hesabın var mı? giriş yap

  • gizli bölümler, hmmm.
    bu okulların bir projesi yok mu? var.
    bu projeyi onaylamakla yükümlü mimarlar, belediyeler var mı? var.
    peki bu projelerdeki okulların inşaası esnasında imar planına ve projesine göre yapılıp yapılmadığını denetlemekle yükümlü belediyeler değil mi? evet.
    okulların inşaası bittikten sonra geçici kabul ve kesin kabul için heyetler buraları gezmiyor mu? gezmek zorunda.

    o zaman soru şu?
    nasıl oluyor da kimler bu gizli bölümlerin yapılmasına göz yumuyor? bunların hepsi tek tek ortaya çıkarılmalı.

  • -hocam maçı ve alınan 3 puanı nasıl değerlendiriyorsunuz?
    +evet çocuklar güzel mücadele etti. hak ettiğimiz bir galibiyetti. bu 3 puan ile düşme potasından çıkıp tekrar şampiyonluğa ortak olduk.

    %??!'+?

  • doğru kişi diye bir şeyin olmadığını ve günümüzde herkesin her şeye katlandığını, evlilerin hepsinin mutsuz olduğunu fark eden insan dolayısıyla hiç evlenmeyecekmiş gibi hissediyor. kötü bir duygu değildir, evli olup mutsuz olmak mı yoksa hiç evlenmeyecekmiş gibi hissetmek mi deseler kuşkusuz hiç evlenmeyecek gibi hissetmeyi seçerim

  • arkadaş bunu yazmak için kadıncağızın ölmesini bekliyormuş herhalde aylardır. bu kadar seri biçimde bu başlığı açmanın başka açıklaması olamaz.

    "rakı mezelerinin şarkıcısı" diye bahsedilen aslen değerli bir sanatçının ölümüne üzülmenin dinle pek bir alakası olduğunu sanmıyorum. ama benden tüm dinci trollere tavsiye, sözlükte yazmanın dinde yeri yokmuş. girdiğiniz her bir entry için bi kazan kaynar su dökeceklermiş. cayır cayır yanacakmışsınız cehennemde. o yüzden bence bir an önce kurtulun bu illetten.

  • yaşım 16, o 15. hayatımı feda edebilecek kadar aşığım. tam anlamıyla. 1.5 yıl, usanmadan beklemişim, her güne aynı umutla, aynı acıyla, aynı sevinçle uyanmışım.
    bir nisan akşamı... moda'da bir apartmanın kuytusuna gündüzden geldik, aldığımız köpeköldüreni içtik ve saatlerce konuştuk. akşam oldu, soğuktan titriyoruz. çok öncesinde, bana karşı bir şey hissetmediğini söylediğinden o anki bakışlarını fark edemiyorum. çünkü ulaşılmaz bir yerde o gözümde. bana karşı bir şeyler hissetmesi mümkün değil, bir masal güzelliğinde.
    "ya beni öp, ya da ben gidiyorum," dediğinde afallıyorum, anlıyorum. bir süre gülümseyerek bakıyorum, sonra yaklaşıyorum. o anı anlatamam, mümkün değil. ancak ilk aşkıyla öpüşen biri anlayabilir.
    sonrası fiks; masal olmadığını anlıyorum, bitiyor. yıllar geçiyor, giderek hissizleştiğim korkusuyla büyüyorum. fakat o 17 nisan akşamını unutamıyorum, unutmak da istemiyorum. hayatımda belki de en masum olduğum o anı, gözlerindeki o pırıltıyı hatırladıkça ister istemez gülümsüyorum.

  • insanların bir olaya farklı bakabileceğini gösteren düşünce tekniğidir..
    düşünme becerileri gelişimi için de önemli bir düşünme tekniğidir..

    --- spoiler ---

    kant'a göre; düşünme ve tartışma olgularının gelişimi için kritik yaş 15'tir.. insanların olay ve olgulara ne denli farklı bakabileceğini gösteren ve içerisinde empati kurabilmeyi de barındıran tekniktir.. bu sebeple 15 yaşı kritik dönem olarak kabul edebiliriz..

