ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
yoğun bakımda yatan hastalarla dalga geçen hemşire
-
olay istanbul haseki hastanesinde geciyor eren gencer isimli hemşire yogun bakımda yatan hastaların fotoğraflarını cekip sosyal medyada yayınlıyor bu ve bu tip insanlara dur denmeli artık
hastalarla dalga geçen hemşire
http://i.hizliresim.com/oervrq.png
sikayet icin http://hasekieah.saglik.gov.tr/…ntviewer.php?id=288
alo 184 saglik bakanligi
sabim@saglik.gov.tr
edit :dünkü bu kötü olayin bu hemsirenin tek olmadigını biliyordum ama hemen yeni bir fotoğraf beklemiyordum bugün bir arkadaşım başka bir hemşirenin fotoğrafını gönderdi bunu da ifşa edin lütfen diye hangi birini ifşa edicen bir iki değil bunlar etik iş ahlakı sıfır ayrıca bir iki kişinin cezanlandırılmasıyla olacak is değil bu deştikçe başkaları da çıkıyor başka fotoğraflar kişiler çok üzgünüm gençlik nereye gidiyor böyle
zengin iş adamı erkek adaya talip oldu
-
adam diyor ki 150 bin dolar aylık gelirim var, kadınlar soruyor evi arabası var mıymış? yokmuş ablacım, yemesine içmesine ancak yetiyormuş aylık 150 bin dolar.
allahtan sigortan var mı diye sormadılar.
yazarların evleneceklerine olan inanç miktarları
-
sıfırdı bir ara, sonrasında evlendim. mutlu olacağıma inancim yüzde yüzdü, boşandım. yani pek takılmamak lazım, sevgiler.
my octopus teacher
-
bir çok insanın cesaret edemeyeceği bir atmosferde yapılmış duygusal bir belgesel. yosun ormanı denilen yerde ve o kadar vahşi canlının içerisinde zaman geçirmek fikri bile çılgınca geliyor. yani ikinci gün oraya gitmeye cesaret edemeyebilirsiniz.
bir ahtapotun yaşam döngüsü ve günlük rutinleri hakkında bilgi edinebiliyorsunuz.
başlangıcında harika bir masalsılık var. ahtapotla duygusal da bir bağ kurduğunu anlatıyor. sanıyorum hayatımda hiç böyle duygusal bir vahşi hayat belgeseli izlememiştim. kurgu, görüntüler ve hikaye örgüsü işin çok özenli yapıldığını hissettirdi.
çocukları da araştırmaya teşvik edebilecek, ilgi çekici bir yapım olmuş.
--- spoiler ---
sonunda oğlu ile birlikte yaptıklarını anlatırken, onun bilime ve okyanus canlılarına olan ilgisinden bahsediyor. bunun ona doğaya saygı, özgüven gibi erdemler kazandırdığını söylüyor. ama en önemlisi de nazik biri olmayı öğretti diyor.
gerçekten taktir edilesi.
--- spoiler ---
gece geç saatlere otobüs seferi isteyen tipler
-
geç? kime göre neye göre geç sen bana onu söyle hele.
haftanın 2 günü hastanede nöbetçi olan bir sağlıkçıyım belki. belki gece çalışan bir özel güvenlik işçisiyim. barmenim, ikinci öğretim okuyan bir öğrenciyim belki.
gecenin bir saatinde rahatsızlanan akrabamın, arkadaşımın yanına sırf cebimde taksi parası olmadığı için gidemedim belki hatta.
hepsini geçtim, sikimin keyfine göre barlarda demleniyorum, sürtüyorum sana ne lan?
kamu hizmetlerini senin mesai saatlerine, komşu/akraba gezmelerine göre mi ayarlamak zorundayız? normal olmanın kıstası senin uyku düzenine göre mi belirleniyor a benim kınalı cahilim?
işini gücünü yahut keyfini geceye göre düzenlemiş bir insan elbet otobüs seferi isteyecek o ''geç'' saatlerde.
yeni evleneceklere öğütler
-
arkadaşım anlatmıştı.
- abi evde bir kadın var ve hiç gitmiyor, hep orda.
ecevit'in yemişim siyasetini gel otur rahşan pozu
-
bünyede çorapları çıkarıp kırlara doğru koşma etkisi yaratmıştır. şu güzel havada hapsolduk amk şirkete. :(
http://i.imgur.com/4zgcqze.jpg
merve gelinin led ışıklı davullu lüks kınası
-
her şeyi geçiyorum da gelin hanım madem dini bütün insansınız, görünene göre sizin gibi kapalı misafirleriniz ve aile bireyleriniz de var kınanızda ancak çalgı çengili, dine göre bir kadının vücudunda haram olan yerlerinin açık olarak dans ettiği ve dolayısı ile günaha girilen bir kına organizasyonu düzenlemek bu ne perhiz bu ne lahana turşusu durumuna gelmiyor mu?
edit: düğün, kına olarak değiştirildi.
o değil de hala bu görüntüleri savunmak için mesaj atan yazarlar var. allah kimseyi bu durumu savunacak kadar düşürmesin.
tanju özcan'ın meclis toplantısında çay fırlatması
-
kahkahalara boğulmama sebep olan olaydır. bugünkü belediye meclis toplantısında yaşanmıştır.
bkz.
