hesabın var mı? giriş yap

  • medreseden yetişmemiştir.

    * bölgenizdeki okullar bunun için yeterli miydi?
    - maalesef biz memleket olarak, her şeyimizi tenkitten hoşlanıyoruz. o dönem okullarımız harikaydı. olağanüstü öğretmenlerim vardı ilkokulda. oradaki ilkokul eğitimini burada amerika’daki en iyi ilkokullarda verirler mi vermezler mi bilmiyorum. o kadar iyiydi.

    * öğretmenler mi iyiydi?
    - tabii. çoğu köy enstitüleri mezunuydu. çok idealist insanlardı.
    http://www.hurriyet.com.tr/…beni-terk-etti-30282793

  • eğer doğruysa telefon numarası, nerede çalıştığı belli bir hayvan evladının marifetidir. kız yurtdışına çıkacağı için ertelemek zorunda kalmış keşke polise hemen haber verebilseydi. burdan yapabileceğimiz herhangi bir şey olup olmadığını merak ettiğim durumdur ayrıca. kızın sosyal medyada gezen mesajı ihbar kabul edilebiliyor mu gibi sorular doğurmuştur.

    evde yalnızken sipariş verildiğinde, hele bir de geç saate kalmışsanız karşıdaki adamın sizin hakkınızda kapılabileceği art niyetli düşünceler korkusunu hortlatmıştır ayrıca. aşağıdan kapı çaldığında asansörün gelmesine yakın kapının sürgüsünü açıyor, üç kat kilidi bire indiriyorum ki evde yalnız olup korktuğum anlaşılmasın. kapıyı açmadan da mutlaka yok seninki daha gelmez benimkidir falan diye sesleniyorum içeriye doğru. televizyonun sesini açıyorum vb. sırf bunun için iki menü ya da iki içecek söylediğim de oluyor. bunlar oluyor çünkü allah korusun başınıza bir iş gelse "gecenin o saatinde sipariş vererek herifi kapının önüne kadar getiren kız" olarak içten içe suçlanacağını da biliyorsun. hiç ama yemeksepeti, ama kurumsallık, adamlar çekinir falan diyemiyorum. bir şey olsa ailem şoku atlatınca bana o saatte sipariş vermenin risklerini anlatır, ya da konu komşu "gerçi gece gece ne gerek varmış" falan der biliyorum. böyle hizmetler kadın milleti için değil bizim memlekette galiba, biz çok yanlış geliyoruz.

  • kemal sunal'ın zamanında güzel bir şekilde açıklık getirdiği şey:

    " ...bundan sonra filmlerde şaban adını koymasak bile, değişen bir şey olacağını zannetmiyorum. millet şaban olarak biliyor. bu yıl, firma yanlışlık yaptı. film adım niyazi. adının atla gel niyazi olması lazım. afişler, lobiler hepsinde atla gel şaban oldu. seyircilerden bir kişi çıkıp da, filmdeki adın niyazi, afişte şaban, demedi. farkına bile varmadı. kemal sunal’ın adı, niyazi olsa ne olur, şaban olsa ne olur?"

  • izmir'in gelişmişliğini gösterir. çünkü kadınlarımız cesur ve bilgili bu yüzden aile içinde şiddet gördüklerinde gidip polise, mahkemeye ve derneklere şikayet edip, yardım isteyebiliyorlar. bu yüzden şiddet oranları yüksek çıkıyor. doğu ve güneydoğu da ise kadınlar cehalet, korku, çaresizliki gelenek ve diğer nedenlerden dolayı şiddet gördüklerinde bunu aile dışında kurumlara (polis, mahkeme vb) anlatamıyorlar. kadına şiddet türkiye'nin doğu bölgelerinde daha çok yaygındır, ancak şikayet etme belirli bir bilinç gerektirdiği için batıda yaygındır. bundan dolayı resmi istatistiklerde batıdaki oranlar yüksek çıkıyor.
    önüne her gelen istatistikleri yorumlamaya kalkarsa da yukarıdaki gibi cahil ve saçma yorumlar ortaya çıkıyor.

  • martıdır... uçuyorsun bi kere. yüzebiliyorsun hatta dalıyorsun. e yürürsün de istesen. paso balık yiyorsun ama diğer yiyeceklere de adaptesin. sevimlisin de herkes simidini paylaşıyor.

    “maaşlı sigortalı bir iş mi; yoksa martılık mı?” deseler martı olmayı seçerim.

