hesabın var mı? giriş yap

  • bu iki ülkeye ilişkin yapılan değerlendirmelere ben de askeri yönden bir karşılaştırma ile dahil olmak istiyorum. ancak bu karşılaştırmayı yapabilmek için suudi arabistan’ın hamisi abd ve iran’ın hamisi rusya’nın askeri yönelimlerindeki farklılıklara da kısaca değinmek gerekiyor:

    özellik suriye, lübnan ve yemen’de süregiden savaş/çatışmalar; abd-suudi arabistan ve rusya-iran bloklarının askeri yönelimleri, artı ve eksi yanları konusunda çok zengin veriler sundu. abd ile rusya arasında giderek artan askeri karşıtlık, en son anti-balistik füze anlaşmasının abd tarafından tek taraflı olarak feshedilmesi ile birlikte, her iki ülkenin uzun yıllardır sürdürdükleri savunma ve saldırı silahlarına yönelik faaliyetlerinin daha da hız kazanmasını beraberinde getirdi. özellikle rusy-iran ikilisi, saldırıların muhatabı (savunma tarafı/hedef) olabilme ihtimallerinin daha yüksek olması nedeniyle son yıllarda ciddi bir silahlanma süreci içinde oldular. her iki ülke de -özellik rusya- kendi askeri stratejilerine, coğrafyalarına, komşularına ve komşularının askeri yapılanmalarına, silah durumlarına uygun “caydırıcı” silahlar geliştirdiler.

    abd ve müttefikleri, uzun süre, rusya ve iran’ın girmiş olduğu bu silahlanma ve savunma elemanları geliştirme sürecinin etkinliğini/boyutunu kavramaktan uzak oldular. ne ki bir süre sonra abd yaklaşan durumu fark etti. abd’nin ortadoğu’daki para, petrol kaynağı olan ve askeri müttefiki konumundaki suudi arabistan da, yemen’deki sürece dahil olması ve çokça saldırıya hedef olmasının ardından bu gerçekliği çok geç de olsa idrak etmiş denilebilir.

    abd’nin esas olarak son 10 yıldır rusya sınırında yığınak yapması, bu anlamda nato’yu doğru avrupa’ya doğru genişlemeye zorlaması, rusya sınırına artan bir şekilde savunma sistemleri konuşlandırması, anti-balistik füze anlaşmasını terk etmi; rusya’yı, abd’nin kendisine saldırısından caydıracak etkin silahlar, savunma ve saldırı sistemleri geliştirme konusunda daha da hızlanmaya zorladı. geride kalan yıllar içinde rusya’nın askeri silahlar alanında kat ettiği yol ve gün yüzüne çıkan askeri varlıkları, bu sürecin rusya açısından son derece verimli kullanıldığını ortaya koyuyor. örneğin abd, uzun süredir rusya’nın olası bir saldırıda karşılık vermesini önlemek adına balistik füze savunma sistemleri geliştirmesine ve rusya sınırındaki müttefiklerini bunlarla donatmasına karşın, rusya, bu füze savunma sistemlerini aşacak yeni silahlar geliştirmekte hiç de zorlanmadı ve abd’nin bütün bu yatırımlarını büyük oranda boşa düşürdü. elbette bu savunma sistemleri bir bütün olarak boşa çıktı denilemez, ancak esas amaçları olan rusya’dan gelecek saldırıları durdurma konusunda oldukça yetersiz kaldıkları da bir gerçek.

    rusya sadece abd sistemlerini aşabilecek saldırı araçları geliştirmedi, ama aynı zamanda radar ile elektronik karşı önlemlere de ağırlık verdi. bilenler hatırlayacaktır; 1999'da yugoslavya ordu birliği, rusya’nın radarlarını kullanarak abd'ye ait ‘f-117 gece şahini’ hayalet uçağını vurmuştu. mevcut üst nesil hayalet uçaklar için aynı durum geçerlidir demek güç, ancak tersini iddia etmek de öyle.

    rusya, geliştirdiği bu yeni askeri teknolojilerini suriye sahasında da kullandı ve sonuçtan memnun olacak ki, ciddi bir özgüvene kavuştu. öyle ki putin, trump'a rus hipersonik füzeleri önererek alay etti. birçok kişi şimdi; “abd de benzer hipersonik silahlara sahip” diye düşünecektir. bunda bir miktar doğruluk payı olsa da, ciddi bir eksiklik içermektedir. abd, hipersonik silahlar/füzeler konusunda bazı gelişmeler kaydetmiş olsa da, bunların hiç birisi 2022'den önce hazır olmayacak. oysa rusya cephesinde durum tamamen farklı bir nokta. zira hipersonik silahlar sovyet/rus buluşudur. rusya'nın şimdi sahip olup hizmete sunduğu hipersonik silahlar, üçüncü nesil iken abd'nin bu tarz geliştirdiği füzeler rusya'nınkilerden en az iki nesil geride.
    suriye’de konuşlu rus hava ve füze savunma silahları, suriye'de insansız hava araçları kadar güdümlü füzeli saldırıları da durdurabileceğini kanıtlamışken suudi arabistan'daki abd yapımı hava ve füze savunması ise husi güçlerinin “ilkel” füzelerini bile vurmakta başarısız. putin bu gerçekliği bildiği için ruhani ve erdoğan ile yaptığı suriye konulu toplantıda yöneltilen; “rusya, suudi arabistan'a yardım edecek yahut altyapısını güçlendirmesine destek olacak mı?” sorusuna alaylı bir şekilde yanıt vermişti:

    “suudi arabistan’a yardım konusuna gelince, kur’an-ı kerim’de nefsi müdafaa dışında herhangi bir şiddet türünün kabul edilemez olduğu belirtiliyor. bu nedenle kendi halkını, kendi ülkesini koruması için suudi arabistan yönetimine gerekli yardımı yapmaya hazırız, suudi arabistan’ın siyasi yönetiminin tek yapması gereken ise, zamanında rusya’dan s-300 sistemlerini satın alan iran yönetimi ya da en yeni s-400 triumph sistemlerini satın alan cumhurbaşkanı (erdoğan) gibi devlet olarak bilge bir karar alması. bu sistemler suudi arabistan’ın altyapısına ait her türlü tesisi güvenilir bir biçimde koruma sunar.”

    putin’in bu yanıtını dinleyen erdoğan ve ruhani’nin gülümseyişleri ve putin’in yüzündeki alaycı ifade abd ve suudi arabistan için oldukça can sıkıcı olmuştur.
    dünyanın efendisi modunda hareket eden abd, süreğen bir şekilde ofansif savaş sistemleri/silahları geliştirdi. hal böyle olunca abd müttefikleri de, silah ihtiyaçlarının ezici çoğunluğunu abd’den temin etmelerinden dolayı, aynı şekilde konumlanmak durumunda kaldılar. tam da bu nedenle örneğin suudi arabistan; yüzlerce modern savaş uçağına sahipken, sınırlı sayıda savunma sistemine sahip. dahası sahip olduğu savunma sistemleri de kabiliyet bakımından oldukça kusurlu görünüyor. örneğin; suudi arabistan’ın sahip olduğu abd yapımı pac-2 ve pac-3 savunma sistemleri ancak bir yarım daireyi koruyabilecek kabiliyette. yani sektörel savunma yapıyor, radarları dönmüyor. bu da bu savunma sistemlerinin sadece 120 derecelik bir yayda koruma sağlaması anlamına geliyor. işte burada suudi arabistan’ın iran’dan saldırı gelme ihtimaliyle bu sistemlerin büyük bölümünü iran’a dönük konumlandırması, diğer alanlarını savunmasız bırakıyor. bu zaaflı durum, suudi arabistan’ın sınırlarının önemli bir bölümünü ve askeri alanlarının bir bölümünü savunmasız ya da en azından zayıf bırakmaktadır. husi’lerin, suudi arabistan petrol tesislerine yönelik saldırısının önlememesinin bir nedeni de bu olsa gerek.

    suudi arabistan’ın ve abd’nin tabii diğer abd müttefiklerinin de sahip oldukları patriot savunma sistemlerinin de çok büyük zaafları olduğu, yine suudi arabistan’a yönelik husi saldırılarında ortaya çıktı. geçtiğimiz günlerde husiler, suudi arabistan’daki patriot sistemlerini, insansız hava aracı ile vurarak etkisiz hale getirdiklerini açıklamışlardı! başka bir deyişle suudi arabistan’daki hava savunma unsurları, güdümlü füzelere veya iha’lara karşı bir etkinliğe sahip değil gibi görünüyorlar. oysa rusya’nın rusya'nın suriye'deki hmeymim üssüne yönelik abd'nin yönelttiği iha'lı saldırılardaki deneyimi, kısa menzilli hava savunması (pantsir-s1 gibi) ve elektronik karşı önlemlerin (krasukha-4 gibi) ağır iha ve güdümlü füzeli saldırılarda oldukça etkili olduğu görülmüştü.

    tıpkı abd gibi suudi arabistan da, abd gibi karşıtlarını hiç ciddiye almadı. yemen'i bombalarla vururken, bu saldırılara bir yanıt gelebileceğine pek de ihtimal vermedi. suudi arabistan, ancak ağustos ayındaki uzun menzilli saldırıdan sonra husilerin füzelerinin menzillerinin geliştirilmiş olduğunu anlayabildi. çünkü iran da tıpkı rusya gibi asimetrik silahlar geliştirme stratejini takip etti. ilginç gelebilir ancak, iran’ın modern bir hava gücü (savaş uçakları) yok, buna ihtiyaç duymuyor çünkü ofansif bir aktör olmak gibi bir iddiası yok kısa ve orta vadede. o nedenle bölgedeki “düşman”larına karşı farklı bir yol içleyerek çok sayıda ve çeşitte orta menzilli balistik füzeler, kısa ve orta menzilli iha’larla güdümlü füzeler geliştirmeyi tercih etti. bugün artık iran’ın, 2000 kilometre menzilinde herhangi bir ekonomik ve askeri hedefi vurabilecek silahlara sahip olduğu biliniyor. ilaveten iran, pahalı abd iha’larını vuracak kabiliyetteki savunma silahları geliştir. geçtiğimiz aylarda abd iha’sını vurarak da bunu gösterdi.