(bkz: 3 ağustos 2021 bolu belediye meclisi toplantısı)
bu ne hikmettir ki başlık gündemden çıkarılmış. aaa neden ola ki?
ek: güncel ihtiyaç listesi için; #126476690
tanju özcan kendi twitter hesabından da açıklama ile paylaşmış; bkz
keşke burada olsaydın
-
keske burada olsaydın, yalova feribotunda üst kattayım.
martılara simit atıyor bir baba-oğul. martılar kadar çocuk da çığlık çığlığa. sen çocukları hele de mutlu çocukları çok seversin.
sabahın beşindeyiz. günesin denizdeki rengi tarifsiz.
sabah serinliği ve rüzgar darmadağın etti saçlarımı.
üşüyorum.
keşke burada olsaydın, kollarımızı dolardık birbirimize, soğuktan kızaran yanaklarımızı ısıtırdık nefesimizle.
bak bir sigara daha yakıyorum, sen yoksun diye, ellerim bari ısınsın diye, bir cay daha söylüyorum açlığıma rağmen.
karşı kıyıya varmamın bir anlamı yok. yıllar da sürebilir bu yolculuk. karşı kıyıda da sen yoksun.
keşke burada olsaydın. bayram öncesi eminönüdeyim.
sen bu kargaşayı seversin.
ben çerezlere bakardım, sen peynirlerden tadardın. ne alırsan bir milyona, ben kerpeten alırdım sen ince uzun şamdan mumlarından.
mısır çarşısından tarçın alırdık, saten bir kılıfla çamaşır çekmecesine koyardık. boynun gibi tarçın koksun tüm çamaşırlar.
tahtakaleden sana bir hasır kutu alırdım. bak şu kenarları kırmızı boyalı olabilirdi. içine atamadığın tüm çocukluk hatıralarını koyardın, kurmalı metal horozun ve ziraat bankası kumbaran gibi.
elimdeki poşette sadece bir bakır cezve olmazdı sen burada olsaydın. yalnızlık kahveleri içmezdim küçük salonumda, beşiktaşta çay bahçeleri dururken.
keşke burada olsaydın, balkonu yıkadım.
lambasını değiştirdim ve turuncu minderler serdim yerlere.
bir battaniyeye sarılıp yıldızlara baksaydık.
sen ince sesten bir şarkı söyleseydin.
sonra bana karşıki harabe binaya ilişkin dedikodular uydursaydın. miras davası mıdır nedir.
sıcak şarap yapmayı deneseydik. olmayınca üzülmeseydik. rutubetten yumuşamış çerezleri tavada kavursaydın sen, ben aklına hayran olsaydım.
gece duvardaki poster bantlarından kurtulup üzerimize düşseydi. sen hırsız sansaydın. teselli edenin ben olsaydım, bir bardak su getirseydim, saçlarını okşayıp uyutsaydım.
keşke burada olsaydın, depremler altında kalan ben olaydım. bir ömür depreminde kalmaktansa...
romantizm
-
kentlesme sürecinde duygusuzlasmis ve mekaniklesmis insanoglu için tekrar dogaya dönüs dönemidir romantizm. romantik sairler****** bembeyaz bir sayfa olarak dogan bir bebegin kentsel toplum düzeninde kirlendigini düsündügünden bir gün hiç kimsenin kendisi olarak kalamayacagina, normlara yapisik bir seri üretim ürünü olacagina inanir. bu yüzden siirlerinde ya kirlenmeyi ya da arinmayi ele alir. ama bunu yaparken tek bir hataya düserler: o da abartmak. dogalligi anlatirken dogal olamazlar. süslerler, sulandirirlar. bu yüzden eserleri su anda klisenin önde gideni yapmacik saçmaliklar olarak gelebilir. ama her yazari da kendi dönemi içinde degerlendirmekte fayda vardir..
ha bu terim, o günlerden bu günlere nasil evrilip çevrilmis, günümüze "iki mum, bir sarap aldim. kari bana kesin verecek olum"a gelmistir o da apayri bir mevzudur..
büyük un imparatorluğu
-
anlar, amamlar inşaa etmiş, büyük bir ükümdarlıktır.