hesabın var mı? giriş yap

  • aynı dakikalarda kadıköy pendik minibüsünde seyahat ettiğim uçuş. şoför asabi, trafik akıcı, 5 dk yol verme kavgası yüzünden rotarlı kalkış yapıldı ama şuan sakin devam ediyoruz. koltukların % 100 ü dolu. ayakta gidiyorum.

  • arşimet'in hamama gitmesine, dolayısıyla suyun kaldırma kuvvetinin doğasını keşfetmesine sebep olmuş kişidir.

    günümüzde evreka hikayesinin doğruluğunu kanıtlayan kesin bir hikaye olmadığı için hikayenin birçok farklı anlatımı mevcuttur. benim favorim ise arşimet'in karısının da hikayeye dahil olduğu versiyondur.

    efsaneye göre bir gün siraküza kralı hiero kartacalılara karşı kazandığı galibiyetlere teşekkür olarak tanrılara hediye edilmek üzere saf altından bir taç yaptırmak ister. bunun için belirli bir miktar saf altın tartar ve bu altını işlemesi için bir kuyumcuya verir.

    kuyumcu hiero için harika bir taç yapar ve tacı kendisinden istenilen günde hiero'ya teslim eder. hiero tacı tartar ve tam olarak kuyumcuya verdiği miktarda altına eş ağırlıkta olduğunu görür. tacı çok beğenen hiero, kuyumcuya yüklü miktarda ödeme yapar.

    tacı tanrılara sunacağı seremoni tarihine birkaç hafta kala hiero kuyumcu hakkında dedikodular duymaya başlar. dedikoduya göre kuyumcu hiero'nun kendisine verdiği altını yalnızca tacın dış kısmını kaplamak için kullanmış, kalanı için ise eş ağırlıkta gümüş kullanmıştı. yani kuyumcu saf altını iç ederek hiero'yu dolandırmıştı.

    hiero tacı kırıp saf altından yapılıp yapılmadığını anlayabilirdi. ancak bunu yaptığı zaman eğer altın saf çıkarsa hem taç ziyan olacak, hem de tanrılara sunacağı hediyeyi zamanında sunamayacağı için tanrılara karşı suç işlemiş olacaktı. bu sebepten hiero'nun tacın saf olup olmadığını tacı kırmadan anlayabilmenin bir yolunu bulması gerekiyordu.

    bu problemin çözümü için ülkedeki matematikçileri araştıran kral sonunda arşimet'i huzuruna çağırıp "sen zeki adamsın, arşimetsin sonuçta, bulursun bunun çözümünü" diyerek arşimet'e görev verir. arşimet'in görevi tacın saf altın olup olmadığını tacı kırmadan anlamanın bir yolunu bulmaktır.

    arşimet haftalarca gece gündüz uyumadan düşünür, düşünür, düşünür de düşünür. ancak bir türlü çözüm yolu bulamaz. ne hesap yapsa elinde patlar. ne yol denesene hatalı olur.

    bir süre sonra arşimet problemi takıntı haline getirmiştir. başka hiçbir şey düşünemez. geceleri yatakta bir sağa bir sola döner. uykusuzluktan gözleri şişmiştir ve konuşması bile bozulmuştur. seremoni günü yaklaştığından arşimet'in zamanı gittikçe azalmaktadır.

    bu durum sadece arşimet'i değil, aynı zamanda arşimet'in karısını da rahatsız etmektedir. arşimet huzur bulamadıkça karısının da huzuru kaçar. arşimet rahatsız oldukça karısı da rahatsız olur.

    günün birinde arşimet'in karısı kafası iyice allak bullak olmuş kocasına gidip " çok fazla düşünüyorsun ve zihnin sırf bu yüzden düzgün çalışamıyor. başkaları için harcadığın zamanı birazcık da kendin için harcamalı ve bir günlüğüne de olsa dinlenmeye çalışmalısın" deyip kocasını rahatlaması için hamama gitmeye ikna eder.

    karısının bakış açısına saygı duyan arşimet sözünü dinleyerek hamama gider. üstünü başını çıkarıp rahatlamak için bir küvetteki suyun içine girdiğinde suyun bir miktar yükseldiğini ve kenarlardan bir miktar taştığını fark eder.

