hesabın var mı? giriş yap

  • küçük çocukların parmaklarının burunlarına doğru kaydığını, burunlarını karıştırıp çıkanları ağzına attığını hepimiz tatsız bir şekilde izlemişizdir. bizler tabii ki bunu asla yapmayız.*

    sümük yemenin bilimsel adı mucophagy'dir ve burun karıştırmanın saplantılı bir alışkanlık haline geldiği durum da rinotillexomania olarak bilinir.

    sümük burnunuzdaki küçük tüyler tarafından yakalanan bakteri, virüs ve kirden oluşur. peki mucophagy ve rinotillexomania gibi davranışlar güvenli midir?

    bazı kişiler sümük yemenin bizler için iyi olabileceğini iddia ediyor. "hijyen hipotezi" mikroplara ve belirli enfeksiyonlara erken maruz kalmanın bağışıklık sisteminin gelişimini artırabileceğine dair bir teoridir.

    ancak sümük yemek konusunda faydalı olup olmadığını kanıtlamak oldukça zordur. tahmin edebileceğiniz gibi sümük yemek konusunda yapılacak bir çalışma için yeterli sayıda gönüllüyü bulmak oldukça zor olacaktır.

    bilimsel olarak faydasını kanıtlayamadığımıza göre bunun iyi bir fikir olmadığını söylemekte sakınca yoktur. ellerimiz bakteri veya virüs taşıyor olabilir ve burnumuzu karıştırırken bunları da burnumuza sokuyor olmak hastalıklara sebep açabilir. burnunuzu karıştırdıktan sonra ellerinizi uygun şekilde temizlemezseniz de bu bakteri virüsleri başkalarına da bulaştırma ihtimaliniz artar.

    bu nedenle bir dahaki sefere siz (yapmazsınız ya...) veya küçük çocuğunuz burnu burnunu karıştırma gereği hissettiğinizde bunu yapmak yerine peçete kullanmaya çalışmalısınız. büyük ihtimalle verebileceği fayda alacağınız riske değmeyecektir.

    kaynak

    dokunduğumuz birçok yerin dışkıyla kaplı olduğu gerçeği

  • az önce cüzdanımda bir şeye bakarken, rahmetli babamın yoğun bakımdayken konuşamadığı için söyleyeceklerini yazdığı kağıtları gördüm yine (bkz: yazarların cüzdanlarında taşıdığı garip nesneler/#65366827). ilk satırında "kaç gündür hastanedeyim?" yazıyor. ikinci satırında ise "paray" yazıyor sadece. "parayı nasıl hallettiniz?" gibi bir şey soracaktı büyük ihtimalle, solunum makinasına bağlı halde konuşamazken. ama elini tutup kağıdı gülerek almıştım, sen onu boş ver diye. o kağıtta öylece, silik bir "paray" duruyor hala, hançer gibi bir yokluğun yazıtı gibi.

  • *çok tatlı çıkmışsın fıstığım, bikinin de süpermiş.
    -sağol cnm, romadan getirdi onu babam :))
    *foto da güzel, ibiza mı orası?
    -mykonos
    +ben çektim.
    -ay saçmalama sedat nasıl sen çektin, biz o zamanlar tanışmıyorduk bile.
    +yok ben şimdi çektim, ossbir yani, sedat kaçar:/

  • ali demir'in başrolde oynadığı 2011 yapımı korku filmi.
    filmde 1.7 milyon figüran olması ayrı bir rekor.

    yapımcı kurum ösym bu film için "senaryo istem dışı oluştu biz destekledik" demiş.

    izleyicilere uyarı:

    biletletteki koltuk numaraları kişiye özeldir ve her açıdan film farklı izleniyor. eğer filmi doğru açıdan izleyemiyorsanız, doğru yörüngeye oturana kadar bir sağ koltuğa kayınız.

    şüphesiz ki bu filmi usulüne uygun seyredenler nice güzelliklere kavuşacaklardır.

  • bu nasıl bir umursamazlıktır aklım almıyor artık. seçimden beridir halkta inanılmaz bir durgunluk var. zam üstüne zam yağıyor ve kimsenin sesi çıkmıyor.
    erdoğan istediği gibi at koşturuyor istediği yeri satıyor peşkeş çekiyor. ülkeyi babasının malı gibi kullanıyor ve hiç kimse bir şey yapmıyor.
    güzelim ülkemin bunların elinde çürümesi beni delirtiyor artık.
    muhalefetten bir şey beklemiyorum onlar da aynı bokun laciverti. başka bir kurtuluş yolu olması lazım.

  • reklam tekliflerini reddeden, tuncel kurtiz'in ölümüne bir köşede ağlayan sanatçı.
    değerini pek bilemediğimiz, en sahicisinden.

  • "-risk aldığınızı söylüyorsunuz. bu sorulardan dolayı işinizi kaybetseydiniz, pişmanlık yaşar mıydınız?

    -hayır. 15 yıldır en kaba tabiriyle televizyoncuyum. 4.5 yıldır kamera önündeyim. tanımadığım insanlardan ‘sizi ve programınızı çok seviyoruz’ kelimelerini duymak bir armağan. ancak ben bundan çok kolay vazgeçerim. bu işte kimleri gördüm, ellerin üzerinde taşınan ve bir anda esamesi okunmayan. benim mesleğim metin yazarlığı ve televizyonculuk. onu da yapmazsam mutlaka bir iş bulurum kendime. ‘kelime oyunu’yla başlamadım hayatıma, onunla da bitirebileceğimi zannetmiyorum. o yüzden bir sıkıntım, pişmanlığım olmaz. şimdi kazandığımdan daha az para kazanırım çok sorun değil. çok az paralarla yaşadığım zamanlar da oldu."

    tanım: adam tam bir delikanlı çıktı rıza baba.