    iran, savunmasını bir başka sac ayağına daha oturtuyor: diğer ülkelerdeki dostlarını (hizbullah, haşdi şabi, husiler, islami cihad vb) eğitip onları ekipmanları ile donattı. bunu yaparken, kendi kullandığı silahların bambaşka versiyonlarını sundu. böylece bu silahların kullanılması durumunda inkar yoluna gidebildi, tıpkı suudi arabistan’ın petrol tesisine yapılan saldırının ardından iran’ın suçlanması sonrasında yaptığı gibi.
    sonuç olarak bugün, özellikle suriye ve yemen’de yaşanan savaşlar; abd’yi ve bölgedeki müttefiklerini yeni savaş stratejilerine yönelmeye zorluyor. ve bu olana kadar, sözünü ettiğimiz alanlarda rusya bloğunun avantajlı durumu sürecek gibi görünüyor.

  • bir çok kez başıma geldi. zaman aşımları falan oldu, sicilim temizlendi sonra tekrar yakalandım.. en sonuncuda ehliyeti geri alabilmek için zorunlu olarak bir ay süren "sürücü davranışları geliştirme eğitimi" aldım.. bu eğitimdeki bir kaç şey hiç aklımdan çıkmıyor. bunlardan iki tanesini paylaşayım;

    -eğitimde psikolog hoca bize "diyelim ki sizin çocuğunuza 0,51 promil alkollü olan bi sürücü çarptı ve çocuğunuzu öldürdü. o adam için aman canım 0,01 promil geçmiş sadece, zaten adam 10 tane de içse çok dikkatli kullanacak birine benziyor" şeklinde düşünebilir miydiniz diye sormuştu.

    -başka bir gün ki eğitimde de trafik polisi eğitmen alkol nedenli bir çok kazanın resmini gösterdi. içimiz kalkmıştı. polisin sözleri hala aklımda. "keşke bu kazalardan önce trafik kontrolüne yakalansalardı da, ehliyetlerini alsaydık. şu an ehliyetsiz de olsa en azından hayatta olurlardı"

    öyle işte.. anlayana!

  • o gece kendisi cumhurbaşkanı olsa ne olurdu allah bilir ama 50 senedir ülkemizi onun gibiler yönetseydi zaten fetö puştları kurumlarımız içinde böyle çöreklenemezdi. dolayısıyla 15 temmuz yaşanmazdı. bence önemli olan da bu.

  • bir fil ile at kıyası olduğunda atın,
    iki fil ile iki atın kıyasında ise iki filin daha değerli olduğu ile açıklanabilecek sorunsal...

    debe edit: böyle yoğun ve üzücü bir gündemde böyle bir entry'nin debe'ye girmesi aslında beni şaşırtmadı.
    efsaneye göre vaktiyle eşit güçte görünen ordular birbirlerine çok zarar vermesin, insanlar yaralanıp ölmesin diye, düşman güçlerin komutanları kendi aralarında satranç oynar, oyunu kazanan taraf savaşı da kazandı sayılırmış ve kimsenin burnu kanamadan savaş son bulurmuş. her gün acıların katlanarak çoğaldığı bir günde satrançla ilgili basit bir bilgi içeren entry'nin debe olması da, bizlerin efsanedeki insanların genlerini taşıdığımızı gösteriyor belki. umarım kan ve göz yaşından dersler alır, sorunları savaşlar yerine aynı satrançtaki gibi felsefe, zeka, bilgi, teknik, matematik, sanat ve mutlulukla çözeriz; kimsenin kılına zarar gelmeden.

  • bazen gülümsemesiyle kalplere girip sırttan vurur bu şerefsiz oğlu şerefsiz. bakınız şudur: http://twitpic.com/5g3lbs

    edit: bir sürü "bu ne?" mesajı aldım. arkadaşlar hepiniz genç misiniz allasen? bu sözlüğün ortalama yaşı kaç oldu? bu yaşa göre 27 yaşındakilerin bir ayağı çukurda mı? gözleri toprağa mı bakıyor?
    dertlendim.
    bu arkadaşın ismi lakitu

  • fatih altaylı duş almak istediği zaman musluğu açmaz. duş başlığı ağlayana kadar ona sertçe bakar.

  • çok yanlış bir tutum.

    doğrusu ise, düşmanın karşısında içtimaya girip mıntıka temizliği yapmaya başlamak olmalıydı.

    yabancı komutanlara çay-kahve servisi yapıp lojmanlarının foseptiklerini de temizler, çocuklarına özel ders verirken karılarının şoförlüğünü yapardınız.

    aldığınız bu yüksek askeri eğitim karşısında afallayacak düşman topraklarınızdan hemen çekilir, siz de çift çarşıyla ödüllendirilirdiniz.

    afiyet olsun.