ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
bayern münih'in adidas'tan 900 milyon euro alması
-
o paraya 112.5 adet tabata alınırdı lan, dediğim olay. unutamıyorum lan sözlük, evet...
piero manzoni
-
john zerzan'a göre piero manzoni'nin bokunu bir sanat galerisine satması bizzat, tarım insanının yapay bir şekilde oluşturduğu sanatın sonunun ilanıdır.
herkesle aram iyi olsun insanları
-
sevilmeye aç olan insandır. kimseyle kötü olmayayım, herkes sevsin beni.
isviçrelilerin herkese maaş önerisini reddetmesi
-
adamlar o kadar rahatlar ki garip garip fikirler ortaya koyup onu referandumla reddediyorlar. fanteziye bak
hasan can kaya'nın komik olmaması
-
uzun yıllardır yurt dışında yaşadığımdan türk televizyonlarini takip etmiyorum. zaten televizyon da seyretmiyorum. türkiye’deki arkadaşlar çok övdüler, ben de internetten bir kaç kısa bölümünü seyrettim. oraya gelen konuklara ‘sen ne iş yapıyon lan’ şeklinde konuşan varosun teki. millet kendine hakaret ettirmeye ve kendini televizyona çıkarmaya gelmiş. hep beraber öyle varos varos takılıyorlar.
gezi direnişi'ndeki efsanevi fotoğraf
-
polisin sıktığı tazyikli sudan el ele kurtulmaya çalışan biri türk bayraklı, diğeri bdp bayraklı iki eylemci ve bir köşede polise bozkurt işareti yapan bir amcanın aynı karede yer aldığı fotoğraf.
bu fotoğrafı bilmeyen yoktur. herkesin ezberini bozan bu fotoğrafta, atatürk posterli türk bayrağını taşıyan kişinin bir kadın olduğu bilinir. ama o eylemcinin bir kadın olmadığını, 55 yaşında bir amca olduğunu öğrendik. peki bu bilgi neyi değiştirir. fotoğrafın kahramanlarından birisi (bdp bayraklı olan) radikal'e konuşmuş:
"o fotoğraf bir ezberi bozdu. herkes yardım ettiğim kişinin kadın olduğunu ve benim olaya duygusal yaklaşarak o eylemciye yardım ettiğimi sanıyor. oysa o eylemci 55 yaşında bir amcaydı. ben politik ahlakımdan dolayı o sırada zor durumda olan bir eylemciye elimi uzattım''
o fotoğraftan sonra algım değişti
"..ben o gün yaşadıklarımızı çok önemsemedim. çünkü benim için sıradan bir durumdu. o fotoğraf hakkında yalan yanlış birçok konuşma yapıldı. insanların çoğu o amcayı kadın sandığı için benim meseleye duygusal yaklaştığımı ve duygusal nedenlerden dolayı ona yardım ettiğimi düşünüyor. oysa o yaşlı bir adamdı. ben politik duruşum gereği ona yardım ettim. gezi parkı’nın en iyi tarafı zıt kitleleri birbirine yakınlaşmasını sağlamak oldu. gezi sırasında insanlar birbiri daha çok empati kurmaya başladı. mesela ben kemalist veya milliyetçi insanlara karşı çok sert duruyordum. sürekli farklı olduğumuzu düşünüyordum. ancak o fotoğraftan sonra onlarla aslında birçok ortak yanımızın da olduğunu fark ettim. örneğin gezi park olayları sırasında biz chp’nin standını ziyaret ediyorduk. onlar da bizim halayımıza katılıp bize yemek getiriyordu. dolayısıyla algım değişti. gezi sonrasında özgürleştiğimi fark ettim..’’
http://www.radikal.com.tr/…ustu_ezber_bozdu-1372136
2 sene önce haziran'da önyargılarını kırmaya başlayanlar, 7 haziran 2015 için de seni başkan yaptırmayacağız diye yola çıktılar. bizler de 8 haziran'dan itibaren, diktatörle birlikte ön yargılarımızı da tamamen ortadan kaldırmaya, yeni gezi'lere ve birbirinden anlamlı bu fotoğraf karelerine vereceğimiz bir oyla önayak olabiliriz. vereceğimiz bir oy birçok şeyi değiştirir ve bazen 1 oy 1 diktatörü devirir
debe editi: (bkz: #51966326) (bkz: hdp'ye yönelik kara propaganda)
anadolu insanının çok da saf ve temiz olmaması
-
yıllarca bize yutturulmuş yalanların en başında gelir.