    --- spoiler ---

    çocuklara tartışma kültürünü kazandırmaya çalışırken, baktıkları açıların farklı olabileceğini de gösterirsek, daha nitelikli ve doyurucu ortamlar oluşturmada bir adım atmış oluruz..

    esasında hepimiz dönem dönem olay ve olgulara karamsar, iyimser, objektif ya da yaratıcı bakış açılarıyla bakabiliyoruz.. *** tabi bu bakışımızın biyolojik, psikolojik ve sosyokültürel faktörler de bulunmakta.. aynı olayı çok benzer biçimlerde yaşasak bile olaylar hepimizi farklı etkileyebiliyor ve birbirimizi anlayabilmenin bir yolu da farklı bakışları toleranstan geçiyor..
    nasıl mı?

    mavi düşünmek ile başlayalım..
    siz mavi düşünce nasıl olabilir diye düşünürken ben size başka bir algı oyunundan bahsedeyim..
    maviyi düşünme!
    burada kast edilen durum "mavi rengi" akla getirme eylemi değil, mavi rengi akla getirmeye yönelik yasak koyma durumudur.. beden dili kullanılmadığında ek bir açıklama yapmak gerekecektir.. belki basit bir mastar eki getirilmesiyle çözülebilecek bir durum, semantik bir kargaşaya neden olabilir..
    algı yönetimi olarak karşımıza çıkan bu durumda olduğu gibi algısal farklılıklarımız algılarımızı yönetilmeye mi mahkum kılıyor?

    peki olay ve olguları bu kadar farklı biyolojik, psikolojik ve sosyo-kültürel varlıklar olan insanlar nasıl benzer biçimlerde olsa da tam olarak aynı biçimde algılamıyor?

    nörofizyolojik açıdan duruma; beyin, öğrenme, algılama, iq ve nörotransmiter maddelerin neden olduğu biyo-kimyasal süreç olarak bakabilirsiniz elbet..
    ancak burada bir kavramdan daha bahsetmek istiyorum..

    çocukluğumuza inecek olursak temelde bizi şekillendiren unsurlar genlerimiz, temel fizyolojik ihtiyaçlarımızı karşılayan kişiler ve onların sosyoekonomik imkanları ile yaşam kültürleri, içerisinde bulunduğumuz çevre ve en önemlisi de bireysel tecrübelerimizdir.. farklı düşünme yolculuğunun önemini vurgulayan ve adını koyan bu tekniği tanıyalım mı?

    bu tekniğin kaşifi edward de bono'dur ve 1985 yılında kitabını yayınlamıştır..
    hala bu tekniğin üzerine alternatif bir teknik bulunmamaktadır kanımca..
    örnek olay yöntemiyle birlikte kullanıldığında, eleştirel düşünmenin kapısını aralayacak yegane tekniktir ancak eğitimde kullanılması mevcut sistemde zaman alıcı olduğundan pek tercih edilmemektedir.. neden mi? düşünmeden öğrenmek daha değerli çünkü!

    renklerin bir ruhu var mıdır o konuya girmeyelim ancak renklerin insan psikolojisi üzerine etkileri malumunuz.. gelelim şapkalara ve hangi bakış açısını yansıttıklarına:

    beyaz şapka: objektif olmanızı gerektirir..
    olay ve olguları haber spikeri gibi algılamanız gerektiğini vurgular..

    siyah şapka: karamsar olmanızı gerektirir..
    yerine göre kurtarıcı şapkadır.. sizin bir problemin farkında olmayacağınız risklerine karşı uyarır..

    sarı şapka: iyimser olmanızı gerektiren şapkadır..
    ortamı yumuşatmak ve risk almaya açık hale getirmesi bakımından önemlidir..

    kırmızı şapka: duygusal bakmanız gereken durumları ifade eder..
    duygu gelişimi için önemli bu bakış açısında karar verme süreci ile duygusal seçimlerimiz arasındaki ilişkiyi görmemizi sağlar..

    yeşil şapka: yenilikçi bakıştır..
    ucu açıktır.. olumlu olumsuz yanlara bakmadan üretmeyi hedeflediğiniz durumlarda kullanılır..

    mavi şapka: temkinli yaklaşılması gereken durumların rengidir..
    bir nevi değerlendirici, toparlayıcı şapkadır.. sonuç kısımları için biçilmiş kaftandır..

    ve son söz: maviyi düşünme! desem de düşüneceksiniz ve hatta aklınıza ilk mavi renkteki size mavi rengi çağrıştıran bir nesne gelecek zihninize.. bu öğrencilere konuşma! deme komutuyla aynı işlevselliğe sahip bir durumdur..
    bırakın konuşsunlar, hatta her düşüncenin birlikte anlamlı olacağını ve aslında birbirlerine pek çok şey kattığını fark etsinler.. bir görüşe sıkı sıkıya bağlanmanın ve farklı bakamamanın kendi gelişimlerini nasıl etkilediğini görsünler.. farklı kişiler farklı dünyalar demektir hatta bunu monolingual olarak değil, bilingual yapsınlar..
    6 şapkalı düşünme tekniği en çok sosyo-bilimsel konuları konuşurken işe yarayan ya da bilim tarihi öğretiminde kullanılan bir tekniktir.. umarım yaygınlaşır..

    özet geç hiç diyenlere not: evet ben yeşil şapkamı taktım ve bilim konuşan çocukları hayal ediyorum.. hayali bile güzel iken, siyah şapkamı saklıyorum elbet..