hesabın var mı? giriş yap

  • hiç de ayıp olmayan durumdur. adam nerden bilsin kalecinin dizinin döndüğünü? druid shaman falan mı futbolcular amk? adamlar ligin en az gol atan takımı, belki sene sonunda ligde kalacaklar o golle. sikmişim duyarınızı.

  • içinde izmir, ankara gibi fen liselerini göremeyince pençelerini göstermiş sayısalcıları görmemizi sağlayan liste. noooldu bebiş, 4 sene boyunca gömüldüğün kitaplar ağırına mı gitti?

    hayatında ders çalışmak ve bitirme projesinden bir ihtimal tübitak'a gitmek ve daha da düşük bir ihtimal bilim olimpiyatlarına katılmak dışında hiçbir, altını çiziyorum, hiçbir bok yapmayan eğitim kurumları olan fen liseleri listeye girmeyince hemen ağlamalar başlamış. neye göre 'en iyi' liste? öss başarısı mı? okay o zaman, yazın, izmir fen ankara fen bilmemne fen... öss başarısı bir iyilik göstergesi midir peki? tek bir örnek vereceğim, sonra sonsuza kadar susacaksınız.

    robert koleji, amerikan sistemi temelli bir okuldur. hiç bir fen lisesinin yapamadığı ingilzce eğitimi zaten hazırlıktan halleder. bu güne kadar ingilizce eğitimini beğendiğim iki okul var zaten ülkede, biri robert, diğeri de kadıköy anadolu. diğerleri what is your name çünkü. neyse devam edelim, bu amerikan sisteminde şöyle bir güzellik var, 'free market' aga. muazzam bir seçmeli ders yelpazesi var. hani fen liselerinde resim ve müzik hocası dahi olmadığı için size zorla seçtirilen astronomi dersi ve akabinde fizik hocasının gelip fizik anlatması gibi dramatik ötesi öss mantığı var ya, hah, adamlar sanat tarihi görüyor abi. hem de öyle böyle değil, baya derinlemesine görüyor. hani sen tarih öncesi devirlerle ilgilis adece 'dimir çiği tinç çiği brinz çiği' diyosun ya, adam derste neolitik işliyor neolitik, sen neolitiğin ne olduğunu bile bilmiyor olabilirsin zira öss'de çıkmıyor.

    her şeyi geçtim, bakın her ama her şeyi geçtim, bu okulda mezun olabilmek için 50 saatlik gönüllü bir faaliyet yapmanız gerekiyor ve okul maddi olarak size tam destek. neden? sorumlu vatandaş olabilmeniz için yapmışlar böyle bir programı. ister ilk seneniz ister son seneniz olsun, bir grup öğrenci bir araya gelip ister kendisi bir proje başlatıyor, örneği doğuda bir okula kütüphane kurmak gibi, isterlerse de bir stk'da gönüllülük yapıyorlar. 50 saat. bir fen lisesi öğrencisi hayatı boyunca kaç saat gönüllülük yapmıştır sizce? 'ama onlar da bilim adamı olup topluma katkı sağlıyorlar' demeyin, saç diplerimle gülerim.

    ısrarla ve ısrarla (bkz: #34129936)

    hala gelmiş izmir fen, ankara fen diyen var. yahu yurdunda tesbihli şalvarlı adamların baskıyla namaz kıldırdığı okula türkiye'nin en iyi okullarından biri diyorsunuz ya, nasıl dramsınız size anlatamam =)

    şiştim, yemin ederim şiştim sizin bu öss beyinlerinizden be.

  • "virgülden sonra ‘that’ gelmez gibi formüller uygulanıyordu. bu adaylar arasında adaletsizliğe neden oluyordu” dedi."

    iyi de bunu bilen adam bilmeyenden daha avantajlı olmalı zaten. bilmeyene adaletsizlik oluyor demek de ne demek? sınavın amacı bilenle bilmeyeni ayırmak değil mi zaten?

  • - oğlum bi iş yapacağın zaman önce anana sor, ne söylerse tam tersini yap doğru yolu bulursun.

    baba işte... bu benim babam.. diğeri de anam..

    işin garip yanı anam da aynısını babam için söylüyor..
    kardeşim ablam için söylüyor
    ben kardeşim için anneme söylüyorum
    bizimkiler toplanıp benim için söylüyorlar

    doğru yolu bulan yok daha..