    bir süre düşünüp "acaba ben değil de başka bir şey girse ne kadar taşar bu su?" diye sorular sorar. sorularının neticesinde kralın problemini bu yolla çözebileceğini fark edip buldum anlamına gelen "evreka!" çığlıklarıyla çırılçıplak vaziyette eve kadar koşup ismini sonsuza dek yaşatacak olan buluşunu herkesten önce ona hamama gitme fikrini veren karısına söyler.

    bugün arşimet'in değeri biliniyor ancak arşimet hakkındaki biyografiler günümüze ulaşamadığı için arşimet'in karısının kim olduğu bilinmiyor.

    böylelikle arşimet'in karısı tarihi bir kişilik olarak değil, kimilerince gerçek olan bir efsanenin kilit noktası olarak hatırlanıyor.

    bu hikayeden de şu sonuç çıkıyor:

    akıl sormada hiero gibi, eş seçmede arşimet gibi ol.

  • umumiyetle gürültü konusunda ihtisas yapmıştır. diyalogların anlaşılmazlığı bu gürültüye ayrı bir boyut, ayrı bir dehşet katar. işte diyelim uyuyorsunuz böyle bir beybi gibi. aniden bir ses...

    alamancı çocuk: "anniiiiiiiiiiiii, annniiiiiiiiiii............. das izt manşıtın du zayniyn.... anniiii...... annnii diyom ya...annniiii..."

    alamancı anne: "ne diyon?"

    alamancı çocuk: "münşenden aldığım beyaz reyboklarımla havluyu at..."

    allah allah... kardeşim bana ne, neyi nereden aldın, kaça aldın... zaten konuşmadan anladığım tek şey "anniii", "reybok", "münşen" (anne, reebok, münih).

    bir de bu ailenin çocukları genelde kuzenleriyle falan geldikleri için grup halinde gezerler. havuzda türlü atraksiyonlar yaparlar. türk bayrağı kolyeli dev bir oğlan kuzeni olan kızı boğmaya çalışır, kendinden küçükleri kolundan tutup havuza atar, çivileme dalar vs vs. bu arada diyalog da "ya serkan... bak yapma diyom ha... şundiwın zu bi..." bilmem ne şeklindedir. su sıçratırlar hep.

    hepsi böyle değildir mutlaka ama ne bileyim bana denk gelen hep böylesi olmuştur. sırf böyle insanlar yüzünden ismail yk gibi bir dünya starına karşı bile mesafeliyim bugün.

    (bkz: yoksa ben zurna mıyım he)

  • genellikle gelinin anane veya babanesi olan teyzedir.

    bu teyze taki cantasinin guvenliginden sorumludur, ayrica "kim ne takti database"ini de tutarlar. taki toreninin ba$ladigini ve bittigini de bu teyzeler anons ederler. taki toreni bitince taki cantasini alip bir bilinmeze dogru, carpik, sallanmali ancak hizli adimlarla ilerlerler.
    canta "kaybolana" kadar devamli taki cantasina bakarlar... yuzlerinde bir huzursuzluk vardir. boyle her an birisi gelip cantayi kaparak ko$arak kacacakmi$ gibi bir gerilim vardir hallerinde. bir vazife bilinci, bir gorev ciddiyeti. devamli ogutler ve emirler verirler.
    - getir burada dursun.
    - ortusunu alma cantanin.
    - bilezikleri bana ver.
    - cekil goremiyorum!
    - agzini bagla, agzini.
    gibi konu$malar yaparlar.
    ka$lari gozleri hic durmaz. o'na bu'na ka$ goz yaparlar.
    (bkz: dugun teyzeleri)
    (bkz: dugun amcalari)

  • isaac newton'un leibniz'e yazdigi calculus ile ilgili bir mektupta bir bulgusunu aciklarken kullandigi bir kripto.

    bu yazimi "aaaaaa cc d e ff iiiiiii eeeeeeeeeeeee lll nnnnnnnnn qqqq rr oooo ssss ttttttttt uuuuuuuvvvvv x" sekline donusturup ardindan anagram olabilecegini fark edip sonrasinda "data aequatione quotcunque quantitates involvente fluent, invenire fluxions: and vice versa" olarak latince dizmeyi akil eden insana da leibniz adi verilir.

    ben bi soda açayım bari.

  • aziz yıldırım ve rasim ozan kütahyalı'nın birbirleri hakkında söylediği her şey doğru, kendileri hakkında söylediği her şey yalandır.