  • almanya'nın top yekün infial yaşamasına sebep olan ve fakat önceki entrylerde belirtildiği üzere, her nedense türk basının, dolayısıyla da türk halkının pek ilgilenmediği siyasi cinayetler.

    kronoloji şöyle :

    9 eylül 2000 : 38 yaşındaki çiçekçi enver s., 9 eylül 2000 gününün öğleden sonrasında nürnberg'de, tatile giden bir arkadaşının yerine dağıtım yaptığı araçta ölü bulundu.

    13 haziran 2001 : yine nürnberg'de gündüzleri siemens fabrikasında işçi olan, akşamları terzilik yapan 49 yaşındaki abdurrahim ö. kafasına sıkılan iki kurşunla öldürüldü. komşuları, öğleden sonra maktülün evinden tartışma sesleri geldiğini, ardından evden iki doğu avrupalı görünüşlü erkeğin çıktığını söylediler.

    28 haziran 2001 : hamburg'da manavlık yapan 31 yaşındaki süleyman t.'nin cesedi, kafasındaki üç kurşunla babası tarafından kendi dükkanlarında bulundu.

    29 ağustos 2001 : münihte manavlık yapan habil k. kafasına sıkılan iki kurşunla kendi dükkanında ölü bulundu. tanıklar ifadelerinde bıyıklı ve yabancı görünüşlü bir adamın siyah bir araca binip kaçtığını belirttiler. söz konusu adamın izi bulunamadı.

    25 şubat 2004 : 25 yaşındaki yunus t., henüz bir kaç ay önce taşındığı doğu almanya'daki rostock kentinde, ilk kez gittiği bir dönercide öldürüldü. yunus t.'nin bir başkasıyla karıştırılarak kurban seçildiği düşünülüyor.

    9 haziran 2005 : nürnberg'de döner büfesi işleten 50 yaşındaki ismail t., kendi dükkanında öldürüldü. yakın bir inşaattaki görgü tanıkları, iki kişinin bisikletlerini dükkanın önüne bırakıp içeri hızla girip çıktıklarını ve sırtçantasına bir nesneyi soktuklarını gördüklerini belirttiler. söz konusu iki kişi asla bulunamadı.

    15 haziran 2005 : 41 yaşındaki yunan theodorus b., münih'te öldürüldü. kurban daha bir kaç ay önce anahtarcı dükkanı açmıştı.

    4 nisan 2006 : 39 yaşındaki mehmet k., dortmund'daki işlek bir caddede bulunan gazete bayiisinde öldürüldü.

    6 nisan 2006 : 21 yaşındaki halit y., bir internet kafede kafasına sıkılan 2 kurşunla öldürüldü. polis kayıtlarına göre kafede halit y. haricinde en az 3 müşteri daha bulunmaktaydı.

  • beşiktaş'ın şampiyonlar ligi gruplarında yapacağı son maç.

    kendini avrupa'nın en büyük takımı say.+

    herkesle dalga geç, aşağıla, küçük gör.+

    yerel rakibin (fenerbahçe) avrupa'da lime lime doğranırken dalga geç.+

    ama aynısı sana olunca destek bekle, milliyetçilikten ve türklükten bahsedip iki yüzlülük örneği göster.+

    sağa sola renkli menkli (hayır ne alaka amk) diye saldır ama sahaya kırmızı renkli formayla çık.+

    kendine efendi de ama seni desteklemeyen herkesin anasına avradına küfretmeyi kendinde hak olarak gör.+

    tüm bunların ardından gelen eleştirileri bütün dünya'nın sizi kıskandığı, türkiye'de başka takım tutanların sizden korktuğu şeklinde yorumla.+

    işte, tiner kafası.

  • hiç dikkat ettiniz mi? kötü insanların arada yapmış olduklar iyilikler unutulmaz ve "hep kötülük de yapabilirdi, bak iyi tarafları da varmış" denilirken salt iyi gelmiş iyi giden insan için "kötü biri olmayı da seçebilirdi" diye bir şey denilmez.

    o sadece iyidir, odur onun vasfı.

    iyi bir adam olur, efendi olur ama eş bulamaz. beğenilmez. beğenilse bile aldatılır. keza aynısı kadın için de geçerlidir. iyi bir kadındır, eştir ama aldatılır ihanete uğrar. iyi olmak yetmez bir yerde çünkü.

