hesabın var mı? giriş yap

  • gezi olayları akabinde, o hınçla yayalaştırma projesini yarım bırakıp, meydanı betonla kaplayıp, yeni traş edilmiş genital bölge gibi bırakan kendileri değil mi, bu nasıl laf ulen? sanki geziciler yaptı tüm onları 2013 sonrasında. taksim meydanındaki çirkinlik eylemcilerin kurtardığı gezi parkı mı sayın pırofesör?

  • senin gibiler yüzünden internet alışverişi işkence oldu. sen taksitlendirme işlemini başta yapma adamların ürününü sebepsiz yere iade et sonra taşak geçer gibi tekrar sipariş ver. sonra gel burada ağla! ihtiyacı olmadığını fark etmiş ve diğer ürünü de geri yollamış paşam. ihtitacın yoksa başta almayacaksın o ürün bir başkasına gittiğinde 3. kez kargo macerası yaşamış olacak sonra o üründen hayır bekleyeceksin. bana kalsa amazon senin paranı 3-5 ay sonra yatırsın.

  • birkaç ay içinde özetle şunlar oldu; çok sevdiğim dedem sağ çıkma ihtimali düşük bir beyin ameliyatı geçirdi, akciğer kanseri olduğu ortaya çıktı, kemoterapi almaya başladı, annem iflas etti, cepte beş kuruş kalmadı, akşam yemeği olarak yemekhaneden ekmek çaldığım günler oldu*, evi satışa çıkardık. beş kardeşler, diğer kardeşlerinin hepsi çil yavrusu gibi dağıldı, dedeme sadece annem bakıyor ve telefonda sürekli teyzemlerden aldığı taciz telefonları yüzünden ve ödenmesi gereken kredileri yatıracak para olmadığından sinir krizi geçirir hale geldi, biz bir arkadaşımla birbirimize girdik, hop tek dersten kalırsam okulun uzayacağı stresli sınavlarım başladı, zaten hali hazırda okulu uzatmışım, bitirmeye çalışıyorum, sınavların tam ortasında bir dünya sebebin birleşmesiyle ev taşımak zorunda kaldım. tam sınavlar bitti, memlekete gittim, hastanelerde koşturuyoruz pat başka bir kötü haber.... artık son nokta gibi geldi.

    derin bir nefes aldım, dolu dolu ulan dedim hayat ben senin ta amk. ne bok yemeye çalışıyorsun? birkaç gün kafam güzel gezdim. sonra sakinleştim. kalktım ayağa.

    mevlana'nın bir sözü var, diyor ki; ''her şeyin üstüne gelip, seni dayanamayacak bir noktaya getirdiğinde sakın vazgeçme; işte orası kaderinin değişeceği noktadır.''

    her şey insan için. hikmetinden sual olunmaz, vardır elbet bir hayır. sıkıntılar gözüne perde olmuşken görmeyi bekleme. geçer gider. su yolunu bulur bir şekilde. pollyanna olacak son insanım ama sabah ola hayrola güzel kardeşim. bir şeyler değişip de bunlar olduysa, başka şeyler değişir neler neler koyar önüne. gecenin en karanlık anı şafağa en yakın anıdır. takma. şafak doğan güneş.

    edit: dedem o yıl rahmetli oldu. teyzelerimle bir daha hiç görüşmedim. annem işlerini düzeltti, borçlarını kapattı ve emekli oldu. ben geçen yaz nihayet diplomamı aldım. şimdi az aksiyonlu, işten eve gidip gelmeli bir hayatım var. ufak tefek günlük sorunlar dışında can sıkıcı pek bir şey olmuyor. öyle işte sevgili sözlük...

  • acı bir toplum gerçeği. bende silinmez izler bırkamış bu okul müdürü türü, pazartesi ve cuma günü yaptığı konuşmalarda düzeni sağlamak ve kendini dinletmek için ısrarla iklim koşullarına vurgu yapar. kış mı?

