hesabın var mı? giriş yap

  • korkmadan çözümleyebileceğimiz bir kelime.

    bak şimdi: birileri var diyelim,

    1-başarılılar
    2-başarısızlar

    bunlar dışında kalanların tek görevi var: başarılıları, başarısız hâle getirmek, yani "başarısızlaştırmak". bunları 2'ye ayırabiliriz;

    1- başarısızlaştırıcılar
    2- başarısızlaştırıcı olmayanlar

    başarısızlaştırıcı olmayan insanları başarısızlaştırıcı hâle getirme işlemi: başarısızlaştırıcılaştırmak
    bu insanları bir anda bu hâle getirme eylemi: başarısızlaştırıcılaştırıvermek
    bu insanları bir anda bu hâle getirme eylemine yeterlik eki getirirsek: başarısızlaştırıcılaştırıverebilmek
    şimdi bunu olumsuzlaştıralım: başarısızlaştırıcılaştırıveremeyebilmek

    olumlusu: başarısızlaştırıcılaştırıverebileceklerimiz
    olumsuzu: başarısızlaştırıcılaştırıveremeyebileceklerimiz

    siz kimsiniz?

    başarısızlaştırıcılaştırıveremeyebileceklerimizden değilsiniz...

    peki biz size nasıl davranıyoruz?

    başarısızlaştırıcılaştırıveremeyebileceklerimizdenmişsinizcesine davranıyoruz.

    yani "aslında istersek sizi başarısızlaştırıcılaştırıverebiliriz ama öyleymişsiniz gibi davranmıyoruz. bu kelimeyi söylediğimize göre, bizden her şey beklenir." demek istiyoruz.

    şimdi başarısız yerine muvaffakiyetsiz kelimesini koyalım, ünlü uyumuna göre düzenleyelim:

    buyrun, kelimemiz şuymuş:

    muvaffakiyetsizleştiricileştiriveremeyebileceklerimizdenmişsinizcesine

    isterseniz bunu da böleriz, sorun değil:

    muvaffakiyet-başarı
    muvaffakiyetsiz-başarısız
    muvaffakiyetsizleştirmek-başarısızlaştırmak
    muvaffakiyetsizleştiricileştirmek-başarısızlaştırıcılaştırmak

    buraya kadar pek sorun yok aslında,
    bundan sonra biraz karmaşıklaşıyor:

    muvaffakiyetsizleştiricileştirivermek-başarısızlaştırıcılaştırıvermek (bir anda başarısızlaştırıcı hâle getirmek)
    muvaffakiyetsizleştiricileştiriveremeyebileceklerimiz-başarısızlaştırıcılaştırıveremeyebileceklerimiz (başarısızlaştırıcı hâle getiremeyebileceklerimiz)
    muvaffakiyetsizleştiricileştiriveremeyebileceklerimizden-başarısızlaştırıcılaştırıveremeyebileceklerimizden (başarısızlaştırıcı hâle getiremeyebileceğimiz insanlar, yani başarısızlaştırıcılaştırabiliriz ama başarısızlaştırıcılaştıramayabiliriz de.)

    onlara
    muvaffakiyetsizleştiricileştiriveremeyebileceklerimizdenmişsinizcesine davranabiliriz. çaktırmayın.

    kaynak: kedim.

  • bundan yaklasik dort sene once kadar uc arkadas organizasyon isine girmistik. bir arkadas vasitasiyla da kendisiyle tanisip oglunun bir yas dogum gununu organize etmek uzere bulustuk. kendisi de bunun karsiliginda bizi sayfasinda yayinliyacakti yalniz, hali tavri o kadar itici ve ukalaydi ki bulusma sonrasi arkadaslarla konusup isteklerini yerine getiremeyecegimizi belirten bir mail attik. oglunun dogum gunune iki ay kadar zaman vardi kimseyi magdur etmemis, verdigimiz sozden donmemistik. o aksam sayfasinda rezil ederek bizi yayinladi. altina da gerizekali ihtiyac sahipleri diyerek seviyesizce hakaretlerde bulundu. o kadar ileri gitti ki biz sayfayi da isi de kapatmak durumunda kaldik. o zaman ben hamileydim ve hormonlar sebebiyle bu basit olayi gozumde cok buyutmustum. avukatlarla gorusup hakkinda suc duyurusu acicak kadar ciddiye almistim hatta. sonra hepsinden vazgectim ve bir aksam ellerimi acip yapilan bu haksizligin bir gun yerini bulmasi icin dua ettim... hak yerini bulmus... aradaki fark biz kimseyi ne kandrdik ne de yalan soyledik. simdi o da hamile ve bana yasattiklarini yasiyor. sasirmadim. tanim: sahte psikolog (sayfasinda paylastigim bu yorumu hemen silecegini tahmin ediyorum. o yuzden burda da kalsin istedim) edit: engellemis bile

