hesabın var mı? giriş yap

  • asıl ilginç olan kıllı koları değil parmaklarına oje sürmesidir bana göre. zira oje parmağa değil tırnağa sürülür.
    türkçe konuşmaktan aciz tiplerin diline sakız olmasın. kollarına ağda yapsın, ojelerini de tırnağına sürsün.

  • her türlü zırvadan "işlem ücreti" diye paralarımızı tırtıklayan bankalardan birinin genel müdürünün yeni buluşu !

    yapı kredi bankası genel müdürü sanırım. bu sabah radyoda duydum.
    yaklaşık şöyle bişey:

    "bugün atmlerden para çekmek ücretsiz ama gelecekte bu ücretli olabilir, müşteriye verilen her hizmetin maliyeti var..."

    bak sen !

    o halde, ben sana hiç yük olmayayım güzel kardeşim...maliyetini artırmayayım, derhal ilişiğimi keseyim sizin grupla.

    yazının bundan sonrası genel olarak tüm finans ve banka şirketleri içindir sayın okur:

    siz, ne doymaz bişeysiniz ki

    istemediğim halde sms le kart borcunuz şu kadar diye mesaj gönderip, 50 kuruşluk sms için,
    ben de akbank kredi kart ekstreme baktım an itibariyle, gecikme bildirim ücreti 3,15 tl
    internet şubelerinden yapılan her işlem için,
    atmlerden kartsız çekilen paralar için,
    akla gelmeyen nice detaylar için
    2-3-5-10 lira gibi ücretlendirip çatır çatır cebimizden alıyorsunuz !

    --- tam bu arada not ----
    bir suser arkadaş uyardı : bu smslerin bankaya maliyeti 3 kuruş diye...
    yani kardeşim neymiş ?
    3 kuruşluk sms gönderirsin,
    vatandaştan 3,15 tl alırsın !

    bir koyup 105 almak yani !
    evet bu da bir entry konusu olsun.

    --- parantez kapa ----

    insanları borç sarmalına dolayıp, gelecek aylarını, yıllarını ipotekleyip, ödedikleri paranın her daim bir kısmını faiz adı altında yiyerek, dönem sonunda kocaman kocaman kârlar açıklamaya utanmıyorsunuz !

    bak sayın okur, öyle küçümseme...

    bir bankanın 10 milyon mudisi olsa,
    bunların yarısına, geciken kredi kart ödemesiyle ilgili bir sms gönderseler,

    olmaz ama mesela adedi 0,03 tl olan sms bu bankaya 300 bin tlye mal olur !

    peki bizim hesaba ne kadar geçiriyorlar ?
    sms le haber verme bedeli (ya da bunun gibi bişey) 3-5 tl !

    yani 5 milyon x 3 tl = 15 milyon tl !

    bir ayda sadece bir küçüçük detaydan, bankanın iç ettiği para !

    küçümsediğimiz bu 3 liralar, yıl sonunda utanmadan açıkladıkları ;

    "bak ! bankamız şu kadar milyar tl kâr etti ! işte bu kadar güvenilir, sağlam bankayız !"

    argümanının özetidir sayın okur.

    özetle önerim şudur:

    1. olabildiğince az bankayla hatta kişisel bişeyseniz (ne bileyim şirketlerin felan yoksa) tek bankayla çalışın

    böylece ay boyunca mali işlemleriniz daha büyük olacağından, bankaya karşı daha güçlü konumda olursunuz...
    şöyle ki,

    2000 tl kazanıyorsun, 5 bankadan kartın var. esasen bu bi maharet değil, yapmayın, almayın bu kadar kart.
    her birinden azar azar harcıyorsun.
    yıllık üyelik bedeli geçirmeye kalktıklarında "kapat hesabımı kardeşim !" dediğinde
    5'i birden pek ciddiye almayabilir.

    ama çalıştığın tek bankaya kapa kardeşim kartı, başka banka mı yok gider onunla çalışırım dersen tavuk gibi yolmazlar.

    2. küçük paraların peşine düşün !

    trilyonluk banka senin 50 kuruşunun, 3 liranın peşine düşüyorsa...cebindeki paranın peşindeyse, sen neden cebini korumayasın ?

    ne diyor banka genel müdürü ?

    "babamın oğlu musun ? masrafı ödersin !"

    bak seeen...

    salaklık etmeyin, bu bankalara 3 kuruş 5 kuruş paralarınızı kaptırmayın !

    bu arada bak sevgili uyanık genel müdür !
    sana buradan sesleniyorum:

    parayı biz çekerken değil, yatırırken ücret alırsan daha kısa zamanda daha çok kazanırsın !

    zîra insanımız genelde para çekmiyor atmden. yatırıyor...mütemadiyen kart borcu, fatura felan diye.
    üstelik parça parça yatırıyor.

    hesabın tamamını kapatamıyor gariban, maaşını aldıkça, oradan buradan buldukça gömüyor atmye.

    benden söylemesi doyumsuz kanka ! pardon banka !