    iyi birisi öldüğünde de "çok iyiydi" denilir geçilir ama bu kadardır. iyi olmak dünyanın ayarlarında varsayılan olarak atandığı için insanlar iyi değil de, kötü olduklarında fark edilirler. ve yine iyinin iyiliği zaten olması gerekenken, kötünün iyiliğine şükredilir.

    hiçkimse iyi bir insan için "kötü biri olmayı da seçebilirdi ama seçmedi o hep iyi oldu" demez ama kötü bir insan buğday tanesi kadar iyilik yapsa, o iyilik yıllarca konuşulur ve dahası "özünde hep iyi birisi olduğu inancı" ile daha çok bağlanılır.

    iyi insanın bir kez yaptığı kötülük, kötü birinin yaptığı bir iyilikle kıyaslanınca, kötü kazanır...

    belki buna daha somut örnekler verebiliriz. örneğin bülent ecevit mütevazı kişiliğiyle bilinirdi. malda parada pulda gözü yoktu. bir tane toros arabasıyla gider gelirdi meclise. ne oldu? arasıra bu özelliğiyle hatırlanır olsa da iyi birisi olması pek de fayda getirmedi ona. belki onyıllar sonra tarih kitaplarında iki satır söz edilecektir hakkında.

    oysa bir de sert görünümlü otoriter siyasetçilere bakalım. zihindeki yerleri kötüdür ama iyi bir şey yaptıklarında da "aslında özünde iyi" görüşüne iter insanları. öyle ki, insanlar, "bir gün beklemeye değecek kadar çok büyük bir iyilikleri dokunacak" beklentisiyle yaşarlar ömürlerini.

    evet, görüldüğü gibi iyi olmak çok da iyi bir şey değil. iyi olun ama beklentiniz olmasın...

    tanım: gerçek.

    edit: yazar burada kendi iyiliğinden ve takdir görülmesinden bahsetmeyip başlıbaşına "iyi olmak" kavramını ele almıştır.

    iyilik pragmatik beklentiler için yapılmaz. iyilik; tüm din kitaplarında, toplumsal normlarda, gelenek-göreneklerde insanlığın edinmesi gereken doğru bir vasfı olarak öğretilir. bu vasfa sahip olunduğunda da bu kadar kötülerin olduğu bir dünyada iyi olmak, iyi kalmak bir meziyettir ve bunu uygulayabilen kişiler aslında takdir görmelilerken böyle bir takdir yoktur. yani kimse yüceltmez iyi olan kişiyi ama sözkonusu kötü kişi olduğunda, o din kitaplarındakilerin, toplumsal normların, inanışların, adetlerin vaadettiklerinin tamamen tersinde ve üstelik büyük bir adaletsizlikle ödüllendirme sözkonusudur. bunu eleştiriyorum.

    ve iyi birisi nedir? iyi birisi, kötü olabilme iradesi varken bu iradeyi kötü olmamak için kullanan kişidir.

    edit: iyi olmaktan dolayı bir ödül beklemek değil, iyinin iyiliğinin sonuçlarıyla, kötünün iyiliğin sonuçları arasında adil davranılmamasıdır buradaki mesele.

    edit: okuduğumuzu anlıyor muyuz?

    iyi olmamak lazım, iyilikten hayır gelmiyor demiyorum. aksine iyi olunmalıdır. evren iyiler sayesinde ayaktadır. burada eleştirdiğim durum kötülere kazandırılması. kötü birinin bozuk saatin günde iki kez doğruyu göstermesi gibi yaptığı bir iyilik o kişinin tüm kötülüklerini örtmekle birlikte yüceltir. ben bunu vurguluyorum.

    kötü biri yüceltilmediği sürece iyi olmaya hiçbir ödül beklemiyorum.

    editler yetmeyince yeni bir entry yazmak farz oldu(bkz: #70243788)

  • "geçiş mesafesi olmadığı için aracın üzerinden geçmek zorunda kaldım"

    ama arabadan indiğimde ışınlanarak o kısımdan geçebilmiştim.

  • kurultaya kadar ölür inşallah, ben çok yüzsüz gördüm böylesini görmedim.
    benim için chp zaten fiilen bitmişti, isteyen desteğini devam ettirir ama kör olmaya gerek yok, aklı başında olan bir chp seçmeni asla böyle bir kepazeliğin içinde olmayacaktır, parti artık akp ye, mhp den daha fazla hizmet eden bir oluşum haline geldi, eskiden ironiydi ama şimdi alenen meydanda.