çok büyük bir kısmında merhamet duygusu yoktur, sapıktır, sözde namus bekçiliği yapar, hayvanlara işkecede önde gelir, karşısında kibar gördüğü kişiyi ezmeye çalışır. gücü yetmeyeceği ya da çıkarı olan kişiye ses etmez, ama fırsat bulunca ya da 3-5 kişiyi çevresine toplayınca kendini adam sanır güçsüze her türlü saldırıyı yapar.
hayvanlara işkence:
konya'da yakılarak öldürülen köpek yavruları
köpeğin araba ile sürüklenerek öldürülmesi - zonguldak
koruma altındaki oklu kirpinin dövülerek öldürülmesi - şanlıurfa
yavruları olan köpeğin öldürülmesi - sivas
yavru kedilerin yakılarak öldürülmesi - antalya
bacakları ve kuyruğu kesilen köpek - sakarya
zehirlenip poşetle ormana atılan kediler - denizli
ayıyı öldürüp cesedini dövmek - trabzon (of)
tilki yakalayıp işkence etmek - ardahan
hamile köpeği öldürüp traktörle sürüklemek - bursa
.
kadına, çocuğa yönelik şiddet ve tecavüz
özgecan aslan cinayeti - mersin
8 yaşındaki kız çocuğuna tecavüz - sivas
kuma istemeyen eşe şiddet - adana
11 yaşındaki erkek çocuğa tecavüz - erzurum
12 yaşındaki kıza aile içi tecavüz - konya
dışarı çıktı diye 7 aylık hamile kadının dövülmesi - karaman
torununa tecavüz eden üstelik torununun biolojik babası çıkan dede - mersin
.
farklı inanç ve görüşlere saygı:
alevi öğrenciye namaz kılmıyorsun dayağı - sivas
alevilerin kapısına boya ile çarpı işareti yapmak - malatya
engelli erkek memura küpe tutanağı - gaziantep
dövmesi var diye adam bıçaklamak - karaman
yolda ele ele yürüyen çifte saldırı - diyarbakır
.
corona virüs - special edition
karantinayı delmeye çalışan umreciler
kızını karantinadan kaçırmaya çalışan gurbetçi çomar
maske ve dezenfektandan vurgun yapan esnaflar
umreciler dönüşte kontrollerde yakalanmasın diye ateş düşürücü verilmesi
polis de hasta olsun diye polise türüren umreci
deprem - special edition
yardım görevlisi kılığında hırsızlar
malzemeden çalan müteahhit
uzun süre doğruluğuna inanılan ebeveyn yalanları
-
yalan olma ihtimali hiç düşünülemeyen yalanlar.
-dönüşte alalım o oyuncağı...
-ağlayan pirinç taneleri...
-kalan pirinç taneleri kadar çocuğun olacağı hayali...bazen 1 bazen 3 bazen 10 pirinç...
-sinema salonu tamirattaymış...
-senin istediğin bebek bitmiş...
-kardeş için evimiz çok kalabalık...
-evlenip giden kedilerim...
-seyahate çıkan kırmızı balıklarım...
-sık sık elektrikleri kesen ve erken yatmak zorunda bırakan belediye başkanları...
-ben doğdum diye her yıl 29 ekimde tüm ülkede havai fişeklerin patlatılması...
-başının arkasında gözü olan anne...
-odada kulağını unutup her şeyi duyan büyükanne...
yazdıkça utandım ''ıq'' yerlerde.
hiç yoktan okur yazarlığımız var, iyi kötü okul bitirebilmişiz nasıl ''o inek benim'' olduysam?