  • bir adam ile kızının ilişkisini kızından daha iyi bilip kızı hakkında ahkam kesebilecek adamlar da varmış, bunu da gösteren beyan.
    her boku bilen ekşiciler vardı hep eyvallah da, bunun bu boyutlarda olabileceğini tahmin etmemiştim yahu.
    -hayır o iyi bi babaydı tamam mı! bütün filmlerini izledim ben.

  • başbakanın son söylemi.

    2002 kasım'ından başlarsak 11 yıl 3 aydır iktidarda olan bir parti 3740 gün, yani 89760 saat, yani 5 milyon 385 bin 600 dakika, yani 323 milyon 136 bin saniye geçirmiş demektir.

    3.5 milyar fidan dikildiyse, 7/24 çalışılsa saniyede yaklaşık 11 fidan dikiliyor demektir.

    helal be oylar akp'ye.

    hatta helal be oylar akp'ye yazarken bile 40-50 fidan dikildi. vay vay vay.

  • eskiden istanbul'dan cenazesi olanlar otobüs firmasının bagajında yollardı rahmetliyi tabutun içinde. şimdi artık cenazeyi taşıma hizmeti falan verdiklerinden o kadar yaygın bir durum değil. işte öyle birgün otobüsün muavini, çok uykum geldi deyip cenazenin olduğu yere yatmaya gitti molada. oğlum korkmaz mısın falan diyecek oldu yaşlı amcalar, "ne korkayım amk ölmüş gitmiş herif" dedi. senin bakış açına sahip olduğum gün herşey daha farklı olacak.

  • az sonra ceyda adlı yarışmacının ahmet kaya'dan "i will always love you"yu söyleyeceği yarışma.

  • vazo- :damar,
    pressör:büzücü baskılayacı

    vazopressör: damar büzücü
    vazopressin: damarları büzücü bir çeşit hormon.
    antidiüretik ( diürezi; idrara çıkmayı, önleme ) etki ile sıvı reabsorbsiyonu sağlar ve bu sayede damar volümünü artırır.

  • suphi'yi yetiştiren insanın açıklaması oluyor nedense, çünkü yetiştirmek kadının görevi.

    türkçe'den türkçe'ye çeviri yapalım biraz, belki işe yarar. kadın diyor ki; babası sapık ve hasta ruhlu, oğlumu yetiştiren de bu adam. oğlumun böyle olmasının sebebi de bu adam. bir melekten tecavüzcü bir katil yaratıldı, kimse böyle doğmaz.

    kadının söylediklerinden (en azından şu haberdeki kadarından) hiç de öyle oğlunu hasta diye aklamaya çalışma falan yok. hem özgecan'a yapılanlara hem bunu yapanın doğduğunda melek gibi gördüğü oğlu olmasına canı yanıyor kadının. benim oğlum suçsuz demiyor, oğlumdan bu caniyi yaratan kocamdır diyor. içinde bulunduğu ruh halini de az biraz düşünmeye çalışırsanız iyi kötü ifade etmiş işte. kadının isyanı bir bebekten suphi'yi yaratan zihniyete, açıklamanın tamamı bu kadarsa fazlasını çıkarabilmek biraz vicdansızlık oluyor sanki.

    kadın adamı suçluyor açık açık siz sanki o ailede doğmuş büyümüş gibi suphi'yi yetiştiren o ama o suçlu diyorsunuz. bu annenin eşinden şiddet gördüğüne dair haberleri de hatırlatalım bu arada. (kadın niye adamı suçluyorun cevabı bu haberlerde)

    editasyon: kadının konuşmasının tamamı da yayınlandı, hala merak ediyor musunuz kadın niye adamı suçluyor diye? hala düşünebiliyor musunuz kadın oğlunu aklamaya çalışıyor diye? hala inanabiliyor musunuz bu kadının da bu erk'in kurbanı olmayıp bilerek, isteyerek bir cani yarattığına?

  • baya baya benimdir.

    küçükken sorarlardı mal gibi: "ne olcan bakim sen" diye.
    çocukluğun tüm umursamazlığıyla verirdim cevabımı: "hiiiçç"

    şu an tam olarak planladığım yerdeyim.

  • adamı sevmem falan ama son derece üzücü bir durum. zaten birine üzülüp, şifa dilemek için sevmeye gerek yok. twitter'da alay eden, komiklik yapmaya çalışan insanları görünce hayattan soğudum yeminle.

    adamı sevmem dedim de, şarkılarını sevmem yoksa kendisini tanımıyorum. belki tanısam çok severim, bilinmez.

    hastalık hepimiz için, bugün şahaneyken yarın allah korusun bambaşka bir mücadelenin içinde bulabiliriz kendimizi.

    kendisine şifa ve sabır diliyorum. dalga geçen, komik olduğunu sananlara da bir parça merhamet.

  • genel bilinen bilgi kendisinin hiç düşürülmediğidir. oysa 1944 yılında radyatörüne aldığı isabet neticesinde rusya topraklarına zorunlu iniş yapmıştır. uçağın başına kontrole gelen ruslardan ise karın ağrısı numarası ile kurtulmuş, birliğine kadar yürüyerek geri dönmeyi başarmıştır.