hesabın var mı? giriş yap

  • 2002: hesabı hatun kişiye ödetmek

    2006 edit: yapilabilir neden olmasin

    2014 edit: hesabi hatun kisiye odetmek

    uzaydan gelen edit: hesabı sürekli hatun kişinin ödemesi ve bundan memnuniyet duyması

  • coca cola şu anda günümüz içecek firmalarının yapmayı akıl edemediği şeyi 1970’lerde yapmış ve tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de en çok tercih edilen içecek markası olmuştur.

    başarıyla yaptıkları şeyi küçük bir örnekle açıklayayım. önce şuraya bir görsel iliştirelim.

    trabzonspor, galatasaray ve fenerbahçe kadrolarının yer aldığı bir poster. fakat futbolcuların yüzleri yok. işte sizde bakkaliyeden alacağınız şişe kolaların kapaklarının altında bulunan resimlerle posterin üzerinde yer alan kişilerin yüzlerini eşleştirip posteri tamamlamaya çalışacaksınız.

    peki hediyeleri neydi o dönem ona bakalım : hediyeler

    25 peugeot marka motorlu bisiklet, 500 teletrans marka kaset teyp, 500 blue jean, binlerce spor çanta ve top. kapağı açarken bükülmemesi için açacakla kapak arasına metal para koy diyor. lüks baskılı nefis postere yapıştır diyor. tamamladığınızda al sana şahane poster diyor. tabi o dönemlerde ayrıştırılmış taraftarlar olmadığından, fanatizm/holiganlık diye birşey olmadığından takımları, ayırmak yerine tek bir lüks baskılı nefis posterde bir arada tutmuşlar.

    buyrun size tamamlanmış bir fenerbahçe listesi.

    ve yine tamamlanmış trabzonspor.

    burada şenol hocayı pas geçmek istemedim.

    bir içecek imal ediyorsunuz ve afrikasından asyasına kadar tüm dünyada tüketilecek noktaya getiriyorsunuz. bu nasıl bir güç, bu nasıl bir öngörü, bu nasıl bir pazarlama stratejisi. dahası var, şu anda hiç reklama ihtiyacınız yok ama yinede reklam sektöründe zirveye oynuyorsunuz.

    bonus : bir başka kampanyası gizli define

    diğer bir kampanya ha-ya-tın ger-çek ta-dı yazan kazanıyor.

    televizyon yazmaya çalışılmış kapaklar

    buda memleketimize gelişinin haberi

    not : bu arada beşiktaş’ın neden posterde yer almadığını belirtmek isterim. o dönem beşiktaş tsyd kupasını reddediyor ve postere trabzonspor ekleniyor.

    limited edition : debe listesine 27.sıradan girmişiz. aynı zamanda yazımız ekşi şeylere de layık görülmüş. ilginiz için teşekkürler.

  • 'devletin malı deniz, yemeyen keriz' gibi vecizeler üretmiş, rüşvetçi, ikiyüzlü, dedikoducu halktır.

  • hiçbir işe yaramayan, yaptığı bir tane elle tutulur eseri bulunmayan, ağzı bozuk bir mahalle karısı edasıyla konuşan, tüm bu vasıfsızlıklarıyla beraber, beğeni ve kalite yetisinden yoksun türk halkı tarafından şımartılan bomboş bir insandır efenim kendisi. sokaktaki mendil satıcısının ardından "mendilimi ver denyo" diye seslenebilecek kadar kaliteli biridir. kendi milyonlarını sayarken, arkamdan konuştular diyerek garsonları işten attırabilecek toplumsal vicdana sahip biridir.(gerçi tepki toplayınca yeniden işe aldırmış diye duydum.)

    olduğun yeri, senin gibi olan birçokları gibi haketmiyorsun. hatta daha da öteye gideyim, sen orta sınıfın altında biri olarak hayatını idame ettirmesi gereken biriyken, gerine gerine en gözde mekanlarda boy gösterebilecek, en güzel yerlerde tatil yapabilecek paraları kazanıyorsun. insanımız düşünmekten kaçtıkça, insanımız kendini geliştirmek gibi bir dürtüye sahip olmadıkça, insanımız kendine dayatılan tüm bu saçmalıkları reddedebilecek seviyeye erişemediği sürece, siz ve sizin gibiler işte sanatçı diye ortalarda dolanıyorsunuz, dolanacaksınız.

    git bebek'te üç beş tur at sevgili demet akalın. bi'de sinema yap. vasfın o kadar çünkü.

  • iki talebe arasında geçmekte, ben bir büfede sosisli yerken geldiler, iyi ki geldiler.

    çocuk1: olm çok mutluyum lan.
    çocuk2: normal abi, sevgilisi olan sensin, gerçi kızda bıyık var...
    ç1: abi bak düşün bir kere, düşün, niye bıyıklı?
    ç2: neden olcak, epilasyon denen şeyi bilmediginden.
    ç1: olm öyle olsa bile ben mutluyum, düşünsene, kim benim sevgilime laf atar ki?
    ç2: haklısın ben atmazdım.
    ç1: tabii abi, çok çirkin, ben sevgilisi olmadan onu yolda görsem, ben de atmazdım ama gene de mutluyum, sevgilim çok çirkin, bıyıklı, kollarından kıl fışkırıyor ve içim rahat, kimse ona laf atmaz.
    ç2: lan iyi de kız kıllı?
    ç1: olsun, biri ona laf attı diye kavga etmek zorunda değilim, çünkü biliyorum, kimse laf atmaz ona...

    olm yemin ediyorum dönüp cocugun kafasını okşayasım geldi, bu nasıl bir iyilik lan... sosisli ağzımdan fışkıracaktı az kalsın... afferim.

  • üniversiteye geldiğimizde ilk sene kaldığımız yurtta tatar bir arkadaş vardı. o anlatmıştı. çocuk kazanmış üniversiteyi, atlamış gelmiş bir kaç arkadaşıyla kazan'dan istanbul'a. yurda yerleşmek için gittiğinde giriş katta "kazan dairesi" yazısını görmüş. sevinçten havalara uçmuş. bizim için özel oda yapmışlar diye sevindirik olmuş. o sevinçle gitmiş kapısına açmaya çalışmış, bakmış kapı kilitli. hemen yurt müdürünün odasına gidip, girmiş söze:

    - müdür bey şu odanın anahtarını alabilir miyim?
    + napıcaksın oğlum orayı?
    - ee kazan diaresi...

    müdür bu. durur mu basmış kahkahayı. çağırmış personeli. açtırmış odayı. gezdirmiş kazan dairesini. 1 sene o yurtta kaldık beraber, müdür her gördüğünde şöyle derdi:

    "ramis memleketini özlediysen açtırayım senin odayı, buharını içine çekersin"

  • sabah üst düzey bi yöneticimizle kahvaltıdayız.

    ben: x bey çiğnemeden yutuyosunuz, toplantıya var daha, niye hızlı yiyorsunuz?

    x: biz 9 kardeştik.