  • "cognitive dissonance" diye gecer psikoloji literaturunde. bilissel psikoloji ile sosyal psikolojinin gelistirdikleri bir kuramdir. insan beyni, insanin tutumlari ile davranislarinin uyumlu olmasini ister. insanin tutumu, bir nesneyi, olayi sevmesi sevmemesi, begenmesi gibi duygulari kapsarken, davranisi ise insanin eylemini belirtir. simdi ekonomistlerin savundugu gorusun aksine insan rasyonel bir varlik degildir. yani, her eylemini neden sonuc iliskisi icerisinde yapmayabilir. sosyal psikoloji zaten insanin bu cok da rasyonel olmayan eylemlerini inceler. konformite yani uyum, asch deneyleri, zimbardo, milgram deneyleri insanin cok da rasyonel olmadigini gosteren populer orneklerdendir. her neyse, bilissel uyumsuzluk teorisinin ne anlattigini ozetlemeden once iki deney ornegi soyleyeyim.

    1. deneklere cok gereksiz bir is yaptirilir. duvarda 100lerce vida vardir ve denek onlari teker teker vidalamak durumundadir. 1 saat kadar surer bu eylem. sonunda da psikologlar bir deney anketi yaptirirlar. ve denek deneyin bittigini sanar ama deney daha yeni baslamistir. denek salondan cikarken, psikologlar asistan ogrencinin su anda orda olmadigini (o gun hasta oldugunu, ya da simdi yemekte oldugunu) soylerler ve mumkunse bir sonraki denegi iceri cagirmasini ve mumkunse denegin performansini yuksek tutmasi icin "az once ben de deneyden ciktim cok eglenceliydi" demesini isterler. bazi deneklere bunu yapmasi icin $10 verirler bazilarina ise hic para vermezler. denek gider, bir sonraki denege "ah ne guzel ne eglenceli bir deneydi" diye bir yalan soyler ve onu cagirir. kapian cikarken de ona deneyden ne kadar zevk aligina dair gercekten bir anket yaparlar. ve sonuc sasirticidir. bu is icin 10$ alanlar deneyin bok gibi oldugunu, cok sikici oldugunu soylerler. ancak bu isi bedava yapanlar "gercekten de fena degildi, eglendim derler". psikologlarin akli karisir.

    2. uc, berkeley'de ogrenciler polise karsi gosteri yaparlar. gostericiler arasindaki ogrencilerden yaklasik bir 50 kisi toplanir. rastgele secilen bu ogrencilerden "polis neden hakliydi" diye bir makale yazmalari istenir. ogrencilerden bazilarina bu makaleyi yazmalari icin $30 gibi bir para verilir, bir kismina ise hicbisey verilmez. makale yazdiktan sonra da tekrar yaptiklari eylemler hakkindaki gorusleri sorulur. sonuclar sasirticidir. bu is icin $30 alanlar, "ne polisi abi, ogrenci hakli tabiki. polis serefsizlik yapti" derken bu isi bedava yapanlar "ya polis de hakliydi be abi" derler...

    bu iki ornekteki ortak noktalar sunlar. deneklerin davranislari ile tutumlari arasinda bir uyumsuzluk var. denekler ya sikici bir is yapip "hic sikici degildi- cok eglenceliydi" dedirttiriliyorlar ya da polise karsi olumsuz tutumlari varken polisin lehine bir makale yaziyorlar. yani tutumlari ile davranislari farkli. ama ne demstik, beyin bunlarin uyumlu olmasini istiyor. kendi kendine soruyor: "ulan benim tutumun yaptigimin tam tersiydi, ben niye boyle bir sacmalik yaptim ki" diye (tabi insan cok da rasyonel bir varlik degil demistik). iste bu is icin para alanlar bu uyumsuzlugu aciklayabiliyorlar: "ama karsiliginda deli gibi para aldim" diyebiliyorlar ve bu uyumsuzlugu asabiliyorlar. ancak bu isleri yapmak icin bir bahanesi olmayanlarda bu bilissel uyumsuzluk devam ediyor. ve davranisi degistiremedikleri icin tutumlarini degistiriyorlar. yani gercekten sevmedikleri bir isin aslinda cok da kotu olmadigini, ya da polisin hakli oldugunu dusunuyorlar.

    bu devrimsel bir teori aslinda çünkü hayata dair cok onemli dersler veriyor. amatör ruhun neden daha ruhlu oldugunu ama islerin profesyonellesince ve para karsiligi yapilinca neden anlam ve zevk kaybina yaradigini, egitimdeki notlandirma sisteminin eksikligini ve ogrenmedeki odul-ceza sisteminin yanlislarini gosteriyor. kültürler-arasi da pek bir farklilik gostermiyor.

    bilissel uyumsuzluk teorisi genel olarak bu temelde olusurdu. (bkz: bir ukte doldurayim dedim)