...
turkcell superonline fiber internet
-
uzun süre uğraşarak, benden habersizce, yanlış verilmiş bir karar sonrasında geçmek zorunda kaldığımız kotalı internet tarifesinden (yaklaşık 5 gün boyunca en az 6 saatlik telefon görüşmesi yapmak, onlarca yönetici ile uğraşmak zorunda kalmıştım) kurtulmanın sevinciyle yaşayan biri olarak konuşacağım bak şimdi. adı limitsiz, kendi kotalı tarifelerin internet tarifesi olarak satıldığı, "sınırsız görüşme" isimli cep telefonu abonelik paketlerinin 5000dakika konuşmayla sınırlı olduğu bir ülkeden sesleniyorum sana.
insanları yağ kuyruklarında yaşattılar yıllarca, ekmek ve benzin kuyruklarında. kendileri yerken, bizi aç bırakıp rezil ettiler dağa taşa, kurda kuşa. sonra kepçeyle getirip kaşıkla bize vermeye başladılar, karnımız doydu sanıp güvenmeyi sürdürdük hepsine. sonra internet minternet derken teknolojiyle tanıştık, başta rezil, sonra düzgün, sonra da aptal uygulamalarla karşı karşıya kala kala internet kullanıcısı olduk. sonra da adil kullanım denen bok çıktı.
uzağa gitme, sadece benden önce konuşanların yazı olarak bıraktıklarına bak biraz...
şimdi anlıyor musun neden "adil kullanım" diye bir bok çıktığını sevgili sözlükçü arkadaşım. bak o zihniyet kendini gösterdi hemen. "aylık 50gb'lık ne yapıyorsunuz?" diye soruyor. "tanesi 800mb'tan kaç film eder" hesabı yapıyor. hem de bunu; tüm dünyanın bağlantı hızı konusunda gigabitlere taşınmış olduğu bir zaman aralığında soruyor. bu mantıktaki adamlar o mevkilerde oturduğu için adil kullanım diye bir halt var işte. "800mb'lık 5 film neyinize yetmiyor?" diyecek kadar salak tiplemelere yöneticilik koltuğu devredildiği için sen ve ben bu gerizekalı uygulamalara maruz kalıyoruz işte.
ipsala'dan öteye geçirsen milletin kıçıyla güleceği bir düşünme algoritmasına sahip bu insanlar yüzünden "kota" diye bir bokla yüzyüzeyiz. adil kullanımmış, peh. en büyük adaletsizlik, senin gibi embesili oraya yetkili yapan yüzünden karşımızda bizim.
hayata bir pringles kutusunun içinden bakarsanız, sadece basit bir yuvarlağa sığar her şey. onun dışında kalanları görme şansınız yoktur. iptv, htv, hdtv, voip, ultrahd vesaire gibi şeyler hep o çemberin, yuvarlağın veya dairenin dışında kalır pringles kutusuna kafanızı gömüp onun dışına bakamaz olduğunuzda. bir blu-ray film 25 veya 50gb boyunda oluyor, eğer merak ediyorsan sevgili embesil arkadaşım. hani şu "ne yapıyosunuz o kadar interneti, kapatsanıza musluğu" derken sorduğun miktar.
hem zaten sana mı düştü benim ne indirip ne yüklediğimin çetelesini tutmak? düşün şimdi; sen bana gelip 18 koltuklu bir minibüs satıyorsun. ben günün birinde arkadaşlarımla toplanıp pikniğe gitmek için biniyorum, beni yolda durdurup "minibüse bu kadar insan binemezsiniz, siz minibüse bu kadar insanla binerseniz adil bir kullanım olmaz" diyorsun. sonra da benden sana insanmış gibi davranmamı bekliyorsun. var mı öyle tatava? senin o fındık kadar aklının üretebileceği üç beş fikir, olsa olsa bu kadar kokuşmuş olur işte. bu kadar leşsin, bu kadar embesilsin sen.
50 gbyte neyimize yetmiyormuş... sttir git mal mısın nesin...