  • geleneksel bir adamım sanıyorum. çocukken evde pide veya lahmacun içi hazırlanırdı. babamla pideciye giderdik. babam sosyal becerisi yüksek biriydi ve pideci ustaların onu hemen tanımaları, sohbet etmeleri ve bana ilgi göstermeleri hoşuma giderdi. pidelerimizi alır, eve dönerdik ve evde ayranı, turşusu, salatası ile muhteşem bir sofra bizi beklerdi. dumanı tüten pideleri yerdik. o günler zihnimde baya yer etmiş. seneler sonra ben de bu geleneği devam ettiriyorum baba olarak. hemen hemen her pazar içimizi hazırlar, oğlumla pide yaptırmaya gideriz. ustalarla sohbet eder, hamurun açılışından pişmesine kadar tüm aşamaları oğluma yakından gösteririm. ikimiz için de anlamlı bir rutine dönüştü artık. evde de o yıllardaki gibi ayran, turşu ve salata bizi bekler. dediğim gibi geleneksel bir babayım ve çocukken iyi hissettiğim anlara dair aklımda ne kalmışsa oğluma da yaşatmaya çalışıyorum. çünkü bir çocuğa gelecekte iyi hatırlayacağı hoş anılar bırakmanın kıymetini en çok kendimden biliyorum.

  • ruh hastası şerefsiz.

    şu anda sinirden elim ayağım titriyor. 39 yaşında kadın hasta çarpıntı ile geldi, çekilen ekg'si svt dediğimiz bir ritm ile uyumluydu. ben de hastaya durumu izah ederek ve ondan izin alarak karotis sinüs masajı yapmaya başladım. o sırada hastanın eşi içeri girdi ve hiddetle şöyle sordu:

    -ne yapıyorsun sen lan?
    -masaj yapıyorum.
    -sen benim karıma nasıl masaj yaparsın it?
    -beyefendi yanlış anladınız.

    adam, durumu anlatmama bile izin vermedi. eşi de anlatmaya çalıştı ama ona da vurdu ama daha çok bana vurdu.

    2 sağlam yumruk yedim ama bir tane de sağlam yumruk geçirdim.

    şu anda sinirden gülüyorum.

    bu arada masaj dediysek: https://m.youtube.com/watch?v=493z2_kacoq

  • reyting ölçümününün nedeni, reklam pastasını düzenlemektir. bu nedenle izleyiciler gelir düzeylerine göre a, ab, b, c ve d gibi gelir gruplarına bölünür.

    a ve ab grubu, en varlıklı gruptur. nispeten orta direğin bir tık üstü olan b grubunu da buraya ekleyebiliriz. reklamlardan elde edilen en büyük gelir, bu gruba aittir. işte, ev, araba, lüks tüketim ürünleri vs vs reklamları hep bunların satın alması içindir.

    c ve d grupları ise en düşük gelir düzeyine sahip gruplardır. öğrenciler de bu grubun içine girer. bunlara bir şey satamazsınız. çünkü zaten paraları yoktur ve dolayısıyla bu gelir grubuna kola, meşrubat, atıştırmalıklar ve ucuz telefon hattı reklamlarından başka reklam verilmez.

    şimdi, reyting ölçüm cihazlarının %90'ından fazlası tahmin edeceğiniz üzere a, ab ve b gruplarının evlerine tıpkı bir anket örneklemi seçer gibi belirlenerek konulur. c ve d grubuna dostlar alışverişte görsün diye birkaç cihaz yerleştirilir ama, işte ölçümlerde pek bir payları bulunmaz. bu uygun örneklem sayesinde %10'a yakın hata payıyla ölçümler gerçekleştirilir. bu hata payı, reklam veren için yeterli ve kabul edilebilir bir düzeydir.

    o halde anlamaya başladınız. son bir örnekle bitireyim: trt'de yayınlandığı dönemde leyla ile mecnun'un izlenme oranı oldukça yüksekti. ama hiç reklam alamıyordu. sebebi ise, izleyenlerin çoğunun c ve d grubu olmasıydı.

  • dunning kruger effect denilen hadiseyi sık sık gördüğümüz olay.

    internetten flight radar izleyip, "pegasus'a sivil havacılık otoritelerince ceza verilmelidir" yazan adamın özgüveni bende olsa amerikanya başkanı olurum kuran evliya çarpsın.