    - arkadaşım bak sıraya girin, düzgün durun artık!!!! kımıl kımıl kımıldanma be!!! (işte tam burada müdür böyle sanki bizi kıskandırır gibi konuşacak) ben dururum burada. benim yerim iyi... siz de soğukta öyle dikelirsiniz. benim yerim güzel, siz de soğukta bekleyin... benim için proplem (okul müdürlerinin "eğemenlik" sözcüğüyle birlikte yanlış söylemeye meyilli olduğu bir sözcük) yok. beklerim ben. siz de soğukta dikelin...

    ya da çok mu sıcak?

    - susun artık evladım be! susun! hizana bak! bak hizana! hizana bak! (başlıyoruz) bu sıcakta bekletirim sizi. gidemezseniz evinize. benim yerim güzel, rahatım ben. bana gölge... olan size olur. pişerseniz bu sıcakta. oğlum hizana gir artık be saygısız adam!

    bir gün x-men'e türk bir karakter dahil olursa bu olsun istiyorum. "magneto bak o sıcakta öyle kalırsın... ben iyiyim serin yerdeyim magneto. senin için kötü olur... öyle dikelirsin orda". bence bu müdür türünün asıl gücü soğuğa ya da sıcağa vurgu yaptığında o iklim koşulunu ekstradan hissetmeniz. "donduk lan yeter" söylentileri bu noktada zirveye çıkar zaten. rahatsız edici bir başka mesele de şu: müdürün kendi yeri de o kadar rahat değildir aslında. o da nihayetinde yüksekçe bir yerden, okulun girişlerinden birinin tepesinden hitap ediyor bize. sanki tahtta oturuyor. "benim yerim güzel, bana göre hava hoş". e sen de ayaktasın, sana da 38 derece. ne bu tavırlar müdür?

  • metehan'dan bu yana destanlar yazan şanlı türk ordusu'nun bu duruma getirilmesinin tek sorumlusu vardır o kişi de bellidir.
    -evet ilk aklınızdan geçen kişi.

    zorunlu edit: metehan'dan bugüne şanlı türk ordusunun büyüklüğünü kastederek yaptığım yorumda sol görünümlü (solla alakası olmayan)ılık liberalleri,etnik faşistleri, siyasal islamcıları ve onların eski dava kardeşleri fetöcüleri kudurtmaktan büyük bir kıvanç duyuyorum.

  • ev arkadaşımdı kendisi.

    aynı zamanda sınıf arkadaşımdı da.. bir yıl aynı evde kaldık sonra ayrıldık, ama o istikrarını hiç bozmadı. her sabah benden en az bir saat önce uyanır saçını, makyajını artık daha başka aklınıza ne gelirse işte yapardı. akşamları uzun uzun düşünür ertesi gün ne giyeceğine karar verirdi, ojelerini akşamdan yenilerdi (evet inanması güç ama her ak-şam!).

    ben derse on beş dakika kala uyanır ve ondan önce çıkardım, kudururdu. *

    sonuç 1: aynı yıl mezun olduk.

    sonuç 2: evleniyor, ben evde kaldım.

    yıllar sonra gelen edit: merak eden arkadaşlar olmuş şimdi durumlar nasıl diye. arkadaşım hala aynı kişiyle evli mutlu çocuksuz. beni sormayın artık :'(

  • niye kan dondurması gerektiği anlaşılamayan twit. illa kanın donsun istiyorsan berkin'in 14 kilo olarak gömüldüğü gerçeğini hatırla, yeter sana.

  • karaciğer yağlanması sadece fazla alkol alanlarda görülen bir durum değildir. hayatınızda hiç alkol kullanmamış olsanız bile karaciğerinizde yağlanma meydana gelebilir. bu durumun adı ise non alkolik steato hepatit (nash)'tir, yani alkole bağlı olmayan karaciğer yağlanmasıdır.

    bu durumun ortaya çıkma sıklığı günümüzde iyice arttı. sebebi ise henüz fazla farkında olunmayan ama gittikçe başımıza bela olacak yeni bir zehir türü. ülkemiz yakın geçmişe kadar tarımda ve şeker üretiminde kendine yeten bir ülke iken, doğal yollarla üretilen şekeri kullanabiliyorduk. endüstriyel olarak daha gelişmiş ülkelerde ise (başta abd) şeker üretmek pahalı ve uzun bir süreç olduğu için yerine fruktoz ve mısır şurupları kullanılmaya başlandı. tabii bizde de halk sağlığına öncelik vermek yerine, geçmişte de örneklerini gördüğümüz politikalar sonucunda kendi ürünümüzü üretmeyi azalttık ve dışarıdan ucuza bu fruktoz şuruplarını almaya başladık. henüz ülkemizde durum çok vahim olmasa da, abd gibi ekonomilerde aşırı derecede şişmanlar (morbid obezler) var. bu fruktoz şurubu da aynı eroin gibi insanda bağımlılık yapıyor. nedenlerini ise aşağıda göreceksiniz. ileride bence ülkemizin başına en büyük belayı açacak tehlikelerden biri bu.

    peki nedir bu mısır (fruktoz) şurubu? ingilizce high fructose corn syrup (hfcs) olarak geçen, glukozu fruktoza çevirmek için mısır nişastasının glukoz izomeraz ve çeşitli asitler de dahil olmak üzere farklı kimyasallarla işlenmesi ortaya çıkan bir tatlandırıcı şurup. üretimi normal bildiğimiz beyaz şekere göre daha kolay ve ucuz. üretici açısından en büyük faydası ise, normal şeker olan sukroza göre 1.5 kat daha tatlı olması. yani daha az kullanılarak şekerle neredeyse aynı tatlılık oranını sağlayabiliyor olması, bu da üretim maliyetlerini düşürüyor.

    peki bunun bize faydası veya zararı ne? faydası olmadığı kesin de, zararı şu: bugün yediğimiz içtiğimiz her türlü işlenmiş gıdanın etiketine bakın, bu maddeyi göreceksiniz. normal şekerle (sofra şekeri-sukroz) fruktoz şurubunun kimyasal yapısına baktığımızda, normal şekerde %50 fruktoz, %50 glukoz olduğunu, mısır şurubunda ise %55 fruktoz, %42 glukoz olduğunu görüyoruz.

    fark az gibi ama etkisi büyük. vücudumuza normalde şeker aldığımızda (ki yaşamak için almak zorundayız) bu şeker mide ve incebağırsakta emilir ve kana karışır, kan şekeri yükseldiği zaman pankreastan insülin salgılanır ve şekerin fazlası karaciğerde glikojen ve sonrasında yağ olarak depolanır. normal sağlıklı insanlarda yemek yedikten sonra insülin salgılanır ve şeker seviyesi dengede tutulur. bunun tersi çalışan hormon ise glukagon olup, yine pankreastan salınır ve karaciğerde biriken glikojeni alıp parçalayarak glukoz olarak kana salınmasını ve şeker seviyesini yükseltmeyi sağlar.

    ancak diyabetli olan kişilerde bu insülin ya hiç yoktur ya da yeterli miktarda salgılanamaz ve dışarıdan insülin iğnesi olmaları gerekir. peki diyabeti olmayan kişiler bu mısır şurubunu fazla alırsa ne olur (diyabetlilere zaten yasak)? biraz önce yukarıda yazdığım kimyasal yapıdaki farklılık nedeniyle, mısır şurubu hücreler tarafından normal şekere göre çok daha hızlı ve yüksek miktarda emilir. %55'lik fruktoz yapısına bağlı olarak şekerin emilim oranları değişir, bunun sonucunda kana bir anda çok daha fazla insülin salgılanması gerekir. ama çok fazla insülin salgılanınca da bu sefer şeker miktarı bir anda çok düşer. bu sefer şekeri yükseltmek için glukagon çok salınır ve denge sağlanıncaya dek ipin ucu kaçar.

    olay sadece dengeyi bozmakla kalmaz. kanda şekerin bir anda yükselmesi ve sonrasında hızla düşmesi sonucu vücudumuz tekrar şeker istemeye başlar ve beynimize glukoooz bana glukoz veeer diye sinyal yollamaya başlar, siz de fellik fellik canım tatlı istiyor diyerek gofret aramaya başlarsınız. bunun sonucunda o gofreti yediğinizde bu sefer bir halsizlik, ağırlık çökmesi, uyku hali, terleme başgösterir. daha ileri safhalarda artık vücut hücreleri kandaki insülini yeterli bulmaz ve daha çok insülin istemeye başlar, var olan insüline de tepki vermemeye başlarlar, yani insülin artık işe yaramamaktadır. sonuç: insülin direnci ve artık siz de bir diyabet hastalığı adayısınız.

    peki tüm bunların sonucunda ne olur? vücutta devamlı indirilemeyen miktarda aşırı şeker olması sonucu, bu şeker karaciğerde önce glikojen ve sonrasında yağ halinde depolanmaya başlar. bingo: alkole bağımlı olmayan karaciğer yağlanması artık sizde de var.

    başka sebepler var mı? olmaz mı? çeşitli ilaçlar, fazla karbohidratlı beslenme, bazı virüsler, alkol ve metabolizmanın kendisi de yağlanmaya yol açar. literatürde nash'i tedavi edebilenlerle edemeyenler tartışma halinde. bilindiği kadarıyla ilaçlı kesin bir tedavisi yok. ancak bazı ayı safrasından elde edilen ilaçlarla tedavi olabildiği söyleniyor. en azından literatürde fayda sağlandığını gösteren yayınlar var. bir kısmı da kolesterol düşürücü ilaçların faydalı olduğunu söylüyor. ama bu işler ciddi işler ve uzman bir doktorun detaylı taramalarından sonra tedaviye karar verilebilir. siz siz olun sağdan soldan alınan bilgilerle veya arkadaşımda işe yaramış ekolünden bilgilerle internet doktorculuğu oynamayın. hastanelerde karaciğer nakli bekleyen insan sayısı çok, siz de sıraya girmeyin.

    peki ne yapılabilir? en güzeli içinde fruktoz (mısır) şurubu olan gıdalardan (ucuza satılan gofretler, çikolatalar, gazlı içecekler, kurabiyeler vs) uzak durmak, sebze ve abartmadan meyve ağırlıklı beslenemk (normal meyvenin de içinde şeker var, fazlası zarar), karbohidratı yani unu, makarnayı, pizzayı kısıtlamak (bunlar da şekere dönüyor), tedavi oluyorsanız veya şikayetiniz süresince alkolden uzak durmak, ve en en en önemlisi de egzersiz yapmak. özellikle insülin süpürgesi denen büyük kas gruplarını, ki en büyüğü bacaklar, çalıştırmak kısa sürede büyük fayda sağlar.

    çoğu insan karaciğer yağlanmasını vücutlarının sağ tarafında kesif bir ağrı olarak farkeder ama bu ağrının olması sadece karaciğer yağlanmasını değil bir çok başka rahatsızlığı da gösterebilir. genelde birçok insanda hafif de olsa (grade 1) yağlanma vardır. önemli olan daha ileri safhalara gitmeden önlemi almak ve düzgün bir yaşam sürmektir. bu tip rahatsızlıklar dikkatli bir yaşamla geri döndürülebilir çünkü karaciğer vücutta kendini en hızlı yenileyebilen organlardan biridir.

    böyle bir rahatsızlığınızın olduğu düşünüyorsanız, konusunda uzman bir dahiliye hekimine gidip gerekli test ve tetkikleri yaptırmadan kendi kendinize ilaç kullanmanız çok ağır sonuçlara yol açabilir.

  • zararlı cemiyetlerden ismailağa cemaati'nin sözde şeyhinin ölümüdür. darısı benzerlerinin başına. toprağı sığ, ateşi bol olsun... konyak

    23 haziran 2022 mahmut ustaosmanoğlu'nun ölmesi başlığını da ben açmıştım. verdikçe veriyor...

    "efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, türkiye cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz. en doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır." mustafa kemal atatürk

    edit: bu, şeyh ilan edildiğinde osurayım derken sıçacak halde olduğu için ölümü pek dikkat çekmedi. oysa 23 nisan coşkusu şimdiden başlamalıydı.