hesabın var mı? giriş yap

  • bugün beni gülmekten öldürmüş oyundur.

    oyunda ”canan karatay” isimli küçük bir baloncuk, renkli küçük yemekleri katiyen yemeden ve hatta yiyeceklerden uzak kalacak şekilde ilerleyip gezerek yanımdan geçti gitti.

  • covid vakaları, ertelenen maçlar, rus takımlarının diskalifiyesi gibi olaylara sahne olan çalkantılı 2021-22 sezonunun tamamlanmasının ardından 19 nisan akşamı başlayacak olan playofflar... geçen yılki seyircisiz/kısmen seyircili maçlardan sonra bu sezon play-off atmosferi göreceğiz. geçen yıl dört serinin üçü son maça kalmıştı, bu yıl öyle olacağını sanmıyorum.

    -----barcelona v bayern münih-----

    bayern geçen yıl milano ile unutulmaz bir seri oynamıştı ve kaybetmişti... barcelona geçen yılın finalisti, bu normal sezonu lider tamamladı... trinchieri ligin dahi koçu olsa da barcelona açısından sorun olacağını sanmıyorum. 3-0 veya 3-1 barcelona.

    ------ real madrid v maccabi-------

    real madrid sezona iyi başlamıştı ama beklediğim gibi sonlara doğru düşüş yaşadılar, takım içi sorunlar ortaya çıktı... maccabi play-off sahnesine döndü, son maçta madrid'i seçtiler. 3-1 veya 3-2 maccabi kazanır diye düşünüyorum.

    ------olympiakos v monaco------

    monaco ilk euroleague sezonunda playoff yapmayı başardı... olympiakos play-offlara döndü. tahmin etmenin zor olduğu bir seri, 3-0 da bitebilir ama yakın skorlu maçlara sahne olması muhtemel. olympiakos'un geçeceğini düşünüyorum.

    -----olimpia milano v anadolu efes----

    efes inişli çıkışlı sezonun sonunda play-off yaptı ama yedi takım içinde kendisine en ters gelecek olan takımla eşleşti. efes'in tecrübeli oyuncularının sağlam olduğu günde herkesi yenebilecek kapasitede olduğunu düşünüyorum ama milano gerçekten ters bir rakip, messina bu seviyedeki en kurt hoca, son maça kalır diye düşünüyorum.

  • çok normal bir durum. ben bile bizi sevmiyorum amk, adam niye sevsin, sevilecek tarafımız mı var?
    hadi onu geçtim de, madem ucuz iş gücü için geliyor alma amk ülkeye, bütün yabancı sermayeyi bir sınır dışı etsene allasen, ne olacak çok merak ediyorum..

  • emniyet genel müdürlüğü tarafından yayınlanan istaistiklerdir. tüik'in haziran ayında yayınladığı istatistiklerden farklı olarak sadece kaza yerinde ölen sürücü bilgilerini içermektedir. tarafların anlaşarak tutanak tuttuğu kazalar da dahil değildir.

    ölümlü kaza sayısı: 2.032
    yaralanmalı kaza sayısı: 185.492
    maddi hasarlıkaza sayısı: 242.680
    toplam kaza sayısı: 430.204

    ölen kişi sayısı: 2.422
    yaralı sayısı: 276.935

    ölümlü-yaralanmalı trafik kazalarının oluş şekline göre türleri
    karşılıklı çarpışma: 11.538
    arkadan çarpma: 20.932
    yandan çarpma: 60.843
    yan yana çarpışma: 2.479
    duran araca çarpma: 2.403
    zincirleme çarpışma: 532
    çoklu çarpışma: 493
    engel/cisim ile çarpışma: 9.588
    yayaya çarpma: 29.980
    hayvana çarpma: 974
    devrilme/savrulma/takla: 21.408
    yoldan çıkma: 23.294
    araçtan ınsan düşmesi: 1.479
    araçtan cisim düşmesi: 91
    park etmis araca çarpma: 1.490

    ölümlü-yaralanmalı trafik kazalarında kusur durumu
    sürücü: 194.949
    yaya: 18.351
    araç: 5.726
    yol: 1.026
    yolcu: 3.926

    trafik cezası sayıları
    yayalara uygulanan: 4.672
    yolculara uygulanan: 18.009
    sürücülere uygulanan: 3.769.620
    araç plakasına uygulanan: 15.699.102
    toplam: 19.491.403

    alkollü olarak araç kullanan kişi sayısı: 174.740
    100 ceza puanını dolduran kişi sayısı: 6.673
    5 kez hız limitini aşan kişi sayısı: 763

    istatistiklerin tamamı

  • benim saçma bulduğum nokta, "kendini ağırdan sat", "hemen yüz verme amk", "sabret" gibi tabirler. lan çok güzel bir gece geçirmişsin birlikte (yoksa niye atasın zaten), çok eğlenmişsin, hatta kapısına kadar da bırakmışsın, kesin atarım abi. bundan mutlu olan kızla zaten devam ederim, diğer türlü "ay manyak yapıştı" diyecekse o zaman 2 saat önce nerene yapıştım ulan diye sorarım. benim istediğim, attığım mesajı görünce gülümsemesi, kısa bir cevap verip dönüp kıçını uyuması.

    şöyle olaylar için strateji varsa ben yokum canlar.

  • anlamıyorum.

    söyleyecek o kadar çok şeyim, dışarı vurmak istediğim o kadar çok duygu var ki…

    baştan söyleyeyim, vicdani retin olması gereken bir hak olduğunu, askerlik konusunda en mantıklı ve zaten olması gerekenin de profesyonel ordu şekli olduğunu düşünüyorum. açıkçası diğer ülkelerin uygulamalarından çok haberim yok. ancak yine askerlik yapmak isteyenlere askerlik açık olabilir. herkesin kendi inancı, düşüncesi… deli gibi askerlik yapmak isteyenler de olabilir tabii.

    yalnız ben anlamıyorum. vicdani ret çıkacak diye etekleri tutuşan, vicdani retçilere ‘defolsun gitsinler madem’, ‘bunu da mı görecektik’, ‘şehitlerin ahı bulur sizi’ diyen; hiçbir hedef, amaç, sonuç yokken göz göre göre binlerce gencin bir hiç uğruna ‘şehit’ olmasını normal bulan, boş yere gencecik yaşta ölmek istemeyen insanlara demediğini bırakmayan insanları anlayamıyorum. zorla askere alınan, üstüne üstlük bu zorunlu görevi komutanlarından dayak yiyerek, komutanlara, komutanların ailelerine hizmet ederek, birkaç aylık ne idüğü belirsiz ‘eğitim’ sonrası ellerinde silahlarla, kedinin önüne mama koyar gibi teröristlerin önüne konulup güya ‘savaşarak’, psikolojileri bozularak geçiren ve daha da kötüsü bundan hiç gücenmeyen insanları anlamıyorum, anlayamıyorum.

    ‘’ben askere gider şehit olursam, karıma çoluğuma çocuğuma n’olur, kim bakar kim sahip çıkar?’’ diye soran adama, ‘’bunca zaman kaçmasaydın’’, ‘’ sanki her giden şehit oluyo ya sen de’’ diyen zihniyeti gerçekten anlayamıyorum.
    askerlik vatan borcu falan değildir. kimse kusura bakmasın, ben bu vatan için ölmeyi göze almam. benim öyle bir borcum yok. ‘askerlik yapmak istemeyen zaten hayındır, vatansızdır’ diyen insanlara cidden çok sinirleniyorum. o kadar cahiliz ki. o kadar saçma salak şeylerle yıllardır uyutulmuş, gözleri kapatılmış, mutlu olmayı bilmeyen, istemeyen bir halkız ki.

    diyor ki, ‘’yazıklar olsun’’ diyor; ‘’türklük diye bir şey de kalmadı’’. gözleri abartılı milliyetçilikle, saçma sapan ideolojilerle, dinle, mantık dışındaki her şeyle boyanmış insanlar. kusura bakmayın, türklük eğer bu şekilde savunduğunuz şeyse, ben türk de olmayayım dostlar. size kalsın türklük. gidin askere terörist öldürün, ölün. çünkü terörist öldürmekle, ölmekle pırıl pırıl bi ülke olcak türkiye’niz. komutanın karısına iyi vakit geçirtirseniz hemen bitecek terör, fakirlik, mutsuzluk. patatesleri düzgün soyarsanız muhteşem bir türk olursunuz işte.

    ben dinine de, vatanına da düşkün kimseye kötü bir düşünce beslemez, kötü söz söylemezken sırf düşüncelerim doğrultusunda boş yere ‘hizmet’ etmek istemiyorum diye ‘vatansız, vicdansız, beş para etmez’ biri olduğum için bu isyanım. askerliğin ‘vatan borcum’ olduğunu düşünmüyorum diye, sanki haberlerini duyduğumda üzülmüyormuşum sandıkları şehitlerin ahının en büyük belam olmasını istedikleri için. kusura bakmayın, vatanı korumak, terörü önlemek, engellemek, yok etmek benim işim değil, devletin işi. askerin işi. ama ben asker değilim. kurarsın adam gibi ordunu, kum torbasından set çeker gibi sokaktan adam toplayıp dizmezsin sınıra. o zaman ne yaparsan yap. ben öğrenciyim, belki bilim adamıyım, belki sanatçıyım, belki beş parasız işsiz bi adamım, belki anneyim belki babayım. ama kusura bakmayın, asker değilim. eğer türklük askere koşa koşa gitmekse, türk de olmayayım ziyanı yok. şehit olmak istemiyorum diye vicdansızsam, en vicdanlı siz olun. inanın hiç önemli değil, en yüce türk siz olun.

    nasıl diyor siz,

    her türk asker doğar. heh.

    ben anlamıyorum ondan.

  • yurt dışı çıkış yasağı koysunlar. yok öyle istifa ediyorum, görüşürüz demek. yolsuzluklara isimleri karışmış mı, temizler mi bilemiyoruz.

    edit: çıkarken araba anahtarlarını da bir zahmet odaya bıraksınlar. sonra 2'sini verip 1'ini vermeyen başkanlar gördük. tık
    edit 2: troller mesaj atıp iftira atma diyorlar. bundan böyle istifa edenin arkasına bakılacak. bir şey (ç)almış mı diye tık2

  • doğru kararla işten çıkarılmıştır. kurumsal kimliği olan bir yerde babanın kahveciden bozma kafesi gibi ortalığa krema fırlatamazsın.

  • eğer bir plazaya değil de müstakil bir yapıda görüşmeye gidiyorsanız klimaların markasına bakın, çalışanların olduğu bölümde daikin, mitsubishi electric gibi fiyatı yüksek markalar varsa korkmayın,ama airfel rubenis falan gibi bir marka görürseniz görüşmeyin bile.
    alacağı cihazın en ucuzunu alan patrondan çalışana hayır gelmez defalarca test ettim tecrübeyle sabittir.
    3 yıl sonra gelen edit : tespitimi yine denedim yine işe yaradı.

  • trt'de 20 küsür yıl evvel çalışırken röportaj için ekipçe evine gitmişliğimiz vardır. hatta şöyle bir anım da var: epeyce kalabalığız, ev baya karışık, kablolar, ışıklar falan. herkese kahve çay geldi, bana gelmedi. kayhan hoca dedi ki, sana gelmedi mi içecek bir şey. yok dedim hocam gerek yok sağolun. öyle olmaz dedi, ben sana bi kahve yapıp geliyorum. gitti yaptı geldi, elinden kahve içmişliğim vardır. allah gani gani rahmet eylesin. mekanı cennet olsun. :(

    debe editi: mekanın cennet olsun.