusu çıkacak olan olay. müşteriler showroom'da araçların kapısını kapattıklarında bir düğme tetikleniyor ve tok_kapi_sesi.wav sesi hoparlörden veriliyormuş. türkiye'deki satışlarına emisyon hilesinden daha fazla zarar verecektir.
sabahın köründe uyandıran kedi
-
çalar saat gibi olabilir, dakika şaşmaz. her sabah kalkış saatim 6:20. zaten kuş gibi erken yatıp erken kalkmayı seven biriyim ama bazen zor gelmiyor da değil. olsun, sıcacık bir mırlama seansı için her şeye değer.
çocukken babanın işyerine gitmek
-
çok büyük bir olaydı bu...
babam sirkeci'de bir atölyede çalışıyordu. annem kardeşimle beni alır, trene binerdik, tren cankurtaranla sirkeci arasından geçerken kız kulesini görmeye çalışırdım her defasında. sirkeci desen ana baba günü. kaybolacağım diye ödüm kopar annemin elini sıkıca tutardım. mısır çarşına uğrar, kuşlara yem atardık. babam bizi çakmakçılar yokuşunda karşılardı. atölyede çorap yapıyorlar. her yer kutular, ayak şablonları, çorap ütüleri, kumaşlarla kaplı. kendine has bir kokusu var hanın. çay içilen markalara bayılır, bir tanesini mutlaka cebime atıp eve getirirdim. mavi ya da kırmızı fark etmezdi. bizde iş yapacağız diye tuttururduk, çorapları kopçalama ya da kutuları sayma gibi görevler verirlerdi başlarından savmak için. sonra öğlen oldu mu, şimdilerde asla aynı tadı bulamadığım dönerlerimizi yerdik. uykumuz gelirdi bir vakit sonra. yere karton kutular serip üzerlerine örtücek yumuşak yastıklardan bulurdu hep babam. o makine seslerinin arasında uyumanın verdiği huzuru unutamam.uyandığımızda da atölyedeki ablalar bez bebek yapmış olurlardı bize.içi kırpık dolu renkli küçük bebekler, eve gidince düğmelerden göz ve yünden saç yapardı annem...
güzeldi,